Evrenos_21
Kayıtlı Üye
TELEPATİ–DURUGÖRÜ
1. Bölüm
Günümüzde yüklü parçacıkların, dolayısıyla Elektrik, Manyetik ve Elektromanyetik alanlarınve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, isterse de canlılar tarafındanmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılan laboratuar deneyleriyle ispatlanmışdır. Çünkü tüm canlılar, sinir sistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenla biriken statik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanla periyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir. Yine yapılan araştırmalarda, dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensiz değişimler olduğu zamanlarda hastanelerların sayısının arttığı, çeşitli hastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meyrasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun süren araştırmalayerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojik parametreler değişimi arasında dişkiler olduğu ortaya çıkmıştır. Mesela, Parisli Prof. Rochart tarafından yapılan ayrı birnyetik alan değişimlerinin, kandaki molekül çekirdeklerinin, kemiklerdeki çekirdeklerden farklı frekanslarda titreşmesine sebep olduğu bulunmuştur. Ayrıca, dünyanın manyetik alanınbinde biri kadar bir alana bir yıl boyunca bırakılan farelerin ömürlerinin kısaldığı, kısıdiği ve farelerin normal dışı vahşi, sert tepkiler gösterdikleri gözlemlenmiştir. Buna benzer alana bırakılan bakterilerin ise, kolonilerinde sayı ve ölçü olarak on beş kat azaldığı, basit deniz yosunlarının büyüme oranının yonca tohumlarının filizlenme oranında da artış görülmüştür. Bu tür manyetik alan ortamlbir ışığı gözlemleyen insanlarda ise, ışığın sürekli olmadığını tanımlama yeteneklerininYine, yerin manyetik alanının canlılar üzerindeki etkisini açıklayan bir örnek de şöyle: Gmadıkları zaman, bu manyetik alanı kullanan güvercinlere, yer alanının etkisini yok etmekmıknatıs bağlandığında, bulutlu bir havada yollarını ve yuvalarını bulamadıkları görülmüşrın ise yuvalarının manyetik alan yönünde olduğu, yer altında da bu alan vasıtasıyla yönlet ettikleri ispatlanmıştır. Çok ilginç bir bulgu da, insanların dişlerindeki dolgu maddesiinyatür bir alıcı gibi kullanarak radyo dalgalarını hissedebildikleri gibi, diğer başka neerden ötürü direkt olarak da algılayabilmeleridir. Bunu açıklayan olay ise, 1965 yılının ygün öncesinde İngiltere’ deki Barwell’ e düşen meteroidin düşmeden önce vızıltıya benzerir ses biçiminde algılanmasıydı (bu tür fenomenler dünyanın birçok yerinde aynı tarzda rapiştir). İşin enteresan yanı, bu durumun, havası az olan bir ortamda ses dalgalarını oluştusına karşın, yine de duyulmuş olmasıdır. Daha sonra yapılan deneylerde radar dalgalarınınr ışınına bırakılan pek çok insanın ıslık, vızıltı, çıtırtı veya tıkırtı gibi sesleri hissun algılanan sesinde üretilen elektromanyetik radyasyon tarafından meydana geldiği anlaşıldu.
