An (3) Farkındalık ve Anda Yaşamak

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
Ekli dosyayı görüntüle 2095



FARKINDALIK VE ANDA YAŞAMAK



Gündelik konuşmalarımızda da çoğu zaman sözümüzün etkisinin farkında olmayız. Öylesine, gelişi güzel fikir beyan eder ve sözümüzün karşımızdaki kişiyi ne şekilde etkilediği, onu rencide edip etmediği konusunu düşünmeyiz bile. Sürekli konuşup hiçbir şey söylemeyen birçok insan vardır sizin de gözlemlediğiniz gibi. Konuşmuş olmak için konuşurlar. Bu durumlarının da farkında bile değildirler.
Aslında insanların çoğu farkında olmaktan korktukları için çok konuşurlar veya sürekli bir işle meşgul olmaya çalışırlar. Hiçbir işleri yoksa da ya televizyon seyrederler veya müzik dinlerler. Bu tür davranışların altında hep kendisi ile baş başa kalma korkusu yatar. Çünkü kendi ile baş başa kalmak, kendinin farkına varmak demektir ve bu durum pek çok insanın hoşuna gitmez.

Neden insanlar kendileri ile baş başa kalmaktan hoşlanmazlar hiç düşündünüz mü? Çünkü kendi ile baş başa kalan insan o anın farkına vararak yalnız olmanın derinliğini yaşar. İnsanlar an’da değil zamanda var olmayı tercih ederler. Zaman geçmiş ve geleceği içerirken, an ikisini de dışlar. Geçmişte hatıralarımız, gelecekte ise ümitlerimiz ve beklentilerimiz vardır. Yani geçmiş ve gelecek çokluktur. An ise tekliktir. Geçmiş ve geleceğin çokluğunda kendimizin dışında birçok insanı ve olayda vardır.
Oysa ki şimdiki an içinde biz ve dikkatimizi gerektiren konudan başka hiçbir varlık yoktur. Farkında olmak da bizim konumuzla bütünleşmemiz demektir. Yani, ikilik yerini tekliğe bırakmış demektir.

Şimdiki anda korkutucu bir yalnızlık vardır. Çoklukta huzur ve güven buluruz. Çokluk oldu mu bizi koruyan, bize sahip çıkan ve seven varlıklar vardır. Ama an içinde teklik (birlik) vardır ve bu durum pek çok insanı huzursuz yapar. Zaman içinde yaşayan insan büyüme gereği duymaz. Sürekli onu koruyan ve seven varlıklarla sarılı olduğundan sürekli bir çocuk olarak yaşamını sürdürebilir. Zaman bizim güven duygumuzu besler ve bizim farkında olmamızı engeller. Farkında olmak demek an içinde yaşamak, yani şuurlu ve uyanık olmak demektir.




Ekli dosyayı görüntüle 2096


Yaşam koçunuz sizsiniz!
Bunun için de insanın kendi ile baş başa kalıp yüzleşmesi gerekir. Bir diğer ifadesi, insanın kendini tanıması gerekir. Oysa kendini tanımak ve kendisiyle yüzleşmek, bazı duygu ve düşünceleri bilinçaltına bastırıp sonra nedeni anlaşılmayan, sıkıntılar, korkular, karamsarlıklar yaşamaktan çok daha iyidir. Üstelik bu modern çağda her insana kendi tarzına uygun şekilde ona destek verecek, terapi yapacak ya da yaşam koçu olarak rahat yürümesini sağlayacak pek çok imkan varken, sıkıntıyla yaşamayı seçmek zaman kaybı değildir de nedir? Aslında en iyi yaşam koçu insanın kendisidir ama zaman zaman dış destek almakta çok yararlı olabilir…

Asrın başında yaşamış olan büyük mistik Gurdjieff hep “Kendini hatırla” derdi. Bu sözle “kendi varlığının farkında ol” demek isterdi. Hareketlerinin farkında ol, sözlerinin farkında ol, hatta mimiklerinin farkında ol. Farkındalığın ilk adımı hareketlerinin farkında olmaktır. Bunun için Gurdjieff ‘Stop’ oyununu icat etmişti. Etrafındaki öğrencilerine hiç beklemedikleri bir anda ‘stop’ der ve onların o anda heykel gibi hareketsiz kalmalarını isterdi. Bu çok zor bir oyundu. Örneğin tam çay içerken çay bardağı dudağınıza değdiği anda stop dendiğini düşünün. Çayı içemezsiniz.
Bardağı geri koyamazsınız. Elinizi oynatamazsınız. Ne kadar zor bir durum değil mi? Ama Gurdjieff ‘Tamam’ diyene kadar o durumda kalmak zorundasınız. Gurdjieff bu oyunu farkındalığı arttırmak için icat etmişti. Çünkü biliyordu ki farkındalığın ilk adımı bedensel ve fiziksel farkındalıktır. Ondan sonra konuşma ve nihayet var olma farkındalığı gelecekti. Var olma farkındalığı en ileri derecede şuur hali gerektirir. Varlığın farkındalığı etki-tepki mekanizmalarının ötesine geçmeyi gerektirir. Sizin neden var olduğunuzu ve hangi amaca hizmet ettiğinizi farkına varmanız gerekir. Bu şuur hali de en zor olanıdır.

