Seyr-i Sülük yapan Sofilerin Gizli emanetleri (Kerametleri)

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki hzleri buyurduki; "Bu yola giren kişi Tövbe eder etmez kabir keşfi açılıyor.Lakin bu hal ona ağır gelir,dayanamaz,korkar diye Taşıyabileceği güne kadar emanetini yanımızda saklı tutuyoruz". İşte aşağıda aktaracağım olay bunu bizzat destekleyen-açıklayan bir olaydır.

Bundan 19-20 yıl önceydi. Sultan Hz.leri (Seyda Muhammed Raşid k.s.) henüz dünyayı terk etmemişti.. Sofinin evliyalığı konusunda bir tartışma ve ona bağlı olarak derin bir düşünce sonrasında bazı açmazlar ile boğuşuyordum. Halim giderek içinden çıkılmaz bir hal aldığı günlerde bir sofi arkadaşım (bu yola girmişlere sofi deniyor) bana telefon ederek bir arkadaşı ile bana gelmek istediğini söylemişti. Ben de "başımla beraber" diyerek davet etmiştim.

Aradan birkaç saat geçmişti ki sofiler geldiler. Hoş beş sohbetinden sonra bizim sofi bana sordu;

-"Bizim niye geldiğimizi biliyor musun?"

-"Yoo, nereden bileyim" dedim.

Sofi biraz sıkıntılı olan yanındaki arkadaşını göstererek;

-"O zaman sen bu sofinin hikayesini iyi dinle" dedi.

İşin rengi şimdi değişmişti, ziyaretin ve hoş beşin maksadı farklı bir boyut kazanmak üzereydi ki içimden bir ses dertli sofiyi iyi dinlememi tavsiye ediyordu. Ben de sese uyarak sofiye dönüp;

-"Ee Sofi, anlat da dinleyelim inşallah" dedim, belli ki bu sofileri Sadat (ALLAH dostları) bize sohbet etsinler diye yollamış. Bu isteğimi kırmayan sofi anlatmaya başladı.

-"Önce beni iyi dinle kurban.Anlatacağım benim hayat hikayemdir anlatırken sözümü kesmeyesin." dedi ve bir sigara yakıp derin bir nefes çektikten sonra anlatmaya başladı.

-"Ben Menzilde medresede ilim tahsil ediyordum.Yıllar süren tahsilimin sonuna yaklaşmıştım ve neredeyse icazet alacaktım. İşte o günlerden birinde bana köyümden bir telefon geldi. Telefon eden annemdi ve beni çok özlediklerini, gelmem gerektiğini söylüyordu. Ben de o heyecan ile Seyda Muhammed Raşid Hz.lerinin huzuruna varıp "Efendim ailem beni ben de ailemi özledim bana müsaade etseniz de köyüme dönsem" dedim." Seyda Hz.leri benim bu isteğime pek sıcak yaklaşmadı ve;

-"Sofi, sen köyüne gitme burada biraz daha kal ve ilmini tamamla" buyurdu. Sadatın sözü üzerine söz söylenemeyeceği için "peki " deyip geri çekildim.

Aradan birkaç gün daha geçmişti ki nefsim beni dürtmeye başladı ve içten içe "Sen de özledin onları" diye vesvese vererek beni zor durumda bırakıyordu. Böyle vesveselerin gelip beni bunalttığı anlardan birinde Seyda Hz.lerinin tekrar huzuruna çıkarak;

-"Efendim, ben köyüme gitmek istiyorum" dedim. Bunun üzerine Seyda Hz.leri bana uzun bir süre baktıktan sonra;

-"Sofi gitmeseydin iyi olurdu. Ancak çok gitmek istiyorsan 15 gün git ve hemen geri gel. Bu süreyi sakın geçirme.." dedi.

Ben izini koparınca hemen eşyalarımı toparlayıp yol hazırlıklarına başladım. İlk otobüs ile Menzil den ayrılıp köyüme vardım.

Beni gören anne ve babam o kadar sevinmişlerdi ki sevinçlerinden komşuları bile çağırmışlardı. Gelenlerin içinden özellikle bir genç kız dikkatimi çekmişti. Annemi bir kenara çekip sordum;

-"Anne, bu kız kim?"

Annem bu soruyu sanki bekliyormuş gibisinden içten içe bir gülümseme ile bana;

-"Komşumuzun kızı, senin için düşünmüştük onu.Seni buraya çağırmamızın esas sebebi de zaten evlendirmek içindi"

Annem bu sözleri ile her ne kadar beni aptal yerine koymuş olsa da hoşuma da gitmişti.

