embriyo
Elit Üye
Çoğunuzun okuduğunu düşündüğüm,okumayanlara da şiddetle tavsiye edeceğim Paulo Coelho’nun Simyacı adlı kitabını seneler sonra tekrar okumaya başladım.Eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen bir baş yapıt.Özellikle önsözündeki hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Aslında mitolojik hikayeler, mecazi benzetmeler, farkındalığı geliştirmeye yönelik öyküler içerir.Burda da Narkissos’un kendi güzelliğine vurgunluğundan suda boğulması,aslında kendini beğenmişliğinden değil, özünü görüp hayran kalmışlığındandır.Aynı şekilde göl de onun gözlerinde kendi bütününü, özünü görmüş ve başka bir şey görmez olmuştur.Tabii bunlar benim yorumum, ancak bu şekilde bakınca mitoloji,çocuk masalları , çeşitli dinlere ait hikayeler , Tasavvuf hikayeleri - şiirleri daha derin anlamlar içeriyor.Bu gün kuantumda söylenenler aslında yüzyıllardır bizlere üstü kapalı bir şekilde anlatılıyor.Asıl anlatılmak isteneni algılamamız, bizim kişisel gelişimimizle sınırlı.
Sonuçta duymak istediğimizi duyar,görmek istediğimizi görürüz
Bir Kervancının getirdiği kitabı eline aldı Simyacı.Kapağı yoktu kitabın, ama gene de yazarının kim olduğunu anladı:Oscar Wilde’dı yazar.Kitabın sayfalarını karıştırırken, Nargissos’u anlatan bir öyküye rastladı.
Nargissos’un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı.Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş.Onun göle düşüp boğulduğu yerde de çiçek açmış,bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde.
Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.
-- Neden ağlıyorsun? Diye sormuş Oreas’lar.
-- Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
-- Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları.Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk,ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
-- Narkissos yakışıklı bir genç miydi? Diye sormuş göl?
-- Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? Diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oreas’lar.Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!
Göl bir süre sessiz kalmış.Sonra şöyle konuşmuş:
-- Narkissos için ağlıyorum,ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben.Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
-- İşte çok güzel bir hikaye, dedi Simyacı.
Bu hikaye, Simyacı kitabının önsözünden alıntıdır.
Aslında mitolojik hikayeler, mecazi benzetmeler, farkındalığı geliştirmeye yönelik öyküler içerir.Burda da Narkissos’un kendi güzelliğine vurgunluğundan suda boğulması,aslında kendini beğenmişliğinden değil, özünü görüp hayran kalmışlığındandır.Aynı şekilde göl de onun gözlerinde kendi bütününü, özünü görmüş ve başka bir şey görmez olmuştur.Tabii bunlar benim yorumum, ancak bu şekilde bakınca mitoloji,çocuk masalları , çeşitli dinlere ait hikayeler , Tasavvuf hikayeleri - şiirleri daha derin anlamlar içeriyor.Bu gün kuantumda söylenenler aslında yüzyıllardır bizlere üstü kapalı bir şekilde anlatılıyor.Asıl anlatılmak isteneni algılamamız, bizim kişisel gelişimimizle sınırlı.
Sonuçta duymak istediğimizi duyar,görmek istediğimizi görürüz

Bir Kervancının getirdiği kitabı eline aldı Simyacı.Kapağı yoktu kitabın, ama gene de yazarının kim olduğunu anladı:Oscar Wilde’dı yazar.Kitabın sayfalarını karıştırırken, Nargissos’u anlatan bir öyküye rastladı.
Nargissos’un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı.Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş.Onun göle düşüp boğulduğu yerde de çiçek açmış,bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde.
Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.
-- Neden ağlıyorsun? Diye sormuş Oreas’lar.
-- Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
-- Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları.Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk,ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
-- Narkissos yakışıklı bir genç miydi? Diye sormuş göl?
-- Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? Diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oreas’lar.Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!
Göl bir süre sessiz kalmış.Sonra şöyle konuşmuş:
-- Narkissos için ağlıyorum,ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben.Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
-- İşte çok güzel bir hikaye, dedi Simyacı.
Bu hikaye, Simyacı kitabının önsözünden alıntıdır.