SOHBET-i MUHABBET

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi

AuroraBorealis

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Eyl 2017
Mesajlar
38
Tepkime puanı
73
Arkadaşlar enerjiyi ne şekilde hissediyorsunuz? Sadece hissel olarak mı yoksa dalgalar halinde mi? Yoğun enerji akışında fiziksel durumlar yaşıyor musunuz?
Evet negatif enerjiyse halsizlik uyku hali net yada buhran kacmak istiyorum o mekandan basınç gibi. Pozitif yada göksel enerjilerde karıncalanma yada titreşim hafif bir ısı .
 

Alakan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2022
Mesajlar
1,101
Tepkime puanı
2,101
Evet negatif enerjiyse halsizlik uyku hali net yada buhran kacmak istiyorum o mekandan basınç gibi. Pozitif yada göksel enerjilerde karıncalanma yada titreşim hafif bir ısı .
Eskiden ben de bu şekilde yaşıyordum. Sebebini anlayamadığım bir durumdan ötürü son zamanlarda dalga dalga bir akım hissediyorum. Başkasının enerji alanına bilinçli olarak dahil olduğumda çok net dalgalanma hissediyorum. Bunun dışında zaman zaman gündelik işlerle meşgulken de aynı dalgalanma söz konusu. Sanki bir baloncuğa çarpıyormuşum ya da içine giriyormuşum gibi bir his.
Bunu benim gibi yaşayan birileri var mı ya da bu değişimin sebebi ne olabilir bunu merak ettim aslında.
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
İnsanlara yüzde yüz güvenmek mümkün değil, bunu biliyorum. Ben kendi özel durumumdan dolayı hayatıma birini alamıyorum, arkadaş olarak dahi mümkün olmuyor. Nöronlarım genel ortalamadan farklı diyelim. Bazı şeylerin benim zihnimde karşılığı diğer insanlar gibi değil.

Özetle sorum şu; insanları hayatınıza nasıl alabiliyor, insanlara olumsuz olması muhtemel binlerce olasılığa rağmen nasıl şans veriyorsunuz? İnsanlarla özel hayatta nasıl krizsiz iletişim kurabiliyorsunuz? Beynimin farklı algıladığını anlatmak bile benim için hep büyük bir kriz.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
İnsanlara yüzde yüz güvenmek mümkün değil, bunu biliyorum. Ben kendi özel durumumdan dolayı hayatıma birini alamıyorum, arkadaş olarak dahi mümkün olmuyor. Nöronlarım genel ortalamadan farklı diyelim. Bazı şeylerin benim zihnimde karşılığı diğer insanlar gibi değil.

Özetle sorum şu; insanları hayatınıza nasıl alabiliyor, insanlara olumsuz olması muhtemel binlerce olasılığa rağmen nasıl şans veriyorsunuz? İnsanlarla özel hayatta nasıl krizsiz iletişim kurabiliyorsunuz? Beynimin farklı algıladığını anlatmak bile benim için hep büyük bir kriz.
Bazı şeylere takılmadığın zaman gelip geçiyor. Kırmızı çizgi dediğin birçok şey yaşadıktan sonra takılmıyorsun. Tabi bu kişinin kendini bu süreçte nasıl eğdiğine bağlı. Yoksa kıyametini yaşadıktan sonra yaşadığını anlamak yerine intihar eden de var. İnsanlara güvenmemek doğal kimse seni yargılamaz. Yalnız bu sosyalleşmeyi bırakmak anlamına gelmez. İnsanlar sürekli birbirlerini kullanıyorlar. Çünkü toplum bunu dayatıyor. İnsanlar senin hayatına girebilir ama hayatının hangi kısmına kadar yürüyeceğini sen seçersin. Sen fazla esnek davranırsan yediğin darbeler o kadar acı olur. İnsanları sadece hayatının en temel yerlerine koyarsın ve kendi işine bakarsın. Doğal olan budur. İnsanlar eğer sana hastalıklıymış gibi geliyorsa o da doğal. Çünkü doğru, çoğu hasta. İnsanlar belki farkında değil ama çağımız büyük bir psikolojik veba yaşıyor. Önemli olan bu hastalığın bizi ne kadar etkileyeceğidir. Tavsiye istiyorsan yazdıklarıma kulak verebilirsin. Kısacası insanların dediklerine takılma, sal gitsin. Sonuçta bu hayat sen 70 olsan da bir şekilde öğretmeye devam edecek. Bunları düşündüğüm için insanlarla rahat ve temel bir ilişki kurabiliyorum. Bu yazılanlar da tamamen benim fikrim.
 

