Psikolojik Dehşet 3

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
TACİZ UZAKTA DEĞİL, YAKINDA!

Madem tacizi uzakta değil yakında aramak gerekiyor, o zaman tüm akraba, komşular, arkadaşlar töhmet altında kalıyor. Uzmanlar ailelerin kesinlikle paranoyakça bir tutum sergilememesi gerektiğini belirterek ortak bir doğruda birleşiyor: “İki kişi arasındaki yaş farkı 5 ve üzerindeyse ve diğer çocuk cinsel yönden aktif olabilecek yaştaysa bu çocukları aynı odada, aynı yatakta yatırmamak, uzun süre yalnız bırakmamak gerekiyor. Özellikle yeni yeni cinselliği öğrenmeye başlayanlar kendilerini de karşı cinsi de merak ediyor. Büyük birine ‘soyun’ diyemeyeceği için küçük kurbanlar seçiyorlar kendilerine. Masum başlıyor her şey. Önce bakıyor, sonra okşayıp dokunuyor, zamanla fiziksel açıdan da zarar verebiliyor. Eğer yaş aralığı 5’in altındaysa çocuklar sadece cinsel içerikli oyun oynuyorlardır. Bunun sebebi de büyüklerinde gördükleri davranışlardır.”

Olumlu ya da olumsuz yaşadığı her ayrıntıyı hafızasına kazıyan miniklerin böylesi bir istismarı unutabileceğini düşünenler varsa yanılıyor. Pedagoglara göre zamana yayılmış başarılı bir terapiyle yaşananların yıkıcı tesiri azaltılıyor, davranış bozukluklarının önüne geçiliyor ve kişinin bu gerçekle nasıl yüzleşeceği öğretiliyor. Pedagog Âdem Güneş rehabilite edilmeyen mağdurların ömür boyu büyük bir yükle yaşamak zorunda kaldığına dikkat çekiyor: “Taciz bütün hayat akışını değiştiriyor. Bu değişiklik kız ve erkekte farklı bir seyirde gerçekleşiyor. Erkeklerin en büyük problemi kimlik krizi. Yaşadığı tacizin yol açtığı iç çatışma, birçok erkek çocuğunu cinsiyet değiştirmeye kadar götürebiliyor. Kızlar bir ömür namus konusundaki farklılığını düşünüp aşamadığı zaafları var zannediyor. Taciz yaşamış bir çocuk (hatta ailesi) mutlaka terapi sürecine girmeli. Çünkü tacizin yıkıcılığı hiçbir suç ile kıyaslanamayacak derecede büyük.”

TEMEL DAVRANIŞ REFLEKSLERİ NEDİR?

Taciz ve tecavüzü bazı çocuklar depremde göçük altında kalmak, çok sevdiği bir yakınını kaybetmek gibi de kodlayabiliyor zihnine. Ama ileride cinsel hayatlarında birtakım sorunlar çıkıyor. Ya cinselliği hiç yaşamamayı ya da aşırıya kaçmayı tercih ediyorlar. Araştırmalar, hayat kadınlarının çoğunun küçükken tacize uğradıklarını gösteriyor. Evlenenler de eşlerine dokunmak istemiyor, cinsel münasebetten uzak duruyor. Bu da aile içi başka problemlere yol açıyor. Çocuklarına karşı ya çok korumacı ya da umursamaz oluyorlar. Taciz mağdurlarının bu süreçte duyguları da köreliyor. Acıma, üzülme, mutluluk hissetmiyorlar. Mesela bir anne çocuğunun dünyaya gelmesine bile sevinemiyor. Gerçekleriyle yüzleşmek için kendilerini güçlü hissetmeyi bekliyorlar. Bazıları evden ilk ayrıldığında, nişanlandığında, iş hayatına atıldığında, üniversiteye başladığında ya da çocukları dünyaya geldiğinde bunu başarabiliyor.

‘Taciz içeren anormal davranışlar karşısında bedenin bir refleks hâlinde kendini koruması’ şeklinde tanımlanan ‘temel davranış refleksi’, çocukların taciz konusundaki eğitimi açısından çok önemli. 4-7 yaş aralığında kazandırılacak davranışlar sayesinde kendilerini mütecavizlerden koruyabilir çocuklar. Adem Güneş’e göre çocukların öncelikle ‘bedenim bana aittir’ bilincini kazanması gerekiyor. Doğduğu günden itibaren elden ele dolaşan, öpülüp sevilen bebekler ilerleyen yıllarda artık kendi bedeninin farkına varmalı, çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu anlamalı. Kendi farklılığının bilincine varamamış çocuklar tacize karşı koyamıyor. Küçük ayrıntılar gibi gözükse de bu refleksi kazandırmak çok zor değil. Mesela anneler altını ıslatmış çocuğun birden öfkeyle pantolonunu indirmek yerine ondan izin alarak bu işlemi gerçekleştirebilir. Aynı muamele kıyafetlerini çıkarıp giydirirken de yapılabilir. O an annesinin davranışını anlayamayan çocuk, ileride biri onun kıyafetlerini çıkarmayı, pantolonunu indirmeyi denediğinde itiraz edecek, ağlayacak, bağırarak kaçacaktır. Çünkü onda ‘bedenim bana aittir’ bilinci gelişmiştir.

