Var olmayan bir dünyanın sanal gerçeklikleri

  • Konbuyu başlatan Üye silindi 56746
  • Başlangıç tarihi
Ü

Üye silindi 56746

Bir restoran düşünün, ziyaretçi değerlendirmeleriyle şehrin en iyi restoranı seçilsin, tüm bloggerlar, ünlüler, turistler rezervasyon yaptırmak için sıraya girsin ama o restoran asla var olmamış olsun. Hadi canım olur mu öyle şey dediğinizi duyar gibiyim. Gelin, kulağa şaka gibi gelse de tamamen gerçek olan bu durum üzerinden gerçekliğin, algılarımız karşısındaki yenilgisini değerlendirelim.

Vice News’in yazar kadrosundan Oobah Butler 2018 yılının başında dünyanın en çok kullanılan gezi tavsiye uygulamalarından TripAdvisor’da bir restoran kaydı gerçekleştiriyor. Fakat bir farkla restoran gerçekte yok.

Butler bir web sitesi hazırlıyor. Sosyal medya hesaplarını açıyor. Ve tamamen hayalde var olan restoran hayata geçiyor. İsmi ise “The Shed” yani Kulübe. Butler, The Shed’in sosyal medya hesaplarında paylaşmak için yemek fotoğrafları çekiyor ancak bunlar da tıpkı restoran gibi gerçek yemek değil. Örneğin güzel bir yemek tabağı gibi sunulan fotoğraflardan biri tuvalet tabletinden oluşuyor enfes gözüken soslar ise tıraş köpüğü.

The Shed’in tanıtımında “Yalnızca Rezervasyonla Hizmet Vermekte Olan” bir restoran olduğu yazıyor ve Butler arkadaşlarına TripAdvisor’a girip The Shed hakkında pozitif yorum yapmalarını istiyor. Pozitif yorumlar arttıkça olmayan restoran The Shed’in puanları yükseliyor. Hal böyle olunca insanların merakı giderek artıyor ve artan takipçiler bu restoranın yemeğini deneyimlemek isteyenler rezervasyon yaptırmak için aramaya başlıyorlar. Ama Butler full kapasite çalıştıklarını ve 6 – 7 hafta sonraya rezervasyon kabul edebileceklerini söylüyor.

Bu arada sistematik olarak pozitif yorumlara devam ediyor. Instagram hesabından düzenli olarak paylaşımlar yapıyor ve olmayan restoran The Shed dilden dile yayılmaya başlıyor. Butler sadece bu yalanını aynı şekilde sürdürerek The Shed’i TripAdvisor’da 5 tam puan ve mükemmel yorumlarla Londra’nın bir numaralı restoranı haline getiriyor. Ve rezervasyon için haftalardır bekleyen müşterilerini arayarak gelmek isterlerse rezervasyonlarını yapabileceğini söylüyor.

Tabi ki müşteriler büyük bir mutlulukla rezervasyon taleplerini yineliyorlar. Ortada olmayan restoranın müşterileri gelmeden önce Butler hazırlıklara başlıyor. Evinin arka bahçesini düzenliyor birkaç masa ekliyor, arkadaşlarından serviste yardımcı olmaları için destek istiyor ve dillere destan olan yemekleri için marketten mikrodalgada ısıtılacak hazır yemek çeşitleri alıyor. Müşteriler geldiğinde onları bu özel deneyim için bahçeye götürürken gözlerini bağlıyor. Mikrodalgada ısıttığı yiyecekleri sadece tabaklara koyarak müşterilerine servis ediyor. Bu mükemmel (!) deneyimi yaşayan müşteriler aslında olmayan bir restoranda yedikleri hazır yemeği şöyle değerlendiriyor:
“Londra’nın en iyi restoranında bu deneyimi yaşamak harikaydı”

Bu deneyi okuduktan sonra aklıma Yunanlı Filozof Epiktetos’un, “Olaylar önemli değildir; onları algılayışımız önemlidir.” sözü geldi. İnternet yorumları, sosyal medya ve başkalarının yaşadığı deneyimler algımızı nasıl da gerçekliğin ötesine çıkartıyor. Gerçekliğin dışına çıktığımız anda algımız üzerindeki kontrolümüzü de kaybediyoruz.

Peki kontrol bizde değilse kimde?
Kontrol; algımızı, hayatımızı, düşüncelerimizi, davranışlarımızı hatta duygularımızı şekillendirme misyonu yüklenen sosyal medya ve internette. Teknolojinin, toplumdaki gerçekliği belirleyici hale geldiğini yadsıyamayız. Özellikle internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte oluşturulan çevrimiçi iletişim, bireyleri sanal bir gerçeklik üzerinden iletişim kurmaya yöneltmekte.

Gelişen teknolojiye bağlı olarak oluşan sanal dünya ve sanal kültür, insanların hayatlarında yeni bir “gerçeklik” anlayışının oluşmasına neden olmaktadır. Bu gerçekliğin, toplumsal hayattaki varlığı ise şaibeli. Tıpkı bu restoran örneğinde olduğu gibi birçok tüketim davranışımızda başkalarının deneyimlerine bağlı bir şekilde kitle psikolojisiyle hareket ettiğimiz gibi toplumsal olaylara verdiğimiz tepkiler veya olaylara karşı takındığımız tutumlarda yine internet dünyasının bize dayattığı düşünce kalıplarına göre şekil almakta.
Her gün internette, sosyal medyada gözümüzün önüne onlarca fotoğraf, söz, haber geliyor. Bu haberlerden, görsellerden kaçının doğru olduğunu, kaçının güncel olduğunu dahi sorgulamadan ya beğeni yapıyor ya yorumlar yazıyor ya da paylaşarak elden ele ulaşmasını sağlıyoruz. Ama hiç düşünmüyoruz, “Ya doğru değilse?” Hadi bu soruyu es geçtik %100 doğru olduğunu düşündük ve insanlığı kurtaracak olduğuna inandığımız bu paylaşımı yaptık kaç dakika sonra ilgimizi farklı bir konuya çevirerek güldük?

Farkında mısınız? Algımız, duygularımız, düşüncelerimiz, gerçekliğimiz giderek bizden uzaklaşıyor ve bizler sanal bir dünyanın dayatılmış gerçekliğinde var(mışız) gibi yaşıyoruz.

ALINTI
 
Üst