"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

- Paralel Evrenler -

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Furking
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Furking

Kayıtlı Üye
Şu an siz bu yazıyı okurken, başka bir evrendeki ‘siz’ tam şu an ne yapıyor acaba?
Şöyle mi sormak lazım yoksa, başka bir evrende başka bir ‘siz’ olduğu fikrine inanıyor musunuz?

Paralel Evrenler Teorisi, yıllardır bilim dünyasını en çok meşgul eden konuların başında geliyor.
Cevaplanamayan soruların en çok yığıldığı konudur ayrıca bu teori.

Peki, nedir bu teorinin söylediği şey?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Bilim insanları, atomdan daha küçük bir zerreciğin saniyeden daha kısa bir süre içerisinde aniden patlayarak şu anda içerisinde bulunduğumuz evreni oluşturduğunu ortaya çıkardılar.


Paralel Evrenler Teorisi de tam bu ani patlama anına dayanıyor.
Bilim insanları, evrenin başlangıcı olarak kabul ettiğimiz, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'nın; imajımızın yansıması olan ve zaman ibresinin tersine aktığı bir başka evren daha oluşturduğunu düşünüyorlar.

Yani tek bir evren olmadığını, sonsuz sayıda evrenin var olduğunu iddia ediyorlar.


Bu teorinin ortaya attığı bir iddia da, bu evrenlerin varlığının kesin olmasına karşın asla evrenlerin varlığını kanıtlayamayacak olmamız.
Bunun sebebi ise, bu evrenler arasında hiçbir etkileşimin olmaması.

Yani diyor ki, başka bir evrende başka bir siz varsınız ama bu asla kanıtlanamaz.
Çünkü sizin verdiğiniz kararlar başka bir evreni yaratmadı, o evren zaten vardı ve siz sadece içinde olduğunuz evrendeki gidişatı değiştirme gücüne sahipsiniz ve verdiğiniz kararla da bunu yaptınız.


Paralel Evrenler Teorisi ile beyin bulandıran bunca iddiaya son olarak bir tane daha eklendi ve bu seferki biraz daha somut bir halde.
Çünkü yıllardır bilim dünyasının gizemini çözmeye çalıştığı Soğuk Leke, paralel evrenlerin varlığına dair iddiaya temel oluşturuyor.


Soğuk Leke, evrenin içerisinde bulunan ve tıpkı kara delikler gibi gizi bir türlü açığa çıkmayan bir kavram.
Çevresinden yaklaşık olarak 0.00015 derece daha soğuk olan ve nedeni yıllardır anlaşılamamış olan bu lekenin oluşumu konusunda son dönemlerde gelişmeler yaşandığını biliyorduk.


Son dönemde en çok kabul gören görüşlerden birisi de bu lekenin çevresine nazaran ‘kayıp bir madde’ olduğuydu.
Yani çevresindeki kara deliklerden ya da diğer yapılardan daha az maddeye sahipti ve daha soğuk olmasının sebebi de buydu.


Parçacık fiziği ile açıklanabilen bu iddia şu an için tam olarak çürütülemese de ortaya bambaşka bir iddia daha atıldı.
Bu iddiaya göre Soğuk Leke, evrenimizle başka bir kabarcık evreninin çarpışmasıyla oluşmuş olabilir.


Yani 13.8 milyar yıl önce patlayan atomun, başka bir atom ile gerçekleşen çarpışmasından geriye kalan bir hatıra…

Ortaya atılan bu iddia eğer doğruysa, biz varolan evrenlerden rastgele birisinde yaşayan canlılardan biriyiz.
Farkına varamadığımız ve de asla varamayacağımız sonsuz sayıdaki evrenden rastgele bir tanesinde yaşayan basit bir canlı…

Alıntı.
 
