İlişkilerde Duygusal Saldırılardan Korunma Yöntemi

Aymira

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Şub 2019
Mesajlar
43
Tepkime puanı
71
"Korkmadığınız zaman özgürleşirsiniz".
Suçu başkalarında aramak yerine kendi içinizde değiştirmeniz gerekeni bulduğunuzda da özgürleşirsiniz.
Hayatta tam güvende olduğunuzu bilseniz, ne olursa olsun her şeyin sizin hayrınıza olduğunu düşünseniz, Kim size istemediğiniz şeyleri yaptırabilir ki?

Mahrum kaldığınız şeyler için öfkelenmeyi, Hayal kırıklığına uğramayı, suçluluk yüklenmeyi, kendinize acımayı bırakın.
Sürekli mutsuz bir ilişkinin içine doğru çekiliyorsanız, karşınızdaki kişi sizi yalnızca kendi çıkarları için arzuluyorsa, size kaba yaklaşıyor ve bu da size müthiş bir hayal kırıklığı yaşatıyorsa suçu artık kendinizde aramaktan vazgeçin.
Çapkın ve bağlanamayan insanların çoğunda çoğunda "ölüm korkusu" vardır.
Bu insanlar, gerçekten sevilmeye layık olduklarını bilinçaltı düzeyinde hissetmiyorlar.
Örneğin bir erkek kendisini ne kadar severse, karşısındaki kadını da o kadar sevme kapasitesi vardır.


İnsanlar size saldırıyorsa, sizi kendi oyunlarının, karanlık girdaplarının içine çekmeye çalışıyorsa; bu oyunlara maruz kalmadan yaşayabilirsiniz.
Size saldırana saldırmayın,
Eski bildiğiniz yöntemleri uygulamayın,
Kırılmayın,
Kabahati kendinizde aramayın.

Peki saldırılara cep vermeyip sessiz mi kalacağız?
Hayır. O zaman da kendimizi değersiz hissederiz. Bize saldırı geldiğinde "duygusuzca" yani acıma, öfke, korku,suçluluk, küsme panik ile değil, sadece karşımızdakinin bu saldırıyı kendi korkusuyla yapığını algılamayız. Bunu farkederseniz, o kişinin karanlık girdabına çekilmemiş olursunuz.
"Korkular bulaşıcıdır", bu yüzden onun korkusunu görüp, kendimizi soyutlamalıyız.
Hatta onların korkularına saygı göstermeliyiz, Sessiz kalmalıyız.
Ki, saldırıları bir duvara çarpsın...
benim içimde korku uyandırmasın...

Hızla koşup duvara toslasanız ne olurdu?
Duvar size saldırıda bulunmazsa, çarpış hızınız kadar yara alırsınız, öyle değil mi?
Bu insanların size saldırması ve kötü davranması sonucunda kızmak yerine duvar olun. Korkmayın, duruşunuzu bozmayın, fikrinizden caymayın. Sadece kendi içinizde onun size uygun olmadığını bilin ve yolunuzda yürümeye devam edin. Bu sizi "başkasını bulamam" diye korkutmasın.
Eğer siz de silahlarınızı kuşanıp kavga etmeye ya da küsmeye başlarsanız, siz de ona saldırmış olursunuz.
Bu durum, evrende bir başka korku dolu insanın size saldırması için açık kapı bırakır, yani karma oluşturur.
Eğer karşımızdaki kişinin tavır ve tutumları bizi öfkelendirdiyse, hemen oracıkta negatif duyguyu pozitife çevirmeliyiz.
Çarpmanın etkisiyle kişi sizden uzaklaşacaktır. Bırakın uzaklaşsın. Korkmayın! "Kaybetme korkusu olmayan kişiler, hayatından uzaklaşanları sevgi ile uğurlar".
Bırakın uzaklaşsın, siz de ondan uzaklaşın korkmadan, küsmeden, tepki vermeden. Gerekirse kendinizi topraklayarak...
Hep onu düşünmeyin, "arar mı, döner mi, neden mesaj atmadı" gibi korkuları silerek...
Sadece anı yaşayarak, mutlu olarak...
Çünkü hayatınızın merkezinde kendiniz olmalısınız.
Evren serbest salınımla işler.
Her serbest salınan sarkaç gibi, o kişi de size geri gelecektir. Tabii terk şartla: Onu düşünmeyeceksiniz ve onunla ilgili herhangi negatif bir duyguya kapılmayacaksınız.
Geri geldiğinde, siz de korkmadan ona yaklaşın. Ama beklentiye girmeden, kendinizi koruyarak... Sınırlarınızı değiştirmeden.
Onu yeniden bağrınıza basar, içinize alırsanız, beklentiler koyarsanız, her şey sil baştan en kötü durumuna geri döner, korkular yeniden bulaşıcı olur...

Alıntıdır.
Kaynak: Seda Diker, Aslında Giden Erkek Yoktur, s. 108-112.
 

taroh

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Tem 2017
Mesajlar
534
Tepkime puanı
222
yazıyı çok beğendim çok ihtiyacım var.
 
Üst