Umudun Kadar Özgürsün

cibabu

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Ara 2009
Mesajlar
385
Tepkime puanı
169
Evrende muhteşem mükemmellikte bir denge var.

Her şey birbirine kılavuzlanmış bir zincirle bağlı durumda.

Zincirin halkalarından biri zayıfladığında hassas olan bu mükemmel denge, hemen uyarı veriyor.

Yaşam, zayıf olanı hemen devre dışı bırakıyor.

Yaşam, özgür olabilen için daha uzun. Özgür olmayan, dengenin mükemmelliği gereği, bu sağlam zincir dışına itiliyor.

Gündelik yoğunluktan bir an sıyrılıp, doğayı bir süre alıcı gözle yakından izlemeye başladığınızda, bu mükemmelliğin farkına kolayca varabilirsiniz.

En yakınınızda, kendi vücudunuz bile güzel bir örnek aslında incelemek için.

Bir çiçeğe, bir ağaca, gökyüzündeki bulutlara, uzaktaki dağlara, yakındaki denize, pencereden görünen kuşlara baktığınızda, her birinin de kendi içinde bir dünya olduğuna tanıklık edebilirsiniz.

Yaratılan her şeyde; ne bir eksik, ne bir fazla.

Yaşam, temel olan.

Akıp giden zaman içinde, kurulu dengeye uyarak yaşamak aslolan.

Bu denge basit bir anlatımla, süreklilik taşıyan iki temel farklılığa dayanıyor.

Her şeyin bir "ötekisi" var:

Karanlık - aydınlık,

Sıcak - soğuk,

Siyah - beyaz,

İyi - kötü,

Güzel - çirkin,

Hızlı - yavaş,

Hırçın - sakin,

...

İnsanoğlunun elinde büyük bir beceri var.

İstediğine ulaşma çabası.

Umudu taşımak.

Değişim için, gelişim için umut taşımalı her birey.

Umudunuz yoksa eğer; değişim için, gelişim için, yaşamınızı uzatabilmek için de bir çabanız yok demektir. Kötüden iyiye, çirkinden güzele, siyahtan beyaza yolculuğunuz henüz başlamamış demektir.

Bu durumda ancak size sunulanla yetinmek zorundasınız.

Özgür değilsiniz.

Ya çaba gösterecek, umudunuzu taşıyacaksınız hayatınıza; ya da başkaları tarafından yönetilmeye, önünüze konulanla yetinmeye mahkum edeceksiniz kendinizi.

Özgürlük, sahip olabileceğimiz en değerli şey.

Alıntı
 

dreamy

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Eyl 2010
Mesajlar
272
Tepkime puanı
27
Ya çaba gösterecek, umudunuzu taşıyacaksınız hayatınıza; ya da başkaları tarafından yönetilmeye, önünüze konulanla yetinmeye mahkum edeceksiniz kendinizi.

Yazıda sadece bu paragrafa katılmıyorum.
Özgürlüğü bir seçenek olarak değil, zaten sahip olduğumuz ve başka alternatifi olmayan bir şey olarak görüyorum.Her insanın yaşama amacı ve umudu vardır.Umudum yok diyen insanın bile vardır.
her insan öyle yada böyle özgürdür bence.

Hangi insan başkaları tarafından yönetilmek isterki ? Herkes özgürlüğü kazanmaya çalışıyor ama hayat bu kadar basit değil ve sana özgürlüğü bir anda vermiyor. bunun için oldukça zor yollardan geçiyoruz ve onu hak etmek için bedel ödüyoruz..
 

p4inkiLLer

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
142
Hangi insan başkaları tarafından yönetilmek isterki ? Herkes özgürlüğü kazanmaya çalışıyor ama hayat bu kadar basit değil ve sana özgürlüğü bir anda vermiyor. bunun için oldukça zor yollardan geçiyoruz ve onu hak etmek için bedel ödüyoruz..

Başkaları tarafından yönetilmek isteyen o kadar çok insan var ki. Sorumluluk almaktan korkan herkes kendisini bir başkasının yönetmesine izin verir. Adına ister tanrı deyin ister yönetici. Din adına, toplum adına, tanrı adına ordular kurulur, suçlar işlenir. Sadece sevap olduğu için iyilik yapılır, günah olduğu için kötülükten kaçılır. Bu özgürce davranmak mıdır? Ben söyliyeyim, bu sorumluluk almamak için, arzu ve korkunun kıskacı içinde oradan oraya savrulmaktır.

Bir de şöyle bir soru var: Bir kişi diktatör olduğu için milyonlarca kişi onun kölesi mi olur, yoksa milyonlarca kişi köle olduğu için bir kişi diktatör mü olur?

