"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

OSHO-Sevilmek

Mefetseger

Elit Üye
Bir çocuk doğduğunda, hisseden bir varlıktır. Bazı şeyleri hisseder; henüz düşü-nen bir varlık değildir. Doğadaki doğal olan herhangi bir şey gibi doğaldır; tıpkı bir ağaç ya da hayvan gibi.

Fakat onu biçimlendirmeye, işlemeye başlarız. Duygularını bastırmak zorundadır; çünkü duygularını bastırmadıkça, sürekli sıkıntı çeker. Ağlamak istediğinde ağlayamaz, çünkü anne babası onu onaylamaz. Ayıplanacak, kıymeti bilinmeyecek, sevilmeyecek. Olduğu gibi kabul edilmez. Belirli bir ideolojiye, ideallere uygun davranmak zorundadır; ancao zaman sevilir.

Mevcut doğal haliyle sevgi görmez. Ancak belirli kurallara uyarsa sevilebilir. Bu kurallar dayatılır; doğal değildir. Doğal varoluş bastırılmaya başlar ve doğal olmayan, gerçekdışı ona dayatılır. Bu gerçekdışı zihnindir ve bir an gelir; bölünme, köprüleri yıkabilecek kadar artar.

Gerçek doğanın geçmişte ― yada şimdi ― ne olduğunu unutmaya devam edersin. Sen sahte bir yüzsündür; özgün yüz kaybolmuştur. Özgün olanı hissetmeye korkarsın, çünkü onu his- settiğin an tüm toplumu karşına alırsın. Böylece kendin de gerçek doğanın karşısında yer alırsın.

Bu, son derece nevrotik (doğal hayattan bir hayli uzaklaşmış modern bireyin, hayatını sürdürebilmek için edinmek zorunda kaldığı bir takım takıntı ve saplantılar içeren kişiliğine verilen isim) bir durum yaratır. Ne istediğini bilmezsin; kendi gerçek, asıl ihti- yaçlarını bilmezsin. Sonra da insan sahici olmayan ihtiyaçları için çabalar, çünkü yalnızca hisseden kalp sana sezgi, yön sağlar… Gerçek ihtiyacın nedir? O bastırıldığında, sembolik ihtiyaçlar yaratırsın.

Örneğin, yedikçe yersin, gövdeni yiyecekle doldurursun ve asla doy- gunluk hissetmeyebilirsin. İhtiyaç duyduğun şey sevgidir, yiyecek değil. Fakat yiyecek ve sevgi derinden ilişkilidir. Bu yüzden, sevgi ihtiyacı hissedilmediğinde yada bastırıldığında, sahte bir yemek ihtiyacı doğar. Yemek yemeyi de sürdürebilirsin. Bu ihtiyaç sahte oldu- ğundan, asla giderilemez. Sahte ihtiyaçlarla yaşıyoruz; hiç giderilmemelerinin nedeni budur.

Sevilmek istersin; bu, temel, doğal bir ihtiyaçtır. Fakat yanlış bir boyuta yöneltilebilir; örneğin, sevgi, sevilme ihtiyacının, başkalarının ilgisini üzerine çekmeye çalıştığında, sahte bir ihtiyaç olduğu hissedilebilir. Diğer insanların sana ilgi göstermesini istersin. Siyasi bir lider olabilirsin; büyük kalabalıklar sana ilgi gösterir; fakat gerçek temel ihtiyacın sevilmektir. Bütün dünya sana ilgi gösterse bile, bu temel ihtiyaç giderilemeyebilir. Bu temel ihtiyacı seni seven tek bir insan bile, sevgisi nedeniyle, sana ilgi göstererek giderebilir. Birini sevdiğinde, ona ilgi gösterirsin. İlgi ve sevgi derinden ilişkilidir. Sevgi ihtiyacını bastırırsan, sembolik bir ihtiyaca dönüşür; diğer insanların ilgisine ihtiyaç duyarsın. Bunu elde edebilirsin, ama o zaman da tatmin olmazsın. İhtiyaç sahtedir; temel, doğal ihtiyaçtan ayrıdır. Kişilikteki bu ayrılma nevrozdur(gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki çatışmadan oluşur)..

Alıntıdır.
 
