Zihin kontrolü hakkında

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
703
Tepkime puanı
1,221
Zihin kontrolü, telegram hakkında ne düşüyorsunuz? Maruz kaldınız mı? İnternette okuduğum yazılar ve videolar bana yeterli doğruluktaymış gibi gelmedi. İnsanlar sanki hastaymış da (bir grup şizofreni gibi), "Ben zihin kontrolüne maruz kaldım." diyorlarmış gibi geliyor. Çoğu anlatırken ne anlattığı da anlaşılmıyor. Değerli yorumlarınızı bekliyorum...
 

Red Robit

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
70
Tepkime puanı
255
Konum
𓂀
Zihin kontrolü öyle doğal ki :ʼ) Çünkü zihinlerimiz bizleri bireysellik rüyasıyla uyuturken, bu rüyadan uyananlar kendisi haricindeki her şeyin aslında gene kendileri olduğunu farkederler. El parmaklarımız mümkün müdür ki beynimizin güdümünden bağımsızlıklarını ilan edebilsinler? Tam olarak böylece de insancıklar Gerçekʼi bilenlerce daima manipüle edilirler. İnsan olma zannımız başlıca illüzyondur ve bizim bireyselliğimiz bile bize dikte ettirilen bir serapken, davranışlarımızın kontrol edilip edilemeyeceğinden mi kaygılanıyoruz ? Allah seni alsın ◠◠
 

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
703
Tepkime puanı
1,221
Bahsettiğim insanlar ya da örnekler diyeyim radyofrekansıyla hayatlarının karartıldığından kulaklarının içinde çip olduğundan bahsediyorlar. Açıkçası ben bunu merak ediyorum. Psikolojik, toplumsal, kimyasal olandan değil. Allah sizi daha çok alsın.
 
Ü

Üye silindi 58480

Bugün en gelişmiş dünya ülkeleri 5g' ye karşı çıkıyorlar.

Çünkü 5g için çok daha fazla baz istasyonu kurulacak. Bu baz istasyonları çok daha yoğun elektromanyetik yüksek gerilim hattı oluşturacak. Ve kanser vakaları da zaten 21. yy'a özgü bir hastalık iken, bu vakalar versiyon 2.0 a yükselmiş olacak.

Zihin kontrolü elektromanyetik olarak tam olarak istenilen doğrultuda hala yapılamıyor. Ama elektromanyetik baz istasyonları, insan zihnini bloklayıcı, mayıștıcı ve mental olarak sarhoş edici ve direnç kırıcı bir etkiye sahip.

Bu da insan beyninin kozmik alıcı ve verici olarak kainat ile uyumlu bir ruhsal alışveriş halinde olmasını bloklayan bir tımarhane deneyimi demektir.

Zaten burda sürgündeyiz ve tek umudumuz beyin gücü ile kozmik bilinç üzerinden asıl yurdumuza hak talep etmek iken, hapishanede doğmuş ve dış alemi artık hiç bilmeyen ve hapishaneye tapan bireyler haline getirilmek isteniyoruz. Çünkü bizim düşük enerjimiz ile beslenmeleri için birtakım varlıklara yem edildik. Onlar bizden beslendikce birileri ile yaptıkları anlaşmaya sadık kalıyorlar.

Dinler bizi uyandırmaya çalıştı hep. Siz hapishane yemekleri yiyorsunuz ama dış alemdeki yemekler daha güzel dedi. Siz hapishane bahçesine çıkıyorsunuz ama dışarıda çok güzel parklar, havuzlar var dedi. Siz hapishanede dostluk, aşk, tutku nedir bilmiyorsunuz ama dış alemde tatmadiginiz nimetler var dedi. Biz ise hapishanede sürekli günah işleyerek orada kalmaya can attiriliyoruz. Ama hapishanenin de sahibi Allah ve hapishaneye de belli aralıklarla ufuk açıcı insanları sokuyor. Peygamber dediğimiz duyu dışı algıları açık insanlar tarih boyunca asıl gezegenimjz olan gezegeni anlattılar. Bu gezegen içinde doğduğumuz bir hapishane ve nimet denen şeyi hiç tatmadık bile. Ama nimet peşinde koşmaktan aklımız tutuldu.
 