Alakan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2022
Mesajlar
1,101
Tepkime puanı
2,101
İnsanlara yüzde yüz güvenmek mümkün değil, bunu biliyorum. Ben kendi özel durumumdan dolayı hayatıma birini alamıyorum, arkadaş olarak dahi mümkün olmuyor. Nöronlarım genel ortalamadan farklı diyelim. Bazı şeylerin benim zihnimde karşılığı diğer insanlar gibi değil.

Özetle sorum şu; insanları hayatınıza nasıl alabiliyor, insanlara olumsuz olması muhtemel binlerce olasılığa rağmen nasıl şans veriyorsunuz? İnsanlarla özel hayatta nasıl krizsiz iletişim kurabiliyorsunuz? Beynimin farklı algıladığını anlatmak bile benim için hep büyük bir kriz.
Sevgili Acid,
Kendini bir çemberin içerisinde hayal et. Bu çemberin içerisinde birçok çember daha var ve merkeze doğru daralıyor. Bu çember senin hayatın ve sen o çemberin ortasında; merkezindesin. Dilediğin insanı bu geniş çemberin içerisine alabilirsin, hangi ölçüde sana yakın olacaklarını belirleyebilirsin fakat senin olduğun alana yani merkeze girmelerine müsaade etmemelisin. "En yakınım" dediğin insanlarla dahi aranda belirli bir sınırın olmalı ve bu sınırı iletişimin en başında keskin çizgilerle çizmelisin.
Hiç kimsenin krizsiz bir iletişim kurduğunu düşünmüyorum. En sevdiklerimizle bile dönem dönem iletişimimiz kaotikleşiyor. Burada önemli olan senin o kişiyi nerede konumlandırdığın ve nasıl bir sınır çizdiğin. Birbirimizi tamamıyla anlamamız mümkün değil. İnsanlara ikili ilişkilerde hata payı da bırakmak gerekiyor. Bunun yolu da insanın kendine de hata payı bırakmasından geçiyor.
Bizler sosyal canlılarız. Birbirimizle ve diğer canlılarla iletişim içerisinde olmaya muhtacız.
Günün sonunda istersen bin soruluk bir güven testi uygula istersen sınırlarını çiz yine de iletişimin kaotikleşmesi ihtimali var. Sen oyunu istediğin kadar doğru oyna bu iki kişilik bir oyun. Takım arkadaşının hatası oyunu bozabilir ve belli bir noktaya kadar ona müdahale edebilirsin. Böyle durumlarda da oyunun sonucuna değil oynarken aldığın keyfe odaklanman gerekiyor. Dilersen bir daha o arkadaşınla o oyunu oynamazsın :)
Umarım yardımcı olabilmişimdir.
 

Absoluta Virtute

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2020
Mesajlar
3,202
Tepkime puanı
7,564
insanları hayatınıza nasıl alabiliyor, insanlara olumsuz olması muhtemel binlerce olasılığa rağmen nasıl şans veriyorsunuz?
İnsan sosyal bir varlık, sosyal çevreye ve iletişime ihtiyaç duyar. İnsan çift olarak yaratılmış bir varlık. Tek kaldı zaman eksik kalır. Aileye ihtiyaç duyar.

İnsan istediğine inanmaya özgür bir varlık. İstese o nöron bağları istedi şeklinde olacak. Bunun için bir sürü NLP tekniği var.

Yeter ki insan istesin.