Bir başka bakış açısına göre de iki farklı evrenin bir projeksiyondan aynı yüzeye yansıtılan iki farklı renk gibi olduğundan bahsedilir, bu projeksiyonlar birbirlerine hiç bir şekilde karışmazlar, birbirleriyle hiç bir şekilde münasabetleri olamaz.Yani başka bir evrende başka biriydik belki hikayesi bana göre yoktur.Çünkü bizim ruhlarımız bu evrenin maddesinden beslenmek için yaratılmıştır.Yaratılmış diğer evrenlerin asıl maddeleri farklıdır ve birbirlerinin ne içindedirler nede başka bir doğrusallıktaki paralellik söz konusudur.Çünkü içiridelik veya dışarıdalık bizim evren maddemize özgü kavramlardır.Bu yüzden başka bir evren veya evrenler için bunları kullanmak hata olur.
 
İlk paragraftaki soruya cevabım;inanmıyorum.Evrende tek bir biz varız.Her birey sadece bir kişi.Yalnız bu noktada inandığım şu;eşruhumuz buna inanıyorum.Karşı cins değil illa ki bu,(eşruh deyince aşk meşk gelir akla alâkası yok imiş gerçek bilgi edinildiğinde) deneyimlemek istediğimiz,sevdiğimiz sevmediğimiz,ihtiyaç olarak gördüğümüz ruhen ya da fiziksel olarak her durumda eşruhumuzla etkileşimdeyiz.Örneğin bir ülkeyi görmeyi çok istemek,oraların insanının daha bir sempatik gelmesi eşruhumuzun orda olduğunun çekiminden kaynaklanan bir hâl olabilir.Genelde geçmiş yaşamda oralarda doğmuş olacağımız kanısı akla ilk gelendir ancak eşruh durumu benim kabullenebildiğim bir oluş.Başka bir evrende başka biz yok(bana göre)ama aynı dünyada etkileşimde olduğumuz ruh eş var.
 
Sadece dünya diye kıyaslanamaz paralel evrenler kara deliğin ötesini görebilir miyiz hayır sadece birkaç maket gezegen görüyorsunuz onlar da kargalari oyalamak için bahçeye dikilen korkuluk gibi öylece duruyor paralel denilirken çok göreceli bir kavram bence kesin kanıya varamayız
 
Geçen arkadaş anlattı ; yataktayken uyandım vakit geçirmek için telefonu aldım baktımki cam çatlak yinede çalışıyordu biraz kurcaladım yattım sabah kalktım camda sorun yoktu kesinlikle rüya değildi diyor yorumum paralel gerçeklikler arasında gidip gelmiş olabileceği idi.
 
Bu parallellik olayına yıldızüstünden - atomaltına doğru hiyerarşik bir sisteme göre bakmak gerekiyor bence. Ama kesin konuşmak da istemiyorum.
Ya aslinda bir yandan da düşünüyorum da neden olmasın ki? Bulunduğumuz alem dualiter sisteme göre çalışıyor. Bu dualiter sistemin de dualitesi olamaz mı? Bir dualite alemi var ve bu alemin tam zıttı olan başka bir dualite alemi var. Dualite dışı dualite.
 
Hatta "Rahmân,17 : O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir." ayeti de beni böyle düşünmeye teşvik ediyor.

(Flood oldu özür dilerim)
 
Hayır böyle bir şey yok.Dualite ilkesi bu dünya maddesini hareket ettirmek ve karmaşıklaştırmak amacı ile vardır, yani sadece görebildiğimiz evrene özgüdür.Geri kalan evrenler hakkında kesinlikle yorum yapılamaz, yapılsa bile yanlış olur.Tasavvuf metafiziğine göre incelersek, şuan içinde yaşadığımız alem mutlak varlığın varlığının bir kısmının bilinmek istemesi, kendini isimlerle sıfatlarla göstermek istemesi-Allah-üzerine yaratılmıştır.Yani aslında onun varlığında da bir dualite söz konusudur, bilinen alemi yaratan ve biz insanlara tecelli eden kısmı, bir de bizim asla hakkında fikir sahibi olamayacağımız sadece var diyebileceğimiz kısmı.Bu durumda yine yukarıdaki düşünceye ulaşıyoruz.Bu evrenin dışını veya dışındaki evrenleri mutlak varlığın, batıni kısmıyla benzetmek yanlış olmaz diye düşünüyorum.Haliyle ikisinin de mahiyeti hakkında hiç bir sezgiye varamayız.
 