Red Robit

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
70
Tepkime puanı
255
Konum
𓂀
Sizin zihin onlarınsa Ruh dediği metafiziksel faktörle bu işi ileri evrede, hadsafhada yapabilen insanlara(!) denk geldim. Gözlemlerim esnasında bi' sempatizan olmaktan çok, bu olaya deneysel anlamda, neden-sonuç bağlamında yaklaştım. Etki ve tepki faktörüyle açıklanması bu çağın teknolojisiyle pek de mümkün olmayacak öylesine şahane olaylara tanık oldum ki; o gün bugündür kendi benliğimde zihnimin sınırlarını çözmeye, gerçekte ne olduğumu(zu) anlamaya/anlamlandırmaya çabalıyorum. Bitmek bilmeyen merakım ve açlığım sebebiyle kendi çapımda birbirinden mükemmel sonuçlar da aldım elbette ツ Bu anlamda insanlara tesir edip onları yönlendirecek cihazların üretilmesi mümkün müdür peki? Bu amaca hizmet eden cihazlar yeni değiller ki, tıpkı kanserin ve bilumum hastalıkların çarelerinin yıllar önce bulunmalarına rağmen belli çıkarlar uğrunda insanlıktan saklanmaları gibi, bu tarzdaki teknolojiler de ne yazık ki "saklı el" tarafından satranç tahtasının bi' kenarında hazır bekletiliyorlar. Bi' piyon oyunun başında ne denli önemsiz de olsa, sona doğru oyunun kaderine hükmedecek kadar güçlü olabilir. Keşke insanlar -hiç değilse kendi adlarına- daha akıllı olsalar :^)
 

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
703
Tepkime puanı
1,221
@dennise bu saatte bile yorum attığınız için teşekkür ederim. Sizin dediğiniz gibi radyo frekansı ile ilgili hala ileri boyutlarda bir gelişme olduğunu göremedim kendi kaynaklarımızda. Özellikle yabancı kaynaklarda daha fazla bilgi var. Peki Hasan Mezarcı hakkında ne düşünüyorsunuz?
 

Mr. Şeytan

Banlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2018
Mesajlar
220
Tepkime puanı
915
Konum
Zamanın dışında boşluğun içinde
Zihin kontrolüne değil de zihnimin okunmasına maruz kaldım. Güzel bir tecrübe değildi, sonrasında kendimi korumaya çalıştım ama baş ağrısı fazla oluyordu. İşin ehlinden küçük bir yardım alınca zihnimi okuyan kişiyi de hayatımdan çıkarınca işleri yoluna koymuştum.
 

Øn£ pØw£r

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
12
Tepkime puanı
2
bahsettiginiz islemi bazi cinler gerceklestiriyor. Bunlardan en onemlisi aciel ve dagon. internetiniz aciksa satanin gozu sizi zihin kontrolune sokabilir. Bide ruh kontrolu var bunu yapan cinin adı stygal
 
Ü

Üye silindi 58480

Elektromanyetik zihin kontrolü =telegram

Dünya büyüler ile yönetilir.

Elektro maji ile zihnin gardı düşürülür. Yani telegram dediğimiz. Her insanın bir elektromanyetik alanı vardır ve bu enerji alanı doğru akım ile akar. Siz bu akımın dalga boyunu saptayabilirseniz ve titreşim şiddetini tersten verirseniz olarak, tahtaya tebeşir yerine cetvel sürtmüș gibi ters psikolojiye sokabilirsiniz insanları.

Dünya büyüler ile yönetilir.