Sevgi ihtiyacım çok çok fazla..Bu yüzden başıma gelmeyen bela kalmadı.İnternette evden izinsiz sayfalarca yazmak da bunlardan biri..Hem de tüm hayatın pahasına.Bir de anlaşılmak önemli benim için.Doğru anlaşllmak.Sebep anlaşılmayınca sevilmem öyle değilmi?..Tüm bunların uğruna yazıyorum yazıyorum.5 sene yetmedi geldim şimdi de Gizlimabed'e yazıyorum:)Güldüğüme bakmayın..Ama şu da var..Daha birkaç gündür buradayım ve bu kısa sürede 5 yılda öğrenemediğimi öğretecek çok yazı okudum.Teşekürler Gizlimabed Sakinleri..Yani bu yazımdan sonra artık yazmasammı?:)Ama daha o zamana çok var diyor içimdeki ses:(
 
Sayın Perina, size aşağıda okumanız için linkini vereceğim konudan alıntı yaptım. Bu şekilde düşünmeye devam ederseniz kendinizi hasta edersiniz. Hastalıkların zihinsel sebepleri vardır, korunmak için önce düşünce yapınızı değiştirmeli, kendinizi olduğu gibi bütünüyle kabullenmeyi ve sevmeyi öğrenmelisiniz.

'' Aşırı çalışmanın ya da yük yüklenmenin en önemli dinamiklerinden birisi hatta birincisi sevilme isteği ve sevgi arayışıdır. Ancak, sevilmek için aşırı çalışmak ya da aşırı yük yüklenmek hep karşılıksız kalacaktır. Çünkü sevgi, bir şeyle, bir eylemle, bir hizmetle, bir işle ilgili değildir. Sevgi kendiliğindendir. Sevgi şartsız ve nedensizdir. Hele hele pazarlık ya da alım satımla hiç ilgisi yoktur. Bu durumda olan kişi, bir an durup sakinleşerek kalbini işitebilse, ilk adımı atmış olacaktır.
Kendine değer vermeyen ve güvensiz bir kişi, kendisinin olduğu haliyle sevilmeye ve kabullenlmeye değer biri olmadığına inandığından, daha akıllı, başarılı, zengin, çekici, çapkın, ...... Olmaya çalışır ki, sevilsin ve kabul edilsin. Ancak bu bir kısır döngüdür. Daha akıllı, başarılı, zengin, çekici, çapkın ..... Olamazsa iyice çöker kişi. Olduğu kadarıyla ise çıtayı hem içte hem dışta hep yükseltmek zorundadır. Bunun sonu sinirsel iflasa kadar gidebilir.
Tek çare, kişinin kendisiyle yüzleşmesi ve değersizlik ve güvensizlik duygularını kabul etmesidir. Sırf bu kabul bile, kişinin kendisini inanılmaz değerli bulmasını ve kendisine güvenmesini sağlayarak büyük bir dönüşüm için gerekli rahatlamayı sağlayacaktır.''

Sizin hastalığınız neye işaret! - "Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"
 
Ama Sevgili Embriyo ben o kabullenişi yaptım çoktan..Hatta en baştan beri kendimi bildimbileli kendime güvenim olmadığını biliyorum.Ama içimdeki ses de tersini söylüyor.Kendine güveni hakediyorsun diyor.Hatta daha fazlasını söyleyip sen özelsin de diyor:)Ve ben hayatım boyunca içimdeki sese güvendim.Ve genelde yanılmadı..Ama tabi içimdeki se mutlak rehberim değil.Söylediklerini her zaman yapmıyorum tabi.Ama çok inanıyorum ona..

Belkide kendimi kabulenmeme rağmen şuan da yaşadığım sorun bahssettiğiniz o aşama:(yani farkındalığımız artmasına rağmen hala sevilme veanlaşılma ihtiyacım tuhaf..bu bir buhran belkide..ve ben bunu zor aşarım gibime geliyor..Ama şuan içimdeki sesdiyorki belkide bugünden sonra müthiş bir aşama kaydecek bugüne kadar başaramadığını başaracaksın..

Not:Sanırım en sondaki not gizlimabede birkonu..Tamam okuyacağım inşallah..İlginiz için teşekürt ederim Sevgili Embriyo.

