İçsel Bedenle Bağ Kurmak

p4inkiLLer

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
142
Lütfen bunu şimdi deneyin. Bu uygulama için gözleriniz kapatmanız yararlı olabilir. Daha sonra bedende olma doğal ve kolay hale geldiğinde, bu artık gerekli olmayacaktır. Dikkatinizi bedeninize yöneltin. Onu içten doğru hissedin. O canlı mı? Ellerinizde, kollarınızda, bacaklarınızda, ayaklarınızda, karnınızda, göğsünüzde yaşam var mı? Tüm bedeni kaplayan ve her organa ve her hücreye canlı bir yaşam veren süptil enerji alanını hissedebiliyor musunuz? Birkaç dakika kadar içsel bedeninizin verdiği his üzerine odaklanın. Onun hakkında düşünmeye başlamayın. Onu hissedin. Ona ne kadar çok dikkat verirseniz, bu his o kadar berrak ve güçlü hale gelecektir. Bu her hücrenin sanki daha canlı bir hale gelmesi gibi bir his verecektir ve eğer siz güçlü bir görme duyusuna sahipseniz bedeninizin ışıldamaya başladığını görebilirsiniz. Böyle bir görüntünün size geçici olarak yardımcı olmasına karşın, bu süreçte görüntüden çok hisse dikkat edin. Bir görüntü, ne kadar güzel ya da güçlü olursa olsun, çoktan form olarak tanımlanmıştır, dolayısıyla daha derin bir biçimde nüfuz edecek daha az alan vardır.

İçsel bedeniniz formsuz, sınırsız ve derinliğine erişilmez bir his verir. Siz daima onun daha derinlerine inebilirsiniz. Eğer bu aşamada çok şey hissedemiyorsanız, hissedebildiğiniz şeye dikkat edin. Belki sadece ellerinizde ya da ayaklarınızda hafif bir karıncalanma vardır. Şu an için bu yeterlidir. Sadece his üzerine odaklanın. Bedeniniz canlanmaktadır. Lütfen şimdi gözlerinizi açın, ama çevrenize bakarken bile dikkatinizin bir kısmını bedeninizin içsel enerji alanında tutun. İçsel beden form kimliğiniz ile öz kimliğiniz, yani gerçek doğanız arasındaki eşikte yatar. Onunla temasınızı asla yitirmeyin.

İçinizde derin biçimde köklenin. Bunun anahtarı içsel bedeninizle kalıcı bir bağlantı içinde bulunmak, onu daima hissetmektir. Bu hızla derinleşecek ve yaşamınızı dönüşüme uğratacaktır. Siz bilincinizi içsel bedene daha fazla yönelttiğinizde, onun titreşim frekansı daha çok yükselecektir. Bu bir elektrik düğmesini çevirip akımı arttırdığınızda loş bir ışığın daha parlak hale gelmesine benzer. Bu yüksek enerji düzeyinde, olumsuzluk artık sizi etkileyemez ve böylece siz bu yaşamınıza daha yüksek frekansı yansıtan derin koşulları çekersiniz.

Birçok insan zengin olmayı bekler. Zenginlik gelecekte gelemez. Siz mevcut realitenizi şu anda bulunduğunuz yeri, kimliğinizi, ne yaptığınızı onurlandırıp, tümüyle kabul ve tasdik ettiğinizde, elde ettiğiniz şeyi tümüyle kabul ettiğinizde, elde ettiğiniz şey için şükran duymakta, olan için şükran duymakta, Var’lık için şükran duymaktasınızdır. Şimdiki an için ve şimdiki yaşamın bütünü için şükran duymak gerçek zenginliktir. O gelecekte gelemez. Sonra, zamanla, o zenginlik sizin için çeşitli şekillerde tezahür eder.



Yaşama götüren dar giriş kapısını bulun. Ona şimdi denir. Yaşamınızı bu ana daraltın. Yaşam durumunuz sorunlarla dolu olabilir ki çoğu yaşam durumu öyledir ama şu anda herhangi bir sorununuz olup olmadığına bakın. Yarın ya da on dakika sonra değil, şimdi. Şimdi bir sorununuz var mı?
Siz sorunlarla dolu olduğunuzda yeni bir şeyin girebilmesi için bir yer, bir çözüm için bir yer yoktur. Bu yüzden yapabildiğiniz her an bir yer açın, bir boşluk yaratın ki yaşam durumunuzun altındaki yaşamı bulabilesiniz.