Astro-maji ile ay büyüleri yapılır, hatta yıldız haritanız üzerinden zaaf gösterdiğiniz periyotlarda kistirilip bağlanırsınız. Yönetici gezegenleriniz ile astrolojik olarak tersten tilsimlanirsiniz ve faydanıza gelen kozmik ıșınımları zararınıza kodlayarak kendinizi içten provake edersiniz. Sebebini de bulamazsınız.

Nöro-maji ile : beyninize sürekli telkinler verilir. Propoganda bir büyüdür. Subliminaller bir büyüdür. Çünkü beyin hepsini hem algılar hem de yargılayacak bilinç aralığında olamaz. Büyü zaten kaçak dövüşmektir.

Biyo-maji ile, haram kılınan kan, domuz, leș, VS gıdalar yiyeceğine katkı maddesi olarak katılır. Genetiğin bu gıdalarla eşleşmedigi için de zamanla zihin performansın da düşer ve başka telkinlere açık hale gelirsin. Epifiz bezini kireçleyerek kozmik bağımızı kesme girişimi var dünyada. Bunu da florur ile yapıyorlar. Çünkü kozmik bağı kopuk insan dünya malıdır. Halbuki insan bu hapishanede biraz yatıp çıkmak için var. Ama buranın gardiyanları bizi buranın laneti ile lanetlemek istiyorlar. Çünkü bizim asıl geldiğimiz yere bir daha alinmayacaklar.

Dünya büyüler ile yönetiliyor.
Dinler ise büyüleri kırmanın tek yolunun, büyülerin gücünü aldığı kaynağa seni direkt olarak ulaştırması dolayısı ile olduğunu söylüyor. Yani hakikate ulaştırmayan din, büyüyü kıramaz. Din seni dualiteden çıkaran bir kaynaktır. Büyüler ise senin üzerinde etkili olabilmesi için seni dualitede tutmayı başarmak zorundadır. Din uyandırır, sistem uyutur. Din seni en tepeden bakarak görmeye davet eder, şeytani sistem seni parçanın içinden görmeye zorlar. Böylece sen uyumaya ve uyuşmaya devam edersin.

Dünya büyülerle yönetiliyor.

Mesela bir başka büyü : psiko-maji

19 çeşit büyü var ana akım olarak. Çünkü dünya ifrit denen bir kralın egemenligindedir.
Teknoloji de ondadır, metafizik ve metapsisil fenomenlerin tamamı da onun krallığının nişanesidir. Bu yüzden teknoloji geliştirildi. Amaç : tekno-maji ile krallığının gereğini yaparak insan evladını cennete bir daha girmeyeceği hale getirmek. Çünkü hapishanedeki gardiyanlar masum insan sevmez. Suçlular haline gelmelerini isterler onların. Çünkü gardiyan olarak kalacaklardır ve herkesi kendileri gibi azaptan beslenecek hale getirmek isterler. İnsan uyanmazsa sistemin eline düşecek ve bile bile gerçeklerden zevk almayacak hale gelecektir.
 
Ü

Üye silindi 58480

Çünkü dünya ifrit denen bir kralın egemenligindedir.
Teknoloji de ondadır, metafizik ve metapsisil fenomenlerin tamamı da onun krallığının nişanesidir.

Zaten bu yüzden astral, durugörü, yüksek oranda zikir vb gibi fenomenlerde ruh zihinden ayrıșır ve öze doğru yol alarak, öz üzerinden bir kainat deneyimi yaşamak ister. Ama ne var ki zihin ve Öz arasındaki boyutun tüm çıkışları iblis ve onun taraftarları tarafından tutulmuştur. Burası iblisin.

Yani kozmik bilinç ile beşeri zihin arasındaki ara katmanda bir şeytani denetim vardır.

İşte bu yüzden iman zaafı olan, tevhidi deneyimlemeden bu fenomenlere kalkışanlar korkutuluyorlar.

