Tesla'yı kavrayış -1-

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
"Düşüncelerimin ve hareketlerimin önünü kesen, gerçek nesnelerin görünümünü çarpıtan, genellikle ışık patlamalarıyla birlikte ortaya çıkan görüntülerin neden olduğu bir duygu bu. Bunlar hep daha önce görmüş olduğum şeyler, şahit olduğum sahnelerdi, kesinlikle hayal ürünü değillerdi. Bir sözcük duyduğumda bunun bana ifade ettiği nesne gözlerimin önünde bütün canlılığı ile ortaya çıkıyordu ve elimi uzattığım takdirde ona dokunup dokunamayacağımdan bir türlü emin olamıyordum. Bu bende büyük bir huzursuzluk ve kaygı yaratıyordu. Başvurduğum hiçbir psikoloji ya da fizyoloji uzmanı bu durumu tam anlamıyla açıklayamıyordu... "

Bu durumu beynin, aşırı heyecanlanma anlarında retina üzerinde refleks etkileri yaratması şeklinde açıklıyordu. Bunlar halusinasyon değildi. Gecenin karanlığında bir cenaze ya da başka rahatsız edici bir görüntü, gözlerinin önünde beliriveriyordu ve elleri ile gözlerini kapatsa dahi bu görüntüden kurtulamıyordu.

"Eğer yanlış anlamıyorsam" diye yazıyor Tesla "bir insanın tasavvur ettiği bir nesnenin imgesini bir perdeye yansıtmak ve böylece de bunu görünür kılmak mümkün olabilir. Böylesi bir ilerleme tüm insan ilişkilerinde bir devrim yapacaktır. Şuna inanıyorum ki bu mucize gelecekte gerçekleştirilebilir ve gerçekleştirilecektir de; şu kadarını söyleyebilirim ki, ben düşünce gücümün büyük bir oranını bu problemin çözülmesine adamış durumdayım."

Tesla'dan sonra birçok parapsikolog, banyo edilmemiş fotoğraf filmlerinin üzerine zihinsel imgelerini yansıtabildiklerini iddia eden birçok insan üzerinde çalıştılar. Düşüncenin elektronik yazıcılara doğrudan gönderilebilmesi de yeni araştırmalara konu olmakta. Genç Tesla bu yıpratıcı imgelerden kurtulabilmek ve kendisine geçici de olsa bir rahatlama sağlayabilmek için hayal ürünü dünyalar kurmaya başladı. Her gece kendisini seyahatlere çıktığına, yeni yerler, şehirler, ülkeler gördüğüne, oralarda yaşadığına, yeni insanlarla tanıştığına, arkadaşlar edindiğine inandırıyordu.

"Her ne kadar inanılmaz da olsa bunlar bana gerçek hayattakiler kadar yakındı ve gerçeklerden bir nebze bile daha az canlı değildi."

Bu, zihninin ciddi bir şekilde yeni icatlarla meşgul olmaya başlayacağı on yedi yaşına kadar devam edecekti. Daha sonra, bu yeteneği sayesinde tasarımlarını bir modele, çizime ya da deneye ihtiyaç duymadan zihninde sanki gerçekmiş gibi canlandırabildiğini fark edecekti. Bu yöntemin, tamamıyla deneysel olanlara nazaran, çok daha etkili ve ilerlemeye açık olduğunu düşünüyordu. Tesla'ya göre bir model inşa etmeye çalışırken detaylar arasında boğulma ve kullanılan aletlerin azizliğine uğrama riski oldukça yüksekti. Bunların yanı sıra tasarımcı işini geliştirirken asıl üzerinde çalışmakta olduğu tasarımın temel ilkesini göz ardı etmeye başlayabilirdi.

"Benim yöntemim ise farklı. Hemen işi eyleme dökmeye kalkışmam. Aklıma bir fikir geldiğinde bunu ilk önce kafamda şekillendirmeye başlarım. Yapıyı değiştiririm, eklemeler yaparım ve aygıtı zihnimde çalıştırırım. Yaptığım bir türbini düşüncelerimde işletmem ile atölyemde test etmem arasında benim için bir fark yoktur. Eğer bir dengesizlik varsa bunu bir yerlere not bile edebilirim."

Yani, bir kavramı hiçbir şeye elini dahi sürmeden mükemmelleştirebileceğini öne sürüyordu. Aygıtı ancak tüm hataları beyninin içerisinde düzelttikten sonra cisimleştiriyordu.

"Makine kesinlikle düşündüğüm şekilde çalışacaktır ve deney tam anlamıyla planladığım doğrultuda yürüyecektir. Yirmi yıllık çalışma hayatım boyunca bunun tek bir istisnasıyla bile karşılaşmadım. Neden başka türlü olsun ki? Mühendislik, elektriksel ve mekanik şekillerde pozitif sonuçlar verir. Matematiksel işleme tabi olmayacak ve etkileri ya da sonuçları uygun teorik ve pratik veriler doğrultusunda hesaplanamayacak çok az konu vardır... "

Korkunç görüntüleri zihninden silip atabildiği zaman on iki yaşındaydı ancak tehlikeli ya da stresli durumlarda, ya da çok mutlu olduğu zamanlarda ortaya çıkan kaçınılmaz ışık patlamalarından asla kurtulamayacaktı. Bazı bazı, çevresindeki atmosferi canlı alevlerin yaladığını görüyordu. Bu durum etkisini yavaş yavaş yitireceğine daha da artırdı ve o yirmi beş yaşına geldiğinde doruk noktasına ulaştı. Altmış yaşına geldiğinde şöyle diyecekti:

"Bu ışık patlamalarını hala zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Ama artık eskisi kadar heyecan verici değil bu, eskiye nazaran daha etkisiz. Gözlerimi kapattığımda, ilk önce mutlaka çok koyu ve tek tonlu bir mavi fon görüyorum. Tıpkı açık ama yıldızsız bir gecede olduğu gibi. Birkaç saniye içinde bu alan parıltılar saçan ve bana doğru ilerleyen yeşil ışıltılarla doluyor. Neden sonra sağ tarafımda birbirine paralel ve yakın ışınların oluşturduğu iki ayrı sistem görüyorum. Bu iki sistem birbirleri ile dik açı oluşturacak şekilde duruyorlar; sarı, yeşil ve altın renklerinin hakim olmasına karşın, her türlü rengi içeriyorlar. Sonra bu çizgiler daha da parlaklaşmaya başlıyor ve her yere parıltılar saçan belirgin noktalar serpiliyor. Bu resim yavaş yavaş görüntü alanımdan çıkıyor ve sola doğru kayarak yok olup gidiyor, yerini pek de hoş olmayan ölü bir griliğe bırakıyor. Burayı çabucak kabaran ve kendilerine canlı formlar vermeye çalışıyormuş gibi duran bulutlar doldurmaya başlıyor. İşin ilginç yanı şu ki, ikinci aşamaya geçilinceye değin bu griliği belirgin bir şekle benzetemiyorum. Her seferinde, uyuya kalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin ya da insanların görüntüleri canlanıyor. Onları gördüğüm anda anlıyorum ki bilincimi yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa ya da bunu reddediyorlarsa biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor."

- Alıntı -
 
Üst