Fitoterapi

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
Fitoterapi ( Bitkiler'den Şifa )

Fitoterapi bitkilerle tedavi anlamına gelir. Günümüzde eczacılığın “farmakognozi” ana bilim dalı altında ele alınır. En çok geliştiği ülke Almanya’dır. 20.yüzyılda kimya ve biyokimya alanındaki gelişmeler sonucunda bitkilere ilişkin toksikolojik, farmakolojik ve klinik çalışmalar yapılabilme imkanı doğmuş ve ilaç yapımında bu bitkilerden faydalanma artmıştır. Kullanılan kimyasal ilaçların bir bölümünün içeriğinde de bu araştırmalardan elde edilen bulgularda ortaya çıkan maddeler yer almaktadır

Bitkilerin sağaltımda kullanılışına ilişkin ilk yazılı belge M.Ö. 3000'lere kadar geri gitmektedir. Mezopotamya bölgesindeki Sümer, Asur, Akat gibi uygarlıklarda bitkisel ilaçların kullanıldığı bilinmektedir. Yine Çin ve Hint geleneksel tıbbında da bitkilerin önemli bir yeri vardır. Modern tıbbın babası sayılan Hipokrat'ın kitabında da bitkisel ürünlerden söz edilmektedir. İslam uygarlığında İbn Sina ve Al Gafini'nin bitkisel tıp konusunda önemli eserleri bulunmaktadır. İbn-i Sina "El Kanun fi't tıbb" kitabında sağaltıcı bitkilerin tanıtımı ve kullanılışına geniş yer vermiştir.

Holistik ( Bütünsel ) sağlıkta tamamen doğal olduklarından bitki kürlerinin çok önemli yeri vardır. Bu anlamda bitkiler, hem koruyucu hem de tedavi edici özellikleri vardır. Ancak bunlar modern tıbbın ilaçları gibi ani ve lokal, ilgili bir yere etki etmez. Açıklandığı şekliyle ve istikrarlı bir uygulama gerektirir. Bitkilerin bu özellikleri günümüzde son yıllarda popüler olmasına karşın tarihi geçmişi insanlık kadar eskidir ve kadim bir şifa sanatı olarak bilinir. Ancak, bitki kürlerinin fazlası ya da yanlış kullanımı bazı sorunlara neden olabilir.O yüzden sadece kulaktan dolma bilgiyle ve kafamıza göre kullanmamalıyız. Eğer reçeteyle bir ilaç kullanıyorsanız, doktorunuza kullanmak istediğiniz kürü belirtmelisiniz ki diğer ilaçların etkisini azaltmasın ya da bir ters etki oluşturmasın.

Bitkileri kullanma biçimleri önemlidir. Doğru bitki seçimi, doğru hazırlama ve doğru uygulama çok önemlidir. Bunlardan biri eksik olursa şifalı bitkiden istenilen verim alınamaz. Aşağıda bazı kullanma biçimleri belirtilmiştir.

Soğuk Suda Yumuşatma :

Bazı bitkiler sıcaklığın etkisi ile şifalı güçlerini yitirebilecekleri için kaynatılmamalı ve haşlanmamalıdır. Bu tür bitkilerden elde edilen çaylar soğuk su ile hazırlanır. Belirtilen ölçüde bitki genelde geceleri soğuk suda 8-12 saat süre ile bekletilir. Süre dolduktan sonra süzülür ve içilebilecek derecede ısıtılarak içilir.

Tentür Hazırlamak :

Tentürler, 35-40 derece alkol içerikli damıtılmış içkilerin veya aynı derecede etil alkol, kanyak veya elma sirkesi kullanımı ile elde edilirler. Bir şişeye ya da ağzı kapanabilir bir kavanoza ince kıyılmış bitkiler gevşekçe doldurulur ve üstüne elma sirkesi eklenir. Sirke bitkilerin üstüne çıkmalı ve kavanozun çalkalanacak kadar kısmı boş kalmalıdır. Ağzı iyice kapatılan şişe ya da kavanoz, 14 gün güneşte bekletilir ve her gün 2-3 kez çalkalanır. Süre sonunda ince bir tülbentle birkaç kez süzülür ve bitki posasının suyu sıkılır. 1-2 gün bekledikten sonra bir kez daha süzülür ve koyu renkli şişelerde saklanır. Serin bir ortamda saklandığında, kullanım süresi 2-3 yıl kadardır. Tentürler, iki biçimde kullanılır. İçten yani doğrudan çaya ya da suya eklenerek, dıştan ise kompres veya friksiyon ( sürülme – ovulma ) biçiminde kullanılır. Tentürler ayrıca banyolara eklenerek de kullanılabilir.