Allah ne diyor Peygamberimize ? Onun gözü sapmadi ve dalmadı diyor. Yani Allah katına yükselirken öyle yoğun şeytani saldırıya uğruyor ki Allah onu Tevhid koridoru ile o ara katmandan geçiriyor. Cebrail Mertebe olarak Şeytandan daha rütbeli olduğu için şeytan çaresiz kalıyor. Şimdi bizim arınmış bir ölüm ile ölmemiz müstesna, buradan sonsuza kadar pek kolay çıkışımız da yok işin aslı. Çünkü cehennem denen de bir gezegen var ve aşağı yukarı bu gezegene benziyor. Ayetlerden sönmüş bir güneş ile tam aydinlatilamayan mat bir gezegen olduğunu anlıyoruz astronomik olarak. Belki de alacakaranlık ve volkanik patlamaların olduğu bir dipten aydınlanan gezegendir. Avatar canlanma olarak birkaç çeşit gezegen var. Cennet birkaç değişik gezegen ya da gezegen kümesi olabilir. Çünkü kategorilere ayrılmış. Adnen cennetleri, Firdevs cennetleri, VS. Ama cehennem tam sönmüş bir yıldızdir. Yani sanat, ışık, renk, sevgi vs söz konusu bile değil. Bi kere ışık yoksa psikolojik şifa da yok. Çünkü biz foton bazlı şifa üzere yaratıldık.

Daha önce yazdım sır ışıktadır. Işığın farklı spektrumlardaki salınımından yaşanan psikolojide başlar herşey. Misal seher vakitleri, mum isigindaki romantizm, güneşi iyi alan iç dekorlar, güneşli havalar vs.

Cehennemde ise ters salınım olacağını görüyoruz. Yani depresif ve nursuz.
 
Ü

Üye silindi 70925

Uyurken wifinin kapalı olması gerekiyormuş. Wifinin yaydığı Hertz güçlüymüş. Beyindeki su moleküllerini harekete geçirecek kadar. Kontrol sağlanıyormuş video da dinledim ne kadar doğru bilmem. Ama bu telefonu çok kullandığımda kendimi salak gibi ve inanılmaz uyuyşuk hissediyorum beynimi. Çok zararlı ama ne yazık ki tamamen kendimden koparamıyorum da.
 