Aradan geçen 2-3 gün gibi kısa bir süre sonunda nişan yüzüklerimizi takmıştık bile.. İlerleyen günlerde nikah hazırlıkları, ev bulma ve eşyaların temini için çok yoğun bir çalışmaya girmiştik. İkinci ayda nikahımız kıyılmış ve biz çok mutluyduk.

Evliliğimizin altıncı ayında eşim hamileydi, benim ise işlerim çok iyi gidiyordu. Bir ara nereden geldiyse Seyda Hz.lerinin emri aklıma gelmişti.."15 gün git.."

Oysa üstünden altı ay geçmiş ve ben hala dönmemiştim. Hemen ilk otobüse atlayıp Menzil'e gittim ve Seyda Hz.lerinin huzuruna çıkıp kendisine;

-"Efendim, ben melekette evlendim, işim de çok şükür iyidir.Ben sizden temelli müsaade istiyorum."

Seyda Hz.leri benim bu sözlerim üzerine ;

-"Sofi, biz sana 15 günde dön dedik sen dönmedin.Şimdi de ilmini tamamlamadan temelli müsaade istiyorsun.Sen ne istediğinin farkında mısın?"

Ben kesin kararlı olduğumu belli etmek amacı ile "Evet efendim, ben kesin kararlıyım, müsaade istiyorum" deyivermişim.. Seyda Hz.leri bunun üzerine;

-"Madem ki bu kadar çok istiyorsun biz de sana müsaade ediyoruz" buyurdu.

Tam bu sırada içimdeki nefsin zalim sesi tekrar dile gelip bana Sadatın emanetinde bulunan malımı ve mülkümü hatırlattı. Hiç düşünmeden nefse uyarak;

-"Efendim, ben giderken sizden amel ve sevaplarımın karşılığı olan manevi mallarımın da tamamını istiyorum artık bende dursun.." dedim. Seyda Hz.leri bu isteğim karşısında bana hakikati hatırlatarak;

-"Sofi, sen maneviyatını ve malını muhafaza edemezsin sana ağır gelir, varsın onlar bizde kalsın.Zamanı gelince sana veririz" buyurdu.

Ben kesin kararlıydım malımı mülkümü alıp memlekete öyle dönecektim. Seyda Hz.lerine maneviyatımı almak için israr ettim. Mübarek beni kırmadı ve;

-"Peki sofi, senin maneviyaını da verdik." buyurdu.

Ben alacaklarımı almanın verdiği sevinçle otobüs biletimi alıp hemen köyüme döndüm. Vakit namazını kılmak için camiye girdiğimde cemaat saf tutmuş farzı kılmak üzereydi. Ben de hemen saf tuttum ve tekbir alacaktım ki birden imamın kalbindeki düşüncelere vakıf oldum. İmam kalbinden evinde istiflediği malların hesabını yapmakla meşguldü. Seyda Hz.lerinden aldığım manevi mallarımla imamın kalbini okuyordum... Namazdan çıkınca imamı bir kenara çekip;


-"İmam efendi, aslında senin arkanda namaz kılınmaz.Sen namaz sırasında kalbinden mallarının hesabını yapıyordun" dedim. İmam çok şaşırmıştı, şaşkınlığı geçince;

-"Aman efendim, ne olur beni affediniz. Camiye geldiğinizde bundan sonra namazları siz kıldırın." diyerek ellerime sarılıp defalarca öpüp başına koydu.

Göğsüm kabarmış ayaklarım da yerden kesilir gibi olmuştu. Ben bu hava ile çarşı pazarı dolaşmaya başladım. Bütün esnafın hile ve hurdalarını bulup çıkartıyor kendilerini ikaz ediyordum. Çarşı, pazarda beni gören herkes elime sarılıp defalarca öpüp başına koyar geçtiğim yollarda herkes önünü iliklerdi.

Artık adım evliya diye anılır olmuştu, hastalar, dertliler hepsi benim kapımdaydı.. Bu böylece sürüp giderken ben namazı terketmiştim. Bir çöküşün başlangıcının habercisiydi bu ama anlayamamıştım. Gelen giden trafiğinin hızına dayanamayan eşim, çocuğumu da alarak beni terketmişti. Artık işimi de terketmiştim ve işsizdim.

