Özümüzü örten perdeleri kaldırıyoruz

  • Konbuyu başlatan Üye silindi 56746
  • Başlangıç tarihi
Ü

Üye silindi 56746

Hayat boyu birbirinin zıddı olan düşünce ve duyguların görünmez duvarları arasında savruluyor, bilinçsizce gelgitler yaşıyor, sonunda da yorulup yaşama küsüyoruz. Bir bilinçaltı dönüş tekniği olan ARTT, duyguların esaretine son vermeyi vadediyor.

Hayatta her şey bize “duygu yaşatmak” için var ve hepimiz duygularımızın esiri olarak yaşıyoruz. Her şey gibi duygular da bir elektrik alanı olduğu için bizi bir girdabın etrafında ne varsa yutması gibi içlerine çekip yutuyor. İşte özümüze ulaşmamızı engelleyen de onu katman katman örten bu duygu perdeleri oluyor. Her duygu bilincimizin üzerini örterek özümüzü yaşamamızı engelliyor. ARTT tekniği, duyguları tıpkı bir lahana gibi soyarak ve duyguları nötrleyerek öze ulaşmayı ve gerçek hayatımızı yaşatmayı vadediyor. Küçük loş bir odada, bir yatağa uzanıyor ve gözlerinizi bir maske ile kapatıyorsunuz. Fonda bedeninizin tüm kaslarını gevşeten bir müzik çalıyor. Tamamen kendinizdesiniz, ortamı fark ediyor hatta seans çıkışında yapacaklarınızı bile düşünüyorsunuz. Bilinçaltı Dönüşüm Uzmanı Güneş Tan en yumuşak sesi ile soruyor: “Hangi konuyu çalışmak istersin?” Söylüyorsunuz… Farz edelim ki “Hayatımı paylaşabileceğim bir eş bulamıyorum” dediniz. Güneş Hanım tekrar soruyor: “Hayatını paylaşabileceğin bir eş bulamamayı bedeninin neresinde hissediyorsun?” Bu da ne demek diye düşünebilirsiniz ama o an gerçekten bedeninizin hiç tahmin etmediğiniz bir noktasında bir soğukluk, sıcaklık, uyuşma veya bambaşka hisler fark ediyorsunuz. Bu, konuyla ilgili duygularınızın bedeninizin o noktasında biriktiğini gösteriyor. O alanın içine giriyorsunuz ve size o duyguyu yaşatan anınızı hatırlamanız isteniyor. Strese girmenize gerek yok çünkü siz isteseniz de istemeseniz de geçmişten, belki de çok önemsiz bulduğunuz hatta tamamen unutmuş olduğunuz bir görüntü, anı, fotoğraf geliveriyor gözünüzün önüne. Hatta önce “Bu anının konuyla ne alakası var?” diyorsunuz ama seans ilerledikçe bağlar öyle kuruluyor ki çıkan sonuçlara inanamıyorsunuz. Sonra tam o noktadan bir pencere açıyor ve o duyguyu boşaltıyorsunuz. Seçim bilinçaltınızın; ister bir su, ister ışık, ister duman olarak boşaltın. O pencereden kuşlar ya da kelebekler de uçuşabilir. İki saat süren seans boyunca bedenin birçok yerinden duygular boşaltıyor, birçok anıyı hatırlıyor hatta geçmiş yaşamlarınıza gidebiliyorsunuz. Bu deneyimler, Güneş Tan’ın geliştirdiği ARTT’nin seanslarında yaşanıyor. ARTT; Akashic Records Transformation Technique yani Akaşik Kayıtları Dönüştürme Tekniği anlamına geliyor. Teknik adını, dünyada yaşamış herkesin ve yaşanmışlığın bilgilerinin kayıt altına alındığına inanılan Akaşik Kayıtlar’dan yani Yaşam Kitabı’ndan alıyor. Tan’a kendisine adeta akarak geldiğini söylediği ARTT tekniğinin detaylarını ve yaşamda yaratabileceği değişiklikleri sorduk.

