Ya Sev Böyle Ya Da Terket

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında. En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Gözyaşlarınız da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak. Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur.

Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını. Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya. Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..." Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından. Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler. Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kâbusa dönüşür birden. Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size. Hoyrattır, bakmaz yüzünüze. Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkûm eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden. "İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz.

Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz. "Madem öyle..." nin çağı başlar ondan sonra. Mademki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, mademki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmistir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece. Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre. Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni. Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini. Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye. Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... Kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...

Ama sonra, ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden. Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi. Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye. Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden. Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz. Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...

Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.
Sürünür gidersiniz...

*Can Dündar
 

sarmaşık

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Eki 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
26
Konum
şimdilik kocaeli...
Aşk denince içim yanıyor. İnsanın küçücük kalbine sığan neden koskoca dünyasına sığamaz sanki...Neden istendikçe imkansız olur....Gözümün önünde ama hiçbir zaman dokunamadığım bir yıldız var. 8 yıldır içimde yanan bu ateşin elbet vardır bir sebebi. Bunca ısrarla dua edişimin de elbet. Dur bakalım film bitmedi,hala umudum var. Neyse dedim ya içim yanıyor....canım acıyor....
 

Ken

Kayıtlı Üye
Katılım
2 May 2011
Mesajlar
113
Tepkime puanı
35
Konum
Kocaeli
O ateşin sönmesi için iki yol var, çeken biri olarak bunu söyleyebilirim sana...

Birincisi, sevdiğini onun yanına gittiğinde ilk ona aşık olduğun zamanki gibi bulursan ve seni sevdiği olarak görürse...

İkincisi, onu unutturacak kadar, hatta daha iyi birisi karşına çıkıp da o aşkı başkasıyla yaşadığının farkına varmanla.

Birinci yol her zaman daha iyi ama ilişki zamanla tamir olmaz hale geliyor bir yerden sonra. O kişiye kavuşulsa dahi karşıdakinin senin onu gördüğü gibi görememesi yüzünden ben şahsen iyi hatırlamak uğruna kendimi geriye çekmiştim çünkü anıları çok değerliydi. O kişiyi severek hatırlamak isterim, acılarımı anımsatan biri olarak değil.

İkinci yolda ise yeni acılar geliyor işin içine ve iş daha çıkılmaz hale geliyor. Aynı acıları tekrar yaşayacağını bilerek ilerlemek, üstelik platonik kalması insanı umutsuz yapıyor. Sütten ağzım yanınca bırak yoğurdu, peynir bile yemekten korkuyorum...

Hayatın dertlerinin üstüne bir de aşk girince, dağılmamak mümkün değil ama ne fayda. Gönül sarıldı mı bir kere bırakmıyor ki...
 
Üst