Aynaların mucizesi

  • Konbuyu başlatan Üye silindi 56746
  • Başlangıç tarihi
Ü

Üye silindi 56746

aynalarin-mucizesi-1.jpg


“Bilemezsin Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı. Hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var. Ya da okyanusa su… Düşündüğüm her şey Doğu’ya baharat götürmek gibiydi. Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, Çünkü Sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden Sana bir ayna getirdim. Kendine bak ve beni hatırla!..” Hz. Mevlana

aynalarin-mucizesi-2.jpg


Aynalar berraklık, netlik, gerçeğin yansıması ve kendini tanımanın simgesi olmasının yanı sıra negatif enerjilerden korunmanın bir yolu olarak da birçok kültürde karşımıza çıkıyor. Hz. Mevlana’nın Şems için yazdığı söylenen mısralar da bunun bir kanıtı adeta… Mayalar ve Aztekler, yansıtıcı yüzeyleri tanrılarına kendi ışıklarını göstermek, “Buradayım, beni gör,unutma” demek için kullanırlarken göçebe kültürlerde başkaları neşelerini çalmasın diye tercih edilirmiş. İran ve Anadolu da hazırlanan eski muskaların birçoğunun içine gözden koruma amaçlı ayna koyulurmuş. Hz. Muhammed’in yanından aynasını hiç eksik etmediği ve her baktığında dua ettiği de söyleniyor. Hz. Ali’den rivayet ediliyor ki Hz. Peygamber aynaya baktığı zaman, “Hamd Allah’a mahsustur. Allah’ım, yaratılışımı güzel yarattığın gibi ahlakımı da güzelleştir” diyor. Ayna hediye etmek de pek çok kültürde yer alan, oldukça eski bir gelenek. Eski zamanlarda hayranlığın bir simgesi olarak kabul edilen aynaları erkekler sevgililerine hediye ederek, aynaya yansıyan kadından daha güzel birinin bulunmadığını anlatıyorlardı. Feng Shui anlayışına göre de aynaların kullanımları özel dikkat istiyor. Artırmak istenilen etkilerin aktive edilmesi, sorunlu alanların tedavi edilmesi için aynalardan yararlanılırken dikkat edilmesi gereken ise aynanın neyi yansıttığına bakmak oluyor çünkü aynalar yansıttıkları görselin konusunu ikiye katlıyor.

Aynaları unuttuk mu?
Sedef Onar ile yolumuz bir festivalde kesişti. Üzeri aynalı takıları tüm ziyaretçilerin ilgisini çekiyordu. Müşterilerine verdiği tanıtım yazılarında ürünlerinin patentli olduğunu özellikle vurgulaması dikkatimizi çekti. Aynalı bir takı üretmek bu kadar özel bir konu muydu? Peki neden? Röportajı yaparken öğrendik ki aslında aynalarla ilişkimizi çok uzun zamandır sadece kozmetik kavramı ile sınırlamış ve onların mucizevi etkilerini hatırlamaz olmuşuz. Gerçek cam bir ayna ile hazırlanmış takı bulmak da o kadar kolay değilmiş. Sedef Onar’a aynalı takılarının hikayesini sorduk, o da keyifle anlattı.