ZAMANIN GERÇEK ŞEMASI
Hayatın içinde yaşadığımız kısır döngülerin nedeni bu kader kodları mı? Bunu açıklayabilmek için zamanın gerçek şemasını anlatmam gerekiyor. Fizikçiler zamanın lineer bir yol olmadığını söylüyor. Yani zaman ‘geçmişim arkamda, geleceğim önümde’ gibi düz bir hat değil, dikey bir enerji girdabı. Zaten enerji dediğimiz de elektrik ve elektrik dönerek seyahat eder, frekans da o elektriğin saniyede kaç kez döndüğünü anlatır. Dolayısıyla her şeyde bir döngü var. Galaksiler nasıl dönüyorsa, atomun etrafındaki elektronlar nasıl dönüyorsa bizim yaşamımızda da bir girdap ve bunun sonucunda kısır döngüler oluşuyor. Zaman dikey şekilde dönen bir enerji girdabı. Zamanın dairesel hareketi tamamlandığında, başlangıç noktası yeniden karşımıza çıkıyor. Yaşadığımız bazı olaylar bu yüzden tekrarlıyor. Her seferinde farklı detaylarda, farklı kişilerle, farklı mekanlar, farklı senaryolarla geliyor ama hissettirdiği duygu hep aynı oluyor. Bu kısır döngüleri fark etmedikçe o duygu her defasında daha ağır hissediliyor. Neden? Çünkü aslında amaç öze ulaşmak. Her şey bizim iyiliğimiz için çalışıyor, özümüze ulaşmamız için bize hizmet ediyor. Bu kısır döngüler bize bir şey anlatmaya çalışıyor. Öze ölerek değil, bu yaşamdayken ulaşabilirsek o zaman ölmek için o kadar acele etmiyoruz ve olaylar da üstümüze gelmiyor.

ARTT tekniğinde bu kısır döngüler nasıl kırılıyor?
Yaşanılanların yarattığı duygu ve düşüncelerin enerjisinin bedende yuvalandığını söyledim. Bu enerjileri boşalttıktan sonra en alttan çıkan pozitif duygu, negatif duygu ile harmanlarak nötr hale getiriliyor. Böylece negatif kalıcı olarak pozitife dönüşüyor. Nasıl ki evren başlangıçta birdi, onun gibi duyguyu özüne döndürüyoruz ve bu sayede kalıcı sonuç veriyor. Mesela kişide korku vardı ve çalışma sonunda huzur hissetti. İki duyguyu üst üste koyunca nötrleşiyor. Zıtlıklar nötrlendikçe evrenle bir olmaya başlıyoruz.

“Kendinizi bir gemi, beni de sizi boğazdan geçiren kılavuz teknesi gibi düşünün. Geminin kaptanı sizsiniz, ben sadece yol gösteriyorum.”

ARTT tekniği nasıl çalışıyor?
Akaşik kayıtlarda dünyada yaşanmış her şeyin, her hareketin, hissin, düşüncenin ve niyetin bulunduğu söylenir. ARTT de kişinin kayıtlarına ulaşıyor ve bilinçaltının temizlenip dönüşmesini sağlıyor. Bunun sonucunda kişinin hayatı, fiziksel veya psikolojik sorunları, yaşadığı kısır döngüler tamamen ve kalıcı olarak değişiyor.

Bir seansın nasıl ilerlediğini anlatır mısınız?
Önce kişinin çözmek istediği konuyu belirliyoruz; bu psikolojik bir sorun olabilir, fiziksel bir hastalık olabilir ya da bir yaşam sorunu olabilir. Geçtiğimiz günlerde çalıştığım birini örnek vereyim. İş hayatında belli bir hedefi var, çok iyi insanlar tanıyor, hedefine hep yaklaşıyor ama anlaşma imzalama aşamasında hep tıkanıyor ve bu yıllardır böyle gidiyor. Bunun gibi hayatınızın içindeki herhangi bir konuyu seçebilirsiniz. Eşinizle ilişkiniz de olabilir, çocuk sahibi olamamanız da… Sorunu belirledik diyelim. Her insanın yaşadığı sorunun bedende bir enerji alanı var, fark etseniz de etmeseniz de. O sorunu nerede hissettiğini sorduğumda kişi kalbinde, başında, bacağında yani bedeninin neresindeyse onu söylüyor. O zaman kişiye o alanın içine girmesini söylüyorum ve yönlendirme yapıyorum. Diyorum ki “Bu soruna neden olan, geçmişteki yaşanılanlar aklınıza gelecek.” O sırada gözleri kapalı ve kendi evrenine girmiş olan kişiye bilgiler otomatik akmaya başlıyor. Bir anı hatırlıyor, bir fotoğraf görüyor ya da geçmiş yaşamına gidiyor.

