Tehlikeli Maddeler

DylanObrien

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Haz 2014
Mesajlar
154
Tepkime puanı
4
Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçsizlik) diğeri ise inançsızlık. Her gün televizyonlardan vb Artistten filan Artistten bahsedenler,” Neredesin Türkiye” diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı) konulardır. İnsanlarımız yan tesirine bakmadan her türlü Kimyasal ilacı alıyorlar ve aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kullanıyorlar. Diğer taraftan da bilinçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.

Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz ve zararlarını görüyoruz. Her gün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler ve toprak sürekli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak.

Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kullanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kullanılması yasak olan kimyâsal maddeler (DDT vb...,) Türkiye'de serbestçe satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehirli maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmekte ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkün değildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi bilinçsizce tahrip eden insanoğlu kendi geleceğini de tehlikeye atmaktadır.

Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısırlık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50'lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetçi otunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östrojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956'da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi ve 1973'de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştırmalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83)

Almanya'da DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır ve bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Cidde'de avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanya'da yapılan bir araştırmada bir ağacın çevreye katkısının 250.000€ olduğu tespit edilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim.

Aspirin: Aspirin alanların % 10'unuda mide ağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bu nedenle defi-hacet kontrol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadiren de böbreklerde ve karaciğerde de tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda alerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nıkris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir.

Ayrıca eksantem (derini sulanıp kaşınması ve kabarması), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kaybı, kanda idrarın artması (hiperurikanemi), nıkris (gut hastalığı), kolesterol- ve lipit yükselmesi (hiper kolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir.

Hacı M. K. baş ağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahedeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastanede kan ve serum verildikten sonra bir ay istirahata ayrılmak zorunda kaldı.

''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding."

Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanımefendiye teşekkürler)

''Statin (Kolesterole karşı kullanılan ilaçlar):

Statin ilaçların kolesterolü düşürdüğüne şüphe yok. Bu ilaçları kullanmakla çok ciddi bir risk almış oluyorsunuz.Çünkü bu ilaçlar Coenzyme Q10 düzeyini düşürerek 6 ile 12 ay arasında aşırı yorgunluk, kas zayıflığı gibi belirtilerle başlayıp kalp yetmezliğine kadar varan yan etkilere sebep olmaktadır. Gençlerde bu belirtilerin başlaması birkaç yıl sürebilir. Şurası bir gerçek ki bu ilaçlar hiçbir şekilde problemin sebebini tedavi etmediği gibi , çok ciddi yan etkilere sebep olmaktadır.Yüksek kolesterolü tedavi etmenin birçok doğal yollarından biriside hiç ya da çok az şeker ve tahıla dayanan bir diyet yapmaktır.Bu şekilde yapılan bir diyet insülin miktarını düşürecektir. Kolesterolün yükselmesinin en önemli sebeplerinden birisi de yüksek insülin miktarıdır. Ayrıca bu şekildeki bir yeme alışkanlığının vücudunuza kilo ayarı, enerji düzeyinin artması gibi birçok faydası olacaktır. Statin ilaçlar bu gruptaki ilaçların genel adıdır. Özel adları ise Lipitor, Zacor, Pravachol, Lescol, Mevacor ve Crestor dur. Bu konuda çok daha fazla bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler)

Contagan; Contaganın ana maddesi “Tahalidomid” dir. Bundan 30 yıl öncesine kadar serbestçe satılan bu madde hamilelikte alan kadınlarda çocukların Spastik doğmalarına sebep olmuştur. Contagan 11 yıl süren mahkeme sonunda yasaklanmış, fakat depolardaki ilaçlar Türkiye Mısır ve Endonezya gibi ülkelere satılmıştır. Bugün Almanya'da 5000 çocuk ve Dünyanın diğer ülkelerinde 10.000 çocuk Spastik özürlüdür. (Focus 18.94.146 ve Stern 13.94.208-209)

Kortison; Kişinin uykusunu alamaması halinde aşırı miktarda stres hormonu olan kortison'dan sağamasına sebep olur. Kotison insanın içindeki baterisidir ve kişiye enerji verir. Suni olarak üretile kortizonla böbrek üstü bezelerinin ürettiği Kortison kimyasal olarak aynı ise de vücudun kedi ürettiği Kortizonun kişiye herhangi bir yan tesiri olurken kimyasal kortizonun yan tesirlerini saymakla bitiremeyiz. Sayın Bülent Ecevit, uzun süre Kortison almış ve neticede kemik erimesi, hafıza kaybı, yüzün şişmesi (Ayyüz), kas erimesi, sinirsel vb.., rahatsızlıklar hasıl olmuştur.(Na. 6.94.13) Çörek'in Kortison gibi etki ettiği, fakat hiç bir yan tesirinin olmadığı tespit edilmiştir.

