"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

"Ruhsal Enerjı Arttıkca Canlılıkta Artıyor"

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Marian
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Marian

Kayıtlı Üye
Ruh, can demektir. Ruhsal enerji, insanda canlılık olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ruhsal enerji arttıkça, canlılık da artıyor. O halde ruh, insanlarda canlılığı ve hareketi sağlayan temel bir enerji kaynağıdır. Zaten Aristo da ruh kelimesiyle tüm canlı varlıklarda bulunan hayat enerjisini kastediyor. Nasıl ki geminin gerçek gücü içindeki motordaysa, insanın gerçek gücü de içindeki ruhtadır. Bu güç kaynağı tıpkı arabanın aküsü gibi yüksek elektrik yüklü bir enerji kümesidir. Aslında insanın ruhu, evrensel enerjinin insan vücuduna bağlı bir parçasıdır. Görünen o ki güzel şeyler düşünüp iyi işler yapan insanın ruhu, sonsuz bir kaynak olan evrensel enerjiden sürekli besleniyor. Evrende gördüğümüz, dokunduğumuz, hissettiğimiz her şey belli bir ritimde hareket eden enerjidir. Hepimiz sürekli hareket halinde olan büyük bir enerji okyanusunda yaşıyoruz. Demek ki bizler, enerjiden ibaret varlıklarız. Ruhumuz da, enerjinin depo edildiği öz kaynaktır.
İnsan yorgunluk, halsizlik hissettiğinde veya hasta olduğunda ruhu enerji kaybetmiş demektir. Gerekçede enerji kelimesi, “hareketli kuvvet” anlamına geliyor. Enerji, evrendeki tüm varlıklar arasındaki bağı oluşturmaktadır. Einstein’a göre de, madde enerjiye, enerji maddeye dönüşebiliyor. Madde, hareketi yavaşlamış bir enerji kalıbıdır. Öyleyse bedenlerimiz için de hareketi yavaşlamış birer enerji kalıbıdır diyebiliriz. Bize katı bir kütle gibi görünen bedenlerimiz, aslında sürekli hareket halindeki çok miktarda enerji parçacıklarından oluşuyor. Nesnelerin göründükleri gibi oldukları illüzyonuna kapılıyoruz. Oysa dünyadaki her şey sadece enerjidir. Bütün varlıklar bir enerji alanı oluşturacak şekilde küçük enerji ipleriyle birbirine bağlıdır.
O halde hepimiz hareketi yavaşlamış birer enerji kütlesiyiz. Ruhu göremesek de içimizde bir nur parçası olarak parıldamaktadır. Elektriği bulan büyük mucid Edison’a bir kadın, “Elektrik nedir?” diye sormuş. Edison da şöyle cevap vermiş: “Elektrik bir güçtür, onu kullan…” Gerçekten de elektrik tam olarak görüp kavrayamadığımız bir güçtür. Sadece onun gücünden yararlanıyoruz. İnsanın içindeki ruh da göremediğimiz muazzam bir güçtür. Yeter ki bu muazzam gücü kullanabilelim. Ruhsal gelişim yolu, zor olmakla birlikte herkese açıktır. Bu yolda ilerlemek çalışmayı, cesareti, sevmeyi, hizmet etmeyi, kendi çıkarlarımızı düşündüğümüz kadar diğerlerinin çıkarlarını da düşünmeyi gerektirir. Bundan dolayı pek az insan, ruhsal gelişim yolunu seçiyor.
Güzel; hoşa gidip hayranlık uyandıran her şeydir. Aslında Tanrı da evreni, kendi güzelliğini görmek için yaratmıştır. Nitekim bir hadis-i kutsi de, “Ben bir gizli hazine idim, bilinmeyi seçtim ve evrene nüksettim.” buyuruyor yüce Tanrı! Demek ki evrene kısmen tezahür eden Tanrı’nın güzelliği her varlığa nüksetmiştir. Ama O, özellikle insanı bu dünyaya kendi güzelliğinin bir ifadesi olarak yollamıştır. Ve insandan, bu güzelliği içine hapsetmesini değil, dışarıya yansıtmasını istemiştir. Nasıl ki tomurcuk hâlindeki bir gül güzelliğini gösteremezse, gelişmeyen bir insanda içindeki güzelliği dışarıya yansıtamaz. Ruh yaratılışı itibariyle güzeldir; hatta güzelliğin kaynağıdır. Bu özelliğiyle ruh güzelliklere meyillidir. Nitekim yapılan bir araştırmada, bebeklere değişik insanların fotoğrafları gösterilmiş, bebeklerin güzel insanların fotoğraflarına daha uzun süre baktıkları görülmüştür. Çünkü güzele bakma isteği bebeğin ruhuna programlanmıştır. O halde güzelliğe meyletmek, insanda bebeklik çağında başlıyor, hayat boyunca da artarak devam ediyor. Halk arasındaki, “Güzele bakmak sevaptır.” sözü de ruhun güzelliklere meyilli olması özelliğiyle ilgilidir.

(Ruh Güzelliği)
 
Geri
Üst