Bastırdığınız negatif hisler, özsaygı yitimi ve sorunları biriktirmiş doldurmuşsunuz. Zihniniz sizi bir transa sokup taştığını anlatıyor. Sonra sessizleşiyor ve zihniniz sustuğunda anlıyorsunuz konuştuğunu. Anksiyete yaşıyorsunuz işin özü. Öfkenizi boşaltın, hislerinizi kusun. Stresinizi doyasıya yaşayın. Sonra bunları hakedip Haketmediğinizi düşünün. Bunları hakettiğinizi düşünüyorsanız psikiyatrist ile görüşün. Bana kalırsa düşünüyor olsaydınız çare aramazdınız. Ben belli bir süre atarax kullandım. Tabi bu süreçte kötü şeyler kötü şeyleri çeker. Bilirsiniz. Baktım kendini mutlu etmeyeni kimse mutlu etmiyor. Kendini sevmeyeni kimse sevmiyor. Evren bile gülmüyor. O zaman küçük şeyleri büyütmenin saçmalığını, büyük gerçekçi sorunlarla karşılaşınca anladım. Stres ararsanız kum gibi. Kafanızı çevirin. İnsan mı sorun silin gitsin. İş mi zor yapın gitsin. Ölüm, hastalık dışı her türlü stres yaratacak şeye karşı zihnen duvar örün. Bu duvar da içinizi dolduracağınız iyi hisler, iyi olumlamalar ve özsaygıyla oluşur. Kendinizle şimdi uğraşmanız lazım. İyi şeyleri görmeyi, duymayı, rahat hissetmeyi, huzur duymayı isteyen bir haliniz var. Ona bunları verin. Şayet ertelerseniz zihniniz daha da örümcek ağına takılmış kelebek gibi hareketsiz kalacak. Bu sesler artacak. Oysa kelebek özgürce uçuşuyla ünlüdür. Sizin sadece kendinizi rahat bırakmanıza ihtiyacınız var.
Yukarıda şizofreni denmiş ama öyle bir durum yok. Şizofrenler gerçeklik algıları yıkılmış bireylerdir ve yaşadıklarını sorun olarak algılamazlar.