Psichi

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Eki 2018
Mesajlar
74
Tepkime puanı
83
Bu konu çok geniş aslında. Psişik açıdan teknolojik açıdan psikolojik subliminal ya da İkna şartlama metodları açısından değişik yollar var. Hangi açıdan baktığına göre değişir. Telepatik mi teknolojik imkanlarla mı öncelikle bu solara bir açıklık getirip tartışmaya başlasak daha sağlıklı olur. Yani bir ilizyon gibi aslında. Hipnoz eder gibi bir kişi kendisi değil sizin ona görmesini istediğiniz şeyleri görüyorsa haliyle bunların üzerine düşünecektir sizde o kişinin ne düşüneceğini gösterdiğiniz şeylerle belirleyeceğinizden sizin düşünmesini istediğiniz şeyler için gerçek durumu gizleyerek o kişiye kendi gerçeğinizi sunduğunuzda o kişinin gerçeğe karşı iradesini sakatlayarak yönlendirmenize maruz kalmasıyla kendi düşüncesini seçimlerini kararlarını etkileyip yön vermenize neden olacaktır. Bir kişinin gerçek yerine sizin sunduklarınızı görüp onu kabul etmesi sağlanabilir. Bu sizin gösterdiğiniz şeyler sonucunda o kişinin ne düşüneceğini bilerek o düşüneceği şey için sonraki adımda doğru tahmin yapılmışsa o düşüneceği şeyin üzerine yine gösterilen şey önceden ayarlandığı için o kişinin bunun sonucunda aaa bak bana böyle olacağı söylenmişti oldu şimdide böyle olacak diyorlar kesin oda olur diye düşünmesine yol açarak göstericinin gösterdiklerini sorgusuz takip etmesine yol açar. Bu iş gizlide yapılabilir açık olarakta. Telepatik durumlarda bir taraf karşıya bağlıyken kendi düşüncesini gizleyerek karşı tarafı etkileyecek o kişi adına o kişiymiş gibi kendi düşüncesini o kişiymiş gibi içinden geçirerek o kişiye bu düşüncenin kendisine ait miş gibi sanmasına neden olarakta etkileyebilir. Bu durumun çeşitlerinden biriside bu vesvese denilen kurum aslında. Hipnozlada kişiye şartlamalar düşünceler aşılanarak yeni fikirlerin tohumlarını ekerekte zihin etkilenip kontrol altına alınabilinir. Yani zihin kontrolü olağan birşey. Bu durum birden fazla yol bir arada ve güçlü ve uzun süreli yapıldığında kişinin bir süre sonra kendi iradesinden bahsedilmeyecek derecede zihninin hakimiyetini kaybetmesine neden olmuşsa etkilenen bu kişi kendi zihninden geçirdiği düşüncelerin hiç birisinin kendisine ait olmadığının farkında olmadan yaşamaya devam etmesine yol açar ki. Zaten toplumsal zihin kontrolü için algı yönetimi yapılıyor psikolojik açıdan: yani çok geniş bir kavram bu. Hemde çok yönlü. Maruz kalan kişininde birden fazla türdeki zihin kontrolü etkisine maruz kalmış olması çok muhtemel şu zamanda.
 

Psichi

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Eki 2018
Mesajlar
74
Tepkime puanı
83
@dennise bu saatte bile yorum attığınız için teşekkür ederim. Sizin dediğiniz gibi radyo frekansı ile ilgili hala ileri boyutlarda bir gelişme olduğunu göremedim kendi kaynaklarımızda. Özellikle yabancı kaynaklarda daha fazla bilgi var. Peki Hasan Mezarcı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hasan mezarcımı? Sezarın hakkını sezara tanrının hakkını tanrıya vermek için döndü yine ?
 

Psichi

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Eki 2018
Mesajlar
74
Tepkime puanı
83
Zaten bu yüzden astral, durugörü, yüksek oranda zikir vb gibi fenomenlerde ruh zihinden ayrıșır ve öze doğru yol alarak, öz üzerinden bir kainat deneyimi yaşamak ister. Ama ne var ki zihin ve Öz arasındaki boyutun tüm çıkışları iblis ve onun taraftarları tarafından tutulmuştur. Burası iblisin.

Yani kozmik bilinç ile beşeri zihin arasındaki ara katmanda bir şeytani denetim vardır.

İşte bu yüzden iman zaafı olan, tevhidi deneyimlemeden bu fenomenlere kalkışanlar korkutuluyorlar.

Allah ne diyor Peygamberimize ? Onun gözü sapmadi ve dalmadı diyor. Yani Allah katına yükselirken öyle yoğun şeytani saldırıya uğruyor ki Allah onu Tevhid koridoru ile o ara katmandan geçiriyor. Cebrail Mertebe olarak Şeytandan daha rütbeli olduğu için şeytan çaresiz kalıyor. Şimdi bizim arınmış bir ölüm ile ölmemiz müstesna, buradan sonsuza kadar pek kolay çıkışımız da yok işin aslı. Çünkü cehennem denen de bir gezegen var ve aşağı yukarı bu gezegene benziyor. Ayetlerden sönmüş bir güneş ile tam aydinlatilamayan mat bir gezegen olduğunu anlıyoruz astronomik olarak. Belki de alacakaranlık ve volkanik patlamaların olduğu bir dipten aydınlanan gezegendir. Avatar canlanma olarak birkaç çeşit gezegen var. Cennet birkaç değişik gezegen ya da gezegen kümesi olabilir. Çünkü kategorilere ayrılmış. Adnen cennetleri, Firdevs cennetleri, VS. Ama cehennem tam sönmüş bir yıldızdir. Yani sanat, ışık, renk, sevgi vs söz konusu bile değil. Bi kere ışık yoksa psikolojik şifa da yok. Çünkü biz foton bazlı şifa üzere yaratıldık.

Daha önce yazdım sır ışıktadır. Işığın farklı spektrumlardaki salınımından yaşanan psikolojide başlar herşey. Misal seher vakitleri, mum isigindaki romantizm, güneşi iyi alan iç dekorlar, güneşli havalar vs.

Cehennemde ise ters salınım olacağını görüyoruz. Yani depresif ve nursuz.
Demişsiniz ki öz ile beşeri bilinç arasındaki bütün boyutlar o şeytani güç tarafından tutulup denetlenmektedir diye. Oysaki yerin ve 7 kat göğün ve bunların ikisi arasındaki herşey yalnızca ona aittir. Gerçek olan odur ve mutlak olanda odur. O dilemedikçe hiç kimsenin onun istemediği şeyi yapacak hükmü yoktur. Bahsettiğimiz bu katlar düşünce boyutudur. Ve düşüncenin boyutuda onu iyileştirip geliştirerek birleşerek kozmik akılla bütünleşerek gerçekleşir. Senin bunu şu an deneyip deneyimlememenin önemi yoktur. Çünkü boyutlar iç içe olduğu için zaten kurandada dediği gibi herşey içiçe yaratılmıştır diye senin bu boyutta yaptığın şey aynı anda diğer boyutların içerisindede gerçekleşir. Yani kişi deneyimlemese bile eğerki yaptığı şeylerin farkındalığı içerisinde gerçekleştiriyorsa bu kişinin kendi düşünce boyutunda yaşadığını söyleyebilir misin. Eğerki kişi bir anlık kozmik bilinç düzeyini tecrübe ettiyse Zaten bilinç eski haline gelmez artık. Bu düşünceyide bozmaya aralarda bulunan negatif enerjiler etki edemez senin bilincine. Allah dilediğini hidayete erdirir. Öyle ise allahın hidayete erdirdiği kişileride korkutacak bir durum kalmaz. O kişinin ruhu zaten mutlak iradenin güvencesi altındadır. O iblisler ancak inancı zayıf güçsüz kişileri avlayabilirler.
Oysaki bizin tek bilincine erişip son seviyeye kadar evrilebilmişsen zaten iblisler seninle uğraşarak zamam harcayıp enerji kaybetmezler. O durumlarda bizim onlardan değil onların bizden çekineceği hal olur. Negatiflilten beslenen varlıkların bizlerden daha üst boyut bilinci olduğunu düşünmemiz bile çok saçma çünkğ zaten buna inanmak aslında insanı zaten bir alt seviyeye düşürüp buna inanmasına yol açarak 1-0 geride başlamasına sebep odur. Yenilgiyi ya da aşşağıda olmayı baştan kabul etmişsen zaten o varlıkların kontrolü altındasındır demek olur. Bu sebeple aslında senin altındaki varlık üstündeyim hello dediğinde senin ona güzel kardeşim sen aşşağıdan baktığın için yukarıya beni aşşağıda zannediyorsun oysaki sen aşşağıdan baktığın için kendine kendini yukarıda sanıyorsun demek gerekir. O kişi bunu iyi anlar. Çünkü herşeyin üzerinde olan bir o vardır ki unutulmaması gereken şey içimizde onun bize verdiği ve hala yine ona ait olan ruhu taşıdığımız gerçeğidir. Bu sebeple onun ruhunu taşırken hiç bir varlığın üzerimize çıkıp bizi ezme durumu olamaz. Çünkü biz gerçek sonsuzluğu zaten içimizde yaşıyoruz ve o sonsuzluğun parçasıyız. Kişi tek tek düşünerek sayısal zekaya düştüğünde bu negatif varlıklarla uğraşır. Oysaki zihini sonsuzluğa bıraktığında sayılarla uğraşmazın herşey içerisinde kalır. Mutlak gerçek içimizde. Onun ışığı içimize yansıyor. Zaten parçası olduğun gerçekten ayrı düşüp sen o gerçeği kaybetmekten değilde beşerinden korkmuşsan kaybetmişsin demektir. Sahip olduğun gerçeği kaybetmekten korkam özünü yitirmekten korkan kişinin ara boyuttakilerle iblislerle uğraşacak işide niyetide yoktur zaten. Aslında bakarsan onlar kendi içerisinde birbirlerini yediğini gördüğün için senin ayrıca onlara bir kötülük yapmana bile gerek yok aslında. Sadece otur ve izle içlerindeki gerçek sonsuzluğu nasıl yitirip gerçeğin özünden kopup nasıl kaybettiklerini. Bir daha sonsuz olamayacaklarını bildiklerinden birbirlerine öfke kusuyorlar ve acısınıda çıkarabildikleri insanlardan çıkarıyorlar. İstiyorlar ki biz kaybettiysek herkes kaybetsin diye. Bırak kardeşim yesinler birbirlerini boyutlarıkı denetliyorlar kapılarımı tutuyorlar pasaportmu istiyorlar bırak istesinler sorsunlar. O sordukları kişiler biz değiliz o gördükleri kişileri biz sanmışlar sadece olay bu. Onlar daha bizim kim olduğumuzu anlayamadılar sadece...
 
