Modern Tıp Biliminin Sendrom Uydurma Merakı ve Psişik rahatsızlıklardaki Acizliği

Takyon yolcusu

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2016
Mesajlar
29
Tepkime puanı
4
Tıp, açıklayamadığı-işin içinden çıkamadığı bazı vakalarda "bilmiyorum, açıklayamıyorum" itirafını etme erdemini göstereceğine, karizmayı çizdirmemek adına literatürde daha önce hiç olmayan ad takarak ya da olayı psikolojik faktörlere bağlayıp işin içinden çıkma eğiliminde. Ör:

- Bir beyin travmasından sonra şahıs o güne kadar hiç bilmediği, eğitim görmediği bir dili şakır şakır konuşması açıklayamayan tıp uzmanları 'kompülsif yabancı dil sendromu' adını koymuş. fakat nedenini, mekanizmasını açıklayamamışlar. Ortaya böyle bir sendrom attıysan tatmin edici bir nöropatolojisini de açıklaman gerek. Burada bir kibir seziyorum.
- Yıllarca kalça ağrısı çeken bir kadın doktor doktor, hastane hastane dolaşmış fakat altta fiziksel bir bozukluk bulunamamış. Tıp bu vakaya "psikosomatik bozukluk' tanısı koymuş. Fakat aynı vaka bir ipnoterapistin yaptığı ipnoz seansında süperbilinç ve bilinçaltı durumunda önceki hayatında çocuk yaşta bir araba kazasında kalça kemiğinin kırıldığı ve ömür boyu ayağa kalkamadan tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu bulgulanmıştır.
(Biseksüel, transseksüel gibi cinsel eğilimlerin de önceki bedenlenmelerde ruha işlemiş bir eğilimden kaynaklandığı düşünmekteyim.)

Demem odur ki; günümüz modern Tıp bilimi psişik parapsikoloji gibi dalları görmezden geldiği için toplumda bu durumlarla ilintili rahatsızlıklarda oldukça yetersiz olduğu ve sorunu psikoterapi, ipnoz gibi yöntemlerle çözeceğine bir kaç kimyasal ajan reçete ederek işin kolaycılığına kaçmakta.
Konuyla ilgili görüşü olanların cevaplarını yazmalarını bekler, şimdiden teşekkür ederim.
 

Hopee

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Şub 2016
Mesajlar
130
Tepkime puanı
8
Konum
Gökkuşağının bittiği yer
Dünyanın yaklaşık %98'i materyalist bir yapıya sahip. Şimdi bir bilim adamı veya bir doktor çıkıp "bunun sebebi ruhla yada önceki hayatıyla ilgili" diyebilir mi sizce? Buna inansa bile bunu söyleyemez tıp dünyası ciddiye almaz bu adamı ne kadar prestijli olursa olsun. Deli yaftası yapıştırabilir hatta meslekleri elinden bile alınabilir. İnsanlık açıklayamadığı şeyleri devamlı yalanlar bu alışılageldik bir şey.
 

Tarathiel

Banlı Kullanıcı
Katılım
23 Haz 2016
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Tıp, açıklayamadığı-işin içinden çıkamadığı bazı vakalarda "bilmiyorum, açıklayamıyorum" itirafını etme erdemini göstereceğine, karizmayı çizdirmemek adına literatürde daha önce hiç olmayan ad takarak ya da olayı psikolojik faktörlere bağlayıp işin içinden çıkma eğiliminde. Ör:

- Bir beyin travmasından sonra şahıs o güne kadar hiç bilmediği, eğitim görmediği bir dili şakır şakır konuşması açıklayamayan tıp uzmanları 'kompülsif yabancı dil sendromu' adını koymuş. fakat nedenini, mekanizmasını açıklayamamışlar. Ortaya böyle bir sendrom attıysan tatmin edici bir nöropatolojisini de açıklaman gerek. Burada bir kibir seziyorum.
- Yıllarca kalça ağrısı çeken bir kadın doktor doktor, hastane hastane dolaşmış fakat altta fiziksel bir bozukluk bulunamamış. Tıp bu vakaya "psikosomatik bozukluk' tanısı koymuş. Fakat aynı vaka bir ipnoterapistin yaptığı ipnoz seansında süperbilinç ve bilinçaltı durumunda önceki hayatında çocuk yaşta bir araba kazasında kalça kemiğinin kırıldığı ve ömür boyu ayağa kalkamadan tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu bulgulanmıştır.
(Biseksüel, transseksüel gibi cinsel eğilimlerin de önceki bedenlenmelerde ruha işlemiş bir eğilimden kaynaklandığı düşünmekteyim.)

Demem odur ki; günümüz modern Tıp bilimi psişik parapsikoloji gibi dalları görmezden geldiği için toplumda bu durumlarla ilintili rahatsızlıklarda oldukça yetersiz olduğu ve sorunu psikoterapi, ipnoz gibi yöntemlerle çözeceğine bir kaç kimyasal ajan reçete ederek işin kolaycılığına kaçmakta.
Konuyla ilgili görüşü olanların cevaplarını yazmalarını bekler, şimdiden teşekkür ederim.

Görüşünüz bana kalırsa yanlış. eğer tıbbın yeterli delili yokken böyle sendrom ortaya atmış ise sizin ortaya koyduğunuz görüşün delilleri nelerdir?
 

Mithra

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2013
Mesajlar
394
Tepkime puanı
135
Bence acizlik söz konusu değil, dünya yuvarlak dendiğinde elde kanıt vardı ve Galileo bunun bilincindeydi fakat diğerleri değildi.Başta somut olarak elle tutulur bir kanıt yok iken bazı teknolojik faliyetlerle, çalışmalarla bunun bilgisine ulaşabilmekteyiz.Örneğin suya okunur üflenir bundan bir yarar beklentisi ile hastaya, öyle hissedene verilirdi.Konuyla ilgisi ne derseniz araştırmacılar suya pozitif ve negatif cümleler sarf etmiş ve bunu verilemişler.Bu incelemelerle suyun hafızası olduğu keşfedilmiş.Negatif ve pozitif cümlelerin moleküllerde değişeme neden olduğu saptanmış.Haliyle bilgisine erdiğimiz verinin başkaları veya bilinçler tarafından onlara ne kadar anlatabildiğimiz, somut olarak sunabildiğimiz kadarıyladır.
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
Tıp, açıklayamadığı-işin içinden çıkamadığı bazı vakalarda "bilmiyorum, açıklayamıyorum" itirafını etme erdemini göstereceğine, karizmayı çizdirmemek adına literatürde daha önce hiç olmayan ad takarak ya da olayı psikolojik faktörlere bağlayıp işin içinden çıkma eğiliminde. Ör:

- Bir beyin travmasından sonra şahıs o güne kadar hiç bilmediği, eğitim görmediği bir dili şakır şakır konuşması açıklayamayan tıp uzmanları 'kompülsif yabancı dil sendromu' adını koymuş. fakat nedenini, mekanizmasını açıklayamamışlar. Ortaya böyle bir sendrom attıysan tatmin edici bir nöropatolojisini de açıklaman gerek. Burada bir kibir seziyorum.
- Yıllarca kalça ağrısı çeken bir kadın doktor doktor, hastane hastane dolaşmış fakat altta fiziksel bir bozukluk bulunamamış. Tıp bu vakaya "psikosomatik bozukluk' tanısı koymuş. Fakat aynı vaka bir ipnoterapistin yaptığı ipnoz seansında süperbilinç ve bilinçaltı durumunda önceki hayatında çocuk yaşta bir araba kazasında kalça kemiğinin kırıldığı ve ömür boyu ayağa kalkamadan tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu bulgulanmıştır.
(Biseksüel, transseksüel gibi cinsel eğilimlerin de önceki bedenlenmelerde ruha işlemiş bir eğilimden kaynaklandığı düşünmekteyim.)

Demem odur ki; günümüz modern Tıp bilimi psişik parapsikoloji gibi dalları görmezden geldiği için toplumda bu durumlarla ilintili rahatsızlıklarda oldukça yetersiz olduğu ve sorunu psikoterapi, ipnoz gibi yöntemlerle çözeceğine bir kaç kimyasal ajan reçete ederek işin kolaycılığına kaçmakta.
Konuyla ilgili görüşü olanların cevaplarını yazmalarını bekler, şimdiden teşekkür ederim.
Bilim doğru değil ama hiç bir ispatı olmayan reankarnasyon iddiası doğru mu yani? Bilimin önemini ve doğruluğunu önemsememek ve küçümsemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Şu anda değil belki ama ileride belkide yaşadığımız parapsikolojik olayların sebebini bilimin ışığında anlayacağız. Güneş'e tapan eski insanlar güneş tutulması gerçekleştiğinde bunu tanrı tarafından bir ceza bir işaret olarak görüyorlardı yani onların gözünde bu büyük olay parapsikolojik bir meseleydi oysa binlerce yıl sonra anlaşıldı gerçekler bilimle. Bilim küçümsenemez
 

Hiperaktifejderha

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2015
Mesajlar
190
Tepkime puanı
7
Konum
Lily Dale
Bilim ve parapsikoloji birleşirse birbirlerinin eksiklerini kapatıp çok daha hızlı gelişebilirler aslında. Ama çoğu insan parapsikolojiyi kabul bile etmiyor malesef. Biz önce kendimizi geliştirelim, kalanı kendiliğinden gelir zaten.
 
Üst