Nuh tufanından önce nasıl bir teknoloji vardı?

Yazgıt

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ocak 2023
Mesajlar
193
Tepkime puanı
191
Merhaba Gizli Mabet üyeleri, merak ettiğim soru var. Acaba nuh tufanından önce dünyada nasıl bir teknoloji vardı?



Şimdiden teşekkürler
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,172
Tepkime puanı
4,865
Büyük ihtimalle organik bir teknoloji ardı. Eski insanların pineal bezinin ceviz büyüklüğünde olduğu söylenir.

Yani teknolojik olarak ne kadar yükselişte isek, psişik olarak bir o kadar çöküşte olduğumuz için anlayamıyoruz pek.

Ama Ademde herseyin cevabı var.

Ademe melekler secde etti. Yani emrine girdiler. İblis te Ademin emrine girseydi nolurdu? Bir de öyle bakın.

Adem eğer ki başka bir yerden fire verip yine dünyaya inecek olsaydı, ama bu sefer iblisin de desteği ile, bugün belki hiçbir iletişim teknolojisi ile tanıșmamıș olabilirdik.

İblis te en baştan secde etseydi Ademe, bugün herkesin belki de en az 100 tane cini olurdu. Saygıda kusur etmezlerdi. Bilgisayar yerine berrak bir küreye bakarak belki de galaxiden, kaybolmuş köpeğimize kadar herseyi görebilirdik. Biri ile haberleșmek için radyo dalgası yerine cin yollardık. Telepati ile haberleșir, lusid rüya ile sosyalleșirdik. Psişik deneyimlerimizin hiçbiri şeytanlar tarafından sabote edilmezdi kısacası. Ama secde etmediler ve her fırsatta dadaniyorlar.

Şeytani bir teknoloji olduğu kanaatindeyim. Aynı teknoloji Süleyman döneminde de var çünkü ama iblis secde etmeyen bir gök mahluku olduğu için teknolojisine itibar edilmiyor.

Yoksa iblis madde nakli bile yapabiliyor. Daha önce anlattım. Emri altındaki en güçlü cinleri ve onların kabilelerinin kölelerini içe geçirerek yoğun akımlı bir solucan deliği oluşturabiliyor. Bu son derece organik bir yöntem aslında, okuduğum kaynağa göre ișlem bitene kadar çok canları da yanıyor. Anca güçlü bir hükümdar onları o şekilde tutabilir o da iblis. Sonuçta bedenleri kablosuz aktarım tüneli oluşturmak için çok müsait. Yeter ki doğru şekilde birbirlerine tutunarak elektromanyetik rota oluștursunlar. Süleyman da bunu biliyor ama itibar etmiyor bile.
 

Yazgıt

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ocak 2023
Mesajlar
193
Tepkime puanı
191
Büyük ihtimalle organik bir teknoloji ardı. Eski insanların pineal bezinin ceviz büyüklüğünde olduğu söylenir.

Yani teknolojik olarak ne kadar yükselişte isek, psişik olarak bir o kadar çöküşte olduğumuz için anlayamıyoruz pek.

Ama Ademde herseyin cevabı var.

Ademe melekler secde etti. Yani emrine girdiler. İblis te Ademin emrine girseydi nolurdu? Bir de öyle bakın.

Adem eğer ki başka bir yerden fire verip yine dünyaya inecek olsaydı, ama bu sefer iblisin de desteği ile, bugün belki hiçbir iletişim teknolojisi ile tanıșmamıș olabilirdik.

İblis te en baştan secde etseydi Ademe, bugün herkesin belki de en az 100 tane cini olurdu. Saygıda kusur etmezlerdi. Bilgisayar yerine berrak bir küreye bakarak belki de galaxiden, kaybolmuş köpeğimize kadar herseyi görebilirdik. Biri ile haberleșmek için radyo dalgası yerine cin yollardık. Telepati ile haberleșir, lusid rüya ile sosyalleșirdik. Psişik deneyimlerimizin hiçbiri şeytanlar tarafından sabote edilmezdi kısacası. Ama secde etmediler ve her fırsatta dadaniyorlar.

Şeytani bir teknoloji olduğu kanaatindeyim. Aynı teknoloji Süleyman döneminde de var çünkü ama iblis secde etmeyen bir gök mahluku olduğu için teknolojisine itibar edilmiyor.

