"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Neden yaşıyorum?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Talgaran
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Talgaran

Kayıtlı Üye
Gerçekten neden yaşadığımı çok merak ediyorum. İnsanlara bakıyorum kimisi hayatını sadece birkaç ev almaya adamış bazıları küçükken yaşadığı travmaların etkisinde kalıp yaşamaya çalışıyor. Zaman ise her saniyesi akıp gidiyor bu yazıyı yazarken ve siz okurken bir daha asla geri alamayacağımız saniyeler gidiyor böyle saçma sapan yaşamların olduğu dünyada ben neden yaşıyorum amacım ne? Fakir bir ailenin amacı fakir olmamak ve mutlu olmak yani aşırı saçma hayatlar ve saçma ölümler var 4 yaşındaki çocuğun başına taş, tahta vb. Düşüyor ve ölüyor bu çocuk dünyaya neden geldi amacı neydi ya da biz bu ölümden ne ders çıkaracağız ne bileyim ya da çocukların olebilecegini mi anlamak için öldü ( örnek verdim sadece ). Yoksa yaşam çok mu basit çok mu abartıyorum yaşam sadece evlenip çocuk sahibi olup bir hastalıktan ölmek mi ve bunları yaşarken arta kalan anılar mı yaşam? Bu kadar basitse madem ne diye insanları taraflara bölen sistemler var?
 
Anlam kazanması için herkes aynı tarafta ve fikirde olursa hayatın sürekliliği olmaz diye düşünüyorum.
Evet, mücadele olmayınca malesef hayatın sürekliliği olmuyor. Uzun zaman önce bir deney hakkında okumuştum. Fareler üzerine yapılıyordu. Farelere konforlu bir yaşam sağlamışlar. Baştan çok çoğalmaya başladılar. Sonrasında cinsel istekleri azalmaya başlamıştır, hatta eşcinsellik ortaya çıkmış, Üremeleri neredeyse bitmiştir.

İnsan toplumunda da aynı şeyler gözlemleniyor. Auropa ülkelere bakınca...

Yani cevabınız bilimsel açıdan doğru.

Ama bu yie de anlam kazandırmıyor bireysel bakınca...

Ezoterik açıklamaları var . Reinkarne olup ruhlarımızı geliştiriyoruz diye. Ben gelişme pek gozlemlemiyirum ertrafimda.
Neyse, yazacacak çok şey var da, üşeniyorum.
 
Evet, mücadele olmayınca malesef hayatın sürekliliği olmuyor. Uzun zaman önce bir deney hakkında okumuştum. Fareler üzerine yapılıyordu. Farelere konforlu bir yaşam sağlamışlar. Baştan çok çoğalmaya başladılar. Sonrasında cinsel istekleri azalmaya başlamıştır, hatta eşcinsellik ortaya çıkmış, Üremeleri neredeyse bitmiştir.

İnsan toplumunda da aynı şeyler gözlemleniyor. Auropa ülkelere bakınca...

Yani cevabınız bilimsel açıdan doğru.

Ama bu yie de anlam kazandırmıyor bireysel bakınca...

Ezoterik açıklamaları var . Reinkarne olup ruhlarımızı geliştiriyoruz diye. Ben gelişme pek gozlemlemiyirum ertrafimda.
Neyse, yazacacak çok şey var da, üşeniyorum.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirtildiği gibi. En tabanda yaşamak için temel fizyolojik ihtiyaçlarımız varken, ancak piramidin en tepesine ulaştığımızda kendini geliştirme aşamasına gelebiliyoruz. Birey bir aşamayı geçmeden diğerine gelemiyor bu yüzden insanlığın büyük kısmı kendini geliştirmekten aciz.
 
Evet, mücadele olmayınca malesef hayatın sürekliliği olmuyor. Uzun zaman önce bir deney hakkında okumuştum. Fareler üzerine yapılıyordu. Farelere konforlu bir yaşam sağlamışlar. Baştan çok çoