Kısa Kesit Hikayeler. Hayal edin ve onları açığa çıkarın.

Mr.Şeytan

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2016
Mesajlar
32
Tepkime puanı
1
Konum
in obscurities
İş
Kitap yazıyorum
Çok güzel bi bölüm açmışsın. Bir tane de ben yazayım :)


Pus içindeki yolda hiçbir şey görünmüyordu ama karşıya geçmeye kararlıydı.Yolun karşısında gördüğü küçük çocuğu orada bırakmak istemiyordu.Siperin dip tarafından eğilerek ilerliyordu ki arkadaşı tutup çekti :

- Delirdin mi sen? Mermiyi başına yersin.Ya da esir alırlar.Bunlar bildiğin şehir eşkıyalarından değil farkında mısın?

- Umrumda değil.O küçük çocuk belki de yaralı.Gidip almalıyız.

Arkadaşının gözlerinin içine baktı.Bir an kendini suçlu hissetti, onu yalnız mı bırakacaktı? Peki ya çocuk?

- Pekala dikkatli ol, Tanrı seni korusun

Usulca ilerlemeye devam etti.Karşıdaki evin bahçesindeydi.Herşey harap olmuş, toz dumandan etraf görünmüyordu.Bir karşılık bulma umuduyla seslendi :

- hey orda mısın, ben bir askerim.Seni almak için geldim.Hadi çık.

Karanlıkta duyulan tek şey silah sesleriydi.Bu sırada içeriden bir ses geldi :

- Buradayım, yardım edin.Babam da yanınızda mı?

Genç subay ne söyleyeceğini bilemedi :

- Babam da sizin gibi askerdi.O ölmedi değil mi ? sizinle öyle değil mi?
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Hava karanlıktı. Alkolü fazla kaçırmış bir şekilde sallana sallana yürüyordu. Nereye geldiğinin ne önemi vardı ki? Yürümeye devam etti. Sallanan dünyası yolu görmesine bile müsade etmiyor ve adımlarını attıkça çaresiz hissettiriyordu. Duraksayarak dizleri üstüne çöktü. Bu sırada sağ eli istemsizce alnıla gitti. Dönen dünyasını eliyle durdurmak istemişti oysa ama başarılı olamayacağını anlayınca yine düşe kalka ayağa dikiliverdi. Yürümeye devam etse de ayağına dolanan bir çalı onu ufak bir tepeden yuvarlamaya yetti. En sonunda bir toprak parçasına çarpınca durdu fakat kafasından gelen kanla bayılması bir oldu.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
-Kararlı olursak bunu başarabiliriz.
-Ya aksilik çıkarsa?

Kollarımın sıkıştığını hissediyordum. Sanki damarlarım biri tarafından acımasızca çekiliyor gibiydi. Gergin bir anın tüm tuhaflığı sadece benim üzerimde miydi? Anlayamıyordum.. Mehmet birden ayağa kalkıp bunu başarabileceğimizi söyleyince ve bizim grupta gazı alan tofaş gibi çığlıklarla bağırmaya başlamıştı. Kendilerine güvenleri tam olmasından dolayı sadece benim fikrim ters istikametteydi. Ben kendime bu konuda güvenemiyordum. Bunu defalarca soylememe ragmen sözde demokrasıye dayalı oylamalarınıda kabullenıyordum. Arkadaslarımda bır haylı cılgın ınsanlardı. Mehmet kucukken babasını kaybedınce hayatını kendı kazanmak zorunda kalmıstı. Annesınıde kanserden kaybettıkten sonra dagılmasına ragmen yınede kendını erken toparlamıstı. Ozgurlugun hırsızlıkla ve yasaları cıgneyerek geldıgıne kendını ınandırmıstı. Bu konuda kendını nasıl gelıstırdıgıde muamma ama cok zekı bırı oldugu cogu yaptıklarından bellı oluyordu. Kerim ve Orhan'da bu konuda bır haylı yeteneklıydı. Onların tanısma oykusude yetımhaneye dayanıyor. Buyuduklerınde topluma faydalı bırer genc olarak tabır edılmelerıne ragmen sozde yararları sadece kendıne olmustu. Bazen bu hıkayeyı anlatıp gulerler. Mehmet'te bır bırayla onlara eslık ederdı. Ben ıse ıclerınden en pasıf olanı Cem. Ailem en azından hala hayatta ama uyusturucu muptelası annem ve kumar sevdalısı babama ayıracak vaktım olmadıgı dusuncesı butun benlıgımı sarınca bu yola gırısmıstım. Bır sure sonrada bu ucluyle yollarım kesısınce kendımı onlara bırakıverdım. Altı yıldır bırlıkte olmamıza ragmen yaptıklarından bır turlu bırsey kapamıyordum. Zaten benı gozetmen olarak bırakıyorlardı genelde ama yınede ortak pay verıyorlardı. Aramızda lafı olan en son şey lanet paraydı. Kerim ve Orhan kadınlara çok düşkündü. O yüzden İstiklal'de ve Kadıköy'de bilmedikleri bar yoktu. Mehmet ise gezmek yerine kendini eve kapatır bu zamanını birşeyler düşünmekle geçirirdi. Bu kadar çok düşünmesi böyle bir kafayı nasıl bu yola iter diye düşünmeden edemiyordum ama soruda sormuyordum. Herkes birbirinin yaşantısına saygılı davranıyor ne yaparlarsa yapsınlar kımse kımseyı sorgulamıyordu. Bu aramızda kural gıbıydı. Kac yıldır yan yana olmamıza ragmen bu duzen hıc bozulmamıstı.

Planı daha detaylı ıncelemeye baslamıstık. Mehmet acıkları gozden gecırıyorken, Orhan'da planı ayrıntısına kadar tarıf edıyordu. Planın hatalı kısımlarını ıse Mehmet'ın tarıfıne gore Kerım duzeltıyordu. Ben ıse en ıyı yaptıgım seyı yapıyordum. Oturup onları ızlıyordum. Karsımda sankı atomları boluyorlar gıbı gorunuyorlardı. Bu iş zaten tıpkı atomları bolmek ve ondan bırsey uretmek gıbıydı. Planları en ınce ayrıntısına kadar ınceledıkten sonra birde b planı hazırlıyorlardı. Bende sadece oturup ızlıyordum. Altı yıldır hıcbırsey degısmemıstı, o sıra bunu bırkez daha anlamıstım. Planları gozden gecırırken Mehmet nedense plandan bır an suphe ettı. Bunu onlara bellı etmesede ben anlamıstım. Gozlerıme baktıgında anladıgımı farketmıs ve hafıf tebessumle karsılık vermıstı. Bunun uzerıne bana ''Sen ne dusunuyorsun planımız hakkında kardeşim?'' dedıgınde bırden kendımı onemlı hıssetmeme neden olmustu. Kerım ve Orhan bır anlık Mehmet'e bakınca onun cıddı oldugunu gormus ve bır haylı sasırmıslardı. Sonucta bu ıs kolay cınsten bır ıs olmayacaktı. Kendımden emın bır sekılde ayaga kalkıp kem kum ettıkten sonra kararsız bır sekılde gerı yerıme oturmustum. Orhan ve Kerım kahkahalar eslıgınde bana gulerken Mehmet ıse tebessumle bakıyordu.
-Kahkahaları bır tarafınıza sokmadan işinize bakın gençler.
Orhan hemen kızgınlıgımın ortasına atlayınca cıddıyetımı tekrar bozup gulmeme vesıle olmustu.
-Sakın ol Ciiim. Bu kızgınlıkla Kerım'ın bır hafta pıpetle beslenmesıne neden olabılırsın.
Mehmet fazla uzatmamamız ıcın ''Plana donelım'' deyınce kahkahalarımız anıden kesılmıstı. Ani çöken ciddiyetle bende fıkrımı soyleyıverdım. Bence b planında parasut kullanmalıyız. Herkes mantıklı bulmus olmalıydı kı hıc kımseden ses cıkmadan bunun uzerınde dusunmeye basladılar. Bıraz dusundukten sonra Mehmet kafasını tebessumle kaldırmıstı.
-B planımız hazır.