aynalarin-mucizesi-3.jpg


Bankacılıktan kişisel gelişime
Sedef Onar, yıllarca özel bir bankanın Almanya şubelerinde çalışıyor. O yıllarda dahi bankadaki odası adeta bir terapi odası gibi dolup taşıyor. Müşterilerinden biri bir gün, “Hani benzin bitince benzin istasyonuna gider depoyu doldurursunuz da otomobil kilometrelerce daha gider ya, sizin odanız da öyle. Buraya geldikten sonra ben de kendimi dolmuş hissediyorum. Neden emekli olunca böyle bir iş yapmıyorsunuz?” diye soruyor. İşte karar anı… Zaten hipnoterapi ve enerji eğitimleri almış olan hatta Alman Hipnoz Birliği kurucu üyelerinden olan Sedef Onar, mutlaka olması gerektiğini düşündüğü için psikoterapi eğitimi de alarak bir arkadaşı ile birlikte merkezini açıyor. Aynalarla buluşması da bu yolculuk sırasında oluyor. Arkadaşı ile ortak olduğu ve her sabah Münih’in öbür ucuna gitmesini gerektiren ofisten ayrılıp kendi merkezini açmayı ve bu merkezin hem evi hem ofisi olmasını hayal ediyor. “Şehir merkezinde olsun, birkaç katlı olsun ki bir katını iş için kullanabileyim. Bir de bahçesi olsun istiyordum. Herkes de bana çıldırdığımı, şehrin ortasında böyle bir yeri bulamayacağımı, bulsam da ödeyemeyeceğimi söylüyordu” diyor. Dört yıllık arayışın sonunda hayalindekine oldukça yakın bir ev için kontrat imzalıyor ancak mal sahibi son anda vazgeçiyor. Çoktan toplayıp paketlemiş olduğu eşyaları bir depoya gönderiyor ve bir arkadaşının eşyalı evine kiracı olarak geçiyor. Bundan sonrası bir roman kahramanının hikayesi gibi… “Bavullarımı aldım, eve gittim. Elimde kahveyle evin arka cephesine bakan balkona çıktım. Üç katlı, bahçeli, tam benim hayal ettiğim gibi bir ev… Üstelik boş. Bu ev benim dedim. Yine hayal kurmamamı söylediler çünkü sahibi kiracılarla uğraşmamak için ve paraya ihtiyacı olmadığından 14 yıldır kiraya vermiyormuş. Her gün balkona çıkıyor, ‘Allahım ne olur bu ev benim olsun’ diyordum. Öğrendiğim tüm enerji çalışmalarını yapıyordum. Sonunda ev sahibine bir mektup yazdım ve eve aşık olduğumu, orada oturmak istediğimi söyledim. Cevap geldi: ‘Sedef Hanım ben bu evi aşık olarak kızıma aldım, kimseye vermem ama size veririm’. Hemen taşındım.”

Her şeyi değiştiren bir küçük ayna
Tabii ki bu hikaye herkesi şaşırtıyor ve Sedef Onar eve taşındıktan sonra aksilikler birbirini kovalamaya başlıyor. Çamaşır makinesi, ardından bulaşık makinesi ve buzdolabı bozuluyor. Su borusu patlıyor, bir süre sonra üst katta küçük bir yangın çıkıyor. Durup dururken bardaklar patlıyor. Bu sefer herkes “Ev tekin değil, sen buradan çık” demeye başlıyor. Yanıt olumsuz: “Hayatta çıkmam, bu ev benim evim, ben burada oturacağım’ dedim. Bir arkadaşım ‘Çok fazla kıskançlık ve kötü enerji alıyor olabilirsin, dışarıya bir ayna as da geri çevirsin’ dedi. Evin, 15 daireli bir apartmana bakan cephesine bir ayna astım. Zamanla öyle değişiklikler oldu ki inanamadım.” Onar o dönem aynalara ilgi duymaya başlıyor. Örneğin Şaman şifacıların da yansıtıcı yüzeyler kullandıklarını öğreniyor. Göçebelerin kimse neşelerini çalmasın diye ayna bulundurduklarını, muskaların içine ayna konulduğunu, padişahların kavuklarında, kaftanlarında ve kemerlerinde ayna bulunduğunu… Tüm bu bilgiler üzerinde ayna taşıma isteği uyandırıyor. Aynalı bir takıyı kolaylıkla bulacağını düşünerek alışverişe çıkıyor ama bu arayış yaklaşık sekiz ay sürüyor çünkü hiçbir yerde sürekli kullanabileceği, güzel görünen, cam aynalı takı bulamıyor. Sonunda çareyi kendi takısını yaptırmakta buluyor. Eş, dost, aile fertleri derken talep artıyor, fuarlar başlıyor. Herkesin söylediği şu: Hiç aynalı takı görmemiştik. Hem uluslararası hem Türkiye patentini alıyor ve o günden bugüne hayatı aynalar oluyor. Geçmişte bu kadar önemli iken günümüzde aynaya ilginin bu kadar azalmış olmasının nedeni meçhul. Onar, “Her şeyin bir zamanı var. Canlanması gerekiyormuş, ben sadece aracıyım. Ben gerçekten hiçbir şey yapmıyorum, her şey önüme geliyor, iş kendi kendine yürüyor. Her gün şükrediyorum. Terapilerden ve diğer işlerimden kalan bütün zamanımı aynalı takılara severek harcıyorum” diyor.

aynalarin-mucizesi-4.jpg


Ayna neyi sembolize ediyor?
Baktığımızda her şeyi gösteriyor ama ötesinde ne var?
Ayna kendi kendini tanımanın, kendi kendinle barışmanın sembolü… Carl Gustav Jung, “Aynaya bakmak cesaret ister” der. Ayna maskeyi düşüren tek şeydir. Aynaya dikkatli baktığınız zaman kendinizi görürsünüz. Mertçe, dürüstçe bakıyorsanız asla ve asla maskeyi göstermez. Başkaları sizdeki maskeyi görüyor olabilir ama siz baktığınızda maskeyi görmezsiniz.

