Aşırı fedakarlık

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Bilinen en genel anlamıyla fedakarlık, bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen bir herhangi bir şey için kendi çıkarlarından vazgeçmektir. Aslında son yıllarda narsistleşen, ben ben diye kendinden geçen doyumsuz egolarımızın da şifası fedakarlık. Ama ben bugün bunu yazmayacağım. Ben bugün gereğinden fazla fedakarlığın, neden ortaya çıktığı, insan psikolojisinde nasıl etkileri olduğundan bahsetmek istiyorum. Ama öncesinde fedakarlığın ne kadar önemli olduğunu söylemek istedim. Fedakarlık çok önemli ve gerekli bir kavram ama fazlası bizi sıkıntılara sokabilir.



Bir kişi düşünün, hayatını arkadaşlarına- dostlarına adamış. Kim ne isterse, kim ne dilerse gerçekleştirmek için koşturuyor. En büyük gayesi, çevresindeki insanları memnun etmek. Onları memnun ettikçe, kendinin de memnun olduğunu düşünüyor. Çevresindeki insanlar da bu durumdan memnunlar. Neden olmasınlar ki, etraflarında devamlı onların iyiliğini düşünen birisi var. Ama bu kişi bir süre sonra, gitgide mutsuzlaştığının farkına varıyor. Bazı akşamlar yalnız kaldığında, bu güzel ilişkilerin tek taraflı olduğunu farkediyor: hep kendisinden diğerlerine doğru. Bu durum her geçen gün kendisini mutsuz ediyor. Ama davranışlarını da değiştiremiyor, diğerlerinin sevgisini kaybetmekten korktuğu için.
Bu hikaye size tanıdık geldi mi? Belki bu hikayede kendinizi belki de yakından tanıdığınız birisini gördünüz. Aslında bu durum benim danışanlarımda sık karşılaştığım aşırı fedakarlık durumu.



İlk bakışta, böyle bir yapı kültürel kodlarımızdan dolayı göze hoş gelse de , aşırı fedakar kişiyi içten içe kurutan, depresyona sürükleyen bir yapıdır. Hiç kimse sınırsız enerjiye sahip değildir. Var olan enerjimizin, varlığımızın ve güzelliğimizin bir kısmını dahi kendimize saklamayıp diğerlerine dağıtırsak bize birşey kalmaz.
Peki bir kişi kendine zararı olmasına rağmen neden böyle davranır? Benim gözlemlerim, kişinin kendini sevilmeye layık görmeyişidir. . Eğer diğer insanlara yeteri kadar iyi davranmazsa, kendisini sevmeyeceklerini düşünmesidir. Aslında o kadar çabanın altında yatan kocaman ama tek bir sebep var. Sevgi isteği.


Çok eskiden okuduğum Cengiz Aytmatov’un bir kitabında geçen bir durum çok dikkatimi çekmişti. Bir sahil kasabası var, ve bu kasabada yaşlıca bir adam. Bu yaşlı adam, çok yardım sever, herkesin işine koşan birisi. Ama bu ksabada kimse bu adama ve yaptıklarına değer vermiyor, kendisine saygı göstermiyordu. Çok dikkatimi çekmişti bu hikaye. Bu kadar iyi bir insanı neden kimse önemsemiyordu, ona saygı göstermiyordu. Sonra bir ayrıntı farkettim, bu yaşlı adam kimse kendisinden yardım istemeden onlara yardım ediyordu. Belki de onun çabalarını değersiz kılan şey, istenmeden verilişleriydi.


Aşırı fedakar bir kişide de, durum bu hikayeye benziyor. Bazen o kadar çaba ve emek ya karşılığını hiç almıyor ya da çok azıyla mükafatlandırılıyor. Bir süre sonra, kişi mutsuzluğunun farkına varıyor. Farkındalık arttıkça mutsuzluk da artıyor.

Eğer böyle bir çıkmazın içindeyseniz ve bunu farkediyorsunuz aslında çözüm için gerekli ilk şartı sağlamış oluyorsunuz. En önemli şart bu durumun farkında olabilmek. Sonrasından, bakış açımızı birden değiştirmek tabiiki de mümkün değil. Adım adım, fazla fazla yaptığımız davranışları, gereksiz fedakarlıkları azaltmamız lazım. Yazının başında da bahsettiğim gibi fedakarlık çok önemli. Olmaması büyük bir sıkıntı iken çok fazla olması da kişisel olarak sıkıntılara sebep oluyor. Bu sebeple burada bir dengeyi kurmak ruh sağlığımız ve yaşamdan aldığımız doyum adına önemli.


Aşırı fedakarlık davranışlarımızı tespit ettikten sonra, bunların en önemsizinden başlayarak en önemlisine doğru yavaş yavaş ortadan kaldırmamız gerekli. Ayrıca bu yapıdaki kişilerin birçok durumda hayır diyemediklerini de gözlemliyorum. Hayır kelimesini de hayatımıza dahil etmeliyiz.

Aşırı fedakarlığınıza alışmış birçok kimse bu değişiklikleri hoş karşılamayacak hatta tepki bile göstereceklerdir. Zorlanacağınız kesin, ama istikrar önemli. Bunlar yüzeydeki değişimlerden birkaçı sadece. Derinlerdeki sevgi eksikliğimizin de farkına varmalıyız. Orası tam dolmadıkça çözümler geçici olabilir

ALINTI
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,256
Tepkime puanı
3,157
Bana kalırsa çok kötü bir sorun. İnsanların duygusal anlamda vahşi sayılabileceği bu devirde, bu sıkıntı insanı ölüme bile sürükler.
 

blcknghtmr

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2011
Mesajlar
944
Tepkime puanı
91
Konum
uzay
Kesinlikle ciddi bir sorun. İlk taşı kim attı bilmiyorum ama, kalpsiz ve soğuk insanlar oluyoruz. Birilerinin kırdığı da gelip bizi kırıyor. İnsanlar ne kadar karşılık beklemeden bir şeyleri yaptığını sansa da hiçbir şey karşılıksız değildir düşüncesindeyim. Ailemizi sevmemiz bile kendimizi iyi hissetmemizden kaynaklı. Fedakarlık konusunda da bende artık pek görülemez bir şey. Nerede eskiden cebindeki son parayı sokaktaki yaşlı ayakkabısız dedede veren benle nerede her iyilikte bunun bana ne faydası olur diye düşünen ben.
 
Üst