Gevezelikler gevezelikler....

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum, klavyesine bir türlü alışamadığım bu telefondan, sırtımı camekan bir kahveci kanepesine yaslamış, şeytana adanmış ilahiler besteliyorum.Kendime diyorum kendime nasıl bu kadar maruz kalmışım ki içten zehirlemiş beni bu cihannüma. Her şey biraz zehirdir aslında, her çiçek biraz nankör, her melek biraz zalim.. Ben de yakası karanfilli bir adamdan öğreniyorum bunları, kirpiklerimin kirpiklerime savaş açtığı bir gece de, öyle ki şiirler tükürüyorum, şarkılar kendime dair, soruyorum nasıl bu kadar maruz kalmışım kendime. Herkes biraz Alidir aslında, herkesin bir Alisi olmalı
Su nimettir aslında, ali velinimet
Elimdeki kahve ben içerken kalbime damlıyor, çatısı damlayan gecekondular gibi, bende onlar kadar yorgunum işte.
Yol kenarındaki ağaçlar kadar, yan yatmış otlar kadar, yarış atları kadar yorgunum.
Yağmur üstümüzden, içimize doğru.
Ben böyle şiirler yazan bir çocukmuşum, işte, masalsız, gece lambasız odalarda..Kalkmış biri adımı Ali koymuş, büyümüş, kalbinde taş, kalbinde üç adam, elinden hiç tutmayan, garip tuhaf aslında, bir şeytan, bu birbirinden kopuk kişilikleri kollarından bacaklarından kesip, cerrahi bir tavırla birbirine dikmiş gibi, tuhaf iğrenç aslında, yaratılıştan garip bir hayvan, şeytanın kollarında..
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Yara bantlı defterlere kan kusmayalı kaç mevsim geçti hatırlamıyorum. Elinde hem jilet hem kalem tutan kimseyi görmedim, tanımıyorum. Ben biraz Ali. Günde beş defa hiç bir şey yapmayan biri. Ben biraz yağmurlu havalara fazla meyilli.
Ezberlediğim tüm şiirler, aklımın sağ kalan tek değirmeni. Bu zehir zıkkım cigara. Kovalandığım sokaklar. Gecenin kabul olmayan duaları. Ben biraz oradan burdan Ali işte. İki adam tek çocuk, bir hayat sıfır ömür.. Ben biraz siyah, sığmayan, tutunamayan, içten yanan. Küstüğüm kağıtlardan gemiler yapıp geceye sürüyorum. Herkes gidiyor ben kalıyorum.Alışılmadık ilahiler ezberliyorum geceye, bu kurmalı cümle saati,sonu gelmeyen kesik cümleler,
Bazı adamlar dilsizdir buna inan, bazı adamlar kalemden kanar, bela oturmuştur yüreklerine bi kere.Sana veda edeli çok oldu, kalbimden geçeli,unutalı,resimlerini görünce titremeyeli, kalpten olmayalı çok oldu.Yine de kalmışsa eğer içimde iki üç kırıntı, onu yazıyorum.Ben işte, ben bu aşka aşık camekan yürek.Sokaklar diyorum, geçtiğimiz sokaklar.Koşuyorum yokuş aşağıları.Duramıyorum..
Başka adamlara çarpıyorum, başka aşklara,dizlerim kanasa da ben kanmıyorum.Kanamıyorum aşka.Elim, ayağım gibi kesik kesik cümleler yazıyorum.
'gözlerimi büyük büyük açıyorum'
'meleklerin üflediği o cam parçacıkları rüzgarına'
'gelmiyorsun'
'kara yağız atlar geliyor soğuk odamın duvarlarına'
'düşen göktaşları geliyor'
'gözlerini karalarla bağlamış melekler geliyor'
'sen gelmiyorsun'.
 