Paracetamol; Paracetamol ağrı kesici olarak çok yaygın şekilde kullanılmaktadır. Neuwied'de bademcik ameliyatından sonra fazla miktarda Paracetemollu fitil verilen çocuğun karaciğeri iki gün içinde tamamen parçalanmış ve çocuk ölmüştü. Mahkeme kararıyla doktoru 36.000 DM para cezasına çarptırıldı. Paracetemolun İngiltere'de yılda 30.000 kişinin karaciğer zehirlenmesine neden olduğu ve bunlardan 100'ünün öldüğü tespit edilmiştir. (NH 1.99.7 ve Nhp 1.98.107) Oysa çocuklardaki ateşli hastalıklar sirkeli sargı veya boğan tentürü ile tedavi ederek ateşi düşürmek mümkündür.

Penisilin: İnsanların % 1-10'unda bulantı, kusma, mide ağrısı, ishal, ishale yakın defi-hacet yapabilir, deri, nefes yollarına veda bağırsak florasına etki eder insanların alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bu durumda kullanımı bırakılmalı ve hemen doktora baş vurulmalıdır, şayet kişinin penisiline karşı alerjisi varsa bu hayati tehlikeye neden olabilir, bu gibi durumlarda mutlaka doktora baş vurmalıdır, eğer penisilin aldıktan bir saat sonra deride sulu, kaşıntılı ve kabarcık olursa mutlaka doktora gidilmelidir, nefes almada şok reaksiyonlar ortaya çıkabilir, dudaklar, dil ve yüz şişebilir ve tansiyon oldukça yüksek oranda düşebilir.

Yıllar önce dişimi çektirdim ve diş doktoru mutlaka penisilin olmak gerektiğini söyledi. Aldığım penisilinden dolayı 2 gün sonra dayanılmaz mide ağrısı çektim ve hiçbir ilaçla tedavi edemedim ve sonunda tarçın çayı içtim ve böylece ağrılarım hafifledi. İzine giden R. S.'ye doktoru penisilin iğnesi vurmuş iğneden biraz sonra komaya giren R. S.'ı hemen hastaneye kaldırmışlar ve zamanında yapılan müdahalelerle kurtarılabilmiştir. Penisilin ayrıca gırtlak ödemi ürtikaria (deride sulu kaşıntılı ve katarcıklar) kansızlık (kanama nedeniyle), böbrek iltihaplanması, toplardamar iltihaplanması, ağız kuruması, sinirsel heyecanlanmalar ve kramplar görülebilir.

Besinlerdeki katkı maddeleri

Sucuk, salam, sosis, balık, peynir, salatalar, çikolata, cips,kola, yemekler vb..,hep taze olarak bozulmadan kalmaları mümkün olmadığına göre bu besin maddelerini konserve yapılırken içlerine çeşitli kimyasal maddeler katılır. Bu kimyasal katkı maddeleri alerji, kaşıntı, migren, baş ağrısı, astım, nezle ve ekzema gibi rahatsızlıklara neden olur. Bütün katkı maddeleri paket ve konservelerin üzerinde açıkça yazılı olmalıdır.

Bisphenol-A; Bisphenol-A konservelerin bozulmaması için katkı maddesi olarak katılır ve bu madde aynı östrojen hormonu gibi etki yapar. Buda konserveli besin yiyenlerin vücudunda östrojen oranın artmasına sebep olur, bu durum ise erkeklerde iktidarsızlığa (cinsel güç zafiyetine) sebep olur.(Bu.47.95.105)

Azo- ve sentetik renk maddeleri; E112 Azorubin, E102 Tartrazin, E104 Chinolingelb, E110 Sarıportakal, E124 Cochenierot A, E127 Erythrosin, E131 Patentblau, E132 Irigitin, E141 Bakırchlorophyll ve E151 Brilliantschwarz'ı sayabiliriz. Amerikalı ilim adamı B. F. Feingold sentetik renk ve aroma maddelerini yasaklamış ve böylece hiperaktif çocukları iyileştirmiştir.

