Psikomantiyum (Ayna Odası) Deneyleri

Ori

🌙
Moderator
Kasyopya oturumlarında geçen psikomantiyum (Ayna Odası) deneyleri, parapsikolojik araştırmaların en tartışmalı ama aynı zamanda en yoğun deneyim üreten alanlarından biri olarak görülür. Bu deney, insan bilincinin ayna aracılığıyla kendisine farklı bir derinlikte yansımasını sağlayan bir algı laboratuvarı gibidir. Kasyopya kaynakları bu yöntemi, insan zihnindeki bilinçaltı kapıların açılmasına, sembolik bilgilerin çözülmesine ve kişinin kendi enerji alanıyla yüzleşmesine imkan veren bir araç olarak değerlendirir. Bu nedenle psikomantiyum yalnızca görüntü alma değil, kişinin kendi zihinsel gölgeleriyle, bastırılmış içerikleriyle ve hatta ruhsal katmanlarıyla karşılaşmasını mümkün kılan bir iç yolculuktur.

Bu deneyin temelinde, aynanın bir portal olduğu fikri yoktur. Tam tersine Kasyopya varlıkları aynanın yalnızca bir katalizör olduğunu söyler. Yani deney sırasında dışsal bir varlık ya da bilinmeyen bir güç değil, kişinin kendi bilinci, kendi enerji alanı ve kendi hafızası devreye girer. Ayna, kişiye net bir yansıma sunmaz. Bu belirsizlik bilinçteki sınırları çözerek gözün gördüğü ile zihnin ürettiği görüntüleri bir araya getirir. Böylece ortaya, hem gerçekmiş gibi hissedilen hem de zihinsel kökenli olan karma bir ara alan doğar. Bu ara alan, tıpkı rüyalar gibi sembollerle konuşur ve kişiye çoğu zaman sözcüklerle ifade edilemeyecek içsel içerikler gösterir.

Kasyopya oturumlarında psikomantiyumun ana amacı, kişinin zihinsel frekansını değiştirmek ve onu derin bir alıcı moda sokmaktır. Bu mod, uyanıklıkla uyku arasında bir konumdur ve beyindeki görüntü üretme mekanizmaları aktif hale gelir. Deney yapan kişi aynaya uzun süre baktığında, Troxler etkisi nedeniyle yüzünün eridiğini, biçim değiştirdiğini, gözlerinin karardığını veya başka yüzlerin kendi yüzünün içine karıştığını sanabilir. Kasyopya’ya göre bu görüntüler bir bozukluk değil, bilincin kendi kendisiyle konuşmaya başlamasıdır. Yüzün bozulması, kişinin ego maskesinin çözülmesiyle sembolik olarak ilişkilendirilir. Farklı yüzlerin belirmesi ise kişinin bastırılmış yönlerinin veya geçmişte bıraktığı duygusal kayıtların yansımasıdır.

Bununla birlikte psikomantiyum tamamen güvenli bir deney olarak tanımlanmaz. Kasyopya kaynakları özellikle korku, paranoya veya duygusal dengesizlik içeren kişilerin bu deneyden uzak durmasını önerir. Çünkü ayna odası, zihnin sınırlarını gevşetir ve kişi kendi korkusunu bir gölge figür, kendi kaygısını bir yüz değiştirme, kendi geçmiş travmasını bir dış varlık gibi algılayabilir. Bu nedenle deney, hem güçlü hem de kırılgan yapıları ortaya çıkaran bir aynadır. Korkan, hazırlıksız olan veya bilinçaltına bastırılmış yoğun içerikleri bulunan kişiler için tetikleyici sonuçlar doğurabilir. Kasyopya varlıkları bu nedenle “ayna bir kanal değil, zihin kanalın kendisidir” diyerek deneyin dışsal değil içsel olduğunu vurgular.

Psikomantiyumun en ilginç yönlerinden biri, zaman algısını bozmasıdır. Deney sırasında kişi saniyelerin dakikaya, dakikaların ise aniden bir boşluk hissine döndüğünü fark eder. Ayna karanlığa gömüldükçe kişide arkaya doğru çekiliyormuş hissi oluşabilir. Bu his, Kasyopya’ya göre bilincin yüzeysel seviyeden daha derin bir katmana geçişini sembolize eder. Bu geçişle birlikte kişi, rüyalardakine benzeyen kısa imgeler, yüzler, şekiller veya tanımlayamadığı ışık dalgaları görebilir. Bunların hiçbiri dışsal bir varlıkla iletişim değildir. Hepsi kişinin kendi enerji alanındaki sembolik verilerin çözülmüş hâlidir.

Kasyopya kaynakları, psikomantiyum deneyinin aslında bir tür bilgi alanı yansıması olduğunu söyler. Buna göre her insanın kendi yaşamı, geçmişi, bilinçdışı duyguları ve ruhsal eğilimleri bir bilgi alanında kaydedilir. Ayna odası ise bu alanın sembollerini görünür hale getiren bir araçtır. Dolayısıyla psikomantiyum yaparken görülen her yüz, her gölge ve her biçim değişimi aslında kişinin kendi iç dünyasının bir parçasıdır. Bu yönüyle psikomantiyum, dışsal bir ruh çağırma değil; içsel bir ruhsal okuma yöntemidir.

Kasyopya oturumlarında psikomantiyum, insanın kendisine ayna tutan güçlü bir bilinç çalışmasıdır. Kimi zaman korkutucu, kimi zaman etkileyici ve kimi zaman dönüştürücü olabilir. Ancak her durumda kişinin kendi içsel dünyasının aynadan yansımasıdır. Bu nedenle deneyin gücü, aynanın değil, bakan kişinin bilinç derinliğinin gücüdür.
 
Geri
Üst