"Cin" kelimesine dair

Impulse

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2019
Mesajlar
325
Tepkime puanı
340
"Cin" kelimesi cenne kökünden gelir ve ilk olarak "o gizli idi" manasını taşır. Bu nedenle gecenin görmeyi engelleyen karanlığı da "cin" olarak adlandırılır.
Bizi ilgilendiren diger mana ise, "insanın duygularıyla görülmeyen varlıklar veya güçler"dir.

M. Esed'in, Kur'an Mesajı isimli tefsirinin sonundaki bölümünde yer alan konumuzla ilgili bilgileri özet olarak naklediyorum.

Kök fiil "cenne"dir ve "gizledi" yahut "karanlığa boğdu/karanlık ile örttü" manalarına gelir. Bu fiil geçişsiz halde de kullanıldığından, "o kişi veya şey gizliydi veya gizlendi ve karanlık ile örtüldü", anlamını da taşıyabilir. Yani tabir, insanın duyularına normalde kapalı olan, ama yine de kendilerine ait somut ya da soyut, objektif bir gerçekliği bulunan şeylere, varlıklara veya güçlere işaret eder. Bizim bedensel duyularımızın kavrayış alanının dışında kalan ruhsal güçler veya varlıkları; hem "şeytanlar" ve "şeytani güçler"i ama hemde melekleri ve de meleki güçleri ihtiva eden bir anlamı vardır. Allah(cc) Rabbü'l alemin diye anılır; bu çoğul halin kullanılması, bizim gözlemlerimize açık olan dünyanın yanı sıra, başka dünyaların da olduğunu açıkça gösterir. Birbirleriyle çok ince etkileşimde bulunan, belki de birbirlerinin alanlarına geçen başka hayat tarzlarının da var oldugu hissedilir. Söz konusu varlıkların hayat tarzları ile bizimki arasında nadiren vuku bulan tesadüfi kesişmeler yaşanır.

İlginçtir ki kuantum fiziğindeki son gelişmeler de "multiverse" fikrine temas eder ki bu tabir çoklu evrenler demektir.

İşte birbiriyle çok ince etkileşimlerde bulunan ve belki de bazen birbirinin alanına geçen boyutlar ve o boyutlarda yaşayan, biyolojik unsurları bizimkilerden tamamen farklı başka hayat tarzlarının varlığı, bu teoriye göre mümkündür.

Çoğu maneviyat geleneği ve büyük dinler, değişik isimler altında bu varlıklara işaret eder ve insan, tekamül açısından zararlı gördüğü için onlarla mücadele eder. Hristiyanlıkta "egzorsizm", Musevilikte "minyan" seremonisi, Hinduizmde Bagavat Gita okumaları, Zen Budizminde "kito" merasimi, zikredilebilecek örneklerdir. Mesela "minyan"da 10 yetişkin Musevi erkek çember şeklinde dizilir ve ortalarına "hasta"yı alırlar. Tevrat 91. ayeti üç kez okunur ve sonra Rabbi (Musevi papazı) "şofar"ı (koçboynuzundan yapılmış boru) üfler.

Görülme Sıklığı

Vatikan kaynaklı verilere göre görülme sıklığı, 1000'de 5 veya 6'dır.bu kaynaklar psikiyatrik rahatsızlıkların, tesir olayını tetikleyebileceğini söylerler. Yani var olan bir duygudurum veya çift kutuplu rahatsızlık (manik depresif psikoz) esnasında insan tesir daha açık hale gelebilir.


 

AraftAyaz

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
2
Cinler 4. boyutun en alt katmanında yaşarlar. Bizler 3. boyut varlıklarıyız. Yani paralel evrenle ilgili bir durum oldugunu dusunmuyorum. Unutulmamalıdır ki tekamül sadece pozitif yönde ilerlemez, negatifi seçip bu yönde tekamül eden varlıklar da az değildir. Bunun en basit örneği günümüz dünyası insanlarının çoğunluğudur. Cinler insanlardan bir üst boyuttadır ve çoğunluğu negatiftir. Madde, enerji üretebilir. Insanın ürettiği enerji onlar için bir nevi yemektir. Insanları korkutarak, sinirlendirerek, mutsuzlastirarak daha çok yemek elde ederler. Çoğunluğu negatif olduğu için insanların yaymış olduğu bu negatif enerjiler ile beslenirler. Daha çok yemek daha çok yemek :) Nereye kadar? insanlar korkmayı bırakana kadar. Kendilerine güçlerine inanana kadar. Kendilerini ve çevrelerindeki sevene kadar.
 
Ü

Üye silindi 58480

Evet aynen katılıyorum.
Cinler 4. Boyutun en alt katmanında yaşarlar. İnsan ise 3. Boyutun en gelişmişidir ve 4. Boyutun da doğal varisidir.

İnsan ve cinler genel klasmanda şuna benzer :

İnsan 2. Ligi ilk sırada bitirmiş ve birinci lige çıkacaktır. Bütün diğer takımlara üstünlük sağlamıştır. Gol averajı +80 dır. Formda ve isteklidir.

Cinler ise 1. Ligde ama sonuncu sıradadır. Gol Averajı -80 dir. Bitmiştir. İnsana olan tek üstünlüğü hala üst levelde olmasındandır. Yani gizli olmasıdır. Bunu kullanırlar. Ama insan eşit şartlarda cinlere herturlu üstündür.

Bununla beraber iman deneyiminin boyutu yoktur. Tüm buyutlari kuşatır.

İbni ARABI Der ki : "Bu menzilde yaptığınız bir amelin 28 menzilde yansımaları ve neticeleri olușur"

İman, inanmak demek değildir. Uyanmak demektir. İnanmak kısmı, uyanma ile oluşan artık aksini iddia edememe deneyimidir. İman deneyimdir. Bu deneyim değişik üst boyutların da desteğini cezbedecek deneyimlere koridorlar açtıkça güçlenir ve kendi kendine delil olur.


Üst boyut alt boyutu yönetir. Enerji tektir. Alt boyutlara indikçe frekansı düşer ve maddeleșir. Madde, üst enerji boyutundan bakılınca kaba bir enerjidir, takoz gibidir. Pervane yavaş dönerken gözle görülür. Ama hızlı dönerken gözle görülmez olur. Üst boyutlara çıkıldıkça enerji frekansı bu şekilde yükselir ve göz algılamada yetersiz kalır. İşin aslı göz gormez. Sadece algılar. Beyin bazında görme yoktur algılama vardır. Bir masayı sadece algılarınız.

4. Boyut ise ona iman ederek değil ona uyanarak algılanır. İman, uyandıktan sonra oluşur. Uyanış olmadan kastırılan inanma gücü belki bir perspektif çizer ama asla marifete dönüşmez. Temsil kabiliyeti oluşmaz. İnsanlara deneyimlemediğiniz bir şeyi iman ediyormuşçasına anlatamazsınız da.

***

Cinler gözden düşürüldüler. Cinlerin aleminin kralı olan şeytan, Ademin yaratılışına başta sevindi. Aslan gibi geyik gibi doğal dengede hem kendi kanı dökülücü, hem de kendisi kan dökücü olan bir mahluk zannetti onu. Sonra Allah Ademe vereceği yetkileri söyleyince melekler itiraz ettiler. Allah Ademe akıl, makina yapma, irade, nefs vs gibi melaikeler vereceğini söyleyince melekler hemen bir hesaplama yaptılar ve insanın hem kendine hem yeryüzüne zarar vereceğini hemen çıkardılar. Allah insana melekleri gözcü, yardımcı, hizmetkar, kayıtçı olarak atayıp insana tam yatırım ve destek sağladığını söyleyince de cinler alemi komple itiraz etmiş gibi oldu. Çünkü kralları olan şeytan itiraz etti ve kovuldu. Kavmi de büyük ölçüde krallarının yanında saf tuttular.

İşte cinlerin insana olan öfkeleri tarihten beslenmektedir. Çünkü insan hem kan dökücü, hem doğayı mahveden, hem bozguncu hem de büyük ölçüde cahildir. Allahin insanı bu kadar kayırması ama insanın buna bir türlü layık olamaması cinleri kahretmektedir. Çünkü bir zamanlar kendileri de insanın bu imtihan rahatlığını yaşamışlar ama kovulduktan sonra itibarsızlaștırılmıșlardır. Uzerlerindeki melek enerjileri de insana geçmiştir. Yani bu yüzden huzur ve asayiş te kalmamıştır o alemde. Kasvetli bir alemdir orası. Dalarsaniz melek desteğinizin kesilme ihtimali doğar. Allah bugz edebilir.

Bir firmada 20 yıl çalışan biri yönetici olmaya hazırlanır. Ama firma sahibi hicbirseyden haberi olmayan oğlunu yönetici olarak atar. Ve o 20 yıllık çalışanı da oğlunun emrine verir. Şeytan 20 yıllık çalışandir. Şeytan bu hikayede kendine göre haklı. Beni ateşten yarattın der. Yani ben 20 yıl boşuna mı çalıştım çocuğuna bakicilik yapmak için mi der. Ve o toy çocuğun ayağını kaydırmak için gereken bütün tecrübeye ve sistem bilgisine sahip olduğu için ona yardım eder gibi görünse de her defasında çocuğu acze sürükler.

Cinlerin neredeyse tamamında huzur birakilmamistir. Tek besin kaynakları insanın negatif taraflarını iyice açığa çıkararak haşa Allah'a bak yarattığın bizden de beter çıktı demektir. Bu besin gibidir. Bu onları biraz da olsa rahatlatır.
 
Üst