Kükürt dioksite dönüşen maddeler; Astımlı ve romatizmalı hastaların aşağıda adı geçen katkı maddeleri içeren besin maddeleri yememeleri gerekir. Bunlar; E220, E221, E222, E223, E224, E226, E227 ve E228

Glutinli katkı maddeleri; Glutamat E621-625, Inosinat E631-632 ve Guanylat E 627-628 içeren konserveli maddeler yiyince, bu maddeler hemen kana geçer ve buda ense ve bacaklarda hissizlik ve duygusuzluğa sebep olur.

MCS'ler (çok yönlü kimyasal duyarlılık maddeleri):

Bu maddelerin birçoğu kanserojen (kansere sebep olan), mutajenik (genetik bozulmaya sebep olan) ve teratojenik (kusurlu organ veya doku oluşmasına sebep olan ilaç veya kimyasal madde) özelikleri vardır.

Piretroidler (Pyrethroidler): Sentetik olarak üretilen bu kimyasal maddeler grubu haşerelere karşı kullanılır. Bu oldukça zehirli bir maddedir. Besinlerle insanlara geçer.

Lindan (gamma-hexachlorcyclohexan, heksaklorsikloheksan): Lindan sinirleri tahrip edici (nörotoksik), kanserojen, ve kromozomları tahrip edicidir. Deri ve nefes yolları ile alınır, kana geçer buradan da beyine dahi geçerek orada tahribat yapar. Lindan odunu haşereye karşı korumak için ve besin maddelerinin bozulmasını önlemek için kullanılır.

Heksanklorbenzol (hexanchlorbenzol, HCB): Besin maddelerine katkı maddesi (konserve yapmak için) olarak katılır, özelikle de et, peynir ve meyvelerin konservesinin yapımında kullanılır.

Pentaklorfenol (Pentachlorphenol, PCP): Binaların iç dekorasyonunda kullanılır. Almanya'da 1989 yıllından beri kullanılması yasaktır. PCP toz veya gaz şeklinde yutulur, sindirim veya deri yoluyla alınır. PCP ışınların etkisi ile eter perokside dönüşür. Bu da başta hücrelere ve beyine zarar verir. PCP çok az miktarda furan ve dioksin gibi çok zehirli maddeler içerir. Bu PCP iç mimaride kullanılan ağaç mamüllerinin çürümesini önlemek için ve ayrıca deri, tekstil, boyada katkı maddesi olarak kullanılır.

PCB (Poliklorlu Bifeniller, polychlor Biphenyl): PCB 209maddenin yapımında kullanılır. Almanya'da 1989'dan beri üretilmesi yasaktır. Bu madde boya, yağlı boya, yapışkan, izole maddesi, deri ve besin maddelerinde katkı maddesi olarak kullanılır. PCB balık, süt, süt mamülleri, et, peynir ve yabani hayvanların konservesinde kullanılır. PCB ısınınca dioksin ortaya çıkar ve buda çok zehirlidir.

Formaldehid (formid aldehid): Formaldehid konserve maddesi olarak kullanılır. Formaldehid meten ve metanolün oksitlenmesi sonucu ortaya çıkar. Formaldehid: yapışkan, süngerimsi katkı maddesi olarak, sıva, duvar kağıdı, tekstil, halifleks, boya, yağlı boya, lastik, metal, mobilya, şampuan, deodoranz, kozmetik, bulaşık ilacı, çamaşır tozu, sabun ve ev ilaçları yapımında kullanılır. Besin maddelerinden: et, balık, sucuk, yağ, sabit yağ ve tahılların konservesinde kullanılır. Ayrıca ayak mantarları, hastane ve tıbbi aletleri dezenfekte edici olarak kullanılır. Hayvan besinlerini ve tohumlukların bozulmasını önlemek için ve aroma ve emulgatorlarda katkı maddesi olarak kullanılır.

Amalgam; Amalgam metallerin karışımından oluşan ve bu metallerin % 53'sini cıva (çok zehirli), % 20'sini gümüş (çok zehirli), % 12'sini bakır (çok zehirli), % 16'sını kurşun (çok zehirli) ve diğer metallerden oluşur. Amalgamın çeşitli ve farklı metallerden yapıldığı için urlar, cerahatler, iltihaplar, kist ve ağızda farklı elektriklenme hasıl olur ve dişlerde harmonik olmayan bu elektriklenme aynı meridyen üzerinde bulunan organlarda farklı rahatsızlıklara neden olur.