Bitki Lapası :

Saplar ve yapraklar tahta bir tabla üstünde lapa haline gelene kadar ezilir. Elde edilen lapa, hasta organın üstüne sürülür ve sargı bezi ile sarılır. Bu lapa kompresi genelde gece boyunca etkilemeye bırakılır.

Yağ Hazırlamak :

Çiçekler ya da yapraklar gevşek biçimde bir şişeye doldurulur ve bitkilerin iki parmak üstüne çıkacak miktarda sızma zeytinyağı eklenir. 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda bekletildikten sonra tülbentten geçirilerek süzülür.

Oturma Banyosu :

Gerekli bitkiler geceden soğuk suya koyulur. Bir banyo için bir kova dolusu taze bitki ya da 200g kurutulmuş bitki gereklidir. Ertesi gün bu miktar ısıtılır ( kaynatılmaz ) ve süzüldükten sonra küvet suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadır. Kalp ve göğüs bölgesi suyun dışında kalmalıdır. Banyodan sonra kurulanılmaz ve durulanılmaz. Bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir.

HaşlayarakDemleme :

Belli oranda taze ya da kurutulmuş bitki, cam bir kaba ya da metal olmayan başka bir kaba konur. Kaynamaya başlayan su ocaktan alınır ve hazırlanmış olan bitkilerin üzerine dökülür. Kimi zamanda kaynamakta olan su içerisine bitki atılır. Taze bitkilerin demlenmesi için fazla beklemeye gerek yoktur. Çay açık renkli olmalıdır. Kurutulmuş bitkilerin demlenmesi ise biraz daha uzun sürer.

Uzmanlar çoğu ilacın temelinde bulunan bitki çaylarının da birer şifa kaynağı olduğunu belirtiyor. Öncelikle bitkiler hastalığa yakalanmadan önce önlem olarak kullanılmaya başlanmalıdır. Ciddi hastalıklarda da doktorun verdiği tedaviye paralel olarak tamamlayıcı anlamda bitkilerden yararlanmak daha uygundur.

Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalıdır. Su kaynatıldıktan sonra bir iki dakika dinlendirilir. Porselen ya da cam demlik ve fincan kullanmak daha uygundur. Porselen demliğe önce çayı yapılacak bitki konur ve üzerine gerekli miktarda kaynar su eklenir. Çayın demlenmesi için bitkinin cinsine göre 2 ila 10 dakika yeterlidir. Yöntemlerin seçimi önemlidir çünkü bitkisel çay çözeltisine geçecek maddeler bu hazırlama yöntemlerine göre değişebilir. Yanlış yöntem seçilirse istenen maddeler geçmeyebilir veya istenmeyen maddeler geçebilir. Hazırlandığı zaman içilmeli ve bir daha kaynatılmamalıdır. Ayrıca şeker ve diğer tatlandırıcıların bitkisel çaylara ilave edilmesi de önerilmez.
Çay elde edilen şifalı bitkilerden bazıları şunlardır ;

Ada çayı ( Salvia officinalis ) :

Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayar. Yapraklarının kurusu çay gibi haşlanarak içildiği gibi özellikle Avrupa ülkelerinin mutfaklarında yağların kokulandırılmasında, salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde çok kullanılır. Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol yetişir. Doğal bir antibiyotik ve antiseptik özelliği görevi gören adaçayı, diş eti, boğaz ve bademcik iltihaplarında çok yararlıdır. ( Günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapmak çok iyi gelir ). Cildi enfeksiyonlara karşı korur. Sinir bozukluğu, baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, menopoz döneminde terleme, mide ve bağırsak gazları, mide bulantısı gibi sindirim sistemi bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar, astım halsizlik ve sinir hastalıklarında da kullanılır. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Uyarıcı özelliğinden dolayı günde 2-3 çay bardağından fazlası içilmemelidir. Kaynar su bitkiye dökülüp 2-3 dakika demlemek yeterlidir. Uzun süre kaynatılırsa toksik etki yaparak zararlı olabilir

Biberiye ( Rosmarinus officinalis ) :

İğneye benzeyen ince yapraklı, daima yeşil kalan hoş kokulu bir bitkidir. Akdeniz çevresinde yaygın olarak yetişen bu bitkinin genç sürgünleri bahar olarak, kendisi süs bitkisi olarak, çiçekleri haşlanarak uyarıcı bir şurup olarak, esansı kolonya yapmaya yarayan değerli bir koku olarak ve yaprakları cilt bakımında ve masajda yağ olarak kullanılır. Çayı özellikle sindirim sistemine faydalıdır. İdrar söktürücü ve terletici etkisi olduğundan karaciğer ve kan temizlemede, regl ağrısı ve gecikmelerinde, romatizma, astım, bronşit, öksürük, migren, gastrit, baş ağrısı, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal gibi bir çok hastalığa iyi gelir. Alerjik reaksiyonlara ve epilepsi (sara) krizlerine yol açabileceği göz önünde bulundurularak tüketiminde aşırıya kaçılmaması gerekir.