Ü

Üye silindi 58480

Evet doğru şeyler yazmışsınız.

Gökler ve yer Allah'ındır. Ama şeytan da Allah'ındır.

Şeytan önlerinden, arkalarından, saglarindan, sollarindan mutlaka yaklasacağım der. Yanj tüm atmosfer ona bırakılmıştır.

Alllah şeytani bize gizli eli ile musallat edeceği bir sistemde bizi tutuyor. Ama bu sistemde rehavete yer yok. AAman canım Nasıl olsa şeytan Allah'ın kontrolünde derseniz Allahı aynı zamanda Kahhar ve cebbar olarak bulursunuz.

Allahın imtihanı vallahi göstermelik değildir. Sizin bilinç altinizdaki gizli kibrinize kadar işler. İnsanların çoğundaki Allah inancı vicdanlarını bastırmak içindir. Yuzeyseldir. Allah ise bunu illa ortaya çıkartır. Ve insan Allah ile arasını iyi tutarken bir anda ona düşman olabilir. Suur altındaki iman zaafı ona haber verildiğinde halini düzeltmez ve Yaratıcı ya meydan okuma eğilimi gösterir.

Şimdi Allahın şakası yok. Sonsuz merhamet sahibidir. Ama şakası yoktur.

Bu yüzden sakinmayan insan nefsine ve hazlarina ağır gelen imtihanda Allah'a düşman kesilir. Allah yalancı iman sevmez.


Şimdi ayetler açık : ahiret hayatından bize ulaşan bir ayet söyle der :

"ne yazık ki şeytan zanninda haklı çıktı ve yeryüzündekilerin büyük çoğunluğunu saotirdi" bu bilanco ve istatistik bilgisidir.

Başka bir ayet :

Dikkar edin de şeytan sizi Kuran ile aldatmasın.

Dehşet bir uyarı. Demem ki bu olacak. Osho lar fetolar olacak. Münferit yalancı imanlar olacak.

Bundan sakınmak Allah korkusu ile olur. Ama insanlar rehavete kapılarak Allahın sevilmesi gerektiğine kanaat getiriyorlar. New age akımları sevgi üzerinedir. Ama bu uyuşukluk getirir.

