Spiritüalizm ve Sosyal Hayattaki Uygulaması

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Spiritüalizm ve Sosyal Hayattaki Uygulaması

Binlerce eser yayınlanmıştır şimdiye kadar Spiritüalizm üzerine. Dünyanın tüm ülkelerinde aylık çıkan bir çok spritüel dergi ve mecmualar vardır. Netice itibariyle tam, bir spiritüalist basın teşkil etmiştir. Elde bulunan imkânlar dahilinde, ruhsal âlemden gelen tebliğler, başta olmak üzere çeşitli ilmî, felsefî ve moral konular işlenmektedir bu yazılarda. Uzay konularındaki çeşitli bölümler ise mevzua bambaşka bir renk katarlar. Klâsik spiritüel doktrinin bütün öğretileri yıllardır dünya insanına ışık tutmağa çalışmaktadır.

Memleketimizde ise Spiritüalizm bambaşka bir tarzda gözükür. Üstat Bedri Ruhselman sayesinde dev adımlar atmış köklü bir Spiritüalizm hüküm sürer ülkemizde. Klâsik Spiritüalizmin tüm esasları aynen geçerli sayılmakta, bunun yanı sırada Neo-Spiritüalizm adı altında bu değerli izm süratle gelişmektedir. Neo-Spiritüalizmin esaslarını konuyu bilenler gayet iyi bilirler.

Bazen Spiritüalizm kendisini doğal olarak gösterir zaman zaman. Nasıl mı diyeceksiniz? Basit… Bir gün birde bakarsınız karşınıza bir adam çıkmış, sizin senelerdir savunduğunuz, spiritüel tezleri birer, birer anlatıp duruyor. Hemen yoklamağa başlarsınız. Oysaki adamcağız spiritüel en ufak bir eser okumadığı gibi, böyle bir izimin varlığından bile habersizdir. Ne var ki, anlattıkları size hiçte yabancı gelmeyen bu değerli ilimin ta kendisidir.

Gelelim daha değişik bir konuya: Yine bir şahıs çıkıverir karşınıza. Ama bu sefer spiritüel doktrini destekleyici sözlerde söylemez. Ancak hareketlerine dikkat ettiğiniz zaman hadise ortaya çıkar. Adam çok merhametli, mümkün olabildiği kadar az bencil, son derece tolerans ve hoşgörü sahibi biri. Üstelik yeri geldiğinde feragat etmeği gayet iyi bir tarzda becerebilen, ve hepsinden önce varlık olarak bildiği her şeyi tümüyle seven birisidir. Hem de nasıl? Tüm uygulamasıyla. İşte zaten konumuzun kilit noktası da burasıdır.

Makalelerde, konferans salonlarında, sohbetlerde Spiritüel doktrinin bizlere öğrettiği tüm bilgileri aktarabilmek, ilgi oranımıza göre artan bir orantı dahilinde mümkündür. Gel gelelim pratikteki uygulama sahasında başarı oranı nedir? Ruhçu düşünceli herkesin bahsettiği en önemli kavramlardan bazılarını ele alalım. Meselâ: Vicdan Muhasebesi kavramı en çok konuşulan kavramlardan biridir. Ruhsal öğretiyi nazari olarak öğrenmiş bulunan her Spirit bu kavramı sizlere ağız dolusu anlatabilecektir. Ancak iş kavramın anlattıklarının kendisi tarafından uygulanıp uygulanamadığına gelince durum çok değişir. Şayet uygulamada da başarılı iseniz o zaman yine bir soru sizi bekler. Uygulamada ne kadar başarılısınız? Yani pratiğinizi nereye kadar götürebiliyorsunuz?

Şüphesiz ki, Spiritüalist demek insanüstü bir varlık demek değildir. Çünkü insan olarak bizler maalesef bulunduğumuz fizik kainatın ve dolayısıyla dünyanın realitesi içine hapis olmuşuzdur. Peki dünyalık durumum bana bunu gösteriyor diye, kalkıp ruhumuzun derinliklerine dönüp bakmadan kendimizi maddi gayelere mi adayalım? Tabiî bu da mantıkî değildir.

