"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Toplumsal Vahşileşmenin Altında Yatan Sebepler

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Ori

🌙
Moderator
Son yıllarda, toplumların farklı kesimlerinde artan bir vahşileşme eğilimi gözlemleniyor. İnsanların birbiriyle olan ilişkilerinde azalan empati, artan öfke patlamaları ve agresif tutumlar, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde birçok sorunu beraberinde getiriyor. Bu olgunun temelinde toplumdaki karmaşa, stres, ekonomik sorunlar, adaletsizlik ve iletişim eksikliği gibi unsurlar yer alıyor. Peki, bu faktörler nasıl bir araya geliyor ve insanları bu kadar gergin hale getiriyor?

1. Karmaşa ve Stres: Modern Yaşamın Baskısı
Modern yaşam, insanlara büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda ciddi baskılar da yaratıyor. Hızlı şehirleşme, sürekli değişen teknolojiler ve bireyler arası rekabet, insanların kendilerini sürekli bir yarış içinde hissetmelerine neden oluyor. Bu yarış içinde zihinsel sağlığa yeterince önem verilmediğinde, insanlar doğal bir savunma mekanizması olarak daha sinirli ve tepkisel hale gelebiliyor.

Karmaşanın hüküm sürdüğü bu ortamda bireyler, kendilerine ve çevrelerine zaman ayırmakta zorlanıyor. Aile bağlarının zayıflaması ve toplumsal destek sistemlerinin eksikliği, stresi daha da artırarak bireylerin öfke ve hayal kırıklığına kapılmasına neden oluyor.

2. Ekonomik Sorunlar: Hayatta Kalma Mücadelesi
Ekonomik zorluklar, bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir faktör. İşsizlik, düşük ücretler ve artan yaşam maliyetleri, bireylerde tükenmişlik hissi yaratıyor. Maddi kaygılar, insanları öfkeli ve savunmacı bir ruh haline sokarak, toplumsal dayanışma yerine bireysel çıkarların ön plana çıkmasına neden oluyor.

Ekonomik adaletsizliklerin derinleştiği toplumlarda, zengin ile yoksul arasındaki uçurum büyüdükçe sosyal huzursuzluk da artıyor. Bu durum, bireyler arası çatışmaları körükleyerek toplumun genel atmosferini olumsuz yönde etkiliyor.

3. Adaletsizlik: Güvenin Kaybolması
Adalet duygusu, bir toplumun ayakta kalabilmesi için en temel unsurlardan biridir. Ancak birçok kişi, sistemin adil olmadığını düşündüğünde, kendini çaresiz ve öfkeli hissedebilir. Bu, bireylerin şiddete veya radikal tepkilere yönelmesine neden olabilir.

Adaletin sağlanamadığı durumlarda insanlar, sorunlarını çözmek için kendi yöntemlerine başvurabilir. Bu da toplumsal düzeni tehdit eden kaotik bir ortam yaratabilir. Güven eksikliği, toplumsal bağları zayıflatarak bireylerin birbirine daha yabancı ve düşman hissetmesine yol açar.

4. İletişim Eksikliği: Empati Yoksunluğu

Teknolojik gelişmelerle iletişim olanakları artsa da, insanlar arasında derin bağlar kurmak giderek zorlaşıyor. Sosyal medya platformları, yüz yüze iletişim yerine hızlı ve yüzeysel diyalogları teşvik ediyor. Bu durum, empati kurma yeteneğimizi köreltebiliyor.

İletişim eksikliği, yanlış anlamaları ve kutuplaşmayı artırıyor. İnsanlar, kendileri gibi düşünmeyenleri "öteki" olarak görmeye daha meyilli hale geliyor. Bu durum, bireylerin sorunlarını çözmek yerine daha çok çatışmaya yönelmesine neden oluyor.
 
2. Ekonomik Sorunlar: Hayatta Kalma Mücadelesi
Bu maddeye çok katılmıyorum. Hayvan aç, insan tokken kudurur- derler ve son derece doğru. Üstümüze gözümüze bakarak sürenler lüks araçlar, hayvanlara çarpıp geçenler onlar, burda beslemeyin şurda beslemeyin pencereme geliyor pisletiyor diyenler tuzu kuru tipler.
Evet tabiki fakirlerde de çok var cahil ve bencil kişiler. Ama bu ülkede zengin şımarıklığı sorunu var... ee tabi adalet mekanizması ağır aksak olduğundan parayı verip kurtulurum hesabı yapıyorlar.
 
