Türk Mitolojisinde Yerin Yaratılışı

AyŞaman

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
21
Konum
Tyana
İş
Gazeteci
YERİDİNG PÜTKENİ

(Yerin Yaratılışı)

Herşeyden önce su vardı. Yer ,ay, güneş yoktu.Tanrı (Kuday) vardı. Sonra Erliki yarattı tanrı.İkisi de birer kara kaz gibi suyun üzerinde uçuyorlardı.

Tanrı bir şey düşünmüyordu.Erlik,yel çıkarıp suyu dalgalandırdı;Tanrı'nın yüzüne su sıçrattı.Bunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan güçlü olduğunu sandı;daha yüksekte uçmak istedi.Ama uçamadı;suya düşüp dibe battı.Boğulmak üzereydi.''Bana yardım et!'' diye bağırıp Tanrı'dan yardım istedi.

Tanrı ''Yukarı çık!''dedi,oda sudan çıkıverdi.Sonra Tanrı,''Sağlam bir taş olsun!'' dedi.Suyun dibinden bir taş yükseldi.Tanrı ile kişi,taşın üzerinde oturdular.Tanrı,Erlike ''Suya dal,suyun dibinden toprak çıkar!''diye buyruk verdi. Erlik Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdi.Suyun dibinden çıkardığı toprağı Tanrı'ya verdi.

Tanrı ,Erlikin getirdiği toprağı suyun üzerine serperken ''Yer olsun !'' diye buyurdu.Buyruk yerine geldi, yeryüzü yaratıldı.Tanrı ,yine Erlike ''suya dal, suyun dibinde ki topraktan çıkar!'' diye buyruk verdi. Erlik,suya daldığında,bu kez kendim için de toprak alayım diye düşündü.İki avcuna da toprak doldurdu;bir avcundakini Tanr'dan gizlemek için ağzına attı.Dileği Tanrı'dan gizli kendine göre bir yer yaratmaktı.Avcunda ki toprağı getirip Tanrı'ya uzattı.Tanrı toprağı suyun üzerine serpip genişlemesini buyurdu.O'nun suya serptiği toprak gibi,Erlikin ağzında ki Toprakta büyüyüp genişlemeye başladı. Erlik korktu soluğu kesildi,öleyazdı. Kaçmaya başladı.Ancak nereye kaçsa yanıbaşında Tanrı'yı buluyordu.O'ndan kaçamıyordu. Çaresiz kaldı,Tanrı'ya yalvarmaya başladı:''Tanrı!Gerçek Tanrı! Bana yardım et''.

Tanrı ,Erlike ''Ağzında ki toprağı niçin sakladın''dedi.Kişi,''Kişi kendime yer yaratmak için saklamıştım'' diye yanıt verdi.Tanrı'da ''Öyle ise at ağzından ve kurtul ''dedi. Erlik ağzında ki toprak yere dökülürken küçük tepeler oluştu.Tanrı ''Artık sen günahlı oldun''dedi,''Bana karşı geldin.Kötülük düşündün.Bundan sonra sana uyanlar,senin gibi kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak;bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak,güneş ve aydınlık yüzü görecek. Ben gerçek kurbustan adını almışımdır;bundan sonra senin adın da Erlik olsun.Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun,günahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun''.

Yeryüzünde dalsız budaksız bir ağaç yeşerdi.Tanrı bu dalsız budaksız ağaçtan hoşlanmadı.''Dalları yaprakları olmayan ağaca bakmak güzel değil.Bu ağacın dokuz dalı olsun''dedi.Dalsız budaksız ağaç birden dokuz dallı oldu.Tanrı,'' Dokuz dalın herbirinin kökünden,birerden dokuz kişi türesin;bunlar dokuz ulus olsun''dedi.


Erlik,bunlar olurken büyük bir gürültü duydu.Nedir acaba diye düşündü.Tanrı'ya gürültünün nedenini sordu.Tanrı '' Ben bir kağanım, sende kendince bir kağansın.İşittiğin gürültüyü yapanlar benim ulusumdur!''dedi.Erlik,Tanrı'dan bu ulusu kendisine vermesini istedi.Tanrı ''Olmaz !''diye karşıladı;''Sen git kendi işne bak!''.

Erlik'in canı sıkıldı.Hele gidip şu insanları göreyim diyerek kalabalığın yanına vardı.Orada insanlardan başka yaban hayvanları,kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı.Erlik,Tanrı bunları nasıl yarattı acaba,bunlar ne yer, ne içerler diye düşündü.O düşüne dursun,insanlar ağacın yemişlerinden yemeye başlamışlardı.Erlik baktı ki ,insanlar ağacın yalnızca bir yanında ki yemişleri yiyorlar,öte yanındakilere ellerini sürmüyorlar.İnsanlara,bunun nedenini sordu.İnsanlar şu yanıtı verdiler:''Tanrı bize şu yanda ki dört dalın yemişini yemeyi yasakladı.Biz yalnızca Tanrı'nın izin verdiği,ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyiyoruz.Şu gördüğün yılan ile köpek,yasak yanda ki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyor.Bundan sonra Tanrı göğe çıktı.Beş dalın yemişi de bizim aşımız oldu''.

Bu yanıt, Erlik'i sevindirdi. Erlik Körmös,İnsanlardan Törüngey denilen erkeğe yaklaştı.Ona ''Tanrı size yalan söylemiş.Asıl yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekiyor.Onlar daha tatlıdır.Bir deneyin;göreceksiniz''dedi.Erl ik,uyumakta olan yılanın ağzına girdi;ağaca çıkmasını söyledi.Yılan,ağaca çıkıp yask yemişlerden yedi.Doğanayın karısı Eje, yanlarına geldi.Erlik, Törüngey ile Eje'ye de yasak yemişlerden yemelerini söyledi.Törüngey Tanrı'nın sözünü tutarak yasak yemişlerden yemedi.Karısı Eje dayanamadı,yedi.Yemiş çok tatlı idi.Alıp kocasının ağzına sürdü.Törüngey ile Eje'nin tüyleri birden döküldü.Utandılar.Kaçıp,herbiri bir ağacın ardına saklandılar.

Derken Tanrı geldi.Bütün ulus ,kaçışıp bir köşeye gizlendi.Tanrı,''Törüngey!Törüngey! Eje! Eje Neredesiniz!'' diye haykırdı.Törüngey ile Eje''Ağaçların arkasındayız ''dediler.''Karşına çıkamıyoruz,utanıyoruz''.Sonra ,olanları bir bir anlattılar.Tanrı,bildiği şeyleri duymanın öfkesi içinde herbirine ayrı cezalar verdi.''Şimdi sende Körmös'ten bir parça oldun''diyerek yılana verdi ilk cezayı.''İnsanlar sana düşman olsun;seni görünce vurup ezip öldürsünler!'' dedi.Eje'ye döndü,''Sen Körmös'ün sözüne uydun.Yasak yemişi yedin.Cezanı çekeceksin.Çocuk doğuracaksın.Doğururken de acı çekeceksin.Sonunda öleceksin ölümü tadacaksın'':Törüngey'e de şöyle diyerek cezasını verdi:''Körmös'ün aşını yedin.Benim sözümü dinlemedin,Körmös Erlik'in sözüne uydun.Onun adamları onun dünyasında yaşar,karanlıklar dünyasında bulunur.Benim ışığımdan yoksun kalır.Körmös bana düşman oldu;sende ona düşman olacaksın.Benim sözümü dinleseydin,BENİM GİBİ OLACAKTIN.Dinlemediğin için dokuz oğlun,dokuz da kızın olacak.Bundan sonra ben,insan yaratmayacağım.Artık insanlar senden türeyecek.''

Tanrı Erlik'e de kızdı.''Benim adamlarımı niçin aldattın?'' diye sordu öfkeyle.Erlik ''Ben istedim, sen vermedin''dedi,ben de senden çaldım.Artık, hep çalacağım.Atla kaçarlar ise düşürüp çalacağım.İçip içip esrirler ise birbirlerine düşürüp döğüştüreceğim.Suya girseler ,ağaçlara çıksalar bile yine çalacağım'':Tanrı'da,''Öyleyse ;dokuz kat yerin altında ayı,güneşi olmayan karanlık bir dünya vardır.Seni oraya atıyorum''diyerek Erlik'i cezalandırdı.Her şey bitince, bütün insanlara birdenşöyle dedi:''Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak,gücünüzle elde edeceksiniz;benim yemeğimden yemek yok.Artık, yüzyüze gelip sizinle konuşmayacağım.Bundan sonra size May-Tere'yi göndereceğim''.

