Pygmalion Etkisi

OneRepublic

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Eyl 2011
Mesajlar
771
Tepkime puanı
165
Konum
Belçika
Mitolojiye göre, Pygmalion bir kadın heykeli yarattı ve ona öylesine bir sevgi gösterdi ki, Afrodit’in müdahalesi ile, heykel bir canlıya dönüştü ve onun sevgisine yanıt verdi. Kendini gerçekleştirme kehanetine göre de, neyi beklersek, onun gerçekleşme olasılığı daha yüksektir (Rosenthal ve Jacobson, 1968).

Teorinin gerçek hayattaki karşılığına bakarsak,
kendisine saygı duyulmadığını düşünen bir kişi, gerçekte böyle bir durum söz konusu olmasa da, bu algısı nedeniyle çevresindeki insanların tavırlarını düşmanca algılayacak, pek çok durumda aşırı hassas davranacak ve çevresine karşı şüpheci yaklaşacaktır. Rosenthal iletişimle ilgili yapılan araştırmalar içinde en önemlilerinden birini Sınıfta Pygmalion adlı kitabında sunmaktadır. Rosenthal ve Lenore Jacobson’ın 18 öğretmen ve 650 çocuk olan bir ilk okulda yaptıkları çalışmalarda, her sınıftan eşit sayıda öğrenci rasgele seçilmiş iki gruba ayrılmıştır. Araştırmada Rosenthal öğretmenlere, bazı öğrencilerin diğer bir grup öğrenciye göre daha yüksek potansiyel gösterdikleri belirtiyor. Gerçekte çocuklar rasgele seçilmiş bile olsalar, okulda geçirdikleri bir yılın ardından görülüyor ki: yüksek potansiyele sahip olduğu belirtilen sınıfta olan çocuklar genel zeka testlerinden ortalamanin üstünde puanlar alırken, diğer grupta yer alan çocuklar için önemli bir değişim söz konusu değil.

Rosenthal’a göre, öğretmenlerin yüksek performans beklentisi, öğrencilerine söyledikleri , yüz ifadeleri, beden dilleri gibi sözel ve sözel olmayan çeşitli yollarla iletilmiş olabilir. Bu deneyde her iki grup arasında öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği süre açısından bir fark bulunmamaktadır, ancak öğrencileri ile kurdukları ilişkinin niteliği daha farklıdır. Bu şekilde gruba hissettirilen olumlu beklentinin öğrencilerin benlik kavramları üzerinde etki etmiş ve motivasyonlarını, kavrama becerilerini yükseltmiş olduğu düşünülmektedir. Böylelikle gelişen olumlu beklentileri öğrenmelerini desteklemiştir.

Rosenthal’ın hazırladığı çalışmayı takip eden 20 yıl boyunca, kendini gerçekleştiren kehanet teorisinin sınırlarını araştıran pek çok araştırma yapıldı. Bugünkü görüşe göre, bir heykelin gerçeğe dönüşmeyeceğini biliyor olsak da, beklentiler sayesinde kendi performans düzeyimizi ve diğerlerinin performansını etkileyebileceğimizi biliyoruz. Kendini gerçekleştiren kehanet kavramı, bir bakıma beklentilerimizi kontrol altına almamızın, yaşamımızı kontrol altına almamız anlamına geldiğini öne sürmektedir. Beklentilerimiz davranışlarımızı yaratır ve bu nedenle başarıya ulaşabilmenin önemli bir yolu da, düşüncelerimizi ve beklentilerimizi kontrol altına almaktan geçer.

Rosenthal beklentileri ifade önemli noktalar olduğunu belirtiyor. Bu noktaları temel olarak özetlemek gerekirse, (1) karşımızdaki kişiye kendimize güvendiğimizi ve yaptığımız iş konusunda iyi olduğumuzu göstermeliyiz: yani “Ben öğretmek konusunda pek de iyi değilimdir” diyerek, olumsuz bir beklenti yaratmak yerine, “Benimle çalışmaya devam edin – Ben kazanmanızı sağlarım” diyerek olumlu bir beklenti oluşturarak, beklentinin kendini gerçekleştirme kehanetinin vuku bulmasına olanak sağlayabilirsiniz. (2) Karşınızdaki kişinin yeteneklerine ve becerilerine güvendiğinizi belirtin: “Bunu başarabileceğini biliyorum” cümlesinin sonrasında başarı getirme olasılığı, “Bunu başarabileceğinden emin değilim” dediğinizdeki durumdan çok daha yüksektir. (3) Sözel olmayan iletişim önemlidir: iletişim sırasında uzaklara bakmak, kesik kesik konuşmak, kararsız ses tonu ve mesafeli duruş olumsuz beklentilere neden olurken, gülümseme, başıyla onaylama, dokunma, göz kontağı, neşeli tavır, iyimser bir enerji olumlu etkiler sağlamaktadır. (4) Performans alanında birlikte çalıştığınız kişilere hem belirgin konularda, daha genel geniş bir boyutta geri bildirimde bulunmanız önemlidir: ancak bu geri bildirimi nasıl yaptığınız daha önemlidir. Olumlu tutum, kötü bir sonuçla karşılaşıldığında bile “Çok iyi olmuş, birkaç teknik eksikliğin ötesinde her şey çok iyi” diyen kişinin sahip olduğu tutumdur. Olumsuz beklentiler yaratan durum ise, devamlı “Her şey yanlış gidiyor” “Yeniden deneyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız” diyen ve açıklamalardan kaçınan tutumdur.

Sonuç olarak, kendinizle ya da diğerleri ile ilgili sahip olduğunuz olumsuz beklentiler olumsuz sonuçların olmasına neden olur. Olumlu beklentilere sahip olmak başarılı sonuçların geleceğini garantilemese de, başarı olasılığını artırdığı da bir gerçektir.

Kendini gerçekleştiren kehanet yaklaşımını zihninizin bir ucunda tutun ve bir takım içinde çalışırken olumlu yaklaşım sahibi olun. Problem çözmede, kazan-kazan sonucuna ulaşabilmede, davranışlarınıza ve düşüncelerinize hakim olacak olumlu beklentilere sahip olma yaklaşımı sonuca olumlu etkilerde bulunacaktır. Birlikte çalıştığınız kişilere, “Bunu işe yaramasını, daha iyi olmasını nasıl sağlayabiliriz?” sorusunu sormaya devam edin. Pek çok durumda, tek bir olumlu davranan kişi, içinde bulunduğu tüm grubu bambaşka bir havaya ve verimliliğe taşıyabilir.
 
Ü

Üye silindi 70925

Kalbimizdeki isteğin derecesinin, beklentilerimizin gerçekleşme hızını etkilediğini düşünüyorum.

O yüzden hep "Yeter ki inan" deniyor belki de.

Söylemesi kolay. Peki ne kadar inanabiliyoruz asıl mesele.
 
Üst