Bu maddeye çok katılmıyorum. Hayvan aç, insan tokken kudurur- derler ve son derece doğru. Üstümüze gözümüze bakarak sürenler lüks araçlar, hayvanlara çarpıp geçenler onlar, burda beslemeyin şurda beslemeyin pencereme geliyor pisletiyor diyenler tuzu kuru tipler.
Evet tabiki fakirlerde de çok var cahil ve bencil kişiler. Ama bu ülkede zengin şımarıklığı sorunu var... ee tabi adalet mekanizması ağır aksak olduğundan parayı verip kurtulurum hesabı yapıyorlar.
Temel sebeplere değinmeye çalıştım. Bu maddeler dışında da yığınla sorunlar mevcut sevgili Rhea. Umarım bahsettiğin tipler tez zamanda ölür.
 
Yüz yüze iletişim
Erken döneme dikkat ederseniz şayet ; yakınlık kurmadığınız insanlardan ya arz edersiniz ya da rica. ( Bknz resmi mektuplar, dilekçeler )
Birey sizin için yakınsa Sevgili .. ile başlarsınız. ( Bknz tebrik kartları, mektuplar ) Hızlı diyaloglar yerine adaplı ve açıklayıcı iletişimin olduğu zamanlar.

Günümüz teknolojisiyle yazım diyaloglarına baktığımızda anlaşılmaz cümleler bütünüyle karşılaşıyoruz. Çünkü anlık etkileşimin geldiği boyut hem kişisel alan ihlaline açık hem de dil bilgisinden muaf karakterler ile muhatap olmaya açık. Bu yüzden yüz yüze iletişim şart.
 
Erken döneme dikkat ederseniz şayet ; yakınlık kurmadığınız insanlardan ya arz edersiniz ya da rica. ( Bknz resmi mektuplar, dilekçeler )
Birey sizin için yakınsa Sevgili .. ile başlarsınız. ( Bknz tebrik kartları, mektuplar ) Hızlı diyaloglar yerine adaplı ve açıklayıcı iletişimin olduğu zamanlar.

Günümüz teknolojisiyle yazım diyaloglarına baktığımızda anlaşılmaz cümleler bütünüyle karşılaşıyoruz. Çünkü anlık etkileşimin geldiği boyut hem kişisel alan ihlaline açık hem de dil bilgisinden muaf karakterler ile muhatap olmaya açık. Bu yüzden yüz yüze iletişim şart.
Evet kesinlikle yüz yüze iletişim önemli👻
Belirsizliklerin ortadan kalkması, gerçek insani ilişkilerin kurulması için insanlar teknolojik aletlerin arkasında saklanmaktan vazgeçmeli :)
 
"Vahşileşmek" bana biraz Serengeti çağrışımı yaptı.

Kimler vahşileşir diye biraz düşündüm.
Sıkışan, sıkışmış hisseden herkes vahşileşiyor. Kaplanlar gibi, panterler,


Günümüzde metropoller, kutu gibi üst üste bindirilmiş binalar, trafik, bitmez tükenmez kuyruklar, daracık ortak kullanım alanları zaten kişisel alan ihlalini sosyolojik olarak çok zorluyor. Bir plazada asansöre bindiğin anda kalkanın devreye giriyor çünkü 41 cm yakınına giren her yerine girebilir. Ya tam kapanacaksın ve gerilimi yöneteceksin, ya da tüm alıcıların gayri ihtiyari olarak tanıdık referans sezilerini alarak seni sabote etmeye uygun hale gelecek..


Sosyal medya tüm kişisel alan bariyerlerini inceden inceden ortadan kaldırdıkça, gündelik hayatta da artık bu alanları korumak zahmetli olmaya da başladı.


Bana kalırsa insanlar dejenere oldular ve sürüngen beyne gerilediler. Teknolojik olarak yükselişteyken, manevi olarak tamamen çöküşe geçtik.

Vahşi olmak zaten bir anlamda da tüm 7 katmanlık potansiyelinle sadece kök çakrada sıkışmak gibi bisey. Hayatta kalmak için savaş, yaşamak için öldür, ez, hırs yap, dünyevi gör, dünyevi kal. Aşkın fedakarlığına ulaşamadıkça demek ki en vahşi halinde kalmak zorundasın.
 
"Vahşileşmek" bana biraz Serengeti çağrışımı yaptı.

Kimler vahşileşir diye biraz düşündüm.
Sıkışan, sıkışmış hisseden herkes vahşileşiyor. Kaplanlar gibi, panterler,


Günümüzde metropoller, kutu gibi üst üste bindirilmiş binalar, trafik, bitmez tükenmez kuyruklar, daracık ortak kullanım alanları zaten kişisel alan ihlalini sosyolojik olarak çok zorluyor. Bir plazada asansöre bindiğin anda kalkanın devreye giriyor çünkü 41 cm yakınına giren her yerine girebilir. Ya tam kapanacaksın ve gerilimi yöneteceksin, ya da tüm alıcıların gayri ihtiyari olarak tanıdık referans sezilerini alarak seni sabote etmeye uygun hale gelecek..


Sosyal medya tüm kişisel alan bariyerlerini inceden inceden ortadan kaldırdıkça, gündelik hayatta da artık bu alanları korumak zahmetli olmaya da başladı.


Bana kalırsa insanlar dejenere oldular ve sürüngen beyne gerilediler. Teknolojik olarak yükselişteyken, manevi olarak tamamen çöküşe geçtik.

Vahşi olmak zaten bir anlamda da tüm 7 katmanlık potansiyelinle sadece kök çakrada sıkışmak gibi bisey. Hayatta kalmak için savaş, yaşamak için öldür, ez, hırs yap, dünyevi gör, dünyevi kal. Aşkın fedakarlığına ulaşamadıkça demek ki en vahşi halinde kalmak zorundasın.

temelinde en büyük şeyin empati ve insan olmanın farkındalığının eksikliğinin yattığını düşünüyorum. Sonuçta insan doğası itibariyle aydınlık olduğu kadar karanlıktır , çünkü insan beyni sayın @Retro nun ifade ettiği gibi sürüngen taraf ve üst beyin tarafından idare ediliyor ve üst beyni en çok geliştiren aktivite ise iradeyi geliştirmektir.Insan iradeyi kendine düstur edinmezse hayvandan da aşağı esfeli safilindir ,daha da anlatmaya gerek yok Retro gayet güzel açıklamış zaten diyeceklerimi .Son olarak şunu da eklemek isterim bir insanı hayvandan ayıran iki şey vardır; Empati ve irade.Çocukluktan itibaren eğitiminin verilmesi gereken konular bunlar, bunlar ahlak öğretilerinin temelinde yatar ve din eğitimden önce bunların verilmesi gerekir diye düşünüyorum, önce ahlak sonra din şeklinde sözün özü.
 
'' Vahşi bir zaman diliminin yapay kahramanlarıyız hepimiz. Vahşetin ortasında hukuk olmaz. Sistematiğin hukuku sağlıklı dinamik için gereklidir; hiyerarşinin tahakkümünde uygarlık hevesiyle zevzeklik yapan bir insanlığın hukuktan önce doğaya ihtiyacı vardır. Doğa konusunda, doğanın işleyişi hakkında cahil olanlar iletişim yoksulluklarını zaaflarıyla örterler. Tanımlar, adlandırmalar koyar ve ardından kendi tanımları, adlandırmaları için diğerlerine savaş açarlar. Benim hukukum eşitlikle ilgili. Eşitsizlik var oldukça göstermelik bir hukuk şemsiyesi altında yalnızca canımızı kurtarma çabası gösterebiliriz. Yaşama hakkından çok, hayatta kalma hakkını kullanmaktayız. Ne acı ! ''

Demiş Küçük İskender..
 
Her şeyin sebebi ekonomik. Olan şey aslında Şok doktrinidir. Her şeyin haber olması. Twitterda canı sıkılan haber hesabı oluşturup nerede kötü nerede vahşi şey varsa hepsi haber yapıyor tık uğruna. (Habercilikte vahşi görüntüler yayınlanmaz etiğe aykırı sansür uygulanır) Bir makalede intihar haberleri yapmanın intihar oranlarını artırdıgını okumuştum. Örneğin marmaray hattında birisinin intihar ettiğini haber yaptılar akabinde 1 ay içinde 2 kişi daha aynı yerde intihar etti. Zamanında da bali adlı yapıştırıcının uyuşturucu özelliği gösterdiğini haber yaptılar akabinde her taraf balici doldu. “Canavarlar, canavarları doğurur” benim görüşüm bu şekilde
 
Geri
Üst