Mey-Tere, insanlara birçok şey öğretti.Arabayı da May-Tere yaptı.Ot köklerini ,yenebilecek otları insanlara öğretti.Erlik,May-Tere'ye yalvardı:''Ey gök oğul,Bana yardım et.Tanrı'dan izin dile.Yanına çıkmak istediğimi söyle.Yardım et bana''.May-Tere,Erlik'in dileğini Tanrıya iletti.Tanrı aldırış etmedi.May-Tere altmış yıl yalvardı.Sonunda Tanrı, Erlik'e haber gönderdi:''Düşmanlıktan vaz geçersen,insanlara kötülük etmezsen sana izin veririm,yanıma gelirsin!'' Erlik,söz verdi.Tanrı'nın katına çıktı.Baş eğdi ''Beni kutsa.Bana izin ver,ben de kendime gökler yapayım'' diye yalvardı.Tanrı izin verdi.Erlik kendisi için gökler yaptı.Adamlarını topladı yaptığı göklere yerleştirdi;kendisi de başlarına geçti.Çok kalabalık oldular.Tanrı'nın en sevgili kullarından olan Mangdaşire,bu duruma çok üzüldü.Üzüntü içinde düşündü.''Bizim öz kişilerimiz yeryüzünde sıkıntı çekip yoruluyor.Erlik'in adamları ise,göklerde keyfedip duruyor.''Mangdaşire,bu üzüntü içinde Erlik'e savaş açtı.Erlik,daha güçlü çıktı.Ateş ile vurup Mangdaşire'yi kaçırdı.Mangdaşire, Tanrının katına çıktı.Tanrı ''Nereden geliyorsun?'' dedi.Mangdaşire ,Erlik'in adamlarının gökte oturması,bizim adamlarımızın ise yeryüzünde binbir güçlük içinde yaşamaları ağırıma gitti.Erlik'in yandaşlarını yere indirmek,göklerini başına yıkmak için Erlik'le savaştım.Gücüm yetmedi o beni kaçırdı''diye yanıt verdi.Tanrı üzülmemesini söyledi.''Erlik'e benden başka kimsenin gücü yetmez''dedi,''Erlik 'in gücü senden çoktur,ama gün gelecek,senin gücün Erlik'in gücünden üstün olacak''.Mangdaşire'nin yüreği serinledi,rahat ,rahat uyudu.

Gün geldi ,Mangdaşire güçleneceğini anladı.O gün Tanrı,Mangdaşire'yi yanına çağırdı.''Var git güçlendin artık.Erlik'in göklerini başına yıkacak güce kazuşturdum seni.Dileğine ereceksin''dedi,''Sana kendi gücümden güç verdim'':Mangdaşire şaşırdı:Yayım yok, okum yok.Kargım yok,kılıcım yok.Kupkuru bir bileğim var.Yalnız bilek gücüyle Erlik'i nasıl yok edebilirim?''.Tanrı Mangdaşire'ye bir kargı verdi.Mangdaşire kargıyı alıp Erlik'in göklerine gitti.Erlik'i yendi, kaçırdı;göklerini kırdı geçirdi.Erlik'in gökleri parça parça oldu,yeryüzüne döküldü.O güne değin dümdüz olan yeryüzü,o günden sonra kayalıklarla ,sivri dağlarla doldu.Görklü Tanrı'nın özene bezene yarattığı güzelim yeryüzü eğri büğrü oldu.Erlik'in bütün yandaşları yere döküldü;suya düşenler boğuldu,ağaca çarpanlar sakatlanıp can verdi,sivri kayaların üstüne düşenler öldü,hayvanlara çarpanlar hayvanların ayakları altında kaldılar.

Erlik, varıp Tanrı'dan kendine yeni bir yer istedi.''Benim göklerimin yıkılmasına sen izin verdin;barınacak yerim kalmadı''dedi.Tanrı Erlik'i yerin altındaki karanlıklar ülkesine sürdü.Üzerine yedi kat kilit vurdu.'Burada gün ışığı ,ay ışığı göremeyesin.Üzerinde sönmez ateşler olsun.İyi olursan yanıma alır,kötü olursan daha derinlere sürerim''dedi.Bunun üzerine Erlik öyleyse ölmüş kişilerin canlarını bana ver;gövdeleri senin olsun,canları benim''dedi.Tanrı,''Yo onları sana vermeyeceğim''dedi,''İstiyorsa n kendin yarat''.Erlik eline çekiç ,körük ve örs aldı.Vurmağa başladı.Bir vurdu kurbağa çıktı.Bir vurdu yılan çıktı.Bir vurdu,ayı çıktı.Bir vurdu domuz çıktı.Bir vurdu Albıs(Kötü Ruh) çıktı.Bir vurdu Şulmus(Kötü Ruh)çıktı.Sonunda Tanrı Erlik'in elinden çekici ,örsü,körüğü aldı;ateşe attı.Körük bir kadın,çekiç bir erkek oldu.Tanrı kadını tutup yüzüne tükürdü.Kadın bir kuş olup uçtu.Bu kuş eti yenmez,tüyü yelek olmaz Kurday denilen kuştur.Tanrı erkeği de tutup yüzüne tükürdü.O da bir kuş olup uçtu adına Yalban kuşu dediler.

Bu olanlardan sonra Tanrı, insanlara ''Ben size mal verdim,aş verdim.Yeryüzünde iyi, güzel, pak olan ne varsa verdim.Yardımcınız oldum.Siz de iyilik yapın.Ben göklerime çekileceğim,tez dönmeyeceğim'' dedi.

Yardımcı ruhlarına döndü:Şal-Yime;sen içki içip aklını yitirenleri,körpe çocukları,tayları ,buzağıları koru.Onlara kötülük gelmesin.Sağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al;kendini öldürenlerinkini alma.Zenginlerin malına göz dikenleri,hırsızları ,başkalarına kötülük edenleri de alma.Benim için,birde kağanları için savaşıp ölenlerin ruhlarını da yanına al,benim yanıma getir.

İnsanlar ! size yardım ettim.Kötü ruhları (Körmösler) sizden uzaklaştırdım.Körmösler size yaklaşırlarsa,onlara yiyecek verin,ama onların yiyeceklerinden yemeyin;yerseniz onlardan olursunuz.Benim adımı söylerseniz korumam altında olacaksınız.Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum,ama yine geleceğim.Beni unutmayın, geri gelmez sanmayın.Geri döndüğümde iyiliklerinizin,kötülükleriniz in hesabını göreceğim.Şİmdilik benim yerimde Yapkara,Mangdaşire ve Şal-Yime kalacaklar;size yardımcı olacaklar.

Yapkara ! Gözlerini dört aç.Erlik senin elinden ölenlerin canlarını çalmak isterse,Mangdaşire'ye söyle;o güçlüdür.

Şal-Yime ! Sen de iyi dinle Albıs,Şulbus yeraltındaki karanlıklar ülkesinden çıkmasınlar.Çıkarlarsa, hemen May-Tere'ye bildir.Ona güç verdim.O kötü ruhları koğar.

Podo-Sünku,Ay'ı ve Güneş'i bekleyecek.Mangdaşire,yeryüzün ü ve gökyüzünü koruyacak.May-Tere kötüleri iyilerden uzaklaştıracak.

Mangdaşire,sen de kötü ruhlarla savaş.Güç gelirse benim adımı çağır.İnsanlara iyi şeyleri ,iyi işleri öğret.Oltayla balık avlamayı tiyin(sincap) vurmayı,hayvan beslemeyi öğret.

Sonra, Tanrı uzaklaştı. Mangdaşire Tanrı'nın sözlerini yerine getirdi.Olta yaptı,balık avladı.Barutu buldu,sincap vurdu.Gün geldi, Mangdaşire kendi kendine mırıldandı:''Bu gün beni yel uçuracak,alıp ***ürecek''.Bir yel geldi,Mangdaşire'yi uçurup ***ürdü.Bunun üzerine Yapkara insanlara ''Mangdaşire'yi Tanrı yanına aldı.Artık onu bulamazsınız.Gün gelecek, beni de yanına çağıracak.Nereye isterse oraya gideceğim.Öğrendiklerinizi unutmayın.Tanrı'nın yargısı budur''dedi.

İnsanları kendi haline bırakıp o da gitti.
*Alıntı
 
Üst