Bedeninde hissedemeyen ya da anı hatırlamayan da oluyor mu?
ARTT’nin bir özelliği her şeye çare bulunabilmesi. Eğer aklınıza bir anı gelmiyorsa, “Aklıma gelmiyor hissini bedeninizin neresinde hissediyorsunuz?” diyorum. Oradaki enerji alanını boşalttığınızda hemen aklınıza geliveriyor. Ya da diyelim ki bir şeye çok üzüldünüz ama üzüntüyü bedeninizde hissedemiyorsunuz. O zaman, “‘Hissedemiyorum’ bedeninizin neresinde?” diyorum, onu buluyorsunuz. Onu da bulamıyorsanız hiç sorun değil, bu sefer duyguyu tüm bedene yaydırıyorum. Bunu da hayal kurdurarak yapıyorum. Mesela bedeni etten kemikten değil de güneşin altında yatan, ısındıkça eriyen, yayılan bir jöle gibi hissetmesini istiyorum. Onu da yapamıyorsa “Beden bir hamur, al bir oklava, onu aç” diyorum. Kişiye uygun çözüm o anda bana geliyor zaten, mantıkla değil sezgilerimle konuşuyorum. Sonra kişi yufka gibi açtığını bedeninin içine giriyor ve seans öyle devam ediyor.

Kişi duyguyu kalbinin üstünde hissetti diyelim, ya sonra?
Onu duygunun içine sokup hangi olayların buna sebep olduğunu hatırlamasını söylüyorum. Her zaman belli bir olay çıkmıyor. Kimisi diyor ki “Eski yaşamlardan birilerini görüyorum.” Örnek bir olay anlatayım. Çocuk sahibi olamadığı için gelen bir kadın çalışmanın bu aşamasında, “Köylü bir kadın görüyorum, tarlaya gidip geliyor, evde çocukları var. Hem evde hem tarlada çalışıyor. Kadının suratı çok asık” dedi. “Sor bakalım, kimmiş o?” dedim. Anneannesinin anneannesi olduğu cevabı geldi. “‘Sana ne anlatmaya çalışıyor?’ diye sor” dedim. “Bizim ailenin kadınlarının kaderi böyle, mutluluk yok, sevgi yok, sadece çalışmak, yorulmak ve mutsuzluk var” dedi. Böylece bize bir bilgi vermiş oldu ve ben de kadınların kaderini kişinin bedeninden boşalttırdım. Bunu nasıl yaptım? “Yorgunluğu, mutsuzluğu, çalışmayı bedeninin neresinde hissediyorsun?” diye sordum ve oradan boşaltmasını istedim. Kişi duyguyu bedeninde hissediyor; bir titreşim oluyor ya da bir sıcaklık, soğukluk, ağırlık… Kimisi duygu hissetmiyor da “Olayı düşününce bacağım ağrıdı” bile diyebiliyor. Sevgiyi işaret parmağının ucunda ya da ayağının altında hisseden bile oluyor. Bazen de ağrı şikayeti ile gelen kişinin ağrı olan yerinde duygusunun biriktiği anlaşılıyor, boşaltıldığı zaman ağrı bitiyor.

“Duygu birikmesi” neyi ifade ediyor?
Nasıl ki anne-babadan genler geçiyorsa birbirin zıddı duygular da genetik olarak bize atalarımızdan aktarılıyor. Hayat boyu duygulara hizmet ediyoruz ve atalarımızın duygu zıtlıklarını da tekrar tekrar yaşıyoruz. Evrende zaten her şey ikilem içinde çünkü büyük patlamadan (Big Bang) önce kozmik bir teklik vardı. Varoluş “tek” iken ve hayal edilemeyecek kadar yoğun bir enerji kütlesiyken patlayıp saçılarak evreni oluşturduğunda her şey ikiye ayrıldı ve dualist (ikilikçi) bir ortam yaratıldı. Bu nedenle bizler de duygular konusunda zıtlıklar yaşıyoruz. Örneğin çok yardımsever olup karşılığında hem kötülük görüyoruz hem yıpranıyoruz. Bu gelgitleri yaşamamız için bir kodlamamız var; bunlar zıt duyguların oluşturduğu, bizim kader kodlarımız. Herkesin kader kodu farklı. Kader kodlarımız olan bu duygu kutupları arasında gidip geldikçe yoruluyor, yaşamdan soğuyor ve ölüme doğru ileriyoruz. Bizi yöneten duygulardan kurtuldukça da kaderimizi değiştirebiliyoruz.