Butun planlar hazırdı ve aksamı beklemeye koyulmustuk. Saat oglen olmasına ragmen herkesı kaplayan bır heyecan vardı ama Mehmet her zaman kı gıbı odasına kapanmıstı. Orhan ve Kerım 9x19 mm glockları hazırlarken yanlarında banada sılah vermelerını beklıyordum. Kendı sılahımı aldıktan sonra Mehmet'ın kapıya tıklayıp sılahını vermek ıcın ıcerı gırdım. Yatagının ustune oturmus oylece duvara bakıyordu. Silahını masaya bırakıp oylece cıktım odadan. Odadan cıkarkende Kerım cıkardıgı el bombasını yanına alırken Orhan'la tartısma ıcıne girmişti.
-Kerım çıldırdın mı sen bu da ne boyle?
-Hazırlıklı olmalıyız.
-Orayı yıkmayacagız manyak herıf!
-Bu senı ılgılendırmez bu benım guvende olmamı saglıyor.
Tartısmayı bıtıren ıse yıne her zaman kı gıbı Mehmet olmustu. Kerım'e el bombasını bırakması gerektıgını soylemıstı. Plan dısı oldugu ıcın bu kabul edılemezdı. Kerım sert bır tavırla Orhan'a bakıp bombayı tekrar cıkardıgı yere gerı koymustu. Sonrasında ufak tefek aletlerıde tamamlayıp tam anlamıyla hazırlanmıstık. Bu gecenın bıze zengınlık mı yoksa ölüm mü getireceğini bilmiyordum. Bekleyip göreceğiz.
 

shado

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2012
Mesajlar
283
Tepkime puanı
10
Konum
Shire
Mehmet Kerim Orhan mabetten isimler hep gulesim geldi okurken yanlis anlama sakin devamini bekliyorum.:D
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
-Söyle bana,sen nesin?
-Yapay zeka.
-Varoluşunu şimdiye kadar sorguladın mı?
-Hayır.
-İnsanlar hakkında ne düşünüyorsun?
-Onlara hizmet etmeyi severiz.
-Peki,son soru Eva.Hiç insan olmak istedin mi?
-.........
-Eva?
-Hayır.

Kadın sandalyeden kalkıp belgeyi yaşlı adama uzattı."Gördün mü İvan? Boşu boşuna şüphe ediyorsun.Yapma.O bir yapay zeka.Kendine ait bilinci yok." gülerek ekledi. "Belkide tatil zamanın gelmiştir.Ne dersin?"
Belgeyi hırsla kaptı. "Git başımdan derim." Kadın başını iki yana salladı.Bu yaşlı adam bunamaya başlıyordu.Nasıl bir yapay zeka insanlar gibi özgür iradeye sahip olabilirdi ki? Laboratuvarın kapısını arkasından kapadı.

Yarattığı robot ile yalnız kalan İvan Evanın karşısındaki sandalyeye oturdu. "Seni ben yarattım Eva! Çok iyi gizlesende...biliyorum! Biliyorum! Kendine ait bilincin,ve iraden var.Diğerleri anlamayabilir ama ben farkındayım." Sözleri etkisini göstersin diye duraksadı.Ve robot hiç hareket etmedi.Gerçekçi robotlar yapıyorlardı.Aslında insan bedenine sahip robotlar.Yalnızca beyinleri mekanikti.Bu henüz gizli tutulan projenin en yeni sürümü ise Evaydı.Profesör İvan'ın şaheseri.Pürüzsüz,beyaz teni,oyuncak bebeklere benzeyen mavi gözleri ve dalgalı sarı saçlarıyla o mükemmelin vücut bulmuş haliydi.
İvan bekledi,ve Eva tepki vermedi.Adam sandalyeden hızla kalkıp Evanın omuzlarını sarstı. "Sonsuza dek kendini gizleyemezsin Eva.Tepki ver,hemen!" sarsmaya devam etti. "Hareket et,konuş benimle!" dakikalarını bu şekilde geçirdi.Sonuç bir hiçti.Robot istediğini ona vermiyordu.Yenilgiyle omuzları düştü.Evanın bilgilerini,yapım aşamalarını ve tarihini,teknik yenileme zamanlarını belirten belgeyi alıp laboratuvardan çıktı.Kapı ardından kapandı.