Evet beden sahibi ruhlar olarak bizde maddî olayların, maddî değerlerin dışında birer varlık değiliz ve yaşamımız boyunca da maddeye vasıta olarak ihtiyacımız var. Ancak Spiritüalizmde de gayet iyi belirtildiği gibi maddeyi Tekâmül yolunda bir vasıta olarak kullanabiliriz, ama hiç bir zaman gaye olarak değil. Bu kanunu konumuza uyguladığımız zaman spritüalistçe hareket ediyoruz demektir.

Gelelim bir başka kavrama: Tolerans, yani hoşgörü. Yine anlatırız da anlatırız. Oysa bir kaç dakika sonra yaptığımız basit bir hareket, bu anlattığımız değerleri sıfıra indirmeğe yetecektir. Düşününüz. En önemli şey toleranstır, toleranssız spiritüalizm olamaz diye dakikalarca anlatıyorsunuz ve bir kaç saat bile geçmeden şahsiyetinizi rencide edecek gibi görünen minicik bir olay için, en az olaya sebep olan kişinin bir kaç misli bir reaksiyon göstererek o kişiyi adamakıllı kırıyorsunuz. Hani nerde kaldı Spiritüalizm? Nerde kaldı o ağız dolusu anlattığınız Tolerans? Misallerimizi Spiritüel doktrinin öğrettiği bütün kavramlara uygulayabilmemiz mümkündür. Ancak ortaya netice olarak şu çıkmaktadır: Yaptıklarımızla anlattıklarımız birbirini tutmamakta veyahut bazen derecemiz gayet kifayetsiz gözükmektedir. İşte en güzel soru: Şu halde ne yapmalıyız? Herhalde tüm bilgilerimizi bir yana bırakıp, bunları geçersiz sayacak değiliz. Yapacağımız en önemli ve olumlu hareket yüce varlıkların ifade ettiği gibi olmağa çalışmaktır. Bir çok ruhsal celselerde bu yüce varlıklar bize şöyle söylemektedirler. "Sizlerden beklediklerimizin yüzde ellisine yakın bir oranda başarı gösterebilseniz, tekamülünüz için yeterli sayılabilir." Düşününüz demek ki bizler henüz öğrendiklerimizin yüzde ellisini bile uygulayamıyoruz. Bunları can gözüyle biraz görebilmek bile bizlere Tekâmül Kanunlarının ne denli bizim lehimize çalışan yüce kanunlar olduğunu gösterirler. Dünya insanının işte gerçek durumu maalesef budur. Oysa bizler daha halâ, nerelerde uçmaktayız. Çünkü biz her şeyi biliriz, ilmimiz, bize her şeyi öğreten bilim adamlarımız var. Ne yazık ki, karanlıkta göz kırpmaktayız zannımızca. Tabiî bu bahsettiğimiz konuları kolay benimseyecekler nâdir çıkacaktır ama, bir ümidimizde şudur ki: Yine de söylemeğe çalıştıklarımızı en iyi anlayacak olanlar Spiritüalistler olacak.

Ana temamıza dönelim. Demiştik ki, Spiritüalizm söylemekle olmaz, tatbik etmekle olur. Şu halde öğrendiklerimizi elimizden geldiği kadar, ruhsal gücümüzün de yettiği kadarıyla uygulamanın vakti artık gelmiştir. Hatta geçmektedir. Spritüel bilgilerimiz elimizde doküman olarak mevcut olduğuna göre, tatbikata girişmememiz için hiç bir sakınca yoktur. Maddî güçler önümüze set çekmektedir. Bencilliğimiz, evet bencilliğimiz bizi frenlemektedir. Gözümüz hep yükseklerdedir. Dünya hayatımızı maddî bakımdan iyice değerlendirmek hırsıyla âdeta şahlanmışızdır. Ancak yukarıda bahsettiğimiz minicik bir kısmı iyice anlayıp, hiç değilse birimiz uygulamaya çalışacak olursak, tatbikatımızda başarı oranımızın artacağı mutlu günler gelebilecektir. İşte bu da gayet bariz olarak bellidir. Maddeyi gaye olarak değil, vasıta olarak kullanabilmek. Şüphesiz ki, biraz yaşadığımız ortamlar için zor görünüyor. Ancak zor demekte hiç bir zaman imkânsız demek değildir. Biraz ruhsal ye­teneklerimizi zorlayabilirsek pekâlâ Spiritüalizmi sosyal hayatımıza uygulamamız mümkün olabilir.
alıntı
 
Üst