En çok intihar, ekonomisinin iyi olduğu ülkelerde yaşanır. Nedeni, bı taraflarına rahat batıyor. Onlar da bı taraflarından kendine problemler uydurup, intihar ediyorlar.
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
İçinizde rüya yorumlayabilen var mı? Rüyamda peygamber efendimizi gördüm. Basında sarığı vardı. Beyaz bir bedevi kıyafeti giriyor gibi gördüm. Gözünün beyazı çok beyaz karası çok karaydi. Yumak yumak renkli hamurları şerbetin içine attı ve sonra onlar tatlıya dönüştü. Şerbetli bir tatlıya. Oturup o tatlıları yedik beraber. Hiç konuşmadı. Yüzünde de bir peçe vardı .. Sadece gözleri görünüyordu. Peygamberin elinden tatlı yemek neye işarettir bilen var mı?
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
En çok intihar, ekonomisinin iyi olduğu ülkelerde yaşanır. Nedeni, bı taraflarına rahat batıyor. Onlar da bı taraflarından kendine problemler uydurup, intihar ediyorlar.
Aslında rahat batmasından dolayı değil. Birçok sebep var. Mesela Japonya'da herkes çok bireysel ve yalnız. Toplum psikolojisi bu yönde ilerlemiş. Evli insanlar bile çoğunlukla aynı yastığa baş koymuyor. Komşular çoğunlukla birbirini tanımıyor. İnsanlar birbirlerine yanaşmıyor. Herkes birbirine duvar olduğundan sevgisiz ve robot gibi yetişiyorlar. Her şeyi geçtim kuralları Allah'ı olmuş. Kuraldan öte köy yok. Ben normalde kurallara uyarım ama benim bile bir süre sonra midem bulandı. Düşünün insanlar o toplumda yetişiyor. O yüzden bu kadar baskıcı ve sıkıcı bir toplumda gençlikten itibaren psikolojinin bozulması bazen kaçınılmaz olabiliyor. Gidip gördüğümü ve şahıslardan dinlediğimi aktarıyorum. Çıkardığım sonuçlar bunlar. Allah oradakilere yardım etsin. İnsanların suratına hafif tebessüm edince bildiğin eriyorlar. Hiç sevgi görmemişler. Bu durumu lehine kullanan Türklerde var. Vatandaşlık için genç kızların hayallerini çalıyor soysuzlar.
 

Absoluta Virtute

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2020
Mesajlar
3,202
Tepkime puanı
7,564
Aslında rahat batmasından dolayı değil. Birçok sebep var. Mesela Japonya'da herkes çok bireysel ve yalnız. Toplum psikolojisi bu yönde ilerlemiş. Evli insanlar bile çoğunlukla aynı yastığa baş koymuyor. Komşular çoğunlukla birbirini tanımıyor. İnsanlar birbirlerine yanaşmıyor. Herkes birbirine duvar olduğundan sevgisiz ve robot gibi yetişiyorlar. Her şeyi geçtim kuralları Allah'ı olmuş. Kuraldan öte köy yok. Ben normalde kurallara uyarım ama benim bile bir süre sonra midem bulandı. Düşünün insanlar o toplumda yetişiyor. O yüzden bu kadar baskıcı ve sıkıcı bir toplumda gençlikten itibaren psikolojinin bozulması bazen kaçınılmaz olabiliyor. Gidip gördüğümü ve şahıslardan dinlediğimi aktarıyorum. Çıkardığım sonuçlar bunlar. Allah oradakilere yardım etsin. İnsanların suratına hafif tebessüm edince bildiğin eriyorlar. Hiç sevgi görmemişler. Bu durumu lehine kullanan Türklerde var. Vatandaşlık için genç kızların hayallerini çalıyor soysuzlar.
Meselesi incelenirse, sebebi yine maddiyat ve de teknoloji. Fazla oda olmamış olsaydı, eşek gibi aynı yastığa baş koyarlardı. Komşulara da bu zamanlarda pek ihtiyaç duyulmuyor. Para, telefon, internet ile bütün sorunlar hallediliyor.

Toplumlar değişken. Ve suclanacak sebepler daima bulunur.
Burası parapsikolojinin yeri.
Topluma bağımlı olmayan insanların yeri. Aslında benim demek istediğim. İnsan kendini geliştirmeli. Psikoloji de bir kural var. Adı Doksana On. Yani insanın mutluluğu %90 kendine, %10 başkalarına bağlı. Mutsuzsak, kendimize bakmalıyız.
 