Yoksa iblis madde nakli bile yapabiliyor. Daha önce anlattım. Emri altındaki en güçlü cinleri ve onların kabilelerinin kölelerini içe geçirerek yoğun akımlı bir solucan deliği oluşturabiliyor. Bu son derece organik bir yöntem aslında, okuduğum kaynağa göre ișlem bitene kadar çok canları da yanıyor. Anca güçlü bir hükümdar onları o şekilde tutabilir o da iblis. Sonuçta bedenleri kablosuz aktarım tüneli oluşturmak için çok müsait. Yeter ki doğru şekilde birbirlerine tutunarak elektromanyetik rota oluștursunlar. Süleyman da bunu biliyor ama itibar etmiyor bile.
Merak ediyorum Şeytan nasıl bu kadar güçlü?
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,172
Tepkime puanı
4,865
Merak ediyorum Şeytan nasıl bu kadar güçlü?


Sistemi analitik düzlemde anlamaya çalışırsan Matrixe de bakabilirsin. Çünkü oyun içinde oyunlar çok güzel kurgulanmış.

Matrixte şeytan kim ? Mr. Smith. Onu bir FBI ajanı kisvesinde görüyüruz, ve bu ajan, diğer ajanların yanında sıradan bir ajan gibi davranırken, Neo ile başbaşa kaldığında yeteneklerini ondan saklamıyor, hatta sorguda Neonun ağzını eritiyor. Yani Neo üstünde bazı manipülatif ve algı saptıran güçleri olduğunu daha filmin başında vurguluyorlar.

Ama kendini gizliyor Smith, yani Neo'yu yakalayana kadar aslında sadece bir bilgisayar korsanını yakalama operasyonu var ortada, kendi ekibi de Smith'in aslında bir matrix ajanı olduğunu bilmiyor bile. Burada da şeytani zekanın çalışma prensibini görüyoruz. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu. Ayrıntıda ustaca gizlenebilmek içinse, herşeyin bilgisine sahip olman gerektiğini anlıyoruz. "Şeytanın avukatı" filminde de aynı kurgu var. Şeytan orada da Avukatlık bürosu sahibi. Görünürde herkesin hakkını savunuyor. Taşralı gençlere avukat olma şansı veriyor. Ama gel gör ki şeytan insanlığın altını oyarken, onun için çalışanlar iyi bir kariyer yaptıklarını zannediyorlar. Burada da mesaj aynı.

Şeytana hizmet ettiğini veya onun güdümü altında olduğunu anlayamama üzerinden sisteme sahip çıkma var bu filmlerde.

İşte bu yüzden ben de diyorum ki, insan biraz aydınlanmaya başladığı zaman hemen yakınları ile arası da bozulabiliyor. Hatta ailesi ile arası açılabiliyor. Peki herkesin ailesinde ajan mı var? tabi ki hayır. Öyle de anlaşılmasın. Ama matrixte 1 ajan 100 sıradan insanı yönetirken, 100 sıradan insan farkında olmadan o 1 ajanın istediği doğrultuda tepkiler veriyorlar. Sıradan insanlar kendileri için en doğrusunu yaptığını zannederken bile şeytanın oyununa hizmet ediyor oldukları bir ortak davranış alanı var. Bunu yönetebilmek şeytanlar için kolay. Büyüler bile bu dinamikler üzerinden tutuyor.
 
Son düzenleme:
Ü

Üye silindi 76175

Merak ediyorum Şeytan nasıl bu kadar güçlü?
Sistemi analitik düzlemde anlamaya çalışırsan Matrixe de bakabilirsin. Çünkü oyun içinde oyunlar çok güzel kurgulanmış.

Matrixte şeytan kim ? Mr. Smith. Onu bir FBI ajanı kisvesinde görüyüruz, ve bu ajan, diğer ajanların yanında sıradan bir ajan gibi davranırken, Neo ile başbaşa kaldığında yeteneklerini ondan saklamıyor, hatta sorguda Neonun ağzını eritiyor. Yani Neo üstünde bazı manipülatif ve algı saptıran güçleri olduğunu daha filmin başında vurguluyorlar.

