Zihniniz çok verimli bir toprak gibidir. Eğer düşünce formunda ''olumsuz kayıt tohumlarını'' ekerseniz, emin olun size bunun ürünlerini verecektir. Gerçekten çok verimlidir. Tarlalardaki ayrık otlarını bilirsiniz değil mi? Verimli tohumların filizlenmesine engel olurlar, onların güçlerini zayıflatırlar. Zihinlerimizde yerleşmiş olan bu ayrık otlarından kurtulmamız gereklidir. Bu ayrık otları bizim yaşam hakkındaki olumsuz düşünce kalıplarımızdır. İyi bir bahçivan olmanın zamanı geldi. Eğer siz temizlemezseniz, zihin toprağınıza onlar hakim olacaklar. Yine bu sizin seçiminiz.
Yaşantınızın yollarında aylak aylak gezmek yerine, farkındalık giysisini üzerinize giyerek gezmeyi öğrenmek, daima sizin düşüncelerinizi denetlemenize katkıda bulunacaktır.
''Bir insana birşey öğretemezsin; sadece kendisinin farkına varmasına yardımcı olabilirsin.'' -Galileo
Bir arkadaşım bana dedi ki ''çocuğum doğduğu günden beri onu kaybetmekten korktum''. Bu hakim olamadığı bir düşünceydi. Sonra ne mi oldu, kızı ondört yaşına geldiğinde onu kaybetti. Farkındalıkla yaşadığınız taktirde nelerden korktuğunuzu ve bu korkularınızı oluşturan düşünce kalıplarınızı algılarsınız. Dilerseniz bunu değiştirmek ve dönüştürmek sizlerin elinde. Yeter ki isteyin.
Çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum; insanlar arzu ettikleri hayatı değil oldukları şeyi kendilerine çekerler. Kıskançlık, hoşgörüsüzlük, sabırsızlık, art niyet barındıran bir zihin arzu ettiklerine ulaşamaz, bu barındırdığı tohumların meyveleriyle yaşar. Bu yüzden zihinsel temizliğinizi yaparak, arzu ettiklerinizi ''hak etmeniz'' gerekmektedir.
Şu tarz konuşmalara çok rastlıyorum; ''İstediğim hiçbir şey olmuyor, falanca kişinin benden ne üstünlüğü var da o benim arzuladıklarıma sahip, adaletsiz dünya işte...'' Eminim sizler de rastladınız ya da belki de sizler de söylediniz. Elindekilere teşekkür edemeyen, başkalarını hor gören ve onların sahip olduğu şeyleri kıskanan bir zihin ne yazık ki arzuladığı yaşama kavuşamamaktadır. Bilemezsiniz belki bunlara sahip olan kişinin ne kadar sevgi dolu, olumlu tohumları vardır. Dış görünüşe aldanmayın, bu sizin algılayış biçiminizdir, gerçek olan özdür.
Yaşamdaki koşullarla savaşıyorsanız eğer, düşünce şeklinizi gözden geçirmelisiniz. Düşünce sisteminiz değiştiği anda dış koşulların nasıl değiştiğini siz de görecek ve hayretler içinde kalacaksınız. ''Bu kadar basit miydi?'' diye. Evet aslında bu kadar basit. Siz yaşamınızın mimarısınız ve her an kendi gerçekliğinizi oluşturuyorsunuz.
Yaşamınızda ''acı'' çekiyorsanız eğer, kendi özünüz ile ters düşmüşsünüzdür. Yani varlığınızın temel yasası olan sevgiyle ters düşmüşsünüzdür. O zaman bakın bakalım tohumlarınızın arasında ''bencillik'', ''kıskançlık'', ''hor görme'' gibi tohumlar var mı?
Alıntı
Yaşantınızın yollarında aylak aylak gezmek yerine, farkındalık giysisini üzerinize giyerek gezmeyi öğrenmek, daima sizin düşüncelerinizi denetlemenize katkıda bulunacaktır.
''Bir insana birşey öğretemezsin; sadece kendisinin farkına varmasına yardımcı olabilirsin.'' -Galileo
Bir arkadaşım bana dedi ki ''çocuğum doğduğu günden beri onu kaybetmekten korktum''. Bu hakim olamadığı bir düşünceydi. Sonra ne mi oldu, kızı ondört yaşına geldiğinde onu kaybetti. Farkındalıkla yaşadığınız taktirde nelerden korktuğunuzu ve bu korkularınızı oluşturan düşünce kalıplarınızı algılarsınız. Dilerseniz bunu değiştirmek ve dönüştürmek sizlerin elinde. Yeter ki isteyin.
Çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum; insanlar arzu ettikleri hayatı değil oldukları şeyi kendilerine çekerler. Kıskançlık, hoşgörüsüzlük, sabırsızlık, art niyet barındıran bir zihin arzu ettiklerine ulaşamaz, bu barındırdığı tohumların meyveleriyle yaşar. Bu yüzden zihinsel temizliğinizi yaparak, arzu ettiklerinizi ''hak etmeniz'' gerekmektedir.
Şu tarz konuşmalara çok rastlıyorum; ''İstediğim hiçbir şey olmuyor, falanca kişinin benden ne üstünlüğü var da o benim arzuladıklarıma sahip, adaletsiz dünya işte...'' Eminim sizler de rastladınız ya da belki de sizler de söylediniz. Elindekilere teşekkür edemeyen, başkalarını hor gören ve onların sahip olduğu şeyleri kıskanan bir zihin ne yazık ki arzuladığı yaşama kavuşamamaktadır. Bilemezsiniz belki bunlara sahip olan kişinin ne kadar sevgi dolu, olumlu tohumları vardır. Dış görünüşe aldanmayın, bu sizin algılayış biçiminizdir, gerçek olan özdür.
Yaşamdaki koşullarla savaşıyorsanız eğer, düşünce şeklinizi gözden geçirmelisiniz. Düşünce sisteminiz değiştiği anda dış koşulların nasıl değiştiğini siz de görecek ve hayretler içinde kalacaksınız. ''Bu kadar basit miydi?'' diye. Evet aslında bu kadar basit. Siz yaşamınızın mimarısınız ve her an kendi gerçekliğinizi oluşturuyorsunuz.
Yaşamınızda ''acı'' çekiyorsanız eğer, kendi özünüz ile ters düşmüşsünüzdür. Yani varlığınızın temel yasası olan sevgiyle ters düşmüşsünüzdür. O zaman bakın bakalım tohumlarınızın arasında ''bencillik'', ''kıskançlık'', ''hor görme'' gibi tohumlar var mı?
Alıntı