Dediğiniz şu ise buna ben de katılıyorum: İnsan özgür olup olmayacağını kendi seçer ancak devlet ve toplum insanın özgürlüğünü son derece kısıtlıyor. Bu durumda iki seçeneğiniz var, ya o kuralların olduğu yerde yaşamayı tamamen reddedip kendinize yeni bir dünya kurarsınız ya da onları görüp gerçek özgürlüğü de biliyorsanız bunlara aldırış etmezsiniz. Bedeni özgür olmasa bile insan içinde tanrıyı saklıyor, istediği zaman dünya denen rüyadan kendisini sıyırabilir.
 

dreamy

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Eyl 2010
Mesajlar
272
Tepkime puanı
27
Başkaları tarafından yönetilmek isteyen o kadar çok insan var ki. Sorumluluk almaktan korkan herkes kendisini bir başkasının yönetmesine izin verir. Adına ister tanrı deyin ister yönetici. Din adına, toplum adına, tanrı adına ordular kurulur, suçlar işlenir. Sadece sevap olduğu için iyilik yapılır, günah olduğu için kötülükten kaçılır. Bu özgürce davranmak mıdır? Ben söyliyeyim, bu sorumluluk almamak için, arzu ve korkunun kıskacı içinde oradan oraya savrulmaktır.

İnsanlar özgürlüğün ne olduğunu görene dek özgür olamazlar. Köle olmayı seçen insanlar henüz özgürlüğün ne olduğunu bile bilmiyorlar. 'ben özgürüm' diyen insanlar tanıyorum ama yaşadığı hayata baktığımda hiçte öyle görünmüyor.neye göre,kime göre. Özgürlük kavramı çok göreceli ve herkese göre farklı bir limiti var..
 

sentiosecreto

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Kas 2016
Mesajlar
3
Tepkime puanı
1
Evrende muhteşem mükemmellikte bir denge var.

Her şey birbirine kılavuzlanmış bir zincirle bağlı durumda.

Zincirin halkalarından biri zayıfladığında hassas olan bu mükemmel denge, hemen uyarı veriyor.

Yaşam, zayıf olanı hemen devre dışı bırakıyor.

Yaşam, özgür olabilen için daha uzun. Özgür olmayan, dengenin mükemmelliği gereği, bu sağlam zincir dışına itiliyor.

Gündelik yoğunluktan bir an sıyrılıp, doğayı bir süre alıcı gözle yakından izlemeye başladığınızda, bu mükemmelliğin farkına kolayca varabilirsiniz.

En yakınınızda, kendi vücudunuz bile güzel bir örnek aslında incelemek için.

Bir çiçeğe, bir ağaca, gökyüzündeki bulutlara, uzaktaki dağlara, yakındaki denize, pencereden görünen kuşlara baktığınızda, her birinin de kendi içinde bir dünya olduğuna tanıklık edebilirsiniz.

Yaratılan her şeyde; ne bir eksik, ne bir fazla.

Yaşam, temel olan.

Akıp giden zaman içinde, kurulu dengeye uyarak yaşamak aslolan.

Bu denge basit bir anlatımla, süreklilik taşıyan iki temel farklılığa dayanıyor.

Her şeyin bir "ötekisi" var:

Karanlık - aydınlık,

Sıcak - soğuk,

Siyah - beyaz,

İyi - kötü,

Güzel - çirkin,

Hızlı - yavaş,

Hırçın - sakin,

...

İnsanoğlunun elinde büyük bir beceri var.

İstediğine ulaşma çabası.

Umudu taşımak.

Değişim için, gelişim için umut taşımalı her birey.

Umudunuz yoksa eğer; değişim için, gelişim için, yaşamınızı uzatabilmek için de bir çabanız yok demektir. Kötüden iyiye, çirkinden güzele, siyahtan beyaza yolculuğunuz henüz başlamamış demektir.

Bu durumda ancak size sunulanla yetinmek zorundasınız.

Özgür değilsiniz.

Ya çaba gösterecek, umudunuzu taşıyacaksınız hayatınıza; ya da başkaları tarafından yönetilmeye, önünüze konulanla yetinmeye mahkum edeceksiniz kendinizi.

Özgürlük, sahip olabileceğimiz en değerli şey.

Alıntı
 

sentiosecreto

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Kas 2016
Mesajlar
3
Tepkime puanı
1
Yazınız ,değindiğiniz şeyler çok güzel ama yaşamın zayıf olanı devredışı bıraktığını ya da özgür olabilen için daha uzun olduğunu düşünmüyorum. Yaşam hakkında böyle genellemeleri de doğru bulmuyorum. Dediğiniz gibi her şeyin iki kutbu var. Yaşam zayıf olanı devredışı bıraksaydı iyinin kötüsü , güzelin çirkini olabilir miydi? Yaşam zayıflığı da yüceliği de var oluşu da yok oluşu da bize aynı anda sunamaz mı ? Bence yaşam dengesizliğiyle bize bir denge sunuyor diye düşünüyorum. Özgür olma konusunda da kafam çok karışık. Özgürlüğü tanımlayıp , tanımınıza göre yaşanılabilirliğine de değinebilirseniz çok sevinirim.
 
Üst