Halbukj Allah korku ile ümit arasındaki keskinlikte kalırsak zihnen en üst seviyede olacağımızı söylüyor. İnsanın bu devirde Allah korkusu kalmadı. Allah sevgisi ise son derece 2. Planda.

Bu da insanı şeytan denen varlığın eline sürüklüyor.
 

Psichi

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Eki 2018
Mesajlar
74
Tepkime puanı
83
Evet doğru şeyler yazmışsınız.

Gökler ve yer Allah'ındır. Ama şeytan da Allah'ındır.

Şeytan önlerinden, arkalarından, saglarindan, sollarindan mutlaka yaklasacağım der. Yanj tüm atmosfer ona bırakılmıştır.

Alllah şeytani bize gizli eli ile musallat edeceği bir sistemde bizi tutuyor. Ama bu sistemde rehavete yer yok. AAman canım Nasıl olsa şeytan Allah'ın kontrolünde derseniz Allahı aynı zamanda Kahhar ve cebbar olarak bulursunuz.

Allahın imtihanı vallahi göstermelik değildir. Sizin bilinç altinizdaki gizli kibrinize kadar işler. İnsanların çoğundaki Allah inancı vicdanlarını bastırmak içindir. Yuzeyseldir. Allah ise bunu illa ortaya çıkartır. Ve insan Allah ile arasını iyi tutarken bir anda ona düşman olabilir. Suur altındaki iman zaafı ona haber verildiğinde halini düzeltmez ve Yaratıcı ya meydan okuma eğilimi gösterir.

Şimdi Allahın şakası yok. Sonsuz merhamet sahibidir. Ama şakası yoktur.

Bu yüzden sakinmayan insan nefsine ve hazlarina ağır gelen imtihanda Allah'a düşman kesilir. Allah yalancı iman sevmez.


Şimdi ayetler açık : ahiret hayatından bize ulaşan bir ayet söyle der :

"ne yazık ki şeytan zanninda haklı çıktı ve yeryüzündekilerin büyük çoğunluğunu saotirdi" bu bilanco ve istatistik bilgisidir.

Başka bir ayet :

Dikkar edin de şeytan sizi Kuran ile aldatmasın.

Dehşet bir uyarı. Demem ki bu olacak. Osho lar fetolar olacak. Münferit yalancı imanlar olacak.

Bundan sakınmak Allah korkusu ile olur. Ama insanlar rehavete kapılarak Allahın sevilmesi gerektiğine kanaat getiriyorlar. New age akımları sevgi üzerinedir. Ama bu uyuşukluk getirir.

Halbukj Allah korku ile ümit arasındaki keskinlikte kalırsak zihnen en üst seviyede olacağımızı söylüyor. İnsanın bu devirde Allah korkusu kalmadı. Allah sevgisi ise son derece 2. Planda.

Bu da insanı şeytan denen varlığın eline sürüklüyor.
Güzel söylemişsiniz. Dediklerinize katılıyorum ama şunu demek istiyorum ki şeytanın insan iradesi üzerindeki hakimiyetide bir yere kadardır. Bir noktadan sonra insanı baskılayacak güçte değildir. İlahi ışığı içerisinde barındıran kişi onun üstesinden kolay şekilde gelir. Bu messiah dizisindeki bir sahnede geçen sözü örnek verirsem vaaz verirken mesihe birisi diyor ki şeytan seni yutsun. Oda diyor ki ben onun gözlerinin içine baktım. O beni yutamaz... bu örnekteki gibi elbet ki her insan o şeytanın gözlerinin içine balacak fakat şeytan seni yuttuğunu söylerse sen buna inanacak mısın? İnanmıyorsan zaten o seni yutamaz. Çünkü iyi ile kötüyü ayırt ettiğini anlar. İyiye içinden gelerek baktığında kötü olanı ancak şeytanın gözünde görürsün. Sen kötüyü istemedikçe şeytan seni yutamaz.
 
Üst