logii
Kayıtlı Üye
Yapay Zeka nedir ? sorusunun cevabını ancak zekanın ne olduğunu tanımlayabilirsek verebiliriz.Zeka; öğrenme, anlama ve düşünme yeteneğidir. Yapay Zeka; kısaca tanımlarsak, bilgisayarların öğrenme, anlama ve düşünme yeteneğine sahip olmasıdır diyebiliriz.Yani bizdeki zekanın yapay hali.Yapay Zeka kuramı ilk kez bilgisayar bilimlerinde ortaya konulmuştur.Bunu derken şunu kastediyorum: öncelikle Y.Z., yapay zeka kuramı olarak ilk kez bilgisayar bilimlerinde ortaya çıktı.Fi tarihinde birileri Y.Z. fonksiyonunu gerçekleştirecek bir oluşumu düşünmüş ve hayal etmiş olabilir 1 .Y.Z.’nın küçük bir işlevini gerçekleştirmiş olabilir.Ama bu yapay zeka kavramının o zamanlarda ortaya çıktığını göstermez.
Yapay Zeka kuramını her bilim adamı kendi araştırmaları neticesinde farklı bir kefeye koyabilmektedirler.Y.Z. için somut bir kılıf biçilemezken,Y.Z. kendini aşmaya çalışan bir alan haline gelmiştir.Bu alan, öyleki, bilgisayar bilimi doğduktan çok uzun süre geçmediği halde kendine çok ilgi toplayan ve geliştirilmesi için çok çaba sarfedilen bir alan olmuştur.Y.Z.’ ye uygun bir kılıf biçilememesinin nedeni üretildiği zekanın da somut bir kefeye konulamamasındandır.Peki niye bilimadamları, bu tam olarak saptanamayan ve anlaşılamayan insan zekasını bilgisiyarlarda simule etmek istiyorlar? sorusunun cevabı, bu bilim adamlarının bilgisayarın gerçekleştirmiş olduğu işlevin insanın gerçekleştirmiş olduğu işlev ile paralel veya aynı olduğunu zannetmelerindendir.Bunu açmak gerkirse;bu bilim adamları insanı bilgisayar gibi hesap yapıp bu hesaba göre hareket eden bir makine olarak görmektedirler.Kısacası bir bilgi işleme sistemi 2 olarak gördükleri insanı bilgisayarlara uyarlayabileceklerini düşünmüşlerdir.Bu düşüncenin yanlış olup olmadığı konusuna biraz değinmek istiyorum.öncelikle insan zekası tek bir nicelik ile ölçülemez.Eğer gerçekten zekayı öğrenme,anlama ve düşünme yeteneğinden ibaret diyorsak ki öyle diyoruz,o zaman insan zekası gruplandırılabilir diyebiliriz.Bu gruplandırma safhaları olarak size, ilgi ve kimilerinde doğuştan (kalıtımsal),kimilerinde sonradan kazanılan yetenek ve kabiliyet alanlarını örnek gösterebilirim.Her kişinin matematik zekası ile sosyal veya kültürel zekası bir olmaz.Aslında bunu iki kısımla sınrlandıramayız ama burda başlangıçta sayısal ve sözel olarak ikiye ayırmayı uygun görüyorum.Zaten bunu ilerde genişleteceğim.
Her insanın sayısal ve sözel alanlara ilgisi,bu alanlardaki beceri ve kapasitesi farklıdır.Eğer aynı olsaydı ya herkes üstün zeki bir Einstein ya da herkes gerizekalı bir Bus-s-s-h olurdu.Sonuçta bizim yaradılıştan gelen ve sonradan çevre etkisiyle kazandığımız;belki doğuştan olup ama keşfedemediğimiz,ya da kullanmayıp körelttiğimiz;veya sonradan geliştirerek elde ettiğimiz bir özel yeteneğe sahip olabiliriz.Bu yetenek içerisinde tabiki zekamız en büyük etki alanı.Zeka bir yetenektir,diğer yeteneklerin de kazanılmasında büyük rol oynayan bir yetenek.Dolayısıyla bir zincir gibi düşünebiliriz.Zinicirin en büyük halkasını zeka oluşturmaktadır.
Zeka için vücudumuzda adres olarak beyin gösterilir.Beyin zekanın beslenmesinde ve büyümesinde hormonal ve biyolojik bir kaynaktır.Aynı zamanda da bir barınaktır.Zeka vücudumuzda başka hiç bir yerimizde bulunmaz,boşuna aramayın.Beyin akıl ve zekanın iletişim kurmasını da sağlar.Ben burda akıl ve zeka farkına hiç değinmiyeceğim,çünkü konu fazla dağılabilir.Ona farklı bir makalemde yer ayırabilirim.Beyin zeka gelişiminin bel kemiği dediysek bunu boşuna demedik.İnsan beyni ile görür,duyar,anlar,öğrenir,hafızasında tutar.Beyni ile hisseder,kızar,üzülür,uyur.Sonuç olarak beyin tamamıyle bir evrendir.Biz bu evrende sadece bir galaksinin,bir sistemindeki bir gezegene inip onu tanımaya çalışmaktayız.Gerçekte bu evren belki de bizim üç boyutlu evrenimizden kat kat büyük olabilir.Zekayı besleyen beyin insanın psikolojik ve biyolojik bütün olayları yöneten ve değerlendiren bir merkez yönetim birimi olduğundan,beyin içindeki her olgudan da zeka etkilenmektedir diyebiliriz.Beynin fazla stres sonucunda yıpranması veyahut hormanların aşırı kullanımı ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan yan etkiler gibi bir sürü nedenden dolayı insan zekası gerileyebilmektedir.Bunun nedeni zekanın da kullanmış olduğu merkez yönetim biriminin gerçekleştirmeye çalıştığı görevi yerine getirememesidir.çünkü bu merkez verilen tahribat ve yapılmayan destekten ötürü fonksiyonelliğini yitirebilmektedir.Yapılan tahribata yukarıda dediğimiz gibi stres,hormanların aşırı kullanılması veya eksikliği;verilmeyen desteği de yetersiz beslenme ve yapılmayan beyin cimnastiği olarak görebiliriz.Buraya gelmemin amacı zeka beyinde tek başına işleyen bir yapıdan çok,çevre iş birimleriyle bir bütün oluşturan bir yapıya benzemektedir.Bu nedenledir ki biz bir bilgisayar da eğer zeka birimi oluşturmaya çalışıyorsak bu birimlerin hepsini bilgisayarda bulundurmalıyız.Benim asıl değinmek istediğim nokta burasıdır.
İnsan zekasının tam işleyebilmesi beş duyusundan en azından birinin olmasıyla mümkündür.Burnu ,ağzı , gözü, kulağı ve hissi olmayan bir insan üstün zeka sahibi olsa bile bu zekanın ölçümü nasıl olacaktır.Bir insan görerek,duyarak veya hissederek bir şeyi öğrenebilir veya anlayabilir.Bu beş duyudan hiç birisi olmayan insan hiç bir şey öğrenemeyeceği gibi yaşayamazda zaten.çalışan bir bedene sahip olabilir ama ruhu bomboştur.çünkü ruhun gelişimi de bizim sahip olduğumuz duyulara bağlıdır.Bilirsiniz ki bir duyusu eksik olan insanlarda muhakkak başka bir duyusunda gelişmişlik olur.Bunun nedeni de,eksik olan duyusunu bir başka duyusunun yardımıyla kapatmasıdır.Mesela görmeyen insanların 6. hissi veya duymaları çok kuvvetlidir.çünkü hayatı görerek değil duyarak veya hissederek yakalamaya çalışırlar.Bizi bu kadar etkileyen bu duyulardan hiç birisine doğuştan sahip olmayan bilgisayarlara eğer biz bu birimleri kazandırabilirsek ki hepsini kazandırmak gerekli mi? başka bir konu- belki kendi kendine öğrenebilen,anlayabilen ve düşünebilen bir makine meydana getirebilirizi kolayca diyemiyorum.çünkü insanoğlu mükemmel bir yaratılış şaheseri ve muazzam bir sanat eseridir.Ve bunun mükemmelliğini oluşturan zeka gibi insan beyninin bile anlamada zorlandığı bir yapının taklit edilmesi birebir mümkün değildir.Bilgi- işlem yapmada bilgisayar, insanı solda sıfır bırakır.