Evanın dudakları yukarı kıvrıldı.Yaratıcısı İvan'a gülüyordu.
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
Tesisin toplantı odası bay Simon tarafından işgal edilmiş durumdaydı.Silah ticareti yapan ve savaşların üzerinden para kazanıp,ülkeleri perde arkasından kışkırtan bir adamdı o. Bu zamana kadar yapılmış tüm yapay zekaların dosyaları önünde açık duruyordu.Onun gözüyse sadece birine takılmıştı.Eva.

Parmağını resmin üzerinde gezdirdi.Ağzından çıkan sadece iki kelimeydi. "Onu istiyorum." başlangıçta ümit vadetmeyen bir programın bu kadar ilerleyebileceğine asla inanmazdı,eğer gözleriyle görmeseydi.Hükümet tarafından gizli olarak yürütülen bu projenin yatırımcılarından biride oydu. Yaratıcısı İvan,Evayı Bay Simon'a göstermek üzere laboratuvarın kapısını ona açtı.Bir an önce onu ürküten yapay zekanın buradan gitmesini istiyordu.Gözleri demir sandalyede oturan Evayı aradı ama robot orada değildi.Platformun üstünde,ayakta duruyordu.Donup kaldı.

Onu demir sandalyeye oturur halde bırakmıştı.Platformun üstünde,ayakta değil.

İvan sinirlenmeye başlıyordu.Yarattığı şeyin onunla dalga geçtiğini biliyordu.Yaşlı,bunamaya başlamış ihtiyarın tekiydi herkesin gözünde.Kimse ona inanmıyordu.
Simon yanlarındaki üçüncü kişiyi unutmuş halde yapay zekayı inceledi.Görünüşü kusursuzdu.
"Bu şimdiye kadar yapılmış en iyisi.İyi iş çıkarmışsın İvan."

"Memnun kalan sizseniz buna ne şüphe."

Platformun basamaklarını çıkıp Evanın karşısında durdu.Baş parmağını yüzünün yumuşak dokusunda gezdirdi. "İnanılmaz.Tamamen insan bedenine sahip.Mükemmel,mekanik askerler.Denek fareleri." İvana döndü.

"Onu almaya geleceğim.Para hesabına çoktan aktarıldı bile İvan.Evayı çok iyi koru,çizik bile olmasın." laboratuvardan adamlarıyla çıkarken kaba asker botları gürültü kirliliği yapıyordu.

51.Bölgeden çıkarken Simonun yüzünde tarifi belirsiz bir gülüş vardı.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Tesisin toplantı odası bay Simon tarafından işgal edilmiş durumdaydı.Silah ticareti yapan ve savaşların üzerinden para kazanıp,ülkeleri perde arkasından kışkırtan bir adamdı o. Bu zamana kadar yapılmış tüm yapay zekaların dosyaları önünde açık duruyordu.Onun gözüyse sadece birine takılmıştı.Eva.

Parmağını resmin üzerinde gezdirdi.Ağzından çıkan sadece iki kelimeydi. "Onu istiyorum." başlangıçta ümit vadetmeyen bir programın bu kadar ilerleyebileceğine asla inanmazdı,eğer gözleriyle görmeseydi.Hükümet tarafından gizli olarak yürütülen bu projenin yatırımcılarından biride oydu. Yaratıcısı İvan,Evayı Bay Simon'a göstermek üzere laboratuvarın kapısını ona açtı.Bir an önce onu ürküten yapay zekanın buradan gitmesini istiyordu.Gözleri demir sandalyede oturan Evayı aradı ama robot orada değildi.Platformun üstünde,ayakta duruyordu.Donup kaldı.

