Az önce konulardan birine yazdığım mesajı tekrar okurken bir şeyler belirdi kafamda. O konuya tekrar dâhil olmak istemedim (üyeye yüklenmemek ve konunun amacından sapmaması açısından) fakat varlığımızı neden bir birey olarak değil de başkalarıyla yücelttiğimiz konusunda eksik şeyler söylediğimin farkına vardım.
Genel olarak baba ile ilişkileri sorunlu bir toplumuz. Anneyle olan ilişkinin de çok sağlıklı olduğu söylenemez fakat baba konusu tam bir facia. Özellikle hayalet baba tipinde bir babaya sahip kişiler özsaygı ve özgüven geliştiremiyor.
Nedir hayalet baba? Varlığı ile yokluğu bir olan baba. Ya eve gelmez ya da gelse dahi sadece fiziksel varlığı oradadır. Tabiri caizse ha köşe kırlenti ha bu baba bir farkı yoktur. Devamında çocuk babadan alması gereken onay, takdir edilme gibi ihtiyaçlarını alamadığı için özgüven geliştiremez. Baba aslında kendini soyutlarken çocuğun varlığını yok sayıyordur. Yine babadan alması gereken sevgi ihtiyacını alamadığı için ileriki yaşlarda(bu noktada özellikle kadınlar) partnerlerinden almaya çalışır. Halbuki partnerimiz babamız olamaz. Partner kişiyi sevgiye boğsa dahi kişi için yeterli gelmeyecektir. Bu durum yapboz parçasını ısrarla uygun olmayan yere yerleştirmeye benzer. Kişi istediği sevgi doyumuna ulaşamadıkça partnerine saldırmaya başlar. Devamında da ilişkide bozulma meydana gelir. Bu yine iyi bir senaryo. Çoğu zaman partner bu doyumsuz sevgiyi karşılamak için çaba harcamaz bile.
Bir diğer nokta ise bağımlılık geliştirmektir. Kişi peşine düştüğü sevgiyi kazanabilmek için partnerine sıkı sıkıya bağlanır. Onay görebilmek ve terk edilmemek adına kendinden ödün verir.
Benzer örüntüler diğer baba veya anne tipleri için de oluşturulabilir.
Öğrenmeye ilk başladığımız yer ailedir. Hayatın kurallarını ailede öğrenir ve yetişkinlik döneminde pratiğe dökeriz. Dolayısıyla kuracağımız bütün ilişkilerde ailemizden izler taşıyacağız. Doğru kişiyi aramadan veya hayatımızdaki insanları bizim için doğru kişiler haline getirmeye çalışmadan önce "doğru kişi"olabilmeyi öğrenmek gerekiyor. Bizim kendimize veremediklerimizi başkaları bize veremez. Ben önce kendimle alakalı sorunlarımı çözeceğim; kendimi anlamlandıracağım daha sonra başkalarını dahil ederek anlamı zenginleştireceğim.