Ihlamur ( Tilia ) :

Yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. Güzel kokulu çiçeklerinden dolayı ve bir gölge ağacı olarak yetiştirilir. Germen ve Slav halklarında ıhlamur kutsal bir ağaçtır. Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Terletici, toksin atıcı özelliği vardır. Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Çok sıcak günlerde vücut ısısını ve salgıları daha da artırabilir, dikkatli olunmalıdır. Günde 2-3 çay fincanı içilebilir. Hafifçe kaynatılır ve 10 dakika demlenmeye bırakılır.

Isırgan ( Urtica dioica ) :

Yaprakları saplı, oval şekilli ve dişli kenarlı, üst tarafı koyu yeşil renkli ve parlak olup, yakıcı tüylerle kaplıdır. Taşıdığı tüyler, bitkiye dokununca başı kırılır ve içindeki formik asit gibi maddeler, cilde değen yerde kaşıntı ve kızarıklık yapar. Anadolu'nun her yerinde sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bol miktarda yetişen bir bitkidir. Diüretik etkisi nedeniyle; zayıflama çaylarının, idrar yollarını yıkamaya ve romatizmal ödemlerin boşaltılmasına yönelik çayların ve bitkisel ilaçların bileşimine girer. Akciğer kanseri, diyabet, alerjiye karşı direnç, prostat büyümesi, kıl dönmesi, idrar yolları taşları ve hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca duştan sonra durulama suyuna ile cilde parlaklık kazandırır ve saçtaki kepeklenmeyi önler. Her mevsim geçişinde en az 2 hafta ve gün içinde 1-2 çay fincanı düzenli olarak içilmesinde yarar vardır. Kaynar su döküp 10 dakika demlenmeye bırakılarak çayı hazırlanır

Kekik ( Thymus vulgaris) :

Sıcak iklim istediği için toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık, dağlık bölgelere ve çayırlarda yetişir. Öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ya da gargara biçiminde kullanılabilir. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı kekik banyoları da çok yararlıdır. Ergenlik sivilcelerine de iyi gelir. Kuru kekik, kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 çay bardağı aç karnına soğutulmadan içilir. İçindeki uçucu maddelerin yitirilmemesi için çay yapımında kaynatılmamalıdır.

Kuşburnu ( Rosa canina ) :

İçi tüylü, çok sayıda tohumu olan ve sonbaharda olgunlaşan, ülkemizin hemen her yerinde yetişen, C vitamini açısından dünyanın en zengin meyvesidir. Taze olarak tüketildiği gibi kurutularak da kullanılır ve çayı yapılır. Yabangülü, itburnu, itgülü, gülelması, yiric gibi adlarla da bilinir.
Etkin bir kan temizleyicisidir ve kandaki şekeri düşürür. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına, kabızlığa, egzamalı ve alerjik ciltlere, hemoroit ( basur ) ve romatizmal ağrılara karşı faydalıdır. Ayrıca İdrar söktürücüdür ve enfeksiyona, soğuk algınlığına, yüksek kolesterole, varislere karşı da etkilidir. Suda 5 dakika kaynatılarak gün içinde tok karnına 2-3 çay fincanı içilmesinde fayda vardır. Mide asidi problemi olanlar çok içmemelidir.

Oğulotu / Melisa ( Melissa officinalis ) :

Yaprakları hafif limonsu kokulu otsu bir bitki olan melisa, psikolojik sorunların neden olduğu sıkıntı verici düşünceleri zihinden uzaklaştırmada doğal bir yardımcıdır. Merkezi sinir sistemini yatıştırıcı özelliği olduğundan hafif depresyonda, baş ağrısında, sinirsel kökenli çarpıntılarda, uykusuzlukta, yüksek tansiyon düşürmede, depresyon ve korkulardan kaynaklanan sindirim sorunlarında, mide spazmı ve gazında, hazımsızlık ve kas gevşetmek için kullanılır. Ayrıca strese bağlı olarak ortaya çıkan saç ve cilt problemlerine karşı ve savunma gücünü artırıcı etkisi nedeniyle grip ve soğuk algınlığına karşı da kullanılabilir. 2 çay kaşığı ince kıyılmış melisa yaprağı bir bardak kaynar suyla haşlandıktan sonra 10 dakika süreyle demlenir ve süzülerek günde 2-3 bardak içilebilir. ( Melisa bitkisi kaynatılmamalıdır.) Gün içinde de tüketilebilir ancak gevşetici özelliğinden dolayı gece yatmadan önce alınması daha doğru olur. Düşük tansiyonda ve aşırı uyku hallerinde tüketilmemelidir.