blessedwithlove

Kayıtlı Üye
Katılım
5 May 2020
Mesajlar
108
Tepkime puanı
226
Konum
paradise lost
Yara bantlı defterlere kan kusmayalı kaç mevsim geçti hatırlamıyorum. Elinde hem jilet hem kalem tutan kimseyi görmedim, tanımıyorum. Ben biraz Ali. Günde beş defa hiç bir şey yapmayan biri. Ben biraz yağmurlu havalara fazla meyilli.
Ezberlediğim tüm şiirler, aklımın sağ kalan tek değirmeni. Bu zehir zıkkım cigara. Kovalandığım sokaklar. Gecenin kabul olmayan duaları. Ben biraz oradan burdan Ali işte. İki adam tek çocuk, bir hayat sıfır ömür.. Ben biraz siyah, sığmayan, tutunamayan, içten yanan. Küstüğüm kağıtlardan gemiler yapıp geceye sürüyorum. Herkes gidiyor ben kalıyorum.Alışılmadık ilahiler ezberliyorum geceye, bu kurmalı cümle saati,sonu gelmeyen kesik cümleler,
Bazı adamlar dilsizdir buna inan, bazı adamlar kalemden kanar, bela oturmuştur yüreklerine bi kere.Sana veda edeli çok oldu, kalbimden geçeli,unutalı,resimlerini görünce titremeyeli, kalpten olmayalı çok oldu.Yine de kalmışsa eğer içimde iki üç kırıntı, onu yazıyorum.Ben işte, ben bu aşka aşık camekan yürek.Sokaklar diyorum, geçtiğimiz sokaklar.Koşuyorum yokuş aşağıları.Duramıyorum..
Başka adamlara çarpıyorum, başka aşklara,dizlerim kanasa da ben kanmıyorum.Kanamıyorum aşka.Elim, ayağım gibi kesik kesik cümleler yazıyorum.
'gözlerimi büyük büyük açıyorum'
'meleklerin üflediği o cam parçacıkları rüzgarına'
'gelmiyorsun'
'kara yağız atlar geliyor soğuk odamın duvarlarına'
'düşen göktaşları geliyor'
'gözlerini karalarla bağlamış melekler geliyor'
'sen gelmiyorsun'.
Uzun süredir bir şiir beni bu kadar etkilememişti, en az beş kere okudum sanırım :) ???
 
Son düzenleme:

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Elim, ayağım. Bu mektup sana değil, bu mektup aslinda veda da değil veya benim vebalim hic değil,
Bu mektup seni bildikten sonraki yara bantlarindan sızan kızila boyamış hayatıma.

Bilmiyorum,
bazen böyle iki hayat tutuşur, kibritler daha yere düşmeden alev alır, kullukler birden ağzina kadar dolar taşar, iki yetim tek bir aynadan birbirine bakar...
.
ben de bakmis bulundum bir kere,
çoğu zamanda o aynada sadece kendi yarım yamalak gövdemi gördün. Kendimin ve sesimin devami olmayan gövdemi.
.
ama o ilk an varya, hani gözümden bir yaşın uçurumdan kanatlarinin olmadigini unutarak atladigi o an,
.
senden bir parçayı iç cebimde taşımaya yeminler ettiğim o an; galiba benim kalbim durdu.
.
Ve ben ,birden, hiç bir sebep yokken vallahi durup dururken o atmayı bırakmış kalp parçasından ibaret oldum

saçlarımı kisacik kestim, alkol şişelerinden şehirler inşa ettim, sehirlerin altında kaldım, enkazlar yattim enkazlar uyandım.
kendimden hariç oldum,

Dünya döndü, aylar geçti, gözyaşlari yastiklarda kurudu, güldük, içtik ,yedik eğlendik, ama ben sanki yine de o atmayı bırakmış kalp parçasından nefes aldım,

sonra an geldi , gozleri kapkara melekler gördüm, soğuk duvarlar üzerime üzerime düştü, kendime son vermeye davrandim, altını çizdiğim kitap cümleleri, kanımdan canımdan kız kardeşlerim, bir yeminle beni hayatta tutmaya çabalayan annem.
Hiç biri tutamadi beni.
Beni lan beni, bu yaşayan ölüleri bekleyen yetim beni.

Bileklerimi kan içinde bıraktım, kanlar hic durmayacak gibi akti, beyaz fayans duvarlari aksam çiçeklerini sular gibi suladim,
ilaclar içtim ilaclar saydım, küçük renkli haplarla konuştum, kendimi ikna ettim, küçük renkli hapları kustum, yine de gidemedim.
Ali olmaya son ve-re-me-dim

Elim ayağım. Galiba ben seni o aynada gördüğüm andan sonra, senden ibaret oldum. İki kişi arasında asla esitlenmeyen bir yetimlik..
Kendime dokunurken, kendime kıyarken, bu paramparça Kasımlari, bu buz gibi Araliklari, bu içimin çığliklarını yutkunurken, sen olduğumu anladım.

İnsan bir kere kendi olmadığını anladığında cinayetin hükmü, artik ne ellerinde oluyor ne bir kırılmış jilet parçasında. Ölüm nasil öldürenlerinse ve korku korkmuyor
görünenlerin, intihar da öyle. Kendimi öldürmeye davrandığım bu çıkmaz sokak da elimde bir idam hükmüyle kala kaldım.
Sana kıyamadım.
Sana kıyamadım.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Edebiyat bu,o yüzden de estetik zevke dayalı ve bu da geliştirilebilen veya görece sonradan kazanilabilen bir şey. Pozitif şeyler için tiktok var tavsiye ederim, ama burası benim :)
 

Absoluta Virtute

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2020
Mesajlar
3,240
Tepkime puanı
7,661
Edebiyat ta güzel duyguları yaşatabilir insana. Ben sabahleyin foruma girip, bütün konularda ağlayan insanları görünce biraz gereksiz tepki verdim. Kusura bakmayın
 
Üst