Seraphine
Kayıtlı Üye
Öncelikle kader inancına sahip değilim. Ancak yinede size ufak bir açıklama yapabilirim. Aslında sorduğunuz soruyu kendiniz cevaplıyorsunuz. Size sunulmuş seçenekler var ve siz kötü olanı seçiyorsunuz. Ve kadercilik daha farklı bir şey aslında, olan herşeyi kaderden bilirler ve kendilerinin seçmediğini iddia ederler. Bu durumda zaten söylediğiniz kadere inanmakla çelişiyor. Tekrar söylüyorum. Size iradenin bahşedilmesinin sebebi zaten bu seçimleri kendiniz yapmanız. Yoksa bir kukladan farkınız olmazdı. Tanrı size özgür iradeyi bahşediyor ve sınırsız seçimler sunuyor. Burada da doğal bir kanun var yine. Bir yöne gittikçe o tarafın seviyesi yükselir ve diğer tarafların seviyesi alçalır. Atıyorum bar hayatına alışan birisinin dindar birisiyle tanışması zordur. Hayatınız yaptığınız seçimlere göre şekilleniyor ve o seçimlerin sonuçlarını yaşıyorsunuz. Sizinle aynı seçimi yapan ve barda takılan kişiler sizi sevip aralarına alıyorken ilahiyat konusunda günahkar konumuna kayıyorsunuz. Çünkü o ortam maneviyatınız için zararlı. Açık bir şekilde anlatmaya çalıştım ama kafanıza takılan noktalar varsa sorabilirsiniz.Peki inançlı biriyseniz, doğal olarakda kadere inandığınızı varsayıyorum. Peki ben ' günahkar ' isem, veya yozlaşmışsam ama kaderimde benim elimdeyse ben neden ' günahkarlar ' sınıfına giriyorum ki? bu bir kader, kaderimi şekillendiren de bensem, neden günahkar ben oluyorum? kader benim önüme bir kaç seçenek sunmuş, bende birini tercih ederek kaderimi belirlemişsem günahkar ve yozlamış oluyorsam, bu seçenekleri bana sunan kader veya yaratıcı ne kadar suçlu? ve basit bir 'sınav' için 2 trilyon galaksi, ve evrende toz kadar yer kaplamayan insan, neden yaratıcıya ihtiyaç duysun? her zorluğu yaşayıp, her zaman her haksızlıkla boğuşup, her zaman yalnız kalıp, her zaman sorununu en kötünün en iyisiyle hayatta kaldıysa neden şükretsin? neden yaratıcıyı kabul etsin?
Anlamadığınız nokta şu: Yaratıcının bize ihtiyacı yok, bizim ona ihtiyacımız var. Bahsettiğiniz profil Tanrı'dan uzaklaşmış birini temsil ediyor. Öfke, kırgınlık, acı, yorgunluk .. Bunlar o kişilerin yaptığı seçimlerin sonucuydu. Tnrı hepimizi seviyor çünkü onun evlatlarıyız, ama asi davranan ve kötüleşmeye başlayan çocuklarını da çeşitli şekillerde cezalandırıyor. Tıpkı bizim dünyevi ailelerimiz gibi. Ve şunu da unutmamak gerek ki, o trilyonlarca galaksiyi ve yaşam formunu yaratan yine Tanrıydı. Orada yaşayanlarda onun evladı. Bu kutsal döngüde hep beraber yaşıyor ve seçimlerimizin karşılığını görüyoruz. Bunlar bizi geliştiren , ruhumuzu geliştiren şeyler.
Bazı şeyleri tarif etmek için kelimeler yeterli gelmez, başkalarınında hissetmesi lazım. Divine Voice olarak nitelendirilen bir sesi soruyu açan arkadaşımız ile paylaştığımda çok garip hislerden bahsetti. Sadece ufacık, 4 dakikalık bir kayıt bunu hissettiriyorsa, Tanrı'nın kendisi ile olan bağ nasıl hissettirir sizce? Ben şefkat ve sevgi hissediyorum, kalbimde ufak bir enerji dalgalanması luşuyor.Seraphine şöyle de bir olasılık var. Yazdığın önermeler eğer tanrı varsa geçerli. Ya gerçekten tanrı yoksa beyni kalbi de yaratmamış oluyor. Yaratılmamış bir kalp ve beyinle tanrı hissedilmez ki?
Sorunuza gelince, peki bu organların kendiliğinden oluştuğunu mu düşünüyorsunuz? Anne rahminde gerçekleşen bu mucizenin self olduğu ve yuvada ki ruhların kendi kendine oluşup o rahme girdiğini mi? Size hissettiğim şeyleri göstermek isterdim çünkü bu yazıyla veya konuşma ile anlatılacak bir şey değil. Bir kere o hissi hissettiğiniz zaman, zaten bu tür soruları direk siliyorsunuz. Bunun dışında verebileceğim bir cevap yok sanırım ..