Hayır böyle bir şey yok.Dualite ilkesi bu dünya maddesini hareket ettirmek ve karmaşıklaştırmak amacı ile vardır, yani sadece görebildiğimiz evrene özgüdür.Geri kalan evrenler hakkında kesinlikle yorum yapılamaz, yapılsa bile yanlış olur.Tasavvuf metafiziğine göre incelersek, şuan içinde yaşadığımız alem mutlak varlığın varlığının bir kısmının bilinmek istemesi, kendini isimlerle sıfatlarla göstermek istemesi-Allah-üzerine yaratılmıştır.Yani aslında onun varlığında da bir dualite söz konusudur, bilinen alemi yaratan ve biz insanlara tecelli eden kısmı, bir de bizim asla hakkında fikir sahibi olamayacağımız sadece var diyebileceğimiz kısmı.Bu durumda yine yukarıdaki düşünceye ulaşıyoruz.Bu evrenin dışını veya dışındaki evrenleri mutlak varlığın, batıni kısmıyla benzetmek yanlış olmaz diye düşünüyorum.Haliyle ikisinin de mahiyeti hakkında hiç bir sezgiye varamayız.

Teşekkürler sevgili hazaR.
Bahsettiğim şey farklı bir alemin işleyişi hakkıkda fikir yürütmekti. Ama haklısın, kesin olarak bilemeyeceğimiz için şuan söylediğimiz her şey sadece tahminden ibaret olur. Gökte çatlak yok. (:
Al-La-HU kavramını hatırlatman iyi oldu. Buradan yola çıkarak "Alemlerin Rabbi'nin başka alemlerde bizim bilincimize göre sadece O (HÛ) olduğu, bizim alemimizde ise Allah olarak tecelli etttiği esmalarla tanıyabileceğimiz sonucunu çıkardım. Teşekkürler değerli yorumun için.
 
Sanırım paralel evrenler hakkında Kur'an'dan bir cevap var;

BAKARA/117-
1.- *bedîu : eşsiz, örneksiz herşeyin ilkini yaratan, yaratıcı*
2.- es semâvâti : semalar, gökler
3.- ve el ardı : ve arz, yeryüzü
4.- ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
5.- kadâ : oldu
6.- emren : emir, iş
7.- fe : o zaman
8.- innemâ : sadece
9.- yekûlu : söyler
10.- lehu : ona
11.- kun : ol
12.- fe : o zaman, böylece
13.- yekûnu : olur


İmam İskender Ali Mihr:
2 - BAKARA/117- Gökleri ve yeri bedî olarak (örneksiz) yaratandır. Bir işi kadâ ettiği (olmasını istediği) zaman, o şeye sadece “Ol!” der. O, hemen olur.

Genelde farklı meallerde farklı yorumlar yapılıyor. Ama "bediu" kavramı açıklık getiriyor gibi. Ve bu ismin tecellisi de açıklayıcı olabilir. Daha detaylı bakmak gerekiyor, diğer ayetlerle beraber.
 
Paralel evren dediğimizde çoğunluğun zihninde '' içinde bulunulan yaşamın, aynı akışta olasılık versiyonu'' düşüncesi oluşuyor.
Bana kalırsa en önemli faktörü zamanı perdelemesi. Gerçekliğini kabullenişe yaklaşma yüzdemiz de yine dualiteden geçiyor.

Madde ( Evren ) = (+) uçlu zaman
Antimadde ( Antievren ) = (-) uçlu zaman

Neden olmasın..
 