Bir nüsha makale veya kitapta geçen bir cümle: İsa öncesine dayanan Yunan tarihinde,Homer; belki de millattan önce 800 yılında ,eski bir tarihçi Polybios’un inandığı, bir Sparta diktatörü Nabis’in halktan yerleşimcilerden zorla vergi toplayan bir robot kullandığını bahsetmesiyle bize Y.Z. konusunu anımsatmıştır.
Bilgisayar Gücü ve İnsan Aklı-Yargıdan Hesaplamaya,Joseph Weizenbaum,bilgi işleme sistemiProf.J.Weizenbaum’un kitabında kullandığı bir tabirdir.
Mustafa ZEYBEK
Y.T.U. C.S.E.Department
Yapay Zeka kuramını her bilim adamı kendi araştırmaları neticesinde farklı bir kefeye koyabilmektedirler.Y.Z. için somut bir kılıf biçilemezken,Y.Z. kendini aşmaya çalışan bir alan haline gelmiştir.Bu alan, öyleki, bilgisayar bilimi doğduktan çok uzun süre geçmediği halde kendine çok ilgi toplayan ve geliştirilmesi için çok çaba sarfedilen bir alan olmuştur.Y.Z.’ ye uygun bir kılıf biçilememesinin nedeni üretildiği zekanın da somut bir kefeye konulamamasındandır.Peki niye bilimadamları, bu tam olarak saptanamayan ve anlaşılamayan insan zekasını bilgisiyarlarda simule etmek istiyorlar? sorusunun cevabı, bu bilim adamlarının bilgisayarın gerçekleştirmiş olduğu işlevin insanın gerçekleştirmiş olduğu işlev ile paralel veya aynı olduğunu zannetmelerindendir.Bunu açmak gerkirse;bu bilim adamları insanı bilgisayar gibi hesap yapıp bu hesaba göre hareket eden bir makine olarak görmektedirler.Kısacası bir bilgi işleme sistemi 2 olarak gördükleri insanı bilgisayarlara uyarlayabileceklerini düşünmüşlerdir.Bu düşüncenin yanlış olup olmadığı konusuna biraz değinmek istiyorum.öncelikle insan zekası tek bir nicelik ile ölçülemez.Eğer gerçekten zekayı öğrenme,anlama ve düşünme yeteneğinden ibaret diyorsak ki öyle diyoruz,o zaman insan zekası gruplandırılabilir diyebiliriz.Bu gruplandırma safhaları olarak size, ilgi ve kimilerinde doğuştan (kalıtımsal),kimilerinde sonradan kazanılan yetenek ve kabiliyet alanlarını örnek gösterebilirim.Her kişinin matematik zekası ile sosyal veya kültürel zekası bir olmaz.Aslında bunu iki kısımla sınrlandıramayız ama burda başlangıçta sayısal ve sözel olarak ikiye ayırmayı uygun görüyorum.Zaten bunu ilerde genişleteceğim.
Her insanın sayısal ve sözel alanlara ilgisi,bu alanlardaki beceri ve kapasitesi farklıdır.Eğer aynı olsaydı ya herkes üstün zeki bir Einstein ya da herkes gerizekalı bir Bus-s-s-h olurdu.Sonuçta bizim yaradılıştan gelen ve sonradan çevre etkisiyle kazandığımız;belki doğuştan olup ama keşfedemediğimiz,ya da kullanmayıp körelttiğimiz;veya sonradan geliştirerek elde ettiğimiz bir özel yeteneğe sahip olabiliriz.Bu yetenek içerisinde tabiki zekamız en büyük etki alanı.Zeka bir yetenektir,diğer yeteneklerin de kazanılmasında büyük rol oynayan bir yetenek.Dolayısıyla bir zincir gibi düşünebiliriz.Zinicirin en büyük halkasını zeka oluşturmaktadır.