Maneviyatım ise giderek azalıyor ve insanların kalplerini okuyamıyordum. Durum böyle olunca etrafımdaki kalabalık giderek azaldı ve bir yılın sonunda kimse kalmadı.. Artık yokluk ve fakirlik kapıma dayanmış açlık ise sevimsiz yüzünü göstermişti. Hiç param olmadığından evde para edecek ne varsa herşeyi sattım. Elime geçenlerle sadece karnımı doyurabiliyordum. Zaman içinde satacak birşey de kalmayınca midemin gurultusuyla başbaşa kaldım. O sıkıntıyla başımı koyduğum yastığa sakladığım çeyrek altın aklıma geldi. Hemen yastığı parçalayıp içinden çeyrek altınımı çıkartıp en yakın kuyumcuya gittim. Kuyumcu bir altına bir de bana bakarak altını dişi ile ısırarak test edip ardından da mihenk taşına vurduktan sonra;

-"Bu altında bir tuhaflık var, ben bunu almam" deyip geri verdi. "Olabilir" deyip bir başka kuyumcuya girdim, oradan da aynı cevabı alınca bütün kuyumcuları dolaşmaya başladım. Netice olarak kimse altınımı almaya yanaşmadı. Altınım taş olmuştu... O sıkıntı ile dolaşırken bu sofiye rastladım o da halime acıyıp beni İstanbul'a getirdi. Daha sonra da sana geldik. Bu hikayeyi dinlemen ve ibret alman gerekir diye sana anlattık.

Bugünkü aklım olsa hiç Seyda Hz.lerinin sözünden çıkar mıydım? Asla çıkmazdım.. Çevremde hiç dostum kalmadı, bundan başka eşim ve çocuğum da beni terketti. Anne ve babam ise yaptıklarımdan dolayı beni suçlu bulup yüzüme bakmıyorlar. Gördüğünüz gibi Sadat'ın sözünü dinlemedim ve elimdeki, çevremdeki herşey taş oldu. Bu sizlere ibret olsun..." diyerek sözlerini tamamladı.

Sofinin hayat hikayesini dinleyince bu sofiyi Sadat'ın sohbet etmesi için bana gönderdiğini anlamıştım. Gereken dersi almış ve düşüncelerimin kıblesini bulmuştum.

Bu kapıda öğrendiğim en önemli şeylerden bir tanesi "Hiç bir şeye talip olmamak" oldu. Senin için hayırlı olan sen "istemeden verilen" dir.

ALINTI
 

c3d33y

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Şub 2014
Mesajlar
4
Tepkime puanı
1
Kardeşim çok güzel bir paylaşımdı. İnşaAllah hepimize ibret olacak bir konu olmuştur.
 

ruban

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ara 2013
Mesajlar
305
Tepkime puanı
11
menzil deki ilimler genelikle neler zahiri ilimlermi yada batini ilimlermi fıkıh hadis bunun gibi şeyler mi ??
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
menzil deki ilimler genelikle neler zahiri ilimlermi yada batini ilimlermi fıkıh hadis bunun gibi şeyler mi ??
İsteyenler hem medresede zahiri ilimler (fıkıh,hadis,kelam v.b.) tahsil ediliyor hemde hatme,rabıta yaparak,vird çekerek seyri sülük yolunda salik olarak ilerliyor.Medresede okuyamayanlar ise hatme,rabıta ve vird derslerini yerine getiriyor.Gerçek sofi olabilmek için vird çekmek lazım.Şart değil ama gerekli..Vird dediğimiz şey dilini damağına değdirerek yani dili kıpırdatmadan sadece kalben en az 5 bin kez ALLAH ALLAH zikri çekilir.en düşüğü 5 bindir.yani 5 binden başlar.
 

edwird

Kayıtlı Üye
Katılım
4 May 2013
Mesajlar
32
Tepkime puanı
1
Gönlümün sultanı Hacı Mahmud efendi ks hazretleridir ama menzilide severim. Büyük hizmetleri var. Allah cümlemizden razı olsun.
 

manhunter

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Haz 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
ya kimse gücenmesin ama zırvalıktan başka birşey değil bence altını çiziyorum bence...
 