İnsanlar bu dünyada doğarlar yaşarlar ve ölürler. Fakat pek çoğu neden bu dünyaya geldiğini ve hangi amaca hizmet ettiğini veya hangi ideolojinin oyuncağı olduğunu düşünmez bile. Yani kendine soru sormak ihtiyacı duymadan yaşar sonra çekip gider bu güzel mavi gezegenden… Bu tip insanların yaşamları bir hay-huy, bir etki-tepki mücadelesi içinde sürüp gider. Çalışırlar, evlenirler, çocuk yaparlar, çocuk büyütürler, yaşlanıp emekli olurlar ama bir gün olsun “benim bu dünyada var olmamın amacı nedir acaba?” diye sormazlar. Çünkü bu sorunun cevabını vermek için kendileri ile yüzleşmeleri, yani baş başa kalmaları gerekir. Ne geçmişin hatıraları ne de geleceğin hayallerinden etkilenmeden, objektif ve çıplak gözlerle kendini görebilmek öyle önemlidir ki, bu bakış, bu duruş bir kere elde edildikten, gerçeğin tadına bir kere varıldıktan sonra da vazgeçmek mümkün olmaz. Anda veya anında durumun şuurunda olmak yani uyanık olmak, keskin bir şuur halidir ve kendine göre doyulmaz bir tadı vardır. Ve aslında da hiç korkutucu değildir. Karşılaştığınız her duruma anında hakim olmak, onu hemen toparlayıp, gerekeni yapmak sonra da o duygudan ya da o şuur halinden çekip yeni bir hale gitmek istemez misiniz? Ama etki ve tepkinin ötesinde durumun şuurunda olabilmek için beklenti ve saplantılardan kurtulmuş olmak gerekir. Hepimizi zorlayan da budur, saplantı ve beklenti yani geçmiş ve gelecek…

Beklentiler gelecekle, saplantılar ise geçmişle ilgilidir. Tıpkı süregelen ince uzun bir yol gibi, her şeyi ardı ardına eklemekten öyle hoşlanıyoruz ki ya da bu tip düşünmeye öyle alıştık ki! Oysaki an’da yaşayınca ne geçmişin takıntıları ne de geleceğin beklentileri etkindir. An’ın farkına vararak yaşamak demek tercihli olmayan değerler üretmek demektir. Hiçbirinin diğerlerine göre daha önemli olmadığı güçler, erdemler ve bilgiler. Yani bir bakıma kendi egomuzu (nefsimizi) ön plandan geri çekip, arka plana çekebilmeye benzer bu durum. Etki-tepki mekanizması içinde olan egomuzdur. Egomuz yani nefsimiz bizim ne kadar önemli bir varlık olduğumuzu hep tekrarlayıp durur. Egomuz sürekli bizi korumaya çalışan bir kalkan gibidir. Devamlı bu ego kalkanının arkasına sığınarak kendimizi güvende hissederiz. Bu korunma mekanizmasını da çoğu zaman “haysiyet, izzeti nefis,gurur, haklılık” gibi kavramların arkasına gizleyerek kendimizi haklı göstermeye çalışırız.




Anda Yaşamak
Oysa ki an’da yaşayıp farkında olmak kendi ile her an karşılaşmak, durumu olduğu gibi görmek demektir. Yani bize daha çok zarar verecek, gereksiz bir yansıma veya odak bozukluğu oluşturmadan, durumu görmek, anlamak, gerekeni yapmak ve bundan mümkün olduğunca az etkilenmek… Hiç mi derin etkilenmeyeceğiz de diyebilirsiniz. Derin etkilenmek de çok iyidir ama burada amaç ne olursa olsun konuyu fazla uzatmadan, akmakta olan diğer anlara geçebilmek ve yaşama anlar içinde, kare kare çekilmiş fotoğraflar gibi yetişmektir. Bunu başarabilmek için de hiçbir değerin diğer bir değere göre daha tercihli durumda olmaması gerekir. Örneğin, “Ben ailemi her şeye tercih ederim. Önce eşim ve çocuklarım gelir. (Veya işim de diyebilirsiniz, sonuç fark etmeyecektir) Sonra diğer insanlar” dediğimiz vakit olayları tarafsız bir gözle inceleyemeyiz. Eğer çocuğumuz okulda kavga etmişse mutlaka kavga eden diğer çocuk suçludur. Eğer çocuğumuz derslerde kötü not almışsa mutlaka öğretmen kötüdür. Ya kötü ders anlatmıştır veya çocuğumuza bir garezi bir takıntısı vardır. İşimiz için de aynı örnekleri vermek mümkündür. Bu gibi örnekleri arttırabiliriz.