Benzer biçimde güneşteki lekelerin ve patlamaların dünyadaki canlılar ve bilhassa bitkilerrindeki etkileri de kanıtlanmıştır. Ayrıca araştırmalar insanın radyo dalgalarına daha fazüzere, diğer E-M radyasyonun frekanslarına duyarlı olduğunu açık olarak göstermektedir. Ycm² başına 1 watt ’ın milyonda birinden çok daha az bir seviyeye kadar tespit edebilmektekızılötesi ve görülen ışığı deri ve gözler ile iyi bir dedektör gibi algılamakta, beyinlerolarak radyasyona karşı duyarlı olmakta, organlarımız düşük frekanslı akımlara cevap vererlen olayı açığa çıkartmaktadır. Enerji alanlarının en çok bilinen etkilerinden biri de, deve sırasında milyonlarca tonluk toprağın basınç altında olması ya da yarıkların sürtünmesielektron kaybederek statik elektriğin toprak yüzeyine çıkarak, evlere, binalara... çok geniş bir alana yayılması ve bunun yanında, yine aynı nedenlerden dolayı bazı yüklerin de ivareketleri sonucu elektromanyetik alanları meydana getirmeleriyle oluşmaktadır. Bu yükler ve neden oldukları alanların hayvan ve insan vücudu-beyninde oluşturdukları bir takım güler ise, genelde uyuşukluk, huysuzluk, gerginlik, sinirlilik, baş dönmesi, mide bulantısı,stres, vücudun belli bölgelerinde sancı, ağrıdır... ki hayvanlar hissettikleri bu tür basnedeniyle yuvalarını terk etmekte, bulundukları yerlerden uzaklaşmaktadırlar. Bazı hayvanlbu anlarda bağırıp çağırması, bu alanların olara verdikleri acı ve ızdıraptan kaynaklanmaen güzel örneği, Endonezya depreminde hiç hayvan ölüsünün bulunmayışıdır. Hatta, bir filinmi turisti mutlak ölümden kurtardığı da ortaya çıkmıştır. Cihazlar ise, aşırı elektriklenmevre olduğundan, kimi durmakta, kimi de devrelerin yanmasıyla bozulmaktadır. Bunun yanında bu alanlar, insan beyinlerinde birtakım parazitler meydana getirmektedir. Faylanmanın olduğu sınırlı belli bölgelerin, haegatif ley hatlarını oluşturduğunu da söylemekte yarar var. Bunun yanında, elektrik yüklürüzgarların insan fizyolojisi, metabolizması üzerine olan etkisi ise, artık bilinen bir gerçektir. Enerji alanlarının çeşitli şekillerdeki etkilerine, “Enerji Alanları Ve Biz” adlzde epeyce değinmiştik. Kısacası, hiç farkına varmadığımız, etkilerini dahi yok saydığımıznlarının aslında canlılar üzerinde fiziksel ve ruhsal olarak ne kadar büyük bir etkisi oldmektedir. Şimdi asıl konumuza dönebiliriz. Sezgi dediğimiz şey, çeşitli merkezlerden gelenili dalgaların beyin tarafından önceden değerlendirilmesidir. Mekânımızdaki ya da farklı brdaki varlıklardan gelen dalgalar telepatiyi, bizden kaynaklanan dalgaların mekân ya da zaman ötesi boyutlardan yansıyarak yine bize gelmesi de duru görü dediğimiz şeyi meydanaetirmektedir. Duru görü, bulunduğumuz boyuta ait sınırsız uzaya yönelik olabildiği gibi, ggeleceğe dönük de olabilmektedir. Yani, canlılar arasındaki bağlantı Telepati, mesela, zamiçerisinde mevcut bulunan boyutlardan geleceğe ait olayların bilgisini taşıyan dalgalarıneyin tarafından tekrardan değerlendirilmesi ise, önsezi yada kehanet denir (ki ileridesezginin duru görü kısmını daha detaylarıyla irdeleyeceğiz). Telepatide sadece bilgi alışl, enerji akışı da olabilmektedir. Dolayısıyla o kişiyi manevi ve maddi olarak etkileme sönusudur. Mesela, uzaktan şifa vermek gibi. Telepatideki algılamaların büyük bir çoğunluğu direkt görüntü, ses... vs. iken, duru görüdeki bazı algılamalar yorumlanmaya