mysen13

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Nis 2012
Mesajlar
189
Tepkime puanı
8
Mehdix kardeşim Allah senden razı olsun okurken çok hoş oldum bende bir sofiyim ve size 2 hikaye anlatmak istiyorum .
Geçen yıl bu zamanlarda nefsim beni iyice kontrol altına almıştı çok yanlış şeyler yaptım sonra bir kişi sayesinde bu yola girdim ve yavaş yavaş düzelmeye başlıyordum birgün kafile var dediler bende tamam giderim mübareği görürüm dedim ama kalbim farklı söylüyordu nefis gitme okadar yol çekilirmi diyordu şeytan vesvese veriyordu diyordu nerden biliyorsun evliya olduğuna neyse ben yola çıktım ama içimde bir şüphe var acaba evliya mı değilmi her neyse menzile vardık . Yatsıyı kıldık biraz muhabbet yattık sonra korumalar sabah namazına kaldırdılar camide namazı kıldık ve ardından gavsımız aşada tövbe vericek dediler yeni gelenler aşaya gelsinler dediler bende indim tabi çok kalabalıktı belki 300 belki 500 kişi gavs sani hazretleri sağ elini uzatmış başı sağa doğru dönüktü bende arkadan gözlerimi ayırmadan bakıyorum elini öpen direk gidiyor sıra bana geldi başını yavaşça çevirdi göz göze geldik o an gözlerim karardı gözlerine bakadım ve başımı sanki biri eliyle tutup aşağıya indirdi ve o an içimdeki şüphe kayboldu . Mübarek yanımdan geçtiği zaman kalbim bir hoş oluyor bunu ordakilere sordum çoğu benimde oluyor dedi
Bu mart aylarında tekrar gittim neyse sabah namazından sonra tövbe verilecek ben yine heycanlıyım acaba elini öpebilirmiyim diye mübarek hastaymış bir hastalık bulaşır diye filen elini öptürmediler . Son gün artık geri döneceğiz ikindiyi kıldık hatmeye gireceğiz gavsımla aramda 15 20 metre mesafe var etrafındakilerle konuşuyor içimden gavsım bir kere o güzel gözlerinle bana bak lütfen diye içimden geçirdim aradan 4 5 saniye geçmedi birden kafasını çevirdi göz göze geldik ve sonra edeptendir bakmamalıyım dedim gözlerimi eğdim . Otobüsle geri dönerken arabadan tam ineceğim arka taraflarda hiç sohbet etmediğim bir abi kurban adını soy adını söyle dedi neden dedim sen söyle dedi ismimi filen söyledim aradan bir kaç gün geçti telefonla aradı vakıfa gel dedi vakıfa gittim 1 kaç gün muhabbet ettik filen bana dediki geçen seneye göre çok değiştin değil mi evet dedim yaptığım şeyleri bana tek tek söyledi nerden biliyorsun dedim belki aramızda bazıların kalp gözü açıktır dedi güldü :)
Yazı biraz uzun oldu kusura bakmayın . Allah celle celalühü gavsımızı başımızdan eksik etmesin yolun sonunda seyyidler gelecektir Sevgiyle ..
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
Kalp12 kardeşim ALLAH sendende razı olsun.Çok güzel şeyler yaşamışsın.banada nasip oldu.Anlatabileceklerimden birini anlatayım inş.;Net üzerinden tanıştığım bir vekil abimiz vardı.Menzilde karşılaştık.Yüz yüze tanıştık kaynaştık.Benim seyda hzlerini anlatmam gereken bazı özel durumlarım vardı.Vekil önce bana anlat eklemen yada çıkarman gereken yerler olabilir dedi.Tamam dedim.Hepsini anlatmaya utandığım için bir kısmını anlattım.Velhasıl eksik anlattım.Akşam Gavsım ile görüşme şansım olmadı.Sadece dua isteyebildim.Pazar sabahı memlekete dönecekken vekil abiyle vedalaştığımda kendisine anlatmadığım eksik kısımları tek tek saydı.neden tam anlatmadın diye sitem etti.Kurban utandım ama sen nerden biliyorsun diye sorduğumda, gece rüyamda Gavs hzleri anlattı dedi.Orda çok çok olağan dışı ve güzel haller yaşadık elhamdulillah.İsterim ki ALLAH herkese Veli kullarını ziyaret etmeyi nasip etsin.

ya kimse gücenmesin ama zırvalıktan başka birşey değil bence altını çiziyorum bence...
Hem bu şekilde yorum yapıyorsun zırvalık deyip hakaret ediyorsun hem hakaret etmedim,küfür etmedim aşağılamadım diyorsun.Senin hakaret anlayışın nedir pardon? Hoşuna gitmiyorsa,öyle şeylere inanmıyorsan,beğenmiyorsan bunu daha masum bir dille ifade edebilirsin.Yorum yapacaksanız saygı çerçevesi içinde yapın lütfen.
 

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
ya kimse gücenmesin ama zırvalıktan başka birşey değil bence altını çiziyorum bence...