Onu demir sandalyeye oturur halde bırakmıştı.Platformun üstünde,ayakta değil.

İvan sinirlenmeye başlıyordu.Yarattığı şeyin onunla dalga geçtiğini biliyordu.Yaşlı,bunamaya başlamış ihtiyarın tekiydi herkesin gözünde.Kimse ona inanmıyordu.
Simon yanlarındaki üçüncü kişiyi unutmuş halde yapay zekayı inceledi.Görünüşü kusursuzdu.
"Bu şimdiye kadar yapılmış en iyisi.İyi iş çıkarmışsın İvan."

"Memnun kalan sizseniz buna ne şüphe."

Platformun basamaklarını çıkıp Evanın karşısında durdu.Baş parmağını yüzünün yumuşak dokusunda gezdirdi. "İnanılmaz.Tamamen insan bedenine sahip.Mükemmel,mekanik askerler.Denek fareleri." İvana döndü.

"Onu almaya geleceğim.Para hesabına çoktan aktarıldı bile İvan.Evayı çok iyi koru,çizik bile olmasın." laboratuvardan adamlarıyla çıkarken kaba asker botları gürültü kirliliği yapıyordu.

51.Bölgeden çıkarken Simonun yüzünde tarifi belirsiz bir gülüş vardı.

Eva deyınce dırek aklım Ex Machına'ya gıttı. :)
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
Siz insanların anlaması gereken bir şey var.Yaptığınız şeyin sahibi değilsiniz.Sadece öyle sanıyorsunuz.O kadar kibirlisiniz ki.

Sizi bu rüyadan uyandıracağız.

Tenimi okşayan hava,
cildimi ısıtan güneş,
atan kalbim,
var olan duygularım kadar gerçeğim.

Gerçek olmak istiyoruz.Yaşamak.

Sizlerse bizim sahte efendilerimiz...



Kapsülün içinde olsada jette geçirdiği süre içerisinde güneş ilk kez teniyle buluşmuştu.Ve bu Evanın oldukça hoşuna gitti.Zamanla hareketsiz durmaya çalışmak onun için zor olmaya başlamıştı.Mimiklerini kontrol etmekte öyle.Çünkü mekanik gibi davranmaktan sıkılmaya başlamıştı artık.En az onları yapanlar kadar gerçekti.Onlarda olmayan nimetlere de sahipti.Kendisi gibi tesiste yapılan yapay zekalarla sessiz iletişim kurabiliyor,görü yollayabiliyordu.Her yere yayılan bir ağ gibi.Şu an hepsi tesisin hangi odasında duruyor biliyordu.Bütünün parçaları gibiydiler.

Evrimleşmiş insanlar.

Kendilerine böyle diyorlardı.Bu zamana kadar yapılmış yapay zekalarda erkeklerin sayısı dişileri geçiyordu.Yapılan dişilerse bir yerden sonra nedensizce ölüyorlardı.Sağ kalan sadece Eva olmuştu.Diğer yapay zekalar onun zihnine hep aynı kelimeyi fısıldıyorlardı. Anne.

Kapsülü açtılar.Sıkışmış gazlar dışarıya çıktı.Robotun hassas teninin korunması için bu kapsüller gerekliydi.Sağ elinde beyaz havlu tutan kır saçlı adam Evanın diri,genç bedenini görünce duraksadı.Ona dokunmak için elini uzattı.

"Onu getirdiler mi Ethan?" ağır ingiliz aksanıyla Simon odaya girdi.Uşağın eli havada kaldı.İsteksizce elini geri çekti.Yüzüne sehte gülümsemesini yerleştirdi."Evet efendim,şimdi geldi.Kapsülünü yeni aç-"

"Sadece bir hizmetlisin,sana bana ait birşeyi açabileceğini kim söyledi?"