Ama kendini gizliyor Smith, yani Neo'yu yakalayana kadar aslında sadece bir bilgisayar korsanını yakalama operasyonu var ortada, kendi ekibi de Smith'in aslında bir matrix ajanı olduğunu bilmiyor bile. Burada da şeytani zekanın çalışma prensibini görüyoruz. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu. Ayrıntıda ustaca gizlenebilmek içinse, herşeyin bilgisine sahip olman gerektiğini anlıyoruz. "Şeytanın avukatı" filminde de aynı kurgu var. Şeytan orada da Avukatlık bürosu sahibi. Görünürde herkesin hakkını savunuyor. Taşralı gençlere avukat olma şansı veriyor. Ama gel gör ki şeytan insanlığın altını oyarken, onun için çalışanlar iyi bir kariyer yaptıklarını zannediyorlar. Burada da mesaj aynı.

Şeytana hizmet ettiğini veya onun güdümü altında olduğunu anlayamama üzerinden sisteme sahip çıkma var bu filmlerde.

İşte bu yüzden ben de diyorum ki, insan biraz aydınlanmaya başladığı zaman hemen yakınları ile arası da bozulabiliyor. Hatta ailesi ile arası açılabiliyor. Peki herkesin ailesinde ajan mı var? tabi ki hayır. Öyle de anlaşılmasın. Ama matrixte 1 ajan 100 sıradan insanı yönetirken, 100 sıradan insan farkında olmadan o 1 ajanın istediği doğrultuda tepkiler veriyorlar. Sıradan insanlar kendileri için en doğrusunu yaptığını zannederken bile şeytanın oyununa hizmet ediyor oldukları bir ortak davranış alanı var. Bunu yönetebilmek şeytanlar için kolay. Büyüler bile bu dinamikler üzerinden tutuyor.
Şeytanın çalışma biçimiyle bir hacker arasında hiç bir fark yok.

İşlediğin her günah sistemini zararlı yazılımlara açıyor.

Günah = exploit
Vesvese = payload

Senin işletim sistemini senden daha iyi bilen bir programcıyla karşı karşıyasın, aklına hayaline gelmeyecek sosyal mühendislik numaralarına hakim.

Ne yapacaksın? Şeytan güçlü, ama sen de güçlüsün.
Sağlam bir güvenlik duvarı kuracaksın.

Antivirüs = iman/kuran/korunma ayetleri


sonra sen de onun sistemine sızacaksın, metodlarını bileceksin.
Zaafiyetlerini kapatacaksın, uyanık olacaksın.

İşletim sistemini öğren yani:)
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,172
Tepkime puanı
4,865
Ne yapacaksın? Şeytan güçlü, ama sen de güçlüsün.

Bütün sır Nas suresinde.

Vesvese veren o sinsi şeytanın şerrinden Allaha sığınırım diyorsun okurken.

Sığınma var. Yani dikkatini bir anda kutsalına kaydırman isteniyor. Şeytanla dalaşman değil. Dikkatini kutsalına verdiğin anda zihin bilincinden ruh bilincine sıçrıyorsun çünkü ve vesvesenin etkisi azalıyor. Zihinde kalırsan, o an için tüm düşüncelerin ve karşıt düşüncelerin, anlık uğrayan vesveseye göre formatlı olduğundan herşeyi kötüye yorabilirsin, parçaları ters birleştirip kendi girdabını yine kendini ikna ede ede yaratmaya başlayabilirsin ve zihin bunu acımadan devam ettirir. Düşünceye, düşünce ile karşı koymaya başlarsan vortex oluşur. Düşünceye inanç ile karşı koyulur.

Üst boyut alt boyutu yönetir. Vesvese veya kuruntu geldiği anda üst boyuta çıkmak, Allaha sığınmak, (yani Allaha yükselmek) aslında bir yönü ile iman tazelemektir ve alttaki fire veren zihin boyutunu iman bazlı fikirlerin akışına geri sokmaktır. Böylece şeytanın zihnine attığı format bir kere daha geçersiz olur.
 
Son düzenleme:
Ü

Üye silindi 76175

Bütün sır Nas suresinde.

Vesvese veren o sinsi şeytanın şerrinden Allaha sığınırım diyorsun okurken.

Sığınma var. Yani dikkatini bir anda kutsalına kaydırman isteniyor. Şeytanla dalaşman değil. Dikkatini kutsalına verdiğin anda zihin bilincinden ruh bilincine sıçrıyorsun çünkü ve vesvesenin etkisi azalıyor. Zihinde kalırsan, o an için tüm düşüncelerin ve karşıt düşüncelerin, anlık uğrayan vesveseye göre formatlı olduğundan herşeyi kötüye yorabilirsin, parçaları ters birleştirip kendi girdabını yine kendini ikna ede ede yaratmaya başlayabilirsin ve zihin bunu acımadan devam ettirir. Düşünceye, düşünce ile karşı koymaya başlarsan vortex oluşur. Düşünceye inanç ile karşı koyulur.