Not:Ve şu da var..Az önce yazmayı unuttum.Sanırım bahsettiğiniz aşırı yükleme bende var..Evet insanlara yaptığım fedakarlıkların sınırı yok.Ve evet sevilmek için de yaptım.Ama sadece sevilmek için yapmadım.İnsanlara yardımı seviyorum.Eğer bir insanın yardıma ihtiyacı olduğunu görürsem neyapar ederyardım ederim.Hatta taktir etmeyeceğini bilsem bile..
 
Sevgi ihtiyacı her insanın ciddi anlamda fazladır.Kimisi dile az getirir kimisi çok getirir ya da çok duyumsar.Bunun da acı bir deneyle ispatı yaşanmış maalesef. http://www.gizlimabet.com/showthread.php?p=146134#post146134 bu yazıyı okumadıysanız göz atın derim daha belirgin bir ispat olamaz sanırım.Yıllar önce duyup çok etkilendiğim bu deneyi Doğan Cüceloğlu geçen yıl kaleme almış.
 
Az önce özel bir mesaj gönderdim..Ama gelen cevaba bakmak için hangi tuşa bakacağım bilmiyorum..yardım edin..vegöndermiş olduğum mesajları hangi butondan düzelteceğim..

Neyse Sevgili alin..

Gönderdiğiniz linki okumayaya çalışascağım..Ama bugün o kadarçok okumam gereken link varki..ve benim nette vaktim kısıtlı..şuan burada olmamalıyım ama okumam gerekenlerin önemine binaen şartlarımı tehlikeli şekilde zorluyorum desem abartmışolmam:(

ve bugün gerçekten harika cevaplar buldum beynimde yılardır biriktirdiğim sorulara..38 yılda bulamadıuğım cevaplar sanki bir güne sığdı..ne güzel..ama mesele cevaplar değil bunları uygulayabilmek..ve ben yine korkuyorum:(
 
Sevgi pek çok şeydir. Ve olasılıkla hakkında kesin ve eksiksiz olunamayacak kadar çok şeydir. Herkes sevgiyi kendi bireysel, benzersiz yoluyla öğrenmeye devam ederek sürdürür. Kişinin bir başkası tarafından genel anlamda sevmek sözü söylendiğinde bunu anlaması bir mucizedir. Eğer birisi diğerine, “Ben elmalı çöreği severim” derse, ne demek istediğine ilişkin belki çok küçük bir kuşku uyanır. Yani, elmalı çörek onun iyi yiyip içmeyle ilgili zevklerine hitap etmektedir. Oysa, aynı kişi diğerine “Seni seviyorum” derse başka tür bir sorun, şu soruları sorma eğilimi ortaya çıkar: “Bunu bana söyleyerek ne demek istedi? Benim vücudumu mu seviyor? Aklımı mı? Beni şu an için mi seviyor?

Bu paragraf Leo Buscaglia'nın SEVGİ isimli yazısından bir alıntıdır. Umarım beklediğiniz cevapları bu konuda veya önerilen diğer konularda bulabilirsiniz.
Leo Buscaglia-SEVGİ - "Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Bu dünyadaki her birey sevilmeyi hakeder. Önyargısız ve şartsız olarak kendi içinize bakarsanız sevgiyi ve mutluluğu içinizde bulacaksınız. Kendinizi evrenin akışına bırakın. Bırakın herşey sizin dışınızda olup bitsin. Kendi içinizdeki VAR'lığa odaklanın ve düşüncelerinizi yargılamadan dinleyin. Geçmişi ve geleceği bırakın, sadece ŞİMDİ'ye odaklanın. Şu anda, şu saniyede koşulsuz olarak sevgiyi ve mutluluğu içinizde hissedeceksiniz. Kendi VAR'lığınızı hissettiğinizde tüm sorunlar yokolacak. Bilicinizi bu duruma odaklamaya çalışın. Sevgi ve ışıkla:)

 
Aslında önyargısız bakabilmeyi başarabiliyorum.Hatta o kadar ki inançlarıma ters düşen birçok konuyu böyle araştırıyorum diyebilirim..İnanç benim için herşey iken tüm inancımı silip birşeyleri araştırabiliyorum..bunu izah edemedim belkide..Kısaca ön yargıyı aşabilen bir enderliğim var sanki:)

Leo Buskalia'nın sanki bir kitabını okumuştum gençken..adı neydi hatırlaymıyorum..Neyse şunlarıda yazabilirmiyim?:)..