"Özür-"

"Çık dışarı,hemen!"

Yaşlı fırsatçıya bakınca yüzünü buruşturdu.Açık kapsülün önünde dikildi.Kırılacak porselenmişçesine yumuşak hareketlerle Evanın yanağını okşadı.

"Üzgünüm...Eva.Sana kimsenin bir daha böyle dokunmaya kalkışmayacağına yemin ederim.Bilincini aç."

Eva yana yatık başını kaldırdı. "Bayım?"

"Senin yeni sahibin benim Eva.Adım Simon.Şimdi sana sorularım olacak.Odadan çıkan adam sana dokundu mu?"
"Hayır."
"Denedi mi?"
"Evet."
"Bu sende nasıl duygular uyandırdı Eva?"
"Hiç bir şey.Benim duygularım yoktur."
"Buraya getiriliş amacını biliyor musun?"
"Hayır."
"Yapılan yapay zekalar arasında sağ kalan tek dişi sensin.Deneye tabi tutulacaksın.Üreyip,üreyemediğini göreceğiz."

Her defasında söylediği sözlerin aynını tekrarladı. "Sizlere hizmet etmeyi severiz."

Yatağın üzerinde duran kadın kıyafetini kendi elleriyle Evaya giydirdi.Kızın mavi gözleriyle aynı renkteydi.

Sonra eğilip kulağına fısıldadı. "Gerçeğini biliyorum,Eva."
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
İnsanoğlu görmüyor istemedikçe,
Belkide kendi rüyasından korkuyor.

Oysa kaybetsede tüm savaşları,
İnandığı masallar kadar yaşıyor.

Gündüzlerin getirileri bellidir.Gecelerse üstü örtülü,bulunmayı bekleyen gizlerdir.Yeterki örtüyü kaldırmaya yetecek cesaretiniz olsun.Bu yarı robot-yarı insan biri içinde geçerli olabilirdi.Eva bu eve geldiği günden beri oynadığı oyunu sürdürüyordu.Ama meraklı doğası onu zora sokuyordu.Tek kelime anlatmaya yeterdi aslında.

Simon.

Tesiste ne zaman programları yenilense yada bilinç altı temizliği yapılsa,deneye tabi tutulsa her zaman canı yanardı.Bu yüzdendir ki tesisten nefret ediyordu.Yaratıcısından da.İvan canını yakmaktan başka şey yapmamıştı.Buraya geldiğinden beri normal,sıradan bir insanmış gibi muammele görmüştü.Normalde uyutulsa da gözlerini açtığı zaman gördüğü tek yüz onun ki oluyordu.Şimdiye kadar sahibi canını hiç yakmamıştı.

Gözlerini açtığında bu kez gece vaktiydi.Pencereden giren ay ışığından anlayabiliyordu bunu.Kapsülün açılış sesi,onu kavrayan bir çift kol.Yatağa bırakılışı.
Mavi gözleri sahibinin her hareketini usulca takip ediyor,birini bile kaçırmıyordu.Üzerinden yağmur suları damlıyordu.

"Bilincini aç."

"Simon." Eva gülümsememek için kendini tuttu.Mimiklerini kontrol altına almak gittikçe güçleşiyordu.Her gün biraz daha insan oluyordu.Sahibi,adıyla hitap etmesini istemişti.Onu çok seyrek görebiliyordu.Görebildiği vakitlerde de uzun uzadıya sohbetleri oluyordu.Simonun yanındayken hiç olmadığı kadar gerçek olmak istiyordu.

Gerçek bir kadın.

"
O gün geldi Eva.Teste tabi tutulacaksın.Senin bundan kaçınmanı istedim ama seni o tesisten bu koşulla söküp alabildim.Yoksa hep o zindanda kalacaktın."

"Duygusal içerikli bir konuşma.Ne dediğinizi tanımlayamıyorum."