Cümlenizdeki ''ZIRVALIK'' kelimesi konuya inanmasanız bile saygı duymadığınızı hissettiriyor. Siz de karşıdan yazdığınızı tekrar okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınızdır. Karşıdaki kişiden saygı istemeden önce siz saygı göstermelisiniz, bu hayatımızın her anında böyle olmuştur ve burada da böyle olacaktır.

Bu cümle yerine diğer üyelerimizin size anlatmaya çalıştığı daha naif bir şekilde kendinizi ifade etmeniz, tamam inanmıyor olabilirsiniz sitemizde inanmayanlar da dahil olmak üzere herkes birbirine saygı çerçevesinde davranır, bu sitemizin en önemli kuralıdır ve kimse için değiştirilemez. Site kurallarımız için lütfen ilgili bölümü okuyunuz.

NOT: Tartışma mesajları konu bütünlüğünün bozulmaması için silinmiştir.

İyi forumlar
 

manhunter

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Haz 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
inanmıyor olabilirsiniz diyorsunda... ben müslümanım ve konu tamamen müslümanlığı manipüle ediyor..maksadım kimseyle tartışmak değil ama dine bu tür asılsız fantastik yorumlar katmak sadece müslümanlık değil hangi din olursa olsun zarar verir..ayrıca samimi bir ortamda art niyetsiz bence zırvalık kelimesini kullandım...ki genel kabul görmeyen bir konudur bu konular insanların dini yanlış algılamalarına sebep olmuştur..şahıs olarak konuyu paylaşanı veya herhangi birini hedef almadım..sadece bir üye edep haya gibi konulardan dem vurunca cevaben ona yazdım..diyeceğim bu kadar..!
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
inanmıyor olabilirsiniz diyorsunda... ben müslümanım ve konu tamamen müslümanlığı manipüle ediyor..maksadım kimseyle tartışmak değil ama dine bu tür asılsız fantastik yorumlar katmak sadece müslümanlık değil hangi din olursa olsun zarar verir..ayrıca samimi bir ortamda art niyetsiz bence zırvalık kelimesini kullandım...ki genel kabul görmeyen bir konudur bu konular insanların dini yanlış algılamalarına sebep olmuştur..şahıs olarak konuyu paylaşanı veya herhangi birini hedef almadım..sadece bir üye edep haya gibi konulardan dem vurunca cevaben ona yazdım..diyeceğim bu kadar..!
Fantastik diye nitelediğiniz olay tasavvuf kavramıdır.Umarım farkındasınızdır.Tasavvufa girenler yani mutasavvuflar dini manipüle etmiyor aksine daha hassas yaşıyorlar.Sünnet ve farzları olabildiğince yerine getirip ilaveten nafilelerle uğraşıyorlar, hem haramdan hem şüphelilerden kaçınıyorlar.Kişi bilmediği şeye düşmandır hadsi şerifi manasınca sizin bu konuda bilginiz olmadığı için eleştiriyor, yanlış diyorsunuz.Siz münkirler tutturmuşsunuz bir şirktir gidiyor.Siz sevgililerinizi düşünüp her türlü şekilde onları hayal ederken şirk olmuyor ama biz bir ALLAH dostu veliyi düşününce ve onu düşündükçe kendimize çeki düzen verip,onun gibi dinimize sarılmaya çalışınc şirk oluyor nedense.Velhasıl tasavvuf uzun ve derin bir konudur.Dilersen mabette tasavvuf başlığında paylaşılmış konuları okuyabilirsin.Zira benimde söyleyeceğim şeyler onlardan pek farklı olmayacak zaten.
Velhasıl;
Her sabah namazından 1 saat önce, en az 5 bin kişinin abdestli bir şekilde mescitte hazır olduğu ve teheccüt namazı kıldığı tekkelere ve o tekkenin sofilerine, evlerinde sabah namazına kalkmayanlar “tasavvuf şirktir” derler.

Geceleri sabahlara kadar günahkârlar için gözyaşı dökerek gözleri kızaran tasavvuf büyüklerine, uzunca uykudan dolayı gözleri kızaranlar “tasavvuf şirktir” derler.

İçki içen, kumar oynayan, zina eden ve değişik günahların batağına düşmüşlerin elinden tutup dini öğreten Allah dostlarına, içki içene, kumar oynayana, zina edene ve değişik günahların batağına düşmüşlere sövenler “tasavvuf şirktir” derler.

Bir kere görmekle tüm kötülüklerin bırakılmasına vesile olan veli zatlara, saatlerce nasihat edip de kimsede bir değişiklik göremeyenler “tasavvuf şirktir” derler.

Kuran ve sünnetten taviz vermeyen, mekruhlara bile düşmekten haya eden salihlere, farz, vacib, sünneti sadece ezberden okuyanlar “tasavvuf şirktir” derler.
Ömrünü tevbe ve niyazla geçirip milyonların tevbesine vesile olan Allah’ın sadık kullarına, günah işlemediğinden tevbe de etmeyenler! “Tasavvuf şirktir” derler.

Gece ve gündüz, oturarak, ayakta ve yanı üzere Allah’ı zikredenlere ve insanlara bilmediği zikirleri öğretenlere, malayaniyi pek sevenler “tasavvuf şirktir” derler.

Kuran’ı ve hadisi birebir yaşayarak örnek olan lakin pek az konuşan ariflere, dilinde sayısız ayet ve hadis ile saatlerce kendisinin yaşamadığı konuları vaaz edenler “tasavvuf şirktir” derler.

Mevlana’ya, Yunus’a ve asrın Mevlanası ve Yunuslarına, evliya ve seyyidlere hürmete kızan fakat kendisini her türlü hürmete layık görenler, onların sözünün dinlenilmesine kızan ama kendisinin her türlü sözünün dinlenilmesini isteyenler “tasavvuf şirktir” derler.

Tasavvuf Kuran ve sünneti en içten duygularla yaşamaya çalışmaktır. Tevbe etmek ve dini öğrenmek bu yolun başı, zikir ve tefekkürle ilerlemek bu yolun adabıdır. Bu yolda çok kimseler kötü alışkanlıklarını, çok kimseler kötü ahlaklarını, çok kimseler de hissiz Müslümanlığını terk edip Allah’ı seven ve Allah anılınca kalbi titreyen, peygambere aşık, müminleri hoş gören, dini yaşamaya çalışan birer Müslüman haline geldiler. Bunun için, tasavvufa, tasavvuf büyükleri olan evliyaya, tasavvufi edeplerden olan rabıtaya, şirktir diyenler diye dursun, tasavvuf kervanı yoluna devam ettiğinden bir gün bu kervanın yolcusu olmak duamız olsun…
 

67890

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
437
Tepkime puanı
5
ne kadar insan varsa o kadarda tanrıya giden yol vardır.her insan ayrı bir yoldur.bizler derin okyanuslara denizlere ulaşmaya çalışan nehirler ırmaklar gibiyiz.
tasavvufa geçiş din tekamülünden sonra olur.yani şeriat makamından sonra olan şeydir.
anladığım gözlemlediğim kadarıyle bir çok tasavvuf ekolü var.
tasavvufa bir mürşid rehber ve pir eşliğinde inisiye olunarak giriş yapılır.bu yola ikrar yani söz verilerek girilir.buda insan egosundan nefsinden dolayı kolay bir şey değildir.en azından anadolu alevi bektaşi veya mevlevi ekollerinde böyledir.
4 kapı 40 makamların en sonuncusu hakikat makamıdır.
bu makamda ırmak geldiği yere denize ulaşır.
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
Mevlana'ya Yunus Emre'ye kafir münafık diyenler var.Acaba hangi nefis mertebesinden bunu diyorlar ve kendileri dört dörtlük mü?Hala insanlar bir şeyleri mantıkla çözmeye çalışıyorlar.Yani her şey kitabi bilgil değildir.Mantığın tıkandığı bir nokta vardır.En azından ben bunu anlayabildim.Bir konuda yargıdan bulunmadan önce 2 kere düşünmek lazım.Maksadım bu doğrudur şu yanlış demek değildir maksadım biraz düşünce yapımızı ve perspektifimizi genişletmek gerektiğini anlatmaktır.

Sonuç:Yine herkes bildiğini okuyacaktır.Onun için tartışmaya girmekten kaçıyorum herkes zamanı geldiğinde(arayarak) gerekli bilgiye ulaşacaktır.
 

Agita

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2011
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
İbretlik hikaye gece gece okuyunca bir güzel bir degişik oldu hep etkilenirim böyle şeylerden ellerine saglık.. :)
 

karahan123

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ara 2013
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
ALLAH razı olsun haberimiz olmadan bize af ve rahmet için dua eden tüm büyük zatların ellerinden öperim onlara saygı duyar sevgi beslerim.Rabbim makamlarını artırsın amin
 
Üst