Ayrıca yavaş yavaş çözülerek kana karışan cıva başta sinirsel ağrılar, depresyon, korku, dermansızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, migren, bel ağrısı, alerji, bağırsak mantarı, prostat iltihaplanması ve lenf bezelerinin şişmesine neden olur ve genellikle karaciğer böbrekler ve kalın bağırsaklarda yoğunlaşarak, buradan bütün vücudu zehirler.( Bu konuda Berlin Üniversitesi 13.000 hasta üzerinde araştırma yapmıştır. (Nhp.4.94.555, Nhk. 1.00.46, Nhk. 6.97.51)

Benzol; Benzol birçok organik maddenin yapımında kullanılan ana maddedir. Benzol başta: pestizid (haşere ilaçları), naylon, sentetik madde, reçine, yağ, balmumu, renk maddesi, ilaç, sigara, klorbenzol, striol, benzoat ve sodyum benzoat yapımında kullanılır. Benzol bir kanserojen (kanser yapıcı) maddedir. İnsanın savunma sistemini (İmmun) zafiyete uğratır, kandaki Alyuvarları tahrip ederek kansızlığa ve hatta kan kanserine neden olur. Bu nedenle benzine kurşun yerine benzol katılması çok daha zehirlidir.(Na. 6.95.49)

Kurşun; Kurşun sinirleri zedeler hatta felce yol açar ve kısırlaştırır. İnsanın dikkatini dağıtır, akli dengesine tesir eder. Genellikle böbrekler, karaciğer beyne zarar verir, çünkü bu organlar yabancı maddeleri hemen dışarı atma özeliklerine sahip değildir. Kurşun 1/3 oranında sudan, 1/3 oranında havadan ve 1/3 oranında da besin maddelerinden alınır. (Brigi. 8.94.156-6)

Amalgma dolgusu olanların dikkat etmesi gereken hususlar:

1-) Limonlu ve sirkeli besinler cıvayı çözer, bu nedenle bunlarda uzak durulmalı
2-) Sakız cıvayı çözer
3-) Uzun süreli ve çok çiğneme civanın çözülmesine sebep olur.
4-) Sıcak yiyecekler ve içeceklerde civanın çözülmesine sebep olur.

Amalgam sökülürken dikkat edilmesi gereken hususlar:

1-) Amalgamın ağız düşerek yutulmasının mutlaka önlenmesi gerekir.
2-) Diş doktorlarının muayenehanelerini mutlaka iyi havalandırmaları gerekir.
3-) Amalgam çıkarıldıktan sonra geçici olarak çimento veya plastik dolgu yapılmalıdır.
4-) Asla altın, palladiyum (bakır karışımlı) ve titan kullanılmamalıdır.

Elektro-smog: Elektromanyetik dalgaların etki alanı diyebileceğimiz bu durum insanların % 4'ünde görülür ve aşağıdaki rahatsızlıklara sebep olabilir.

1-) Depresyon, immun zafiyeti ve kansere karşı mücadelede zafiyet doğar.
2-) Hücre bölünmesi anormal şekilde artar.
3-) Urlar çoğalır.
4-) Civanın vücuda yayılması artar.
5-) İştahsızlık, baş ağrısı, uykusuzluk, kronik hastalıklar,

Elekro-smog'dan korunma:

1-) Metal yataklardan kaçınılmalı
2-) Metal yorganlardan kaçınılmalı
3-) Mikrodalga fırınlar kullanılmamalıdır.

Alkol; Uzun süre alkol alma sonucu kişide kalp, pankreas, ve mide mukazası tahrip olur ve karaciğer yağlanır ve sertleşir. Böbreklerin tahribatı zamanla büzülmesine nede olur. Beyin hücrelerinin tahribatı sonucu beyin büzülür ve sinir sistemi tahrip olur ve beyin ve sinir sistemindeki tahribat sonucu hipofiz güdesi de yıpranır ve iktidarsızlık ortaya çıkar. Damarların iç yüzeyi yağlanır sertleşir ve iltihaplanır. Psikolojik olarak ise ellerde titreme, hassaslaşma, korku, uyuyamama, şahsiyetini kaybetme (onursuz davranışlar) , organik ve psikolojik yetersizlikler ve iktidarsızlık hasıl olur. Biranın birleşimindeki şerbetçi otu humulon, lupulon ve bunların alt türevlerini içerir. Humulon, lupulon ve alt türevleri aynı kadınlık ( dişilik ) hormonu östrojen (estrogen ) gibi etki yaparak zamanla erkekleri kadınlaştırır (burada görüyoruz). (Bu 07.03.72)

Sigara

1-) Washington dünyaya bakış enstitüsü (Worldwatch Istituts in Washington) tarafından yapılan araştırmada dünyada 1990 yılında 21 milyon insanın sigaradan öldüğü tespit edilmiştir. (Na.6.94.16)

2-) Alman kanser kurumu (Deutsche Krebshilfe) Mart 1994'de Frankfurt'ta yaptığı açıklamada her yıl Almanya'da 140.000. kişinin sigaranın sebep olduğu çeşitli hastalıklardan öldüğünü tespit etmişlerdir. Başta akciğer kanseri olmak üzere dudak,- ağız- ve gırtlak kanserine •-98 oranında sigaranın sebep olduğu tespit edilmiştir. (Na.6.94.16)

3-) Sigaranın hücreleri tahrip ettiği ve kişinin daha kolay kansere yakalanmasına sebep olduğu tespit edilmiştir. Almanya'da 1996'da 212.888 kişi kanserden ölmüştür. (Nhk.1.99.18)

4-) Sigaranın birleşimindeki nitrosaminler, poliaromatik karbon hidrojenli bileşikler ve polonyum 210'un kanserojen etkiye sebep olduğu tespit edilmiştir.

5-) Sigara içerken karbon monoksit (CO) gazı akciğer tarafından absorbe edilir ve kana karışan gaz oksijenden 300 defa daha büyük bir çekim güçü ile hemoglobine yapışır. Böylece karbon monoksit oksijenin kanda dolaşmasını önler. Neticede beslenemeyen kalp ve beyin hücreleri ölmeye başlar ve önce hafıza zafiyeti, kalp zafiyeti ve damar sertlikleri sonra ise beyin kanaması ve kalp enfaktürüsüne sebep olur.

6-) Sigaranın serbest radikalleri artırdığı bununda C-ve E- Vitaminlerinin aşırı harcanmasına sebep olduğu ve vitaminsizlik (avitaminoz) ortaya çıkar ve deri buruşarak kişi çirkinleşir. E-Vitamin yetersizliği testosterol hormon yetersizliğine sebep olur ve kişide cinsel güçsüzlük (iktidarsızlık) ortaya çıkar.

7-) Sigara dumanı ile birlikte siyanür asit (purikasit, siyanhidrikasit, hidrosiyanik asit =HCN) kana geçer, kandan böbreklere ve karaciğere gecen purikasit burada kükürtle reaksiyona girerek tiosiyanat'a (Thiocyanat) dönüşür. Tiosiyanat (NCSH) troid bezindeki iyot oranını düşürür ve burada iyotun birikmesini önleyerek guatra sebep olabilir. (Na.7.97.44)

:cool: Sigaranın birleşimindeki benzol kan yapan organları (Omurilik, Dalak ve Karaciğer) tahrip ederek kan kanserine (lösemi) sebep olur.

9-) Tütüne kadmiyum toplayan bitkide denebilir, çünkü yapraklarında aşırı miktarda kadmiyum depolar. Tiryakilerde 4-5kat daha fazla kadmiyum bulunur ve bu made çinkonun zıddı bir element olup, çinkoyu dışlar.Çinko 300 enzimin oluşmasında anahtar rol oynar, yani çinko yetersizliği enzim yetersizliğine, enzim yetersizliği ise sindirim bozukluğuna sebep olur. Pankreasın yeterince lipazenzimi salgılayamaması yağ hazımsızlığına yani et ve et mamülleri, peynir ve mamülleri ve yumurta ve mamüleri yiyemezsiniz. Bu sadece bir enzim yetersizliği olduğunda olan durumdur. Çinko yetersizliği sonucu deri çatlaması, kanaması ve kuruması, saçların dökülmesi ve cinsel güçsüzlük (iktidarsızlık) en belirgin semptomlardır. Bilindiği gibi sindirim organları binlerce enzim salgılar.

10-) Polonyum 210; Sigara kurşun içerir, akciğere ulaşan kurşun parçacıkları, bulunduğu yerden çevresine polonyum 210 radyoaktif ışınlar yayar. (Na.6.94.20)

11-) Sigara akciğeri büzer, sertleştirir, siyahlaştırır ve nefes darlığına sebep olur. Kalp sertleşir, büyür, yağlanır, aritmi bozuklukları, tansiyon anormallikleri ve kroner yetmezliği ortaya çıkar.
 

madasin

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Şub 2015
Mesajlar
359
Tepkime puanı
9
Kimyasallarla mücadele etmek bu dönemde her yiğidin harcı değildir sanırım. Çevreci olmak yani gerçek çevreci olmak, cesaret işidir. Ziraat mühendislerinin , ilaç satmaları normal değil mi? Fakat , üreticiye satarken kendinize mi kullanacaksınız, satacağınız ürüne mi kullanacaksınız diye sormaları garip. Demek ki, bu işte bir oyun var. Severek yediğimiz dondurma için, bu ülkede salep bitti. Üstelik, ormanlardan kökleri ile birlikte söktürülüyor, hem de yasadışı. Çaresiz köylü para kazanmak uğruna kökleyip veriyor, parasını alıyor. Bunun geri dönüşü yok. Salep bitkisi ormanın nem tabakasını da koruyor. Yani doğa bir zincirle bağlı. Demek ki bir süre sonra bu ormanlar kuruyacak. Bu ülkedeki ünlü dondurma markası bütün salepleri katletti. Önce toprağı ilaçlar yolu ile hasta ediyorlar, sonra ilaç sanayisi devreye giriyor. Çünkü insanlar kanser oluyorlar. Çevreci olmak, ciddi bir iş. Yok ederler, ciddi bir çevre hareketi başlasa. Örneğini iyi düşünürsek buluruz.

Konuyu nereden alıntı yaptığınızı yazarsanız , çok daha iyi olur sanırım. Sanırım ilk çevreci Hz Muhammed vurgusu bu konuyu ilk kaleme alan şahsın görüşü. Altay Türkleri ağacı önemseyen bir kültüre sahiptiler ve öz kültürlerinde bu vardır. Çam ağacı, kutsal sayılmıştır. Ülgen ağacı da demişlerdir. Her doğan çocuk için bir ağaç dikme geleneği vardı Türklerde. Ağaç süslemenin temeli de Türklerden gelir. 25 Altay Avrupa ya geçmiş bir kutlamadır. Yani ilk çevreci iddiası için biraz düşünmek gerekir diye düşünüyorum. Türkler çevreciliği İslam la öğrenmemişlerdir. M;Ö Türk tarihinde var olan bir gerçektir. Güzel olan her şeyi alan ve öğreten Peygamber var olan, doğru olan güzellikleri aktarmıştır topluma.

25 Aralık kutlaması diyecektim. Eski Altay Türk geleneğidir.

Fatih Sultan Mehmet Han değil midir?

Sn Dylan ; Konuyu açıp gitmişsiniz neredesiniz acaba ?
 

DylanObrien

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Haz 2014
Mesajlar
154
Tepkime puanı
4
Konuyu nereden alıntı yaptığınızı yazarsanız , çok daha iyi olur sanırım. Sanırım ilk çevreci Hz Muhammed vurgusu bu konuyu ilk kaleme alan şahsın görüşü. Altay Türkleri ağacı önemseyen bir kültüre sahiptiler ve öz kültürlerinde bu vardır. Çam ağacı, kutsal sayılmıştır. Ülgen ağacı da demişlerdir. Her doğan çocuk için bir ağaç dikme geleneği vardı Türklerde. Ağaç süslemenin temeli de Türklerden gelir. 25 Altay Avrupa ya geçmiş bir kutlamadır. Yani ilk çevreci iddiası için biraz düşünmek gerekir diye düşünüyorum. Türkler çevreciliği İslam la öğrenmemişlerdir. M;Ö Türk tarihinde var olan bir gerçektir. Güzel olan her şeyi alan ve öğreten Peygamber var olan, doğru olan güzellikleri aktarmıştır topluma.

Alıntı yaptığım siteyi paylaşmak kurallara aykırı mı bilemediğim için kaynağını vermedim. İsterseniz özel mesajla sorabilirsiniz.
 

madasin

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Şub 2015
Mesajlar
359
Tepkime puanı
9
Anladım. Sormamın sebebi, orada şahsi görüşler de var gibi geldi bana. Alıntı yaptığınız yazımda değil, fakat diğerlerinde kafama takılanları sordum. Örn: Fatih Sultan Mehmet'e hitap tarzı gibi. Özel mesajla niçin sorayım? .

Şimdi anladım afedersiniz.
 

madasin

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Şub 2015
Mesajlar
359
Tepkime puanı
9
Mesaj atarsınız yöneticilere forum kuralları içinde yok ise, öğrenirsiniz. Benim tespitlerim hakkındaki yorumunuz nedir acaba?
 
Üst