Ama sevgi tek kişilik değildir ki..Eğer öyle olsaydı Yaradan her birimiz için bir evren yaratır,o evrenlerde bizi yalnız bırakırdı..Hani çok klasik bir söz vardır:Yalnızlık Allah'a mahsus diye..İnanın bana sevgi yalnız başarılabilseydi bunu en başta ben aşardım:)Çünkü hayatımın diğer adıda yalnızlık benim..İnanın abartmıyorum..çok çok çok yalnız hisettim..Hisettikçede böyle kaplıara gittim..Ne olur dedim ne olur hadi kalbimden tutun..Bence tek başına taşıyacak kadar hafif değil bu..Dile kolay bu insan kalbi..özetle böylesine muhteşem bir sevgi yalnızlığı kaldıramaz öyle değil mi?..Bizden çok daha muhteşem olan Allah bile bizi yaratmış ki muhteşem sevgisi anlam kazansın..haksızmıyım...
 
Bu konuda size hak veriyorum. Sevgi tabii ki tek kişilik değildir. Benim demek istediğim sevgiyi ve mutluluğu çevremizde yaratmak için ilk başta kendi içimizde bazı durumları çözmemiz gerektiğidir. Kendi açıklamamı yukarıda elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Bunu başardığımızda herşey elbette yoluna girer diye düşünüyorum. Ayrıca size Eckhart Tolle'un Şimdi'nin Gücü kitabını okumanızı önerebilirim. Bahsettiğim durum bu kitapta daha net olarak açıklanmış.
Umarım beklediğiniz gibi mutluluğu ve sevgiyi bulabilirsiniz. :)
 
Ben Çin Astrolojisinde bir kovayım..Ve kova gelecek demektir:)..kova yarınlarda mutluduröyle değilmi?..Şimdide yaşaması ne kadar güçtür:(..Ama dediğnizianladım..Ve aslında son yıllarda hayatım eskiye nazaran epeyce iyileşti sevgi açısından ama geçmişte bu boşluk o kadar büyüktü ki dolduramıyorum..

Özetle beni seversiniz inşallah diyorum..Sonsuz sevgi diyorum yani..Hiç sevgi sınırlanırmı..Ama anlıyorum ister istemez sınırlamak zorundayız..
 
sevgi gerçekten çok önemli. Birilerinin sevgisini kazandığını, birilerinin onu sevdiğini bilmek çok mutlu eder insanı. Bence bunun yerini hiçbir şey dolduramaz. Ama bir de sevgiyi kalbinde yaşamak, hissetmek önemli. Yoksa sahte sevgileri kim ne yapsın? Sahte sevgiler elbet bir gün son bulur ama gerçek sevgi ölene dek hatta belki ölümden sonra bile hiç bitmez. Bu arada yazıyı zevkle okudum. Paylaşım için teşekkürler. İyi forumlar dilerim.
 
Sevginin en üstün hali asla bir ilişki değil, sadece senin var olma halindir.
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi, kronik şüpheciler olmayı öğrenir. Ve bu o kadar yavaş, o kadar küçük dozlarda olur ki, başına gelene karşı asla uyanık değilsindir. Bu gerçekleştiğinde, artık çok geçtir. İnsanların "tecrübe" dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli derler. Onun çok deneyimli, çok akıllı, çok kurnaz bir insan olduğunu, onu kimsenin kandıramayacağını söylerler.

Belki onu kimse kandıramaz, ama o kendini kandırır. Değerli her şeyi kaybetti, hepsini kaybetti. O zaman çok tuhaf bir olay meydana gelir.İnsanlar, başka insanları sevemez, çünkü insanlar çok aldatıcı olabilir, nesneleri sevmeye başlarlar. Büyük bir sevgi ihtiyacı olduğu için, onun yerine koyacak bir şeyler bulmaya devam ederler. Kimisi evini sever, kimisi arabasını sever, kimisi elbiselerini sever, kimisi parayı sever...

Osho
 
Geri
Üst