Tercihli değerler içinde yaşayan insanlar için daima kendileri haklı, karşılarında duran da haksızdır. Bunu gündelik yaşamda gördüğümüz gibi, politikada ülkeler arası ilişkilerde de görüyoruz. Kendini tehdit eden bir hayali düşman yaratarak varlıklarını sürdüren ülkeler, aslında en fazla korku içinde yaşayanlardır. Bu korkuyu da alet olarak kullanırlar. Korku sayesinde ülke halkı istenileni daha kolay kabul eder. Korku, insanın bağımsız düşünmesini engeller. Korku insanın büyümesini engeller. Sürekli çocuk kalan insan ise daha kolay alet olur. Oyuncak haline gelir ve hiçbir zaman şuurlu bir varlığa dönüşemez.

Alıntı

Devamı:

http://www.gizlimabet.com/threads/26556-An-(1)-Post-Modern-Farkındalık

http://www.gizlimabet.com/threads/26555-An-(2)-Farkındalığın-Ne-Kadar-Farkındayız

http://www.gizlimabet.com/threads/26557-An-(4)-Farkındalık-Ve-Dialektik-Mantık

http://www.gizlimabet.com/threads/26558-An-(5)-farkindalikta-zen-budizm-ve-sufizm-etkileri

http://www.gizlimabet.com/threads/26653-An-Farkındalıkta-Katılımcı-Anlama(6)

http://www.gizlimabet.com/threads/26654-An-İleri-Düzeyde-Farkındalıkta-Kuantum-Etkiler(7)


Sevgilerimle...
 

Aborjine

Banlı Kullanıcı
Katılım
12 Haz 2012
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Aslında farkındalık insanın zekası ve bilgisiyle başlar olayı beyinde bitirmek lazım .Ve en önemlisi insanın kendi doğal yetisi zaten bu kişiler toplumda farkedilir sürü psikolojisinde sürüden ayrı olanlardır .
 

zxaswe

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Nis 2010
Mesajlar
201
Tepkime puanı
11
Yaş
30
Konum
Adana
İş
öğrenci
çok güzel bir yazı teşekkür ederim
 

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...

Foras

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2011
Mesajlar
229
Tepkime puanı
26
Konum
İzmir
Ama çoğu zamanda ego olmadan bir yere varmak zordur fakat aşırı miktarda ego zararlı olabilir tabii ki. Veya ben sporcu kafasıyla düşündüğüm için yorumlarım bu tarza olabilir.
 

cathrine

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Eki 2012
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
1,458
Ben anda kalmanın önemi biliyorum ama nasıl uygulayacağımı anlamıyorum,düşüncelerim dağılmadan başkalarını düşünmeden sadece kendi hayatımıza odaklanmak yani kendi merkezinde kalmak nasıl oluyor ,uygulayanlardan bazı bilgiler almak isterim.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Nefes çalışmalarıyla beraber meditasyon veya inancınız ne yöndeyse ona uygun olarak ibadet etmeniz ve varoluşumuzla ilgili araştırmalarımız bizi zamanla çalışma yapmadığımız anlarda da farkındalık içersinde tutmaya başlıyacaktır. Bununla ilgili olarak aşağıdaki link de bulunan konuları incelemenizi öneririm.

http://www.gizlimabet.com/forums/312-Yoga-Ve-Meditasyon
 

Gaos

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2012
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Konum
Kıbrıs
Son zamanlarda bu "farkındalık" olayını düşünüyordum ... önce karşımdakini 'anlamaya çalışmakla' başladım,hareketlerini, sözlerini,mimiklerini vs. .. sonra kendimin .. Sonra insanlığın(+yaşamın*) ..
Şu an belgesellere , tarihe(anlatılan+ bu gibi + siyasi sitelerden edindiğim bilgiler) karşı ilgim üst seviyede . Gerçekliği bilmek istiyorum açıkcası . Gerçeği. ama bu gerçeğin tamamını(?) şimdiki yaşamımda alırmıyım acaba :))

Evet ego olayı . farkındalık . . bende de var biliyorum ..

Bence insanların kendileri ile başbaşa kalması çok iyi birşey.. en azından bana iyi olarak yansıdı .. böylece kendimi,diğerlerini,birşeyleri anlamaya başladığımı düşünüyorum/inanıyorum.

