URUMHAMATAHAYİL
Yönetici
iki gündür çok yoğun olarak haberci rüya görüyorum. rüyamı uzun uzun buraya anlatsam sanırım sayfalar sürer o yüzden önemli bölülerini anlatacağım rüya analizi yapabilenlerle biraz tatışalım bakalım neler olacak.
ankarada evimdeyim. bakondan dışarı çıkıyoruz. sevgilim balkonda üzerine leopar desenli ince ve küçük bir batteniye almış . bakonda tahtalar kırık sandalyeler var. ay ışığı ile aydınlkanmış durumda balkon sanki beyaz bir ışık yanıyormuşcasına aydınlık. cenin pozizyonunda uyuyor. balkonda demir parmalıklar var. ben göz yüzünü seyrediyorum. çok uzakta olmayan 10dan fazla uçak var. bazıları benim bulunduğum yeri geçmiş hava alanına iniş poziyonundalar.( hava alanına yakın bir yerdeyim) bazılar gelmeye deavm ediyor uzakta 5 tanesi ise çok yazın durumda. biri aniden düşmeye başlıyor. düşerkende patlıyor. bir anda çığlıklar ateşler yükselmeye başlıyor. evime 10 bina kadar aşağıda telekom binasına düşüyor. sonra bu yakın olan ve geriye kalan 4 taneside sırayla patlamaya ve düşmeye başlıyor.
ben sevgilimi uyandırmaya çalışıyorum. kalk bak neler oluyor duymuyormusun sesi diyorum. uyanıyor ben gidiyorum diyorum nereye gidiyorsun demesine fırsat vermeden evden çıkıyorum. dışarı perişan durumda savaş alanına dönmüş heryer yıkık dökük alevler çığlıklar yükseliyor ama etrafta tek bir insan yok. iyice yaklaşınca ordu mensubu kişilere benzeyen ama başka görevi varmış gibi adamlar ağır iş makineleri ile etrafı toplamaya çalışıyor. içlerinden biri sanırım şef yada komutan mikrofon ile bağırıyor yapması gerekleri. başkanın kızı yer altında kalmış çıraın onu diyor ama dikkat edin çökmesin diye sesleniyor.
dahada yaklaşıyorum. nehir ve şalele görüyorum ilerdede beyaz yuvarlak yapılar dikkatlice bakıyorum istanbul burası. nehire ve şelaleye dikkatli bakınca kan nehri olduğunu görüyorum. nehirden bir köpek bir sansar kan içiyor. kızı bulmak için. aşağıya iniyorum. metro hattı gibi tünerlerle karşılaşıyorum. kız yok ama şehirdeki insanlar oraya sığınmışlar üstleri başları pis ve açlar. tünelde ilerliyorum. istanbulda sahil kenarına çıkmam lazım. o beyaz yuvarlak yapılara bakmak için istanbulda daha önce görmediğim için onlarla ilgili önemli bişey var diyorum kendimce. tünelde merto gibi işaretler var nereye nbasıl çıkılıcağını anlatıyor. sonunda dışarı çıkıyorum. bunlar ne diye düşünürken iki yaşlı çift yapıları konuşuyor. ne güzel yapmışlar sanki deniz üstünde kızılayın yeri olacakmış burası diyorlar. bakıyorum denizde değil karada ve içi boş yeni yapılan bir yermiş burası. mirofondan konuşan komutan yada şefi duymaya devam ediyorum. sarayı yıkacaklar başkanı almamız almamız lazım diyorlar. aklıma geliyor prens mi ne gelecekti türkiyeye diyorum o olsa gerek. kore yada oradan bir adam (böyle bir bilgiye sahip değilim rüyamda geliyor aklıma yoksa ne okudum ne duydum) saraya gitmeye çalışıyorum. uyandırılıyorum.
uyanınca türkiyede nerde sray var diye düşünüyorum aklıma dolma bahçe geliyor.
rüya bukadar hadi bakalım neler diyeceksiniz
ankarada evimdeyim. bakondan dışarı çıkıyoruz. sevgilim balkonda üzerine leopar desenli ince ve küçük bir batteniye almış . bakonda tahtalar kırık sandalyeler var. ay ışığı ile aydınlkanmış durumda balkon sanki beyaz bir ışık yanıyormuşcasına aydınlık. cenin pozizyonunda uyuyor. balkonda demir parmalıklar var. ben göz yüzünü seyrediyorum. çok uzakta olmayan 10dan fazla uçak var. bazıları benim bulunduğum yeri geçmiş hava alanına iniş poziyonundalar.( hava alanına yakın bir yerdeyim) bazılar gelmeye deavm ediyor uzakta 5 tanesi ise çok yazın durumda. biri aniden düşmeye başlıyor. düşerkende patlıyor. bir anda çığlıklar ateşler yükselmeye başlıyor. evime 10 bina kadar aşağıda telekom binasına düşüyor. sonra bu yakın olan ve geriye kalan 4 taneside sırayla patlamaya ve düşmeye başlıyor.
ben sevgilimi uyandırmaya çalışıyorum. kalk bak neler oluyor duymuyormusun sesi diyorum. uyanıyor ben gidiyorum diyorum nereye gidiyorsun demesine fırsat vermeden evden çıkıyorum. dışarı perişan durumda savaş alanına dönmüş heryer yıkık dökük alevler çığlıklar yükseliyor ama etrafta tek bir insan yok. iyice yaklaşınca ordu mensubu kişilere benzeyen ama başka görevi varmış gibi adamlar ağır iş makineleri ile etrafı toplamaya çalışıyor. içlerinden biri sanırım şef yada komutan mikrofon ile bağırıyor yapması gerekleri. başkanın kızı yer altında kalmış çıraın onu diyor ama dikkat edin çökmesin diye sesleniyor.
dahada yaklaşıyorum. nehir ve şalele görüyorum ilerdede beyaz yuvarlak yapılar dikkatlice bakıyorum istanbul burası. nehire ve şelaleye dikkatli bakınca kan nehri olduğunu görüyorum. nehirden bir köpek bir sansar kan içiyor. kızı bulmak için. aşağıya iniyorum. metro hattı gibi tünerlerle karşılaşıyorum. kız yok ama şehirdeki insanlar oraya sığınmışlar üstleri başları pis ve açlar. tünelde ilerliyorum. istanbulda sahil kenarına çıkmam lazım. o beyaz yuvarlak yapılara bakmak için istanbulda daha önce görmediğim için onlarla ilgili önemli bişey var diyorum kendimce. tünelde merto gibi işaretler var nereye nbasıl çıkılıcağını anlatıyor. sonunda dışarı çıkıyorum. bunlar ne diye düşünürken iki yaşlı çift yapıları konuşuyor. ne güzel yapmışlar sanki deniz üstünde kızılayın yeri olacakmış burası diyorlar. bakıyorum denizde değil karada ve içi boş yeni yapılan bir yermiş burası. mirofondan konuşan komutan yada şefi duymaya devam ediyorum. sarayı yıkacaklar başkanı almamız almamız lazım diyorlar. aklıma geliyor prens mi ne gelecekti türkiyeye diyorum o olsa gerek. kore yada oradan bir adam (böyle bir bilgiye sahip değilim rüyamda geliyor aklıma yoksa ne okudum ne duydum) saraya gitmeye çalışıyorum. uyandırılıyorum.
uyanınca türkiyede nerde sray var diye düşünüyorum aklıma dolma bahçe geliyor.
rüya bukadar hadi bakalım neler diyeceksiniz