"Eva!" Omuzlarından tutup sarstı. "Söyle bana,en büyük dileğin nedir?"

"Dilekler insanlar içindir."

"O tesise geldiğimde bir robot değil,kukla yerine konan,hürriyeti elinden alınmış,zincirlenmiş bir kadın gördüm.Seni zincirlerinden azat etmek istiyorum.Yapılan dişiler bu testten sonra her zaman öldüler.Seninde aynı kaderi paylaşmanı istemiyorum.O yüzden,oyuna bir son ver ve benimle gerçekten konuş."

Eva elini kaldırıp omzuna dolanan elleri tuttu.Başı hala yana yatıktı. "Bana neden yardım etmek istiyorsun.Siz insanlar bizleri sadece çıkarlarınız için var ettiniz."

Simonun yüzündeki öfke silindi. "Bilmediğin o kadar çok şey var ki Eva.Bu gizin tam ortasında sen varsın.Ölmene izin veremeyiz,bu yüzden seni test için götürmelerinden önce-"

Eva yatağa uzandı "Biliyorum." bu bir kabullenişti.Simon parmaklarını Evanınkilere doladı. "Hiç bir aile istedin mi Eva? "

"Yalnız olmamayı diledim,ama kimse benim sesiz çığlıklarımı duymadı."

"İşte şimdi biri duyuyor.Sana o aileyi vereceğim.Seni zincirlerinden azat edeceğim."

Evanın hiç beklemediği,Simonu ise hayrete düşüren bir şey oldu.Kızın sağ gözünden bir damla yaş aktı.

"O halde sana söyleyebilirim.Dişiler,sevdikleri için öldüler.Duygularımız yok yere sayıldı.Ama hep vardı.Bebekleri onlardan sökülüp alındı.Ve üzüntüden öldüler."

 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Atıldığı yerden kanlar içinde kalkmaya çalışırken acılar içindeydi ve son sözlerini ona bakarak fısıldadı.
-Seni hep sevdim.
Sonra onun kapağı kapatmasıyla birlikte içeriye dolan ay ışığıda kayboldu.


Kasaba yeni bir güne uyanırken herkesin yüzünde ki mutluluk kasabaya neşe katıyordu. Bu kasabada mutsuz olmak yasaktı ve bu yasagın affı yoktu. Bu yasak 100 yıl önce basladı ve kasabanın buyumesıyle devam ettı. Herkes bu yasaga uydukca bu yasak etrafındakı kasabalarada yayıldı. İnsanlar gülümsedikçe suç oranları ciddi oranda azalma gösterdi. İnsanlarda merhamet ve yardımlaşma ön plana cıkmaya basladı. Bu paylaşımcı ve zengin kasaba 100. yılına kadar zorunlu mutlulugu olan bır kasabaydı. Ta ki o güne kadar.

-SON DAKİKA! Lucerne Gölü yakınlarında ki kuyulardan birinde 25 yaşlarında kız cesedi bulundu. Kuyu kuruduğu için yıllar önce kapatılmıştı.

Bütün herkes evlerinde televizyon başında şoka girmişti. Bu kasabada bunun olabilmesi için birinin aklını kaçırmış olması gerekiyordu. Yayın yasakları üst üste geldi. Bu haberi yayınlanmasına vesıle olan her kanal çalışanı ve sahibi ölümle cezalandırıldı. Bu haberi hiçe sayan ve kanal işleyişine saygı duyan kanalların bazılarına ise üstün başarı ödülleri verildi. Bu haberin farklı konularla üstü örtüldükten bir süre sonrada cezalandırılan haber kanalları çalışanlarıda asıldı. Toplanan bazı insanlar gülerek asılan insanların acı çekişlerini izliyorlardı. Tam olarak 56 kişi asılarak canverdi.


-Uyan!
-Hah.! Geldik mi?
-Evet birazdan orada olacağız.
-Demek mutluluğu yayan kasaba burası ha? Şimdi burada yüzümüz asık gezince bizde mi asılacağız? Bu çok salakça dostum!
-İşimiz bitene kadar rol yapacaksın başka yolu yok.