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
702
Tepkime puanı
1,221
O kadar çok program kullanmayı bilmiyorum ki... Hep millete yaradı. Hayatım bilgisayar başında geçti. Kendime bir faydam yok. Bazen bilgisayarı alıp lanet olasıca silikon vadisi şeytanları adına yakmak istiyorum. Çok bağırıp ağlamak istiyorum. Bu muydu diye.. Bizden hayatı, doğayı çaldılar ve bir kara kutu verdiler...
 

Metanoia

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
74
Tepkime puanı
110
O kadar çok program kullanmayı bilmiyorum ki... Hep millete yaradı. Hayatım bilgisayar başında geçti. Kendime bir faydam yok. Bazen bilgisayarı alıp lanet olasıca silikon vadisi şeytanları adına yakmak istiyorum. Çok bağırıp ağlamak istiyorum. Bu muydu diye.. Bizden hayatı, doğayı çaldılar ve bir kara kutu verdiler...
Sömürü ve kölelik düzeni önceleri yalnızca toplumun belirli bir kısmı tarafından derinden hissediliyordu fakat artık herkes bu kapanın içinde kısıldığını fark etmeye başlayacak, hangi kesimden olursa olsun. Toplum bu yöne doğru evriliyor, bundan kaçış yok. Fakat sizden alamayacakları şeyler de var, bunun bilincinde olabilmek önemli. Akışa kapılıp yok olmayın, baş kaldırın. O gücü içinizde bulabilirsiniz, her şey bakış açısında saklı.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
O kadar çok program kullanmayı bilmiyorum ki... Hep millete yaradı. Hayatım bilgisayar başında geçti. Kendime bir faydam yok. Bazen bilgisayarı alıp lanet olasıca silikon vadisi şeytanları adına yakmak istiyorum. Çok bağırıp ağlamak istiyorum. Bu muydu diye.. Bizden hayatı, doğayı çaldılar ve bir kara kutu verdiler...
Sen bile bu kadar dolmuşsun sevgili düşünen ve inanan. Açtığım psikolojiye dair konuların çoğunu okuyorsun. İşte insanlar bunu yapıyor. Psikolojik olarak sağlam kalan ve öğrenen insanları da yoldan çıkarıyor. Kendini faydasız olarak görme sakın. Herkesin iyi olduğu bir şey var. Gerek somut veya gerek soyut. Senin nefes almaya ihtiyacın var hepsi bu.
 
Son düzenleme:

Alakan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2022
Mesajlar
1,101
Tepkime puanı
2,101
Yaklaşık bir aydır pencereme düzenli olarak dünyalar tatlısı bir kedi geliyor. Başta kuşumu izlemek için geldiğini düşünüyordum sonradan alıştı sanırım. Sahipli mi değil mi ayırt edemedim bir türlü. Tüyleri çok uzun ve aşırı derecede bakımlı bir kedi. Patileri de hep pırıl pırıl oluyor. Bir iki defa mama verdim fakat yemedi. Bir süredir de yoğurt veriyorum onu yiyor. Eve almam mümkün değil kuştan dolayı. Ne yapsam bilemedim, sahipli değilse soğukta kalıyordur ve çok üzülüyorum. Bir iki defa arkadaşlarıma sahiplendirsem diye düşündüm ama sahibi varsa o da olmaz. Var mı bana bir fikir verebilecek olan?
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
Yaklaşık bir aydır pencereme düzenli olarak dünyalar tatlısı bir kedi geliyor. Başta kuşumu izlemek için geldiğini düşünüyordum sonradan alıştı sanırım. Sahipli mi değil mi ayırt edemedim bir türlü. Tüyleri çok uzun ve aşırı derecede bakımlı bir kedi. Patileri de hep pırıl pırıl oluyor. Bir iki defa mama verdim fakat yemedi. Bir süredir de yoğurt veriyorum onu yiyor. Eve almam mümkün değil kuştan dolayı. Ne yapsam bilemedim, sahipli değilse soğukta kalıyordur ve çok üzülüyorum. Bir iki defa arkadaşlarıma sahiplendirsem diye düşündüm ama sahibi varsa o da olmaz. Var mı bana bir fikir verebilecek olan?
Arkadaşlarına verebilir ve sahibi ortaya çıktığında geri alabilirsin. Veterinerlerin bazıları kayıp ilanları yayınlıyor. Yakınlarda veteriner kliniği varsa fotoğrafını çekip bir göster derim.
 
Üst