muhtaç semboliler olup bu da veri tabanlarına göre değişiklik arz ettiğinden her beyinde farklı şekilleaçığa çıkmaktadır. Ayrıca, her iki tür bağlantıdaki kötü, negatif olaylar, ani iç daraltıcler, kötü hissedişler, içe doğmalar ve hatta baş dönmesi, mide bulantısı, çeşitli ağrılartsızlıklarla da kendini gösterebildiği gibi, o anda bazı nesnelerin, aletlerin durması, bolması, kırılması... şeklinde de açığa çıkabilmektedir. Bunlardan sadece biri olabildiği giazlası da aynı anda oluşabilmektedir. Bununla birlikte, bildiğimiz üzere bilgi almanın biryöntemi vardır. Mesela, siz bir konu hakkında okuyarak da bilgilenebilirsiniz, biri tarafından size söylenmesiyle de o şeyi öğrenebilirsiniz. Ya da olayı bizatihi işitip görereBu yüzden sezginin çok daha derin boyuttan ve kapsamlı olanı vardır ki, ilgili dalgalarınyne ulaşmasından çok önce o şey bilinmektedir. Hem de bildiğimiz anlamda görüntü olmaksızıu, bu tür algılamanın, telepati ya da duru görüdeki gibi beyne gelen dalga boyu ile bir ilgisi yoktur. Bu özden (enfüsten) olandır. Fetih ve Keşif sahiplerinde esas var olan budur. Bu yüzden, direkt özdeki Kuantsal ya da Hologram boyutundaki frekanslara (bilgilere) vakıf olduklarından diğerlerindeki gibi olayları parça parça birleştirerek değil, birak algılarlar. Ve bunlar, telepati ya da duru görü dediğimiz Afaktan olan sezgiyi de çok daha geniş, kapsamlı ve detaylı olarak algılayıp değerlendirirler. Dolayısıyla onlar, sıradlar veya deneyde kullanılan denekler gibi konsantre ya da belli hazırlıklar yapmaksızın çorahat ve aynı anda çok sayıda telepati veya duru görü...vb bağlantıları kurabilmektedirler Mesela, istedikleri kişi ya da kişilerin bir anda beyinlerini okuyabilmekte, ruhlarındaki kayıtlarına, akaşalarına göz atabilmekte, insanların Siretleriyle sohbetler yapabilmekve tüm bunları uzakta bir yerlerdeki kişiler (dolayısıyla olaylar) üzerinde de aynen yapalmekte, geçmiş ve şimdiye ait olanın ötesinde, geleceğe ait bilgilere de vukuf sağlayabilmdirler. Üstelik bu türden şeyler onlar için olağanüstü olaylar yerine, sıradan şeyler olaredir. Bu yüzden bir Veli, her şeyi bilir, ama sistemin gereği olarak hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranır. Bu özelliklerini de belli görevleri dışında kesinlikle dışa vurmazlar. Şen belirtmek gerekir ki, sezginin özden olanı, afaktan olanı da kapsar, ancak Fetih yada Keşif özellikleri gerçekte telepati, duru görü... veya benzeri şeyler değildir. Özdene, Afaktan geleni birleştirip bir sentez yapmış olsalar da. Evet bu özellikler daha gelişmiş şekliyle vardır, fakat Fetih ya da Keşif dediğimiz şey, evrensel sisteme, kendi Hakikatolan Allah’a dönük olarak farklı şeyleri bünyesinde barındırır ki, Sufizm işte bunu anlatıellikler kişide Hakikati olan Allah’ı bilmeyi, hissetmeyi ve onda yok olarak onun özellik ve vasıflarıyla vasıflanıp bunlara ait güçlerle varlık aleminde yaşamayı getirir, idrake, olağanüstü olayların oluşmasını değil. Bu ayrımları çok iyi yapmak, sınırları iyi belira, afaktan olan sezgiye ait olaylar kişinin bir dahli, kontrolü olmaksızın aniden ve heran, her yerde oluşabildiği gibi, bazılarında bu, beyin açılımlarına göre kontrollü bir biağlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Yine beynin yapısı dolayısıyla bazılarında bu oha belirgin ve sık görülmektedir. Ama az ya da çok, kişi fark etsin ya da etmesin, her insanda bu özellikler mevcuttur. Bu yüzden, başına az sonra gelebilecek olaylarda beyin daha önceden bu durumu algıladığından otomatik olarak bedeni harekete geçirebilmekte, başına gelebilecek bu kazaln kişi son anda kurtulabilmektedir. Büyük çoğunlukla, olaylar yaklaştıkça sezgi kendini dayoğun olarak göstermektedir. Ancak tüm bunlar kaderin izin verdiği yani, kişilerin programlarında var olmasıyla meydana gelen olaylardır. Bununla birlikte birbirleri arasında güçlügusal bağları olan canlılar arasında duyu dışı bağlantıların varlığı çok daha belirgin veMesela çok yakın arkadaş, dost veya ebeveynlerin (bilhassa yeni doğum yapmış annelerin) çoarı, kendi ana babaları ya da varsa hayvanları arasında. Keza, paranormal yetenekleri fazla olan kişiler arasında da bu bağlar güçlüdür. Hayvanlar üzerinde yapılan sayısız incelelarında genetik akrabalık, bağlantı bulunmayan ve birbirlerinden de tamamen uzakta yer alan hayvanların birkaçında meydana gelen karmaşık yeteneklerin diğer hayvanlarda da çabucaliştiği, ortaya çıktığı görülmüştür. Mesela bunların birinde, çok uzun bir süre gerektirenyi yapmaya şartlandırılan birkaç güvercindeki bir yeteneğin, hiçbir bağlantısı olmayan diğlerde çok kısa süreler içinde öğrenildiği laboratuar deneylerinde tespit edilmiştir. İngiliyolog olan Dr. Rupert Sheldrake, bu olayı hologram teorisiyle aynı anlama gelen uzay-zamandan bağımsız “morfik rezonans” adını verdiği (M)alanlarıyla açıklamaya çalışmış vende hem de diğer türlerle bağlantılı olduğu bir (M) alanına sahip olduğunu belirtmiştir. Blgili birkaç can alıcı örneğinn ilkinde de, kasabaya inen ve ev sahibini sessizce bekleyenköpeğin durup dururken birden garip davranışlar sergileyerek cama doğru gittiği, kapının önünde beklediği ve her defasında da kısa bir süre sonra sahibgörülmüştür. Bunun üzerine daha detaylı bir araştırma yapıldığında ise, köpekteki bu değiadan eve dönmeye karar verip hemen arabaya bindiğinde ortaya çıktığı bazen de sahibinin çouzak mesafelerde iken ve hatta günün çeşitli saatlerinde orada kalış süresinin değişik oln bunu yaptığı gözlemlenmiştir. Bununla ilgili daha başka örnekler de bulunmaktadır. Bununkedi, köpek...vb evcil hayvanların sahiplerinin başka şehirlere taşınması veya bu hayvanllerce km. uzaklıkta unutulmaları... vs. durumunda da aradan haftalar, aylar geçmiş olsada hiç tanımadıkları, bilmedikleri yerlerden geçerek sahiplerini bulabilmektedirler (ne kadar hassas olursa olsunlar bunu koku yoluyla başarmaları imkansızdır, en azından bu yöntembulamayacaklarıyla ilgili örnekler oldukça mevcuttur). Yine bilimsel olarak kayıtlara geçmiş birçok olayda da sahiplerinin başına bir şey geldiği ya da öldüğü sırada bunu bilmemne hiçbir bilgi ulaşmamasına rağmen günlerce havlayan, inleyen ya da çeşitli davranışlar sn köpeklerin durumu da tespit edilmiştir. Yine hayvanlar üzerine yapılan bazı araştırmalarerbiye edilmiş olan hayvanların, onu terbiye eden kişinin önceden düşündüğü görevleri, şeytaya çıkmıştır. Eski Sovyet Rusya’nın (ki, maddeyi esas alan komünist bir ülke olmasına razik deneylerinin en çok yapıldığı yerdir.) yaptığı ilginç deneyde de, bilim adamlarından onükleer bir deniz altı içine koydukları yavru tavşanlarla denize açılır. Karadaki araştırmde ise, anne tavşana elektrotlar bağlanarak EEG leri yani beyinsel aktiviteler kaydedilir. Deniz altı iyice suya dalıp uzaklaştıktan sonra tavşan yavruları belli aralıklarla öldürülür ve her tavşan yavrusu öldepkisi anne tavşanın beynindeki değişen aktiviteyle gözlemlenir. Bir taraftan hayvanlardabu tür bağlantılar mevcut iken, diğer taraftan ondan çok daha gelişmiş yapılı insanlarda btıların olmaması elbette düşünülemez.Bkz. Hz. Muhammed(sav) Neyi Okudu / Cuma Sohbetleri- Ahmed Hulusi Süper Zihinler-Prf. Dr. John Taylor Discovery Channel- Köpekler Eşzamanlılık Ve Morfik Alanlar -Hülya Xxanadu
1. Bölüm
Günümüzde yüklü parçacıkların, dolayısıyla Elektrik, Manyetik ve Elektromanyetik alanlarınve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, isterse de canlılar tarafındanmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılan laboratuar deneyleriyle ispatlanmışdır. Çünkü tüm canlılar, sinir sistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenla biriken statik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanla periyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir. Yine yapılan araştırmalarda, dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensiz değişimler olduğu zamanlarda hastanelerların sayısının arttığı, çeşitli hastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meyrasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun süren araştırmalayerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojik parametreler değişimi arasında dişkiler olduğu ortaya çıkmıştır. Mesela, Parisli Prof. Rochart tarafından yapılan ayrı birnyetik alan değişimlerinin, kandaki molekül çekirdeklerinin, kemiklerdeki çekirdeklerden farklı frekanslarda titreşmesine sebep olduğu bulunmuştur. Ayrıca, dünyanın manyetik alanınbinde biri kadar bir alana bir yıl boyunca bırakılan farelerin ömürlerinin kısaldığı, kısıdiği ve farelerin normal dışı vahşi, sert tepkiler gösterdikleri gözlemlenmiştir. Buna benzer alana bırakılan bakterilerin ise, kolonilerinde sayı ve ölçü olarak on beş kat azaldığı, basit deniz yosunlarının büyüme oranının yonca tohumlarının filizlenme oranında da artış görülmüştür. Bu tür manyetik alan ortamlbir ışığı gözlemleyen insanlarda ise, ışığın sürekli olmadığını tanımlama yeteneklerininYine, yerin manyetik alanının canlılar üzerindeki etkisini açıklayan bir örnek de şöyle: Gmadıkları zaman, bu manyetik alanı kullanan güvercinlere, yer alanının etkisini yok etmekmıknatıs bağlandığında, bulutlu bir havada yollarını ve yuvalarını bulamadıkları görülmüşrın ise yuvalarının manyetik alan yönünde olduğu, yer altında da bu alan vasıtasıyla yönlet ettikleri ispatlanmıştır. Çok ilginç bir bulgu da, insanların dişlerindeki dolgu maddesiinyatür bir alıcı gibi kullanarak radyo dalgalarını hissedebildikleri gibi, diğer başka neerden ötürü direkt olarak da algılayabilmeleridir. Bunu açıklayan olay ise, 1965 yılının ygün öncesinde İngiltere’ deki Barwell’ e düşen meteroidin düşmeden önce vızıltıya benzerir ses biçiminde algılanmasıydı (bu tür fenomenler dünyanın birçok yerinde aynı tarzda rapiştir). İşin enteresan yanı, bu durumun, havası az olan bir ortamda ses dalgalarını oluştusına karşın, yine de duyulmuş olmasıdır. Daha sonra yapılan deneylerde radar dalgalarınınr ışınına bırakılan pek çok insanın ıslık, vızıltı, çıtırtı veya tıkırtı gibi sesleri hissun algılanan sesinde üretilen elektromanyetik radyasyon tarafından meydana geldiği anlaşıldu.
Benzer biçimde güneşteki lekelerin ve patlamaların dünyadaki canlılar ve bilhassa bitkilerrindeki etkileri de kanıtlanmıştır. Ayrıca araştırmalar insanın radyo dalgalarına daha fazüzere, diğer E-M radyasyonun frekanslarına duyarlı olduğunu açık olarak göstermektedir. Ycm² başına 1 watt ’ın milyonda birinden çok daha az bir seviyeye kadar tespit edebilmektekızılötesi ve görülen ışığı deri ve gözler ile iyi bir dedektör gibi algılamakta, beyinlerolarak radyasyona karşı duyarlı olmakta, organlarımız düşük frekanslı akımlara cevap vererlen olayı açığa çıkartmaktadır. Enerji alanlarının en çok bilinen etkilerinden biri de, deve sırasında milyonlarca tonluk toprağın basınç altında olması ya da yarıkların sürtünmesielektron kaybederek statik elektriğin toprak yüzeyine çıkarak, evlere, binalara... çok geniş bir alana yayılması ve bunun yanında, yine aynı nedenlerden dolayı bazı yüklerin de ivareketleri sonucu elektromanyetik alanları meydana getirmeleriyle oluşmaktadır. Bu yükler ve neden oldukları alanların hayvan ve insan vücudu-beyninde oluşturdukları bir takım güler ise, genelde uyuşukluk, huysuzluk, gerginlik, sinirlilik, baş dönmesi, mide bulantısı,stres, vücudun belli bölgelerinde sancı, ağrıdır... ki hayvanlar hissettikleri bu tür basnedeniyle yuvalarını terk etmekte, bulundukları yerlerden uzaklaşmaktadırlar. Bazı hayvanlbu anlarda bağırıp çağırması, bu alanların olara verdikleri acı ve ızdıraptan kaynaklanmaen güzel örneği, Endonezya depreminde hiç hayvan ölüsünün bulunmayışıdır. Hatta, bir filinmi turisti mutlak ölümden kurtardığı da ortaya çıkmıştır. Cihazlar ise, aşırı elektriklenmevre olduğundan, kimi durmakta, kimi de devrelerin yanmasıyla bozulmaktadır. Bunun yanında bu alanlar, insan beyinlerinde birtakım parazitler meydana getirmektedir. Faylanmanın olduğu sınırlı belli bölgelerin, haegatif ley hatlarını oluşturduğunu da söylemekte yarar var. Bunun yanında, elektrik yüklürüzgarların insan fizyolojisi, metabolizması üzerine olan etkisi ise, artık bilinen bir gerçektir. Enerji alanlarının çeşitli şekillerdeki etkilerine, “Enerji Alanları Ve Biz” adlzde epeyce değinmiştik. Kısacası, hiç farkına varmadığımız, etkilerini dahi yok saydığımıznlarının aslında canlılar üzerinde fiziksel ve ruhsal olarak ne kadar büyük bir etkisi oldmektedir. Şimdi asıl konumuza dönebiliriz. Sezgi dediğimiz şey, çeşitli merkezlerden gelenili dalgaların beyin tarafından önceden değerlendirilmesidir. Mekânımızdaki ya da farklı brdaki varlıklardan gelen dalgalar telepatiyi, bizden kaynaklanan dalgaların mekân ya da zaman ötesi boyutlardan yansıyarak yine bize gelmesi de duru görü dediğimiz şeyi meydanaetirmektedir. Duru görü, bulunduğumuz boyuta ait sınırsız uzaya yönelik olabildiği gibi, ggeleceğe dönük de olabilmektedir. Yani, canlılar arasındaki bağlantı Telepati, mesela, zamiçerisinde mevcut bulunan boyutlardan geleceğe ait olayların bilgisini taşıyan dalgalarıneyin tarafından tekrardan değerlendirilmesi ise, önsezi yada kehanet denir (ki ileridesezginin duru görü kısmını daha detaylarıyla irdeleyeceğiz). Telepatide sadece bilgi alışl, enerji akışı da olabilmektedir. Dolayısıyla o kişiyi manevi ve maddi olarak etkileme sönusudur. Mesela, uzaktan şifa vermek gibi. Telepatideki algılamaların büyük bir çoğunluğu direkt görüntü, ses... vs. iken, duru görüdeki bazı algılamalar yorumlanmaya muhtaç semboliler olup bu da veri tabanlarına göre değişiklik arz ettiğinden her beyinde farklı şekilleaçığa çıkmaktadır. Ayrıca, her iki tür bağlantıdaki kötü, negatif olaylar, ani iç daraltıcler, kötü hissedişler, içe doğmalar ve hatta baş dönmesi, mide bulantısı, çeşitli ağrılartsızlıklarla da kendini gösterebildiği gibi, o anda bazı nesnelerin, aletlerin durması, bolması, kırılması... şeklinde de açığa çıkabilmektedir. Bunlardan sadece biri olabildiği giazlası da aynı anda oluşabilmektedir. Bununla birlikte, bildiğimiz üzere bilgi almanın biryöntemi vardır. Mesela, siz bir konu hakkında okuyarak da bilgilenebilirsiniz, biri tarafından size söylenmesiyle de o şeyi öğrenebilirsiniz. Ya da olayı bizatihi işitip görereBu yüzden sezginin çok daha derin boyuttan ve kapsamlı olanı vardır ki, ilgili dalgalarınyne ulaşmasından çok önce o şey bilinmektedir. Hem de bildiğimiz anlamda görüntü olmaksızıu, bu tür algılamanın, telepati ya da duru görüdeki gibi beyne gelen dalga boyu ile bir ilgisi yoktur. Bu özden (enfüsten) olandır. Fetih ve Keşif sahiplerinde esas var olan budur. Bu yüzden, direkt özdeki Kuantsal ya da Hologram boyutundaki frekanslara (bilgilere) vakıf olduklarından diğerlerindeki gibi olayları parça parça birleştirerek değil, birak algılarlar. Ve bunlar, telepati ya da duru görü dediğimiz Afaktan olan sezgiyi de çok daha geniş, kapsamlı ve detaylı olarak algılayıp değerlendirirler. Dolayısıyla onlar, sıradlar veya deneyde kullanılan denekler gibi konsantre ya da belli hazırlıklar yapmaksızın çorahat ve aynı anda çok sayıda telepati veya duru görü...vb bağlantıları kurabilmektedirler Mesela, istedikleri kişi ya da kişilerin bir anda beyinlerini okuyabilmekte, ruhlarındaki kayıtlarına, akaşalarına göz atabilmekte, insanların Siretleriyle sohbetler yapabilmekve tüm bunları uzakta bir yerlerdeki kişiler (dolayısıyla olaylar) üzerinde de aynen yapalmekte, geçmiş ve şimdiye ait olanın ötesinde, geleceğe ait bilgilere de vukuf sağlayabilmdirler. Üstelik bu türden şeyler onlar için olağanüstü olaylar yerine, sıradan şeyler olaredir. Bu yüzden bir Veli, her şeyi bilir, ama sistemin gereği olarak hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranır. Bu özelliklerini de belli görevleri dışında kesinlikle dışa vurmazlar. Şen belirtmek gerekir ki, sezginin özden olanı, afaktan olanı da kapsar, ancak Fetih yada Keşif özellikleri gerçekte telepati, duru görü... veya benzeri şeyler değildir. Özdene, Afaktan geleni birleştirip bir sentez yapmış olsalar da. Evet bu özellikler daha gelişmiş şekliyle vardır, fakat Fetih ya da Keşif dediğimiz şey, evrensel sisteme, kendi Hakikatolan Allah’a dönük olarak farklı şeyleri bünyesinde barındırır ki, Sufizm işte bunu anlatıellikler kişide Hakikati olan Allah’ı bilmeyi, hissetmeyi ve onda yok olarak onun özellik ve vasıflarıyla vasıflanıp bunlara ait güçlerle varlık aleminde yaşamayı getirir, idrake, olağanüstü olayların oluşmasını değil. Bu ayrımları çok iyi yapmak, sınırları iyi belira, afaktan olan sezgiye ait olaylar kişinin bir dahli, kontrolü olmaksızın aniden ve heran, her yerde oluşabildiği gibi, bazılarında bu, beyin açılımlarına göre kontrollü bir biağlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Yine beynin yapısı dolayısıyla bazılarında bu oha belirgin ve sık görülmektedir. Ama az ya da çok, kişi fark etsin ya da etmesin, her insanda bu özellikler mevcuttur. Bu yüzden, başına az sonra gelebilecek olaylarda beyin daha önceden bu durumu algıladığından otomatik olarak bedeni harekete geçirebilmekte, başına gelebilecek bu kazaln kişi son anda kurtulabilmektedir. Büyük çoğunlukla, olaylar yaklaştıkça sezgi kendini dayoğun olarak göstermektedir. Ancak tüm bunlar kaderin izin verdiği yani, kişilerin programlarında var olmasıyla meydana gelen olaylardır. Bununla birlikte birbirleri arasında güçlügusal bağları olan canlılar arasında duyu dışı bağlantıların varlığı çok daha belirgin veMesela çok yakın arkadaş, dost veya ebeveynlerin (bilhassa yeni doğum yapmış annelerin) çoarı, kendi ana babaları ya da varsa hayvanları arasında. Keza, paranormal yetenekleri fazla olan kişiler arasında da bu bağlar güçlüdür. Hayvanlar üzerinde yapılan sayısız incelelarında genetik akrabalık, bağlantı bulunmayan ve birbirlerinden de tamamen uzakta yer alan hayvanların birkaçında meydana gelen karmaşık yeteneklerin diğer hayvanlarda da çabucaliştiği, ortaya çıktığı görülmüştür. Mesela bunların birinde, çok uzun bir süre gerektirenyi yapmaya şartlandırılan birkaç güvercindeki bir yeteneğin, hiçbir bağlantısı olmayan diğlerde çok kısa süreler içinde öğrenildiği laboratuar deneylerinde tespit edilmiştir. İngiliyolog olan Dr. Rupert Sheldrake, bu olayı hologram teorisiyle aynı anlama gelen uzay-zamandan bağımsız “morfik rezonans” adını verdiği (M)alanlarıyla açıklamaya çalışmış vende hem de diğer türlerle bağlantılı olduğu bir (M) alanına sahip olduğunu belirtmiştir. Blgili birkaç can alıcı örneğinn ilkinde de, kasabaya inen ve ev sahibini sessizce bekleyenköpeğin durup dururken birden garip davranışlar sergileyerek cama doğru gittiği, kapının önünde beklediği ve her defasında da kısa bir süre sonra sahibgörülmüştür. Bunun üzerine daha detaylı bir araştırma yapıldığında ise, köpekteki bu değiadan eve dönmeye karar verip hemen arabaya bindiğinde ortaya çıktığı bazen de sahibinin çouzak mesafelerde iken ve hatta günün çeşitli saatlerinde orada kalış süresinin değişik oln bunu yaptığı gözlemlenmiştir. Bununla ilgili daha başka örnekler de bulunmaktadır. Bununkedi, köpek...vb evcil hayvanların sahiplerinin başka şehirlere taşınması veya bu hayvanllerce km. uzaklıkta unutulmaları... vs. durumunda da aradan haftalar, aylar geçmiş olsada hiç tanımadıkları, bilmedikleri yerlerden geçerek sahiplerini bulabilmektedirler (ne kadar hassas olursa olsunlar bunu koku yoluyla başarmaları imkansızdır, en azından bu yöntembulamayacaklarıyla ilgili örnekler oldukça mevcuttur). Yine bilimsel olarak kayıtlara geçmiş birçok olayda da sahiplerinin başına bir şey geldiği ya da öldüğü sırada bunu bilmemne hiçbir bilgi ulaşmamasına rağmen günlerce havlayan, inleyen ya da çeşitli davranışlar sn köpeklerin durumu da tespit edilmiştir. Yine hayvanlar üzerine yapılan bazı araştırmalarerbiye edilmiş olan hayvanların, onu terbiye eden kişinin önceden düşündüğü görevleri, şeytaya çıkmıştır. Eski Sovyet Rusya’nın (ki, maddeyi esas alan komünist bir ülke olmasına razik deneylerinin en çok yapıldığı yerdir.) yaptığı ilginç deneyde de, bilim adamlarından onükleer bir deniz altı içine koydukları yavru tavşanlarla denize açılır. Karadaki araştırmde ise, anne tavşana elektrotlar bağlanarak EEG leri yani beyinsel aktiviteler kaydedilir. Deniz altı iyice suya dalıp uzaklaştıktan sonra tavşan yavruları belli aralıklarla öldürülür ve her tavşan yavrusu öldepkisi anne tavşanın beynindeki değişen aktiviteyle gözlemlenir. Bir taraftan hayvanlardabu tür bağlantılar mevcut iken, diğer taraftan ondan çok daha gelişmiş yapılı insanlarda btıların olmaması elbette düşünülemez.Bkz. Hz. Muhammed(sav) Neyi Okudu / Cuma Sohbetleri- Ahmed Hulusi Süper Zihinler-Prf. Dr. John Taylor Discovery Channel- Köpekler Eşzamanlılık Ve Morfik Alanlar -Hülya Xxanadu