Zeka için vücudumuzda adres olarak beyin gösterilir.Beyin zekanın beslenmesinde ve büyümesinde hormonal ve biyolojik bir kaynaktır.Aynı zamanda da bir barınaktır.Zeka vücudumuzda başka hiç bir yerimizde bulunmaz,boşuna aramayın.Beyin akıl ve zekanın iletişim kurmasını da sağlar.Ben burda akıl ve zeka farkına hiç değinmiyeceğim,çünkü konu fazla dağılabilir.Ona farklı bir makalemde yer ayırabilirim.Beyin zeka gelişiminin bel kemiği dediysek bunu boşuna demedik.İnsan beyni ile görür,duyar,anlar,öğrenir,hafızasında tutar.Beyni ile hisseder,kızar,üzülür,uyur.Sonuç olarak beyin tamamıyle bir evrendir.Biz bu evrende sadece bir galaksinin,bir sistemindeki bir gezegene inip onu tanımaya çalışmaktayız.Gerçekte bu evren belki de bizim üç boyutlu evrenimizden kat kat büyük olabilir.Zekayı besleyen beyin insanın psikolojik ve biyolojik bütün olayları yöneten ve değerlendiren bir merkez yönetim birimi olduğundan,beyin içindeki her olgudan da zeka etkilenmektedir diyebiliriz.Beynin fazla stres sonucunda yıpranması veyahut hormanların aşırı kullanımı ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan yan etkiler gibi bir sürü nedenden dolayı insan zekası gerileyebilmektedir.Bunun nedeni zekanın da kullanmış olduğu merkez yönetim biriminin gerçekleştirmeye çalıştığı görevi yerine getirememesidir.çünkü bu merkez verilen tahribat ve yapılmayan destekten ötürü fonksiyonelliğini yitirebilmektedir.Yapılan tahribata yukarıda dediğimiz gibi stres,hormanların aşırı kullanılması veya eksikliği;verilmeyen desteği de yetersiz beslenme ve yapılmayan beyin cimnastiği olarak görebiliriz.Buraya gelmemin amacı zeka beyinde tek başına işleyen bir yapıdan çok,çevre iş birimleriyle bir bütün oluşturan bir yapıya benzemektedir.Bu nedenledir ki biz bir bilgisayar da eğer zeka birimi oluşturmaya çalışıyorsak bu birimlerin hepsini bilgisayarda bulundurmalıyız.Benim asıl değinmek istediğim nokta burasıdır.
İnsan zekasının tam işleyebilmesi beş duyusundan en azından birinin olmasıyla mümkündür.Burnu ,ağzı , gözü, kulağı ve hissi olmayan bir insan üstün zeka sahibi olsa bile bu zekanın ölçümü nasıl olacaktır.Bir insan görerek,duyarak veya hissederek bir şeyi öğrenebilir veya anlayabilir.Bu beş duyudan hiç birisi olmayan insan hiç bir şey öğrenemeyeceği gibi yaşayamazda zaten.çalışan bir bedene sahip olabilir ama ruhu bomboştur.çünkü ruhun gelişimi de bizim sahip olduğumuz duyulara bağlıdır.Bilirsiniz ki bir duyusu eksik olan insanlarda muhakkak başka bir duyusunda gelişmişlik olur.Bunun nedeni de,eksik olan duyusunu bir başka duyusunun yardımıyla kapatmasıdır.Mesela görmeyen insanların 6. hissi veya duymaları çok kuvvetlidir.çünkü hayatı görerek değil duyarak veya hissederek yakalamaya çalışırlar.Bizi bu kadar etkileyen bu duyulardan hiç birisine doğuştan sahip olmayan bilgisayarlara eğer biz bu birimleri kazandırabilirsek ki hepsini kazandırmak gerekli mi? başka bir konu- belki kendi kendine öğrenebilen,anlayabilen ve düşünebilen bir makine meydana getirebilirizi kolayca diyemiyorum.çünkü insanoğlu mükemmel bir yaratılış şaheseri ve muazzam bir sanat eseridir.Ve bunun mükemmelliğini oluşturan zeka gibi insan beyninin bile anlamada zorlandığı bir yapının taklit edilmesi birebir mümkün değildir.Bilgi- işlem yapmada bilgisayar, insanı solda sıfır bırakır.
Bir nüsha makale veya kitapta geçen bir cümle: İsa öncesine dayanan Yunan tarihinde,Homer; belki de millattan önce 800 yılında ,eski bir tarihçi Polybios’un inandığı, bir Sparta diktatörü Nabis’in halktan yerleşimcilerden zorla vergi toplayan bir robot kullandığını bahsetmesiyle bize Y.Z. konusunu anımsatmıştır.
Bilgisayar Gücü ve İnsan Aklı-Yargıdan Hesaplamaya,Joseph Weizenbaum,bilgi işleme sistemiProf.J.Weizenbaum’un kitabında kullandığı bir tabirdir.
Mustafa ZEYBEK
Y.T.U. C.S.E.Department