Ortada bir ayna olmasa da olayların ya da kişilerin bize ayna tuttuğunu söyleriz.
Evet. Enerji çalışmaları vardır mesela. Gruplarda arındırma çalışmalarından sonra “Etrafınızda aynadan bir küre oluşturun ve küreyi kapatın kilitleyin ki dışarıdan gelen enerjiler geri yansısın” denir. Eskiden insanlar bunu yansıtıcı yüzeyleri kullanarak yaparken şimdi aynayı kullanıyoruz.

Bir ayna bir evi ya da bir insanı nasıl dönüştürebilir?
Öncelikle aynaya gerçeği görmek isteyerek bakmak gerek… Kusurları görmek için değil de kusurları sevmek için de bakmak lazım. Siz kendinizi severseniz herkes sizi sever. Aynayı üzerimizde taşımaya gelirsek, benim kendi deneyimlerime göre yabancı enerjileri bloke ettiğiniz zaman kendi gücünüzü daha net kullanabiliyorsunuz, yolunuzu daha net görüyorsunuz.

Ya iyi enerjiler de bize ulaşmıyorsa?
Kime göre iyi? Ağızdan çıkan güzel her sözü iyi olarak kabul ediyoruz. Oysa sizin de başınıza gelmiştir, ne güzel uzadı tırnaklarım dersiniz biri kırılıverir ya da bir annenin çocuğuna nazarı değer. Oysa bir annenin çocuğuna kötü gözle bakma ihtimali yoktur. Yani pozitifin ve negatifin ne olduğunu düşüncemizle, aklımızla kestiremiyoruz.

Siz evinizde ayna asınca negatif enerjiyi geri yansıttığını söylediniz. O insanlara etkisi ne oluyor?
Bu o insanların kendi enerjileri… Biz o insanların enerjileri ile uğraşacağımıza onlar kendi enerjileri ile uğraşıyor. Bu da belki o insanın yol kat etmesine fayda sağlayacaktır. Olumlu enerjiler de yine sahibine dönerek olumlu etkiler yaratabilir.

Eve asılmış aynanın o evde yaşayan herkese bir etkisi olur mu?
Herkese olumlu bir etkisi olur. Eğer ki dışardan korumak istiyorsanız evin dışına cama, kapıya asabilirsiniz. Evin içinde kullanırken özellikle tam tuvaletin karşısına koymamakta fayda var. Kapıdan girdiğiniz zaman kapının karşısındaki ayna karşısında iki tane görüş var. Biri kapıdan gelen yaşam enerjisini geri çevirir diyor, ikincisi kapıdan gelen kişinin enerjisini kendisine geri yansıtır diyor. Yani o noktada bir tereddüt var. Mutfak kapısının dışına, tam karşısına asmayı öneririm, mutfağın bereketini artırdığı söylenir.

Eve ayna takmak ya da aynalı bir takı kullanmak tüm hayatımızı değiştirir mi?
Aynalar şans açan muskalar değil. Bedeni ve bilinçaltını korumak için kullanıyoruz. Ben boynumdaki takıyı kendimi yabancı enerjilerden korumak için kullanıyorum. Onun dışındaki tüm kararları ben veriyorum, önümü ben görebiliyorum. Başkalarının enerjileri beni allak bullak etmiyor. Hipnoz seanslarında örneğin kalabalık bir topluluğun önünde konuşacak olan ve çok korkan kişiye belli bir objeyi elinde tutmasını, onu hissettikçe kendi gücünü hissetmesini söylerim. Sporcular da maç öncesi bazı işaretler yaparak güç alırlar. Burada hep bilinçaltı hareket geçirilir, kişi içindeki gücü ortaya çıkarır çünkü insan sadece kendi içindeki güçle başarıya ulaşabilir.

ALINTI: YAPRAK ÇETİNKAYA
 

Similar Threads

Üst