Üst boyut alt boyutu yönetir. Vesvese veya kuruntu geldiği anda üst boyuta çıkmak, Allaha sığınmak, (yani Allaha yükselmek) aslında bir yönü ile iman tazelemektir ve alttaki fire veren zihin boyutunu iman bazlı fikirlerin akışına geri sokmaktır. Böylece şeytanın zihnine attığı format bir kere daha geçersiz olur.
Tamam şeyh. benimki mantığı, seninki pratiği işte. Farklı bir şey göremedim aralarında köken itibariyle.
 

Yazgıt

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ocak 2023
Mesajlar
193
Tepkime puanı
191
Sistemi analitik düzlemde anlamaya çalışırsan Matrixe de bakabilirsin. Çünkü oyun içinde oyunlar çok güzel kurgulanmış.

Matrixte şeytan kim ? Mr. Smith. Onu bir FBI ajanı kisvesinde görüyüruz, ve bu ajan, diğer ajanların yanında sıradan bir ajan gibi davranırken, Neo ile başbaşa kaldığında yeteneklerini ondan saklamıyor, hatta sorguda Neonun ağzını eritiyor. Yani Neo üstünde bazı manipülatif ve algı saptıran güçleri olduğunu daha filmin başında vurguluyorlar.

Ama kendini gizliyor Smith, yani Neo'yu yakalayana kadar aslında sadece bir bilgisayar korsanını yakalama operasyonu var ortada, kendi ekibi de Smith'in aslında bir matrix ajanı olduğunu bilmiyor bile. Burada da şeytani zekanın çalışma prensibini görüyoruz. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu. Ayrıntıda ustaca gizlenebilmek içinse, herşeyin bilgisine sahip olman gerektiğini anlıyoruz. "Şeytanın avukatı" filminde de aynı kurgu var. Şeytan orada da Avukatlık bürosu sahibi. Görünürde herkesin hakkını savunuyor. Taşralı gençlere avukat olma şansı veriyor. Ama gel gör ki şeytan insanlığın altını oyarken, onun için çalışanlar iyi bir kariyer yaptıklarını zannediyorlar. Burada da mesaj aynı.

Şeytana hizmet ettiğini veya onun güdümü altında olduğunu anlayamama üzerinden sisteme sahip çıkma var bu filmlerde.

İşte bu yüzden ben de diyorum ki, insan biraz aydınlanmaya başladığı zaman hemen yakınları ile arası da bozulabiliyor. Hatta ailesi ile arası açılabiliyor. Peki herkesin ailesinde ajan mı var? tabi ki hayır. Öyle de anlaşılmasın. Ama matrixte 1 ajan 100 sıradan insanı yönetirken, 100 sıradan insan farkında olmadan o 1 ajanın istediği doğrultuda tepkiler veriyorlar. Sıradan insanlar kendileri için en doğrusunu yaptığını zannederken bile şeytanın oyununa hizmet ediyor oldukları bir ortak davranış alanı var. Bunu yönetebilmek şeytanlar için kolay. Büyüler bile bu dinamikler üzerinden tutuyor.
Şimdi bir sorum var. Acaba bizde matrixte miyiz?
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,172
Tepkime puanı
4,865
Şimdi bir sorum var. Acaba bizde matrixte miyiz?

Bu konuda en rasyonel yaklaşımı Elon Musk ortaya koyuyor bence.
Kendi evrenimize bağlı bir alt evrenini tasarlayabilecek hale gelmişsek, o halde hangi evrenin alt evreni olabileceğimizden de şüpelenmeye başlasak iyi olurdu diyor.


Tamam şeyh. benimki mantığı, seninki pratiği işte. Farklı bir şey göremedim aralarında köken itibariyle.

Hermetik olsun dedim
 
Ü

Üye silindi 76175

Bu konuda en rasyonel yaklaşımı Elon Musk ortaya koyuyor bence.
Kendi evrenimize bağlı bir alt evrenini tasarlayabilecek hale gelmişsek, o halde hangi evrenin alt evreni olabileceğimizden de şüpelenmeye başlasak iyi olurdu diyor.




Hermetik olsun dedim
İyi yaptın, birini anlamayan diğerini anlar. Seçmece bilgelik.
 
Üst