Tam sıfır (0) noktasınin nefsi safiye olduğunu düşünüyorum.Hiçlik makamı.
Oraya da letaiflerin Allah zikir ile yükselmesi ve ardından nefyi ispat dersi ile (kelime tevhid) ile ulaşabiliyor.
Artık ne eksi âlem size etki edebilir ne de artı âlem etki edebilir.
Artık iki âlemede etki sizin sıfatlarınizdan ve fiillerinizden geliyor.
 
Bence tamamıyla kavrayabildiğimiz bir konu değil...Ya da kendi adıma konuşayım,bu konuyla ilgili bazı filmlere denk geldiğimde hoşuma gidiyor,izliyorum ama bu yaşananlar bu yazıda anlatıldığı gibi olmuyor...Eğer paralel hayat varsa bu durumun iki hayatı da etkilediiği gösteriliyor...Eğer biz diğerini ya da diğeri bizi etkilemiyorsa bu oluşumun bir amacı olur mu?Çünkü bir teoriye göre de bu evrende herşey birbiriyle bağlantılı...''Kelebek Etkisi'' diye de bir teori var...Kelebek etkisine inanıyorsak paralel evrenlerin de birbirine etki ettiğini düşünebiliriz...
 
.Eğer biz diğerini ya da diğeri bizi etkilemiyorsa bu oluşumun bir amacı olur mu
Zaman açısından baktığımızda birinin geçmişi, diğerinin geleceği anlamına geliyorsa şayet ; bize göre geçmişte yaşamış vazifeli varlıkların paralelde gelecek olarak ortaya çıkacağından bahsedebiliriz. Tabi bunun olabilmesi için her iki evrenin bir noktada kesişip perdeyi yırtması gerekiyor.

Eğer bu açıyla bakarsak, İsa'nın yeryüzüne gelişi iki paralelin zaman örtüsünün kalkmasıyla oluşacaktır diyebiliriz. Ya da,
Zülkarneyn'in yecüc / mecüc seddinin, iç içe geçmiş iki paralel arasındaki görünmezlik duvarı olduğunu da varsayabiliriz.

Plan harici, bireysel yaşamlarımız üzerinden düşündüğümüzde aklımızın almıyor oluşu, evrenler arası kesişim olmamasından kaynaklanıyor. Bence..
 
Bir tavsiye verebilirim :


"Kendi-maceranı-kendin-seç" tipi bir kitap okuyun ve ilk alternatif sona ulaşınca bir daha geri dönüp okumadan önce biraz kutunun dışından düşünün. Kitabın ve sayfaların paralel evrenler öleceğinde neyi temsil ettiğini Zihninizde oturtun.


90'ların kitap okuyan çocukları bilir bu kitapları :

Mağaranın içlerine doğru ilerlemek ve kayıp arkadaşlarını aramaya devam etmek istiyorsan sayfa 49`a geç.

Eğer dışarı çıkıp yardım aramak istiyorsan sayfa 17`den devam et.

Hiç bir şey yapmayıp, bulunduğun yerden arkadaşlarına sesleneceksen yan sayfayı oku

(örnek alıntı)


Tüm olasılıkların zaten hesaplı ve planlı olduğu çok katmanlı eș zamanlı bir kader (ölçü, algoritma) hakikatine göre seyr halindeyiz. Bu da paralel evrenlerin kesinlikle önceden kurgunun içine dahil edilmiş olmaları gerektiğini gösteriyor.


Zaten biraz ironik düşününce Kuranın bir yönü ile kendi-maceranı-kendin-seç kitabı olduğunu yani tüm alternatif sonların tek katmana indirgenerek verildiğine de itiraz edemiyoruz. Zamansızlık formatında, Ebu cehili, fil suresini, bizans galibiyeti vs gibi olayları bile birer sembol ve tekerrür malzemesi olarak kullanan, kodlama ve döngü dili ile tertiplendigini görüyoruz.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst