AJA
Elit Üye
Olumsuz olaylar ya da maddi sıkıntılar vb. deneyimleri yaşarken hemen Allah'a yalvarmaya başlarsınız. Olumsuz olayda bir değişiklik yoksa "Allah'ım neden böyle?" diye sorgulamaya girişirsiniz. Yaşadığınız gergin olayda hala bir düzelme olmamışsa "ben neyi eksik/yanlış yaptım, ne günahım var ki beni cezalandırdın ya da bana bunu verdin/yaşatıyorsun?" diyerek hemen kurban rolünü seçersiniz ama bu arada da "Allah'ım affet, hâşâ tövbe sana isyan etmiyorum vb." ifadelerle korkunuzu dile getirirsiniz. Hala bir değişiklik yoksa olumsuz deneyiminizde o zaman da "kader" diyerek işin ucunu bırakır ve kenara çekilirsiniz.
Şimdi size bir soru "acaba Allah böyle davranmanızı mı isterdi?" Eğer bizim böyle davranmamızı isteseydi o büyük gücün bizi yaratıp, içimize ışığını verip bu gezegene göndermesine gerek yoktu ki... İstediğini Onun yanındayken de yapamaz mıydı bize?
Hiçbiriniz Allah'ın kurbanı ya da oyuncağı değilsiniz dostlarım... Hepiniz O'nun ilahi ışığını taşıyan mükemmel parçalarısınız... O'na aitsiniz, O’ndan bir parçasınız... Allah’ın sevgi ve güç ile yaratılmış eşsiz ruhlarısınız...
İçinizdeki ilahi ışığı, olumsuz durumlarda, karanlık deneyimlerde, gergin anlarınızda vb. hallerde yolunuzu aydınlatın diye sizlere verdi... Işığınızı derinlere gömüp kaybolun diye değil.
İçinizdeki ilahi ışığı yaşamınızı her an aydınlık yaşayın, kim olduğunuzu görün, rehberiniz olarak sahiplenin diye verdi... Işığınızı kabul etmeyip kendinizi yalnız görmeniz için değil...
İçinizdeki ilahi ışığı "Allah her zaman yanınızda, yüreğinizde, korkmayın, kendinizi sahipsiz hissetmeyin" diye verdi... Korkarak Allah'tan uzak durmanız için değil... En son ne zaman O'na olan sevginizi dile getirdiniz?
Allah'ı dışınızda aramayın. O,her yerdedir ve her yer sizin yüreğinizi de kapsar... Allah’ın parçası olduğunuzu unutmayın lütfen... Ekmek hamurunu parçalara ayırıp fırına koyduğunuzda biri ekmek, biri kurabiye, biri pasta, biri simit olmaz hepsi ekmek olur...
"Tekâmül kazandıkça Allah'a döneceksiniz" derken dönmek ya da geri dönmek eyleminden bahsedilmiyor... Burda anlatılmak istenen her deneyiminizde ya da sınavınızda içinizdeki ilahi ışıkla bakarak almanız gereken dersi görüp sevgiyle kabul ettiğinizde siz de tanrısallığınızı açığa çıkararak O'na döneceksiniz, yani içsel olarak değişip, aydınlanacaksınızdır... Yaşadıklarınızdan korkmayın sadece ışığınızı rehber edinin... İçinizdeki ışık sizin tanrısallığınızdır...
Tekâmül; içinizdeki sevgi dolu ilahi ışık ile hem kendinizi hem çevrenizi aydınlatmak demektir, görevlerinizin ve gücünüzün, kimin parçası olduğunuzun farkında olarak yaşamak demektir, sevgiyle kabul etmek, yaşamınıza isteklerinizi çekmek ve yaşamın akışını görebilmek, yaşamın getirdiklerini sevgiyle ve şükranla kabul edebilmek, bu akışa kendinizi bırakabilmek demektir. Kendi içinize odaklanarak her şeyin farkında olabilmek demektir. Ruhunuzun yükselmesi ve aydınlanması demektir...
Tekâmül içinizdeki ışık ile olur, içinizdeki ışık ise koşulsuz sevgi ile ortaya çıkar... Yüreğinize dönün ve kendi içinize odaklanın. İçinize döndüğünüzde bulacaklarınızdan korkmayın çünkü onlar gerçek değildir, içinizde bulacağınız tek gerçek şey sevgidir... Sevmekten korkmayın... Kendinizi sevin, Allah’ı sevin, yarattıklarını sevin...
Yaşam çelişkilerle dolu değildir, çelişkiyi yaratan sizsiniz. Dışınızda gördüğünüz her şey sizi yansıtır, yaşam sizin yansımanızdır... Dışınızda gördüklerinizi değiştirmeniz için önce içinizde gördüklerinizi değiştirmeniz gerekir, eski kalıplarınızı, size ait olmayan kriterlerinizi, bağımlılıklarınızı, korkularınızı, endişelerinizi, egolarınızı salıvermeniz gerekir... Sevginin kendisi olduğunu anlamanız gerekir...
Önemli olan ne yaptığınız ya da ne öğrettiğiniz değildir, önemli olan kim olduğunuz ve sevgi, ışık dolu varlığınız ile başkalarına aktardığınız sevgi ve ışıktır...
Her şeye ve herkese sevgi ile bakın, dokunun, konuşun... Işığınızla yansıyın hayata, siz yaşama ve kişilere nasıl yansırsanız onlar da size öyle döneceklerdir buna inanın... İnanmak için gözünüzle görmeyi beklemeyin. Allah'ı da gözünüzle görmüyorsunuz ama O'na inanıyorsunuz... Yüreğinize dönün... Neye inanmanız gerektiğini gözünüz değil yüreğiniz söyler... Çünkü yüreğinizde O'nun ışığı var...
Allah'a ve kendinize olan inancınızı yitirmeyin... Siz Allah'tansınız... Yeni doğan bir bebeği düşünün "Allah'ın hediyesi, Allah’ın lutfu" diye sevmez misiniz? Onu Allah'ın gönderdiğinden eminsinizdir. Peki, sizi kim gönderdi?
Alıntıdır.
İyi forumlar.
Şimdi size bir soru "acaba Allah böyle davranmanızı mı isterdi?" Eğer bizim böyle davranmamızı isteseydi o büyük gücün bizi yaratıp, içimize ışığını verip bu gezegene göndermesine gerek yoktu ki... İstediğini Onun yanındayken de yapamaz mıydı bize?
Hiçbiriniz Allah'ın kurbanı ya da oyuncağı değilsiniz dostlarım... Hepiniz O'nun ilahi ışığını taşıyan mükemmel parçalarısınız... O'na aitsiniz, O’ndan bir parçasınız... Allah’ın sevgi ve güç ile yaratılmış eşsiz ruhlarısınız...
İçinizdeki ilahi ışığı, olumsuz durumlarda, karanlık deneyimlerde, gergin anlarınızda vb. hallerde yolunuzu aydınlatın diye sizlere verdi... Işığınızı derinlere gömüp kaybolun diye değil.
İçinizdeki ilahi ışığı yaşamınızı her an aydınlık yaşayın, kim olduğunuzu görün, rehberiniz olarak sahiplenin diye verdi... Işığınızı kabul etmeyip kendinizi yalnız görmeniz için değil...
İçinizdeki ilahi ışığı "Allah her zaman yanınızda, yüreğinizde, korkmayın, kendinizi sahipsiz hissetmeyin" diye verdi... Korkarak Allah'tan uzak durmanız için değil... En son ne zaman O'na olan sevginizi dile getirdiniz?
Allah'ı dışınızda aramayın. O,her yerdedir ve her yer sizin yüreğinizi de kapsar... Allah’ın parçası olduğunuzu unutmayın lütfen... Ekmek hamurunu parçalara ayırıp fırına koyduğunuzda biri ekmek, biri kurabiye, biri pasta, biri simit olmaz hepsi ekmek olur...
"Tekâmül kazandıkça Allah'a döneceksiniz" derken dönmek ya da geri dönmek eyleminden bahsedilmiyor... Burda anlatılmak istenen her deneyiminizde ya da sınavınızda içinizdeki ilahi ışıkla bakarak almanız gereken dersi görüp sevgiyle kabul ettiğinizde siz de tanrısallığınızı açığa çıkararak O'na döneceksiniz, yani içsel olarak değişip, aydınlanacaksınızdır... Yaşadıklarınızdan korkmayın sadece ışığınızı rehber edinin... İçinizdeki ışık sizin tanrısallığınızdır...
Tekâmül; içinizdeki sevgi dolu ilahi ışık ile hem kendinizi hem çevrenizi aydınlatmak demektir, görevlerinizin ve gücünüzün, kimin parçası olduğunuzun farkında olarak yaşamak demektir, sevgiyle kabul etmek, yaşamınıza isteklerinizi çekmek ve yaşamın akışını görebilmek, yaşamın getirdiklerini sevgiyle ve şükranla kabul edebilmek, bu akışa kendinizi bırakabilmek demektir. Kendi içinize odaklanarak her şeyin farkında olabilmek demektir. Ruhunuzun yükselmesi ve aydınlanması demektir...
Tekâmül içinizdeki ışık ile olur, içinizdeki ışık ise koşulsuz sevgi ile ortaya çıkar... Yüreğinize dönün ve kendi içinize odaklanın. İçinize döndüğünüzde bulacaklarınızdan korkmayın çünkü onlar gerçek değildir, içinizde bulacağınız tek gerçek şey sevgidir... Sevmekten korkmayın... Kendinizi sevin, Allah’ı sevin, yarattıklarını sevin...
Yaşam çelişkilerle dolu değildir, çelişkiyi yaratan sizsiniz. Dışınızda gördüğünüz her şey sizi yansıtır, yaşam sizin yansımanızdır... Dışınızda gördüklerinizi değiştirmeniz için önce içinizde gördüklerinizi değiştirmeniz gerekir, eski kalıplarınızı, size ait olmayan kriterlerinizi, bağımlılıklarınızı, korkularınızı, endişelerinizi, egolarınızı salıvermeniz gerekir... Sevginin kendisi olduğunu anlamanız gerekir...
Önemli olan ne yaptığınız ya da ne öğrettiğiniz değildir, önemli olan kim olduğunuz ve sevgi, ışık dolu varlığınız ile başkalarına aktardığınız sevgi ve ışıktır...
Her şeye ve herkese sevgi ile bakın, dokunun, konuşun... Işığınızla yansıyın hayata, siz yaşama ve kişilere nasıl yansırsanız onlar da size öyle döneceklerdir buna inanın... İnanmak için gözünüzle görmeyi beklemeyin. Allah'ı da gözünüzle görmüyorsunuz ama O'na inanıyorsunuz... Yüreğinize dönün... Neye inanmanız gerektiğini gözünüz değil yüreğiniz söyler... Çünkü yüreğinizde O'nun ışığı var...
Allah'a ve kendinize olan inancınızı yitirmeyin... Siz Allah'tansınız... Yeni doğan bir bebeği düşünün "Allah'ın hediyesi, Allah’ın lutfu" diye sevmez misiniz? Onu Allah'ın gönderdiğinden eminsinizdir. Peki, sizi kim gönderdi?
Alıntıdır.
İyi forumlar.
