Tanrı Zar Atmaz 🎲

Red Robit

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
70
Tepkime puanı
255
Konum
𓂀
Matematikte sabitler olduğu gibi, evrenimizin levhasal zemininde de kat'i sabitler var. Bir kere her harfin, hecenin bir yaptırım gücü, mutlak olarak kendine has -şaşmaz- bir tezahürü bulunuyor. Tasavvufî bilgelikte her eşyanın ismi bellidir, birileri-bir şeyler henüz cismen var bile değilken, levhada o şeyin adı Tanrı tarafından ezelî ve ebedî şekilde kararlaştırılır; yani O’nun divanında yalnızca kelimeler vardır ve cisimler âlemi bu kelimelerin gölgeleridir.. Böylelikle cisme bürünen her kelime, aslına sadık kalır; gölgenizin sizleri izlediği gibi, varlığınız da kader anlamında size fısıldanan kelimeyi takip eder. Siz bir vücut, beden olmaktan önce bir kelimesiniz ve olası bütün davranışlarınız siz daha var bile kılınmadan önce zaten bilinmiş ve kuşatılmıştır. Kısaca, Tanrı zar atmaz; Tek’ten yine Tek çıkar, bir, asla iki olmaz.

Bunu anlayabilmek için big-bang adlı olayı başlatan hacimsiz/zamansız zerreciği bi' mürekkep hokkası olarak düşünün: Kalemi daldırın hokkaya ve varoluşu kendi kelimelerinizle anlatmaya, kurgulamaya başlayın. Tüm kitap tamamlandığı zaman, sizin kelime haznenize bağlı olarak belli çap ve ölçekte bir esere sahip olursunuz; fakat açıp da sayfalarını içine bakarsanız, -kelimeler ne kadar çeşitli olsalar bile- aslında her harfin arkasında aynı Şey’in, tek bir mürekkebin var olduğunu görürsünüz.. O mürekkep kendisidir O’nun ve böylece asla kendinden taviz vermeden, her biçim ve formata, her sûrete bürünür. Harfler belki sayısızdır, veya da periyoduk tablodaki her elementi bir harf olarak da alabilirsiniz. Fakat yaradılış kitabının sayfalarına dikkatle bakarsanız, her harfin ardında aynı mürekkebi, tek bir Şey’i görürsünüz; böylece big-bang; yani Tek-Olan Mürekkep asla çift olmaz, hokkadan ayrılıp ilk harfle, yani Bir ile başlayan serüvense ezelden ebede, Bir’dir daima; iki, yalnızca iki adet Bir’dir çünkü, dokuz, dokuz adet Bir..

Yani bizler O’nu, Tek oluşu ve Bir oluşu üzerinden değerlendirebiliriz, örneğin benim adım Emre ve ismimin ebced(sayısal) değeri 246 sayısı.. Ben levhada Emre olmaktan önce, bu 246 sayısıyım ve davranışlarım, benden peydah olacak her tezahür bu 200, 40 ve 6 sayılarının doğası ve onlardaki kabiliyet nispetinde olur. Benim kaderim bu sayılarla derin bir bağlılık içinde olsa bile, bu sayının yazıldığı levhada aynı zamanda mürekkebim ben. Yani, 246 olmaktan önce, 246 adet 1’im ve 1 olmaktan önce, Tek’im. Bu, asla dönüştür, kendini bilmek ve ölmeden önce ölmektir. Kadimlerce uyanıştan murad; varoluştaki her şeyin tıpkı böylece farklı sayıların kombinasyonları olduklarını bilmek, kelimenin ardındaki sayının nasıl bir potansiyeli, hikayesi olsa da ona bakarken ebediyen Bir’i ve Bir’de de Tek’i görmektir.

Böylece kişi herkesle Bir olduğunu, zihnindeki dünyasında en baştan sona dek yalnız olduğunu farkeder; tüm seslerin kendi sesi olduğunu bilen kişi doğum-ölüm çemberinden kurtulmuştur…

R. R.
 
Üst