Psikolog Belkıs Ertürk mahremiyet duygusu geliştirecek pratik uygulamalardan söz ederken şunları tavsiye ediyor ebeveynlere: “Kız ve erkek kardeşler aynı yatakta, odada yatırılmamalı. Yer sıkıntısı varsa perdeyle oda ikiye ayrılmalı. Çocuğu her önüne gelen değil, belli kişiler tuvalete götürmeli. Bu esnada kapı kesinlikle kapalı olmalı, kimse içeri alınmamalı. Ebeveynler çıplaklığa çok dikkat etmeli. Eşler birbirine cinsel içerikli şakalar yapmamalı. Evlatlarını dudaklarından asla öpmemeli.” Aksi takdirde çocuklar, dudaklarından öpüldüğünde, çıplak bedenine dokunulduğunda yaşadıklarını normal karşılıyor, tacize uğradığının farkına varamıyor. Psikiyatr Leyla Alkaş ise ‘özel hayat ve sınır’ kavramları üzerinde duruyor. Çocuk mağazalarında ‘nasıl olsa küçük’ diyerek evlatlarının üstünü ortalık yerde değiştiren annelere kızıyor: “Başkaları vücudunu, iç çamaşırlarını göremez çocuğunuzun. Üstünü değiştirirken de yalnız kalmalılar. Mesela banyo yaparken genital bölgesini oğlunuza-kızınıza göstererek, ‘Burası senin özel bölgen. Sadece senin yıkaman gerekiyor.’ demelisiniz. Bunların yanında 3 yaşından sonra çocukların yanında ebeveyn soyunmamalı. Çıplak banyo yapmamalı, cinsellik yaşamamalı. Odasına girerken muhakkak kapı çalınıp çocuktan izin istenmeli.”

ÇOCUKLARI TACİZE UĞRAMIŞ BİR AİLE NE YAPMALI?

• Aileler çocuklarını suçlamak yerine sevgilerini, ilgilerini, desteklerini farkedilir şekilde artırmalı.
• Çocuğun taciz olayında suçlu değil, suçsuz olduğu (ebeveyn tarafından) gerekirse defalarca anlatılmalı.
• Sanki böyle bir vak’a hiç yaşanmamış gibi konu evde kapatılmalı.
• Aile çok korumacı bir tavra bürünmemeli. Bu çocuğun özgüven problemi yaşamasına sebep olur.
• Çocuk kesinlikle bir uzman desteği almalı.
• Eğer çevre baskısı çok fazla ise hem çocuğun hem de ebeveynin huzuru için başka bir şehre taşınmalı.

TACİZ YAPAN ÇOĞUNLUKLA TACİZE UĞRAMIŞ KİŞİDİR!

Tacizin bir başka üzücü yanı taciz eden kişinin genellikle taciz mağduru olması. Burada görev dönüp dolaşıp yine ailelere düşüyor. Çünkü tacize uğramış çocuğa ailesi inanmadıysa o da ileride taciz yaparak egolarını kurtarmaya, kendi ruh bütünlüğünü korumaya çalışıyor, ancak taciz ettiğinde kendini güçlü hissediyor.


Alıntı


Devamı var




http://www.gizlimabet.com/showthread...ojik-Dehşet-1




http://www.gizlimabet.com/showthread.php?27117-Psikolojik-Dehşet-2&p=181749#post181749





Sevgilerimle... :)
 

arzuhal

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2011
Mesajlar
580
Tepkime puanı
34
Konum
nurnberg-almanya
İş
su an evdeyim maalesef
Hiç unutamadığım bir olayı bu yazı sayesinde tekrar yaşadım. Almanya’nın batısında genellikle Katolikler yaşar ve onlar da bizler gibi namuslarına, bakireliğe ve aile terbiyesine önem veren insanlardır fakat doğu tarafı öyle değildir. Evde kim olursa olsun, başkalarının yanında çıplak gezebiliyorlar. Özel olarak ailece çıplaklar kampına gidiyorlar. Çoluk çocuk, ihtiyarı yaşlısı yani utanma duyguları hiç yok. Benim oğlum 9 yaşındayken devamlı bir Alman arkadaşı ile oynardı. Onlara giderdi. Bir iki defa gittikten sonra, oğlumda bazı değişiklikler olmaya başladı. Adeta benden kaçmaya başladı. Anasının kuzusu, kendine ellettirmiyordu bile. Ben de bu duruma çok üzülüyordum. Bir yandan da “normal erkek çocuğu büyüyor işte” diyerek kendimi avutuyordum. Arkadaşının evine hiç gitmek istemiyordu. Ben zorla gönderiyordum ama o kadının nasıl biri olduğunu bilsem yavrumu hiç gönderir miyim?
Bir gün oğlum yine oradayken, kadın beni aradı. “Taze kahve yaptım. Gel de içelim” dedi. Ben de kabul ettim. Gittim kadın bana kapıyı çırılçıplak açmaz mı? Aaa diye bir bağırdım ama ben bile kendimden korktum. Oğlumun kolunu öyle bir çekmişim ki yavrucuğum bir hafta acıdan ağladı. Ondan sonra hepsini anlattı. Kadın oysa ne tuvaleti kapatıyormuş ne de banyoyu. Hatta oğluma bile “soyun da rahat oynayın” diyerek zorluyormuş. Çocuğum anlatırken ben yerin dibine girmediğim kaldı sadece ve ben Alman olan yengeme bunu anlatınca, o zaman duydum ki Doğu Almanya’dan gelenlerin öyle davrandıklarını söyledi. Yengem Katolik’tir. Abim ile 35 senedir evliler.
Yani yengemi ve ailesinden aldığı terbiyeyi bilmesem bütün Almanları sapık zannederdim kesin. Oğlum simdi 26 yaşında ama daha dünmüş gibi hatırlıyor. Onun için komşu veya arkadaşlar da çok önemli. İyi geceler.


:boxing_smiley:
 
Üst