Teozofi

adinfinitum

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
18
Tepkime puanı
3
Yaş
2023
Teozofi (theosophy) terimi Grekçe'de "tanrı" anlamına gelen "theos" sözcüğü ile "bilgi, bilgelik" anlamına gelen "sophos" (sofia) sözcüğü birleştirilerek türetilmiştir.[1] Günümüzde teozofi denildiğinde, öncelikle, kaynağını esas olarak Hint mistisizminin insan ile evren ve Tanrı arasındaki ilişkileri açıklayan felsefesi denebilecek Hint teozofisinden almış olmakla birlikte, Batı teozofisi akla gelir. Batı teozofisi bir yandan okült tradisyon, diğer yandan Doğu tradisyonları üzerine kurulmuş, ezoterik bilgilerden yararlanan felsefi bir sistemdir.


İlkeleri

Teozofi kurumu üç ilkesini şöyle açıklar:

1- İnsanlığın evrensel birliği için ırk, renk, inanç ve cinsiyet ayrımı yapmamak.

2- Din kuralları, felsefe ve bilim sınırlarının ötesinde çalışabilmek.

3- Doğanın keşfedilmemiş yönlerini ve insanın bilinmeyen yönlerini araştırmak.


Üyeleri ve dalları

Batı teozofisinin kurucusu, daha doğrusu teozofiyi Batı'da kurumsallaştıran kişi H.P. Blavatsky'dir. Teozofi Cemiyeti'ne üye olan ünlü isimlerden bazıları Thomas Alva Edison, talyum elementini keşfeden William Crookes, sonradan Antropozofi'yi kuran Rudolf Steiner'dir. Batı Tezofisi'nin günümüzdeki sözcüleri birbirlerinden farklı görüşleri dile getirmekteyseler de, Batı teozofisi esas olarak iki kola ayrılmış durumdadır: Bu iki teozofik sistemden biri Annie Besant tarafından, diğeri C.W. Leadbeater tarafından belirlenmiştir. Her ikisinde de, ruhun gelişimi ilke edinilmekle birlikte, monoteist dinlerdeki tek tanrı inancı yoktur. Daha doğrusu, “varlık birliği” görüşünü kabul ederler.


Hint teozofisi

Batı teozofisi gibi “varlık birliği” görüşüne sahip olan Hint teozofisi, Batı teozofisine kıyasla daha karmaşık ve anlaşılması güç bir felsefeye sahiptir. Hint teozofisinde Batı teozofisinde rastlandığı biçimde belirgin bir ruh ve madde ikilemi yoktur. Hint teozofisine göre dünyada yaşayan bir insan, üçü semavi, dördü dünyevi olmak üzere 7 unsurdan oluşur. Atma ya da atman (tasavvuftaki zat), manas (nefs) ve buddhi’den (sezginin kaynağı olan ruhani unsur) oluşan semavi ya da “yüksek trinite” gelişmek, mükemmel hale gelmek için dünyaya iner. Varlık dünyaya indiğinde bu semavi ya da yüksek trinite, linga-sharira (süptil beden), prana (hayati unsur), kama (hayvansal nefis) ve sthula sharira’dan (fiziksel beden) oluşan "dünyevi dörtlü"yle birleşir. Ölümsüz “yüksek trinite” dünyada pek çok yaşam geçirdikten sonra sonunda devachan adlı cennete gider ki, orası onun zaten asli vatanıdır. Kısaca, Hint teozofisine göre “yüksek trinite” hem insandır, hem ruhtur, hem Tanrı’dır. Hint teozofisine getirilen en büyük eleştiri şudur: Varlık ya da ego, her bakımdan mükemmel olan Mutlak Allah ile bir ve aynı ise, bu “Mükemmel Olan”ın gelişmek, yücelmek ihtiyacıyla fiziksel dünyaya inmesi büyük bir çelişkidir.
 
Üst