Duyularınızı tam olarak kullanın. Bulunduğunuz yerde olun. Çevrenize bakın. Sadece bakın yorumlamayın. Işığı, şekilleri, renkleri, dokuları görün. Her bir şeyin sessiz mevcudiyetinin farkında olun. Her şeyin olmasına izin veren boşluğun farkında olun. Sesleri dinleyin, onları yargılamayın. Seslerin altındaki sessizliği dinleyin. Bir şeye herhangi bir şeye dokunun ve onun varlığını hissedin, onu kabul ve tasdik edin. Nefes alıp verişinizin ritmini gözlemleyin, içinize girip çıkan havayı hissedin, bedeninizdeki yaşam enerjisini hissedin. İçinizde ve dışınızda her şeyin olmasına izin verin. Her şeyin oluşuna izin verin. Şimdiye derin biçimde girin.
Siz bu durumda zihinsel soyutlamanın, zamanın zayıf düşürücü ve hissizleştirici dünyasını geride bırakmaktasınızdır. Siz, yavaş yavaş, dünyayı zehirlediği ve yok ettiği gibi, yaşam enerjinizi de tüketen deli zihnin dışına çıkmaktasınızdır. Siz zaman rüyasından şimdiki an’a uyanmaktasınızdır.

Şimdi zihninizin izleyicisi olarak orada mevcut olmanın daha derin ve büyük önemini görebiliyor musunuz? Siz her ne zaman zihninizi izlerseniz, bilinci zihin formlarından geri çeker, ona tekrar sahip çıkarsanız, ki bilinç o zaman izleyici ya da tanık haline gelir. Sonuçta izleyici, formun ötesindeki saf bilinç, daha güçlü, zihinsel oluşumlar da daha zayıf hale gelir. Biz zihni izlemekten söz ederken gerçekten kozmik öneme sahip bir olayı kişiselleştiriyoruz: sizin vasıtanızla, bilinç formla özdeşleşme rüyasından uyanıyor ve formdan geri çekiliyor. Bu kronolojik zamana göre büyük olasılıkla hala uzak gelecekte bulunan bir olayın habercisi, ama aynı zamanda şimdiden onun bir parçasıdır. Bu olaya “dünyanın sonu” denir.

En güçlü spiritüel uygulamalardan biri, kendinizinki de dahil olmak üzere, fiziksel formların faniliği üzerine derin bir meditasyon yapmaktır. Buna ölmeden ölmek denir. Buna derinlemesine girin. Fiziksel bedeninizin çözülüp dağıldığını, ve artık olmadığını düşünün. Sonra bir an gelir tüm zihin formları ve düşünceler ölür. Ancak, siz hala oradasınızdır. Bu sizin tanrısal mevcudiyetinizdir. Bu parlak, tamamen uyanık bir mevcudiyettir. Gerçek olan hiçbir şey ölmemiştir, sadece isimler, formlar ve illüzyonlar ortadan kalkmıştır.

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Sizin yarattığınız ve egosal zihinle gördüğünüz dünya çok kusurlu bir yer, hatta bir üzüntü dünyası gibi görünebilir. Ama algıladığınız her şey sadece bir tür simgedir, bu bir rüyadaki bir görüntü gibidir. Sizin bilinciniz evrenin moleküler enerji dansını bu şekilde yorumlamakta ve onunla öyle ilişki ve etkileşime girmektedir. Bu enerji fiziksel realite denen şeyin hammaddesidir. Siz onu bedenler ve doğum ve ölüm olarak ya da hayatta kalma mücadelesi olarak görmektesinizdir. Sonsuz sayıda ve tamamen farklı yorumların, tamamen farklı dünyaların olması mümkündür ve aslında vardır, hepsi algılayan bilince bağlıdır. Her varlık bir bilinçli odak noktasıdır ve her odak noktası, tüm dünyalar birbirine bağlı olsa da, kendi dünyasını yaratır. Bir insan dünyası, bir karınca dünyası, bir yunus dünyası vardır. Bilinç frekanslarınız çok farklı olduğu için büyük olasılıkla birbirinizin farkında olmadığınız sayısız varlık vardır. Kaynağa ve birbirlerine bağlı olduklarının farkında olan son derece bilinçli varlıklar size semavi bir alem olarak görünebilecek bir dünyada bulunurlar, bununla birlikte, tüm dünyalar nihai olarak bir’dir.

Eckhart Tolle
 
Üst