Güçlü irade sahibi bir insana varlıkların etki edememesinin asıl nedeni, onun içsel kapılarını sıkı sıkıya kapatmış, enerjisel alanını adeta bir kale gibi tahkim etmiş olmasıdır. Bu tür insanlar ruhsal düzlemde ayakta dimdik duran fenerler gibidir; ışıkları nettir, yönleri bellidir ve karanlık o ışığa kolay kolay yaklaşamaz. Çünkü irade, sadece bir kararlılık değil; ruhun en derin katmanlarında yankılanan bir güçtür. Zihinsel dağınıklığa, duygusal boşluklara, korkuya ve teslimiyete yer bırakmayan bir hâkimiyettir bu. Ve düşük frekanslı varlıklar ister cin, ister astral parazit, ister negatif düşünce formu olsun daima çatlakları arar. Zayıflığı, kararsızlığı, korkuyla açılmış ruh kapılarını koklarlar. Ama güçlü bir irade, bu kapıları daha baştan mühürler.
İrade sahibi bir kişi, kendi iç âlemine hükmedebildiği için dış müdahaleye gerek bırakmaz. Kendini tanır, neye izin vereceğini, neye duvar çekeceğini bilir. Bu da onu görünmeyen saldırılara karşı doğal bir zırh gibi korur. Varlıkların etkileyebildiği kişiler genellikle bir boşluk içindedir; iç çatışmalar, çözülememiş korkular, bastırılmış öfke ya da inançsızlık bu boşlukları büyütür. Ama iradesi kuvvetli bir insan, o boşlukları önce kendisi doldurur. Kendi içindeki karanlıkla yüzleşmiştir, bu yüzden dışarıdan gelen karanlıkla savaşması gerekmez çünkü onu içine alamaz.
Bu kişiler, enerjisel olarak bir çınar gibi kök salar. Sarsılmaz bir niyet, berrak bir zihin ve karanlıkla dost olmayan bir kalple yürürler. Varlıkların en çok korktuğu şey de budur. Kendini bilen, kendine hâkim, içini dışına açmamış bir bilinç. Çünkü böyle bir insana yaklaşmak, karanlık için kör edici bir ışığın içine yürümek gibidir ve hiçbir gölge, ışığın tam kalbine tutunamaz.
İrade sahibi bir kişi, kendi iç âlemine hükmedebildiği için dış müdahaleye gerek bırakmaz. Kendini tanır, neye izin vereceğini, neye duvar çekeceğini bilir. Bu da onu görünmeyen saldırılara karşı doğal bir zırh gibi korur. Varlıkların etkileyebildiği kişiler genellikle bir boşluk içindedir; iç çatışmalar, çözülememiş korkular, bastırılmış öfke ya da inançsızlık bu boşlukları büyütür. Ama iradesi kuvvetli bir insan, o boşlukları önce kendisi doldurur. Kendi içindeki karanlıkla yüzleşmiştir, bu yüzden dışarıdan gelen karanlıkla savaşması gerekmez çünkü onu içine alamaz.
Bu kişiler, enerjisel olarak bir çınar gibi kök salar. Sarsılmaz bir niyet, berrak bir zihin ve karanlıkla dost olmayan bir kalple yürürler. Varlıkların en çok korktuğu şey de budur. Kendini bilen, kendine hâkim, içini dışına açmamış bir bilinç. Çünkü böyle bir insana yaklaşmak, karanlık için kör edici bir ışığın içine yürümek gibidir ve hiçbir gölge, ışığın tam kalbine tutunamaz.