Papatya ( Asteraceae ) :

Genellikle otsu ve çok azı çalı şeklinde, balçıklı topraklarda, orman çayırlıklarında, eğimli topraklarda ve tarlalarda özellikle yağmurlu ilkbaharlardan sonra bolca yetişir. Terletici, sakinleştirici ve kramp çözücü etkilere sahip olmasının yanı sıra, her tür iltihaplanmalarda ve özellikle mukoza iltihaplarında dezenfeksiyon ve iltihap kurutucu olarak kullanılabilir. Kramplarda, karın ağrılarında, gaz birikiminde, ishalde, deri döküntülerinde, mide rahatsızlıklarında, balgamlanmalarda, adet görme aksaklıklarında, adet görememe hallerinde, uykusuzlukta, yüksek ateş, yara ve diş ağrılarında ( gargara şeklinde ) yardımcı olabilir. Papatya banyoları da tüm sinir sistemini gevşeterek rahatlık duygusu verecektir. Yüz, cilt ve saç bakımı için de kaynatılmış bitki suyu ile haftada bir kere saçlarınızı ve cildinizi yıkayabilirsiniz. Buğusu da sinüzite iyi gelir. Aşırı tüketilirse uyuşukluk hissi verebilir. Kurutulmuş papatyaya kaynar su döküp 10 dakika demlenmeye bırakıp tercihen yatmadan önce içilmesinde fayda vardır. Gün içinde 2-3 çay bardağını geçmemek gerekir.

Sarı Kantaron ( Hypericum perforatum ) :

Kılıç otu, Mayasıl otu ve Koyunkıran olarak da bilinen ve dünyanın bir çok yerinde yetişen bir bitkidir. Sarı kantaron, sinirsel rahatsızlıklara karşı kullanılabilecek en etkili şifalı bitkilerden biridir. Bundan dolayı özellikle aşırı heyecan, uykusuzluk, korku, gerginlik, depresyon ve menopoz sıkıntılarına karşı iyi gelir. Sinirsel kökenli İçsel sıkıntılarda ve özellikle mide yanması gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarında da etkilidir. Ayrıca karaciğer ve safra kesesini güçlendirdiğinde ve cildin canlanmasına yardımcı olduğundan soluk ve cansız ciltlerde de oldukça etkilidir. Aşırı sıcak yaz günlerinde az içmeli veya gece tüketilmelidir. Özellikle kışın güneşsiz ve kısa günlerde yarar sağlar. Kurutulmuş bitkiye kaynar su döküp 10 dakika demlenmeye bırakıp gün içinde tok karnına 1-2 çay fincanı içilebilir.


Yeşil Çay ( Camellia sinensis) :

Aynı bitkiden elde edilen siyah çay için yapraklar yavaş yavaş kurutulduğundan oksitlenme olur. Yeşil çayda ise yapraklar toplanır toplanmaz kavrulup hızla kurutulması ile elde edilir. Her iki çayda da kafein bulunmaktadır, ancak yeşil çaydaki kafein oranı daha düşüktür ve daha az işlem gördüğü için yeşil çaydaki antioksidan miktarı daha fazladır. Yeşil çay içindeki güçlü antioksidanlar sayesinde yaşlanmayı geciktirir, kanser riskini azaltır ve tümörleri küçültür, kalp hastalıklarını önler, kolesterolü düşürür, tansiyonu ve kan şekerini ayarlar, bakterileri öldürür. İçindeki C vitamini sayesinde, stresi azaltır ve gribi önleyicidir. Yeşil çay içindeki kafein sayesinde ise yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırır, idrar söktürür ( bu nedenle zayıflamaya da yardımcı olur ). İçindeki fluorid sayesinde diş çürümesini engeller ve ağız kokularını giderir. Sigara kullanımının toksik etkisini de azaltır. Her çay bardağına 1 gr yeşil çay yaprağı gelecek şekilde demlenir. Çocuklarda, hamilelerde, emziren annelerde, kalp, böbrek ve mide rahatsızlıkları olanlarda fazla içilmesi önerilmez.

alıntı
 

Similar Threads

Üst