C. G. Jung: Kırmızı Kitap

Impulse

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2019
Mesajlar
325
Tepkime puanı
340
NEFS PSİKOLOJİSİ & Rüyaların Dili -
(Psikolojinin Üçüncü Boyutu) /
MUSTAFA MERTER


Jung Hakkında Birkaç Söz



Kimdir?


Psikoloji psikiyatri, sosyoloji, mitoloji etnoloji, Orta Çağ simyası ve gnostisizm vasıtasıyla insanı anlamaya çalışan bir nefsbilimcidir.


Diğer nefsbilimcilerden farkı nedir?


Çok az araştırmacının yapabildiğini yapmış, teorisini kendi üzerinden, yaşayarak öğrenmiş ve bu tecrübelerini paylaşabilmiştir.


Kendini araştırmada hangi tekniği kullanmıştır?


Aktif hayal kurma ve rüya analizi (rehber olmadan, tek başına).


Psikoloji ilmine faydası nedir, ne yenilik getirmiştir?


Freud'un çok ötesinde bir derinlikte bilinç ve bilinçdışı arasındaki ilişkiyi anlamıştır. Alt bilinçdışının insan tekamülü için telafi edici ve tamamlayıcı bir işlev gösterebileceğini kanıtlamıştır. Toplumsal bilinçdışı mefhumu ile tüm insanlığın ortak bilinçdışı potansiyelini anlatabilmiştir.


Esas arayışı nedir?


Kaybettiği nefsini, özellikle "cemal" yönünü (anime) tekrardan bulmaktır.


Bu arayışta en büyük engel nedir?


Kişisel "efsanelerin" aşılmasıdır. Efsanelerden kasıt, taşıdığımız çok güçlü roller (persona) ve özdeşleşmelerdir (mesela kahraman arketipi).


Maneviyat konusundaki görüşleri için ne söylenebilir?


İlahi bir referans sistemine müracaat etmeden veya edemeden, manevi dogruları kendi aklı ile bulmaya çalıştığı için, başlangıçta alt alemin şer potansiyeline karşı çıksa da, sonunda şeytana teslim olmuştur. Tüm gnostik, senkretist, eklektik maneviyat yolcuları gibi, Jung da aklının kurbanıdır. Yukarıda sizlere sunduğumuz ibret-i alem rüyası, gnostik aydınlanma çerçevesinde şeytanın stratejisinin insanı nerelere kadar götürebileceğini gösterir.


___________________________________________

C. G. JUNG : KIRMIZI KİTAP


S. Freud, insanı çağının bilimsel verilerinden hareket ederek anlamaya çalışırken; çağdaşı ve bir zamanlar talebesi olan C. G. Jung çok orjinal bir başka yol izlemeye karar verir. Delirmeyi göze alarak, kendi başına, refakatçisi olmadan alt bilinçdışının mahzenlerine iner. Kullandığı metot, aktif hayal kurma ve kendi rüyalarının yine kendisi tarafından analizidir.
Sanki bir bilim adamı, keşfettiği metodu kendi üzerinde dener. Psikoloji dilinde bu iç aleme bilinçdışı denir.
Nefs psikolojisine göre, bilinçdışının kutuplaşmış bir yönü vardır; alt ve üst bilinç dışı.
Batı psikolojisi ise insanın sadece bu alt bilinçdışı alemine, yani "bodrum katlarına" vakıf olduğu için, Jung da tabii olarak buraya inecektir. Zaten ilk hocası S. Freud'un tanımladığı "id"in mekanı da burasıdır.


Jung, önce bu inişlerde edindiği tecrübelerini Kara Kitap diye adlandırdığı özel notlarında toplar, sonra küçük tashihler yaparak bunları Kırmızı Kitap adlı bir nüshaya çevirir. Fakat ilginçtir ki bu notları bazı özel talebeleriyle paylaşmasını rağmen, yayımlanmalarını istemez. Ve bu notlar 2009 yılına kadar varislerinin kasasında saklı kalır. Ta ki 2007'lerde aile meclisi toplanıp yayımlamaya karar verinceye kadar. Böylece Jung'un 1961'deki vefatından 48 yıl sonra, bir tıp tarihi uzmanı olan Sonu Shamdasani, kitabı ailenin izniyle yayıma hazırlar.


Kitabın yayımlanması, psikoloji dünyasında büyük sansasyon yarattı. Jung'u ve kuramını anlamak isteyenler için eşi bulunmaz bir fırsat doğuyordu. Artık arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramların zuhurunu "ilk ağızdan" öğrenecektik.


Evet Jung, kendini tanımak için ferdi "cehennem"ine iniyor ve orada değişik kılıklarla karşısına çıkan şeytanla kıyasıya bir mücadele veriyor. Fakat maalesef sonunda "Abraxas" diye adlandırdığı şeytanına teslim oluyor.

Peki Jung'un cehennemi ve şeytanı var da, bizim yok mu?

Bizim "şeytan"ımız bizi üzerimizde hangi stratejiyi uyguluyor, bizi nasıl uyutuyor?

Bu açıdan bakarsak, zırva gibi görünen bazı Jungiyen görüşler, aslında şeytanın bu kadim oyununun içyüzünü ifşa ediyor.
Jung'un tecrübelerinden istifade edebilirsek, kendi nefsimizde oynanan oyunu da idrak edebiliriz.


Kitabı, yazar serbest çevirileriyle bizlere tanıtacak.
Bazı bölümler garip gelebilir ama derinliğini düşünürsek, Jung'un indiği o karanlık alem zaten hepimizin içinde mevcuttur, biz sadece görmemezlikten geliriz. Eğer ferdi ve toplumsal olarak insanın "karanlık" yönünü ve şeytanın oradan nüfuz ederek bizim üzerimizde uyguladığı stratejiyi anlamak istiyorsak bu satırları ibret gözüyle okumalıyız.
Ancak düşmanının stratejisini iyi bilenler, onunla mücadele edebilir.
 

Benighted

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Tem 2019
Mesajlar
19
Tepkime puanı
159
Bahsedilen Carl Jung'ın "şeytan" adını verdiği okült veya ezoterik bir nüsha değildir.O insan bilincinin derinin de bulunduğuna inandığı Freud 'un ID dediği bilincin çok daha derin ve komplike halidir .
Bahsedilen karanlık yine spiritüalizm içermez fakat insanın içsel dürtülerini gerçekte ne kadar ağır ve iğrenç olduğunu fark etmiş bir şekilde açıklanır.Freud'a göre çok daha kapsamlı bir çalışma yürütmüş olup ondan daha iyi veriler almıştır benim kânaatimce yalnız Karl Jung'ı anlamak için Adler ve Freud da okunmalıdır.Kırmızı kitabı öneririm :)
 
Üst