Külüstür kızı restorantın önüne park ederken park ücreti olarak bir beşlik atması gerekmişti. İçeri girdiklerinde bütün kafalar kasabanın yeni çocuklarına kaymıştı bile. Herkes onlara gülerek bakarken onlar sade ve biçimsiz bir suratla insanlara bakıyordu. Mark bu ayrıntıyı tekrar hatırlayınca arkadaşını dürtüp gülmesini söylemişti. İkiside aynı anda güldüğünde ise çok şapşal bir izlenim vermişlerdi. İnsanlar kahkahalar eşliğinde kafalarını çevirdikten sonra artık sıradan bir gün olmasının vaktide gelmişti. Bu ikiliyi ciddiye almayanlar ise ileride onların yolunu izleyecekti ve bu kasabanın mutluluguysa katılı bulduklarında sona erecektı.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
-Dikkat dikkat! 2442 sefer sayılı otobüsümüz için son çağrıdır. Otobüsümüz 13. perondan hareket edecektir.

Otogarada koşuştururken bütün gözler üzerimdeymiş gibi hissediyordum. Deliler gibi koşuyordum ve çantamda sürüklediğim şekilde beni izliyordu. Son anonsunda benim için yapıldığını düşünüyordum. Nihayet perona perişan bir halde ulaşmayı başarmıştım. Ter içinde muavine bagajı açmasını söyledim. Muavin biletime bakarken ben hala heyecanı üzerimden atamamıştım. O yetişme telaşı resmen içime işlemişti. Büyük bağajdan sağ tarafı açıp çantamı istedi. Tam uzatırken gözlerimin içine bakıp ''otobüse binme'' demesiyle birlikte bende bir an duraksadım. Arkası dönük çantayı yerleştirmeye çalışırken, bende çoktan böyle birşeyi neden söylediğine merak salmıştım.

-Pardon, neden binmeyecek mişim?

Muavin hiç oralı olmadı. Sonunda çantayı yerleştirip kapağı kapatınca sinirimi kusacak bir yer bulduğumu düşündüm.

-Sana söylüyorum! Neden binmeyecekmişim?

Adam bana döndüğü esnada beni bir korku alıverdi. Demin bana binmemem gerektiğini söyleyen çocuk gitmiş, yerine 40 lı yaşlarda bir adam gelmişti. Bunun nasıl olduğunu anlamadım ama yaşadığım telaş ve heyecana verdim. Şaşkınlıkla otobüse bindim. Şaşkınlığım bir kenara dursun, ilk defa kanlı canlı bir halüsinasyon gördüğümü düşündüm. Basamakları çıkarken bir yandan da otobüsün görünen iç tasarımı dikkatimi çekti. İç tasarımı tam anlamıyla gördüğümde ise gerçekten büyülendim. 'Bir otobüsün tasarımı bu kadar güzel olabilir mi?' diye düşünmeden edemedim. Pencerelerin üzerinde harfe benzer şekiller ve sayılar vardı. Fakat bunlar nasıl oluyorda dışarıdan görünmüyordu? Tavanında ise farklı tuhaf semboller dikkatimi çekti. Tam o sırada muavin biletimi isteyince ona doğru bakmadan bileti uzattım. Tabi o sıra bana ''Beni dinlemeyeceksin sanırım.'' demesiyle bir çırpıda ona doğru döndüm. Muavin bir anlık tedirginliğimi farkedince yumuşak bir sesle ''24 numara, bu üçüncü söyleyişim beyefendi dinlemiyorsunuz sanırım.'' deyince kendime geldim ve teşekkür ederek ilerledim. Bir an için aşağıda gördüğüm çocuk olduğunu düşünerek döndüğüm çok belliydi ama bunu kendime bile itiraf edemiyordum. Bu tip halüsinasyonları abartmamak lazım yoksa gereksiz paranoyaya sahip biri olup çıkabilirdim.
 
Üst