Özgüven Doğru Anlaşılmazsa Narsist Duygulara Yol Açabilir

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Psikolog Beyza Akınal, kişisel gelişim ve başarı için önemli bir unsur olan özgüvenin, aşırıya kaçması durumunda narsisizmin ortaya çıkabileceğini dile getirdi. Davranış bilimci Sümeyra Akkor ise insanın çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurabilmesi için özgüvenle tevazuyu aynı ölçüde koruyabilmesi gerektiğini ifade etti.
Kişisel gelişim yöntemlerinde özgüven kişinin başarısının ve mutluluğunun kaynağı olarak gösteriliyor. “Özgüvenini yeniden kazanmak” ya da “özgüvenini kaybetmek” gibi deyimlerle sıkça karşı karşıya kalıyoruz. Uzmanlar, özgüvenin yanlış tanımlandığını ve şişirilmiş bir özgüvenin narsist kişilik bozukluğuna yol açabileceğini söylüyor. Psikolog Beyza Akınal, özgüvenin kişinin kendini tanıması ve yapabileceklerinin sınırlarını bilmesi anlamına geldiğini belirtiyor. Akınal, özgüvenin 0-6 yaş arasında oluştuğunu belirterek, “Çocukluk döneminde kişi çevresine sevgiyle bağlanmazsa narsistik kişilik bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Sürekli insanları suçlamaya, başkalarının kusurlarını görmeye başlayabiliyor. Ailesiyle güvene dayanan bir ilişki kuran çocuk her şeyi başaramasa bile başarısızlığını kabul eden bir yetişkin oluyor.” diyor. Akınal, kişinin kendini tanımasını ise şöyle açıklıyor: “Eğer doktor olmak istiyorsak 6 yıllık bir eğitimi göze almalıyız. Ne kadar inanırsak inanalım özgüvenimizi geliştirmeye çalışalım, 2 yılda doktor olamayız. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için çaba sarf edilmeli; fakat sınırlarını tanıyıp kabul etmek de gerekiyor.”


TEDAVİ EDİLMEZSE PROBLEM BÜYÜYOR
Özgüven doğru tanımlandığında kişinin başarısına da etkisi olumlu oluyor. Akınal, “Özgüven her insanın başarılı olması için önemli bir unsur olmasına karşın aşırısı ve çevresel faktörlerin etkisiyle narsisizmi tetikleyebilir. Özgüveni bazı yeteneklerin bize verildiğini fark etmemiz için bir araç olarak görmeliyiz. Benzer bir biçimde bazı yeteneklere de sahip olmadığımızı anladığımızda özgüveni doğru anlamış oluruz.” diye konuşuyor. Davranış bilimci Sümeyra Akkor ise narsist kişilik bozukluğunun toplumda sıkça rastlanan bir rahatsızlık olduğu halde yeterince dikkate alınmadığını vurguluyor. Akkor, narsist kişilik bozukluğunda bireyin kendini her şeyden önemli hissetmesi, empati yeteneğini kaybetmesi ya da hayran kitlesi oluşturma isteği şeklinde kendini gösterdiğini belirtiyor. Akkor, narsisizmin tedavi edilmediği takdirde farklı psikolojik rahatsızlıklara sebep olabileceğini dile getiriyor. Narsist kişilik bozukluğu olan kişilerin çevresiyle iletişimi tedavi için önemli bir unsur. Akkor, “Hastanın farkındalığını artırarak bu rahatsızlıktan kurtulmak istemesini sağlamak gerekiyor. Kişiye ’kendini beğenmiş, idare etmek gerekir’ şeklinde yaklaşılmamalı. Eğer tedavi ile önlem alınmazsa bu durum madde bağımlılığı, majör depresyon, borderline antisosyal kişilik bozuklukları gibi rahatsızlıklara yol açabilir.” diyor.
Sümeyra Akkor, kişinin çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurabilmesi için özgüven ile tevazuyu aynı ölçüde koruyabilmesi gerektiğini söylüyor. Akkor, “İnsan mutlu olabilmek için önce kendini güvende hissetmeli. Sonrasındaysa güzel davranışlarını tevazu ile korumalı. Tevazu sahibi olmadığımızda güzel davranışların başkalarına faydalı olması da zorlaşır. Alçakgönüllü biri hem kendisini hem de çevresindekileri özel hisseder yani herkes gibi olup yine de özel olabiliriz.” diyor.
 

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
702
Tepkime puanı
1,221
Çocuk gelişimi çok önemli bu noktada. Kendimizi tanımak, kimliğimizi, yetilerimizi, varlığımızı bilmek için bu yaşlarda eğitilmemiz şart. Hepimiz kendi yolumuzu kaybetmiş koşullandırılmış kimyasal robotlar gibiyiz. Kişi; çocukluğu, aile yapısı, sosyal gelişimi içerisinde ne etkenlere maruz kalıyorsa ona göre bir kimliksel model oluşturuyor. Bunu benliği sanıyor. Örnek olarak bazısı her zaman haklı ve doğru olma modelini benliği sanan bir narsist, bazısı aşağılık kompleksinden nefes alamayan bir özgüvensiz manik depresif birey oluyor. Çok etken var. Çok neden var. Vücut ve beyin kimyasalı sağlam birçok çocuk bu faktörlerden dolayı hasta bireye evriliyor. Hastalığa büyüyoruz resmen.. Ah şu çocuklukta: sen kimsin? , ne istiyorsun? , kendinin farkında mısın? , sen nasıl bireysin? , neler yapmak istersin VS gibi sorgulamaların yanında bize bol miktarda saf sevgi enjekte etselerdi. İlk sevmemiz gereken şeyin kendimiz olmasını söyleselerdi. Daha farklı olurdu gibi. Diğer taraftan sistem kucağına doğmuş bir bireyin sağlıklı bir insan olabilmesi için sistemin içinde olmaması veya sistemin parçası olmadığı zamanlar da onu uyuşturmak için var olan diğer etkenlerden de yalıtılmış olması gerek. Çünkü sistem narsistlikle tütsülenmiş yalnız bireyleri daha kolay manipüle eder. Düşünüp durmamak elde değil. Tek bildiğim şey birey yetiştirmek çok zor ve çok önemli bir yeti bu dönemde
 
Üst