Geçmiş-an-gelecek meselesi . 'geçmiş sensin,an sensin,gelecek de sen(sin) olacaksın' . yanlış veya eksiksem düzeltiniz lütfen.. geçmiş benim bir parçam.. saplantı mı bilmiyorum ama kendimi anlamama yardımcı oluyor..İnsanlığın geçmişini araştırarak bugün ile bağlantı kurmaya da çalışıyorum..
Ama tüm bunlara rağmen, geleceği de düşünmeden yapamıyorum . Ne olacak ? meselesi .. öldükten sonra falan değil(onu ilkokulda düşünmeye başlamıştım) , genel anlamda dünya yaşamı olarak, ne olacak? benim hayatım nasıl olacak? evet burda da ego girdi devreye biliyorum :) örneğin : ruh ikizimi bulmayı çok istiyorum . aslında şu anki düşünceme göre buldum . ama anlık bir düşünce bu.. belki de değil... :) ilerde neler olacağını bilemeyiz . biliyorum biliyorum ama düşünmeden edemiyorum :))

ideoloji meselesi , siyaset yasak biliyorum . ama benim inancımla örtüşen bir siyasi düşünce var . daha güzel bir dünya için bir rol oynayacaktır eminim ..

"derin etkilenmek de çok iyidir ama burada amaç neolursa olsun konuyu fazla uzatmadan, akmakta olan diğer anlara geçebilmek veyaşama anlar içinde, kare kare çekilmiş fotoğraflar gibi yetişmektir."

bu arada son zamanlarda kafama takılan sayıyı yazdınız :) 1-2 bilgi verebilirseniz sevinirim , veremezseniz saygı duyarım :)
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Son zamanlarda bu "farkındalık" olayını düşünüyordum ... önce karşımdakini 'anlamaya çalışmakla' başladım,hareketlerini, sözlerini,mimiklerini vs. .. sonra kendimin .. Sonra insanlığın(+yaşamın*) ..
Şu an belgesellere , tarihe(anlatılan+ bu gibi + siyasi sitelerden edindiğim bilgiler) karşı ilgim üst seviyede . Gerçekliği bilmek istiyorum açıkcası . Gerçeği. ama bu gerçeğin tamamını(?) şimdiki yaşamımda alırmıyım acaba :))

Evet ego olayı . farkındalık . . bende de var biliyorum ..

Bence insanların kendileri ile başbaşa kalması çok iyi birşey.. en azından bana iyi olarak yansıdı .. böylece kendimi,diğerlerini,birşeyleri anlamaya başladığımı düşünüyorum/inanıyorum.

Geçmiş-an-gelecek meselesi . 'geçmiş sensin,an sensin,gelecek de sen(sin) olacaksın' . yanlış veya eksiksem düzeltiniz lütfen.. geçmiş benim bir parçam.. saplantı mı bilmiyorum ama kendimi anlamama yardımcı oluyor..İnsanlığın geçmişini araştırarak bugün ile bağlantı kurmaya da çalışıyorum..
Ama tüm bunlara rağmen, geleceği de düşünmeden yapamıyorum . Ne olacak ? meselesi .. öldükten sonra falan değil(onu ilkokulda düşünmeye başlamıştım) , genel anlamda dünya yaşamı olarak, ne olacak? benim hayatım nasıl olacak? evet burda da ego girdi devreye biliyorum :) örneğin : ruh ikizimi bulmayı çok istiyorum . aslında şu anki düşünceme göre buldum . ama anlık bir düşünce bu.. belki de değil... :) ilerde neler olacağını bilemeyiz . biliyorum biliyorum ama düşünmeden edemiyorum :))

ideoloji meselesi , siyaset yasak biliyorum . ama benim inancımla örtüşen bir siyasi düşünce var . daha güzel bir dünya için bir rol oynayacaktır eminim ..

"derin etkilenmek de çok iyidir ama burada amaç neolursa olsun konuyu fazla uzatmadan, akmakta olan diğer anlara geçebilmek veyaşama anlar içinde, kare kare çekilmiş fotoğraflar gibi yetişmektir."

bu arada son zamanlarda kafama takılan sayıyı yazdınız :) 1-2 bilgi verebilirseniz sevinirim , veremezseniz saygı duyarım :)

Sayı olarak neyi kast ettiniz anlayamadım? Ve ayrıca ilk önce insanları anlamaktan çok kendinize odaklanın kendinizi anlayıp yorumlamaya başladıkça gerisi gelir.Dünya, evren ve varoluşla ilgili sorularınız arttıkça farkındalığınızda orantılı bir şekilde artıçaktır. Sevgiyle..
 

Gaos

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2012
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Konum
Kıbrıs
"3" sayısı ..Heryerde var ..varlık anlamında olan 3 .. 3 hak en basiti. . Konudan sapmamıza da gerek yok aslında , link varsa bununla ilgili yönlendirebilirsiniz..veya takmanı gerektirecek bir durum yok derseniz.. :)
 
Üst