Seansın sonunda kişilerin ev ödevleri, uygulamaları gereken çalışmalar var mı?
Sadece kendilerini gözlemlemelerini istiyorum. Bir konuyu çalıştık diyelim, onunla ilgili yaşadığınız olayın zihninizde bir görüntüsü oluyor. Boşaltmayı yaptıkça bakıyorsunuz film değişiyor, silikleşiyor, uzaklaşıyor ve yok oluyor. Bazı insanlarda ise negatif hali gidiyor, tamamen pozitife dönüşüyor. Mesela çocukluğunda babasının annesine tokat attığını görmüş ve seansta bunu hatırlamış, artık “Hep beraber oturmuş televizyon seyrediyoruz, çok mutluyuz” diyor, tokadı hiç hatırlamıyor. Ancak duyguları nötrlemedikçe bu şekilde unutmak mümkün değil. Farklı yöntemlerle de bu çalışma yapılıyor ama görüntü bir gün mutlaka geri geliyor.

Yaşanılanları unutmak deneyimlerimizi azaltır mı?
Olayı hiç hatırlamıyorsunuz ama o deneyimin size kattıkları sizde duruyor, sadece artık acı vermiyor. Diyelim ki çok sinirli yapınız var ve öfke duygunuzu nötr hale getirdik. Bir haksızlığa uğruyorsunuz, sinirlenmeniz gerekiyor ve sinirleniyorsunuz ama sonradan dönüp içinize baktığınızda öfke duygusunun içinizde olmadığını fark ediyorsunuz. Öfke artık sizi esir alamıyor. Siz özünüzle ne yapmanız gerekiyorsa yapıyor, sinir duygusunun size kattığı olumlu kısmı kullanıyor ve sonra onu bırakıyorsunuz.

Seanstan sonra hayatımızda neler gözlemleyebiliriz?
Çalıştığınız konuya dönüp baktığınızda hala sizi etkileyip etkilemediğine bakabilirsiniz. “Eskiden olsa bu beni sarsardı, konuşamazdım, şimdi hiç etkilenmiyorum” diyebilirsiniz. Ya da boşaltılanların altından başka katmanların ortaya çıktığını fark edebilirsiniz çünkü duygu katmanları lahana gibi kat kat ve öze ulaşmak için tekrar tekrar çalışmak gerekebiliyor. Bazen de kişi çalışılan olaya benzer bir olay yaşayabiliyor ki böylece hala temizlenmesi gereken bir şeyler kalıp kalmadığını fark ediyor. Ancak bu sırada bilinçaltı kandırmacalar yapmaya çalışıyor. Bunu bilerek ilerlemek gerekiyor. Mesela kişi gelişmesine engel olan bir yönünü fark ediyor ama öbür taraftan bilinçaltı “Aman ne uğraşıyorsun, boş ver, gitme” diyor. Ya da kişi yeni bir seans için randevu alıyor ama o gün ishal olup gelemiyor. O gün gelemese bile bunun bilinçaltının bir oyunu olduğunu bilmesini ve bir daha gitmek için istekli olmasını öneriyorum.

KİŞİ TEMİZLENİNCE YAŞAMI GÜZELLEŞİYOR
İnsanların hayatında korkacakları şekilde büyük değişimler de olabiliyor mu? Boşanmak gibi örneğin… Gelen kişi isteğini belirtiyor ve ona göre çalışıyoruz. Ona kötü davranan bir eş olabilir ama yine de bırakmak istemiyordur, bu talebini göz önüne alıyoruz. Ama çalışmanın neticesinde kişi öyle özgüvenli hale gelebilir ki, “Ben ne duruyorum bu insanla” deyip ayrılmak isteyebilir. Bazen de kişi temizlenince eş de düzeliyor ve ilişki güzel hale geliyor. Bilinçaltı kayıtlarının altı yaşa kadar oluştuğu söylenir. Hangi yaşlardan gelen kayıtlara rastlıyorsunuz? Küçük yaşta ve ergenlik çağında olan olaylar daha fazla etki yapıyor. Altı yaşa kadar olanlar daha etkili diye bir sınır koymuyorum çünkü o kişi belli bir programla doğduğu için etrafındaki kişiler ona o programa uygun şekilde davranıyor. Hiç fark ettiniz mi, birisine olumsuz davranırsınız ama sonradan “Niye bunu yaptım, böyle konuştum, bu ben değilim” dersiniz. Aslında o anda o kişinin yaydığı his ne ise siz ona göre davranmışsınızdır. O kişinin üzüntü yaşaması gerekiyorsa siz onu üzerek ona hizmet edersiniz. Birbirimize hep istemeden bu şekilde hizmet ederiz. Bu nedenle çocuklukta yaşananlar da çocuğun hayat amacına hizmet ediyordur.

Yazı: Yaprak ÇETİNKAYA
 
Üst