moskov
Kayıtlı Üye
Atasözleri, hikayeler ve fıkralara toplum olarak meraklıyız. Bu düşünceden hareket eden psikiyatr uzmanları, hikâye terapisiyle sorunlarınızı keşfediyor. Kendinizi anlamanıza yardımcı oluyor
Yaşlı bir çift evliliklerinin altın yılını kutluyordu. Kahvaltı yaparken kadın, '50 yıl boyunca hep kocamı düşünerek, ekmeğin kabuklu kısmını ona verdim. Bu gün de kabuklu ekmeğin tadına ben bakacağım' diye düşünerek yumuşak kısmını eşine verdi. Ancak aksine kocası bu durumdan çok mutlu oldu ve şöyle dedi: "50 yıl boyunca ekmeğin en çok sevdiğim yumuşak kısmını senin yemeni istedim. Şimdi beni çok mutlu ettin. "
* * *
Yukarıdaki hikaye günlük hayatımızda hiç de yabancı olmadığımız sıkıntılarla ilgili ipuçları veriyor. Aile içinde, işyerimizde, sosyal hayatımızda kaşadığımız birçok sorunun temelinde, başkaları gibi düşünememe, 'aman kırılmasın' diye duyguları ifade edememe gibi yanlışlar yatıyor. Türk toplumunun düşüncelerini atasözleri ve fıkralarla anlatmaya meyilli olduğunu vurgulayan Psikiyatr Dr. Rukiye Hayran, bir türlü vazgeçemediğimiz bu özelliğimizi psikolojik sorunların çözümünde kullanıyor. Türk toplumunda psikolojik sorunlardan kaynaklanan hastalıklara çok sık rastlandığını belirten Psikiyatr Dr. Hayran, bunların çözümünde kullanılan yöntemi şöyle anlatıyor: "Düşüncelerimizi dışa vuramamak organlarımızı bozuyor. Baş ve mide ağrıları en çok karşılaşılan problemler.
KİŞİYE GÖRE HİKAYE...
Hikâye terapisindeki amaç ise, bu dışa vuramadığımız problemleri ortaya çıkarmak ve çözüm üretmek. Bu yüzden terapilerde öncelikle karşılıklı görüşmelerle kişinin problemi tahmin ediliyor. Ancak, kişi sorununu çoğu kez kabul etmiyor. İşte o zaman devreye hikâyeler giriyor. Hastanın sorununa uygun hikayeler anlatılarak, kendinden bir parça bulması sağlanıyor. Problem kabul edildiğinde çözmek daha kolay.”
alıntı....
Yaşlı bir çift evliliklerinin altın yılını kutluyordu. Kahvaltı yaparken kadın, '50 yıl boyunca hep kocamı düşünerek, ekmeğin kabuklu kısmını ona verdim. Bu gün de kabuklu ekmeğin tadına ben bakacağım' diye düşünerek yumuşak kısmını eşine verdi. Ancak aksine kocası bu durumdan çok mutlu oldu ve şöyle dedi: "50 yıl boyunca ekmeğin en çok sevdiğim yumuşak kısmını senin yemeni istedim. Şimdi beni çok mutlu ettin. "
* * *
Yukarıdaki hikaye günlük hayatımızda hiç de yabancı olmadığımız sıkıntılarla ilgili ipuçları veriyor. Aile içinde, işyerimizde, sosyal hayatımızda kaşadığımız birçok sorunun temelinde, başkaları gibi düşünememe, 'aman kırılmasın' diye duyguları ifade edememe gibi yanlışlar yatıyor. Türk toplumunun düşüncelerini atasözleri ve fıkralarla anlatmaya meyilli olduğunu vurgulayan Psikiyatr Dr. Rukiye Hayran, bir türlü vazgeçemediğimiz bu özelliğimizi psikolojik sorunların çözümünde kullanıyor. Türk toplumunda psikolojik sorunlardan kaynaklanan hastalıklara çok sık rastlandığını belirten Psikiyatr Dr. Hayran, bunların çözümünde kullanılan yöntemi şöyle anlatıyor: "Düşüncelerimizi dışa vuramamak organlarımızı bozuyor. Baş ve mide ağrıları en çok karşılaşılan problemler.
KİŞİYE GÖRE HİKAYE...
Hikâye terapisindeki amaç ise, bu dışa vuramadığımız problemleri ortaya çıkarmak ve çözüm üretmek. Bu yüzden terapilerde öncelikle karşılıklı görüşmelerle kişinin problemi tahmin ediliyor. Ancak, kişi sorununu çoğu kez kabul etmiyor. İşte o zaman devreye hikâyeler giriyor. Hastanın sorununa uygun hikayeler anlatılarak, kendinden bir parça bulması sağlanıyor. Problem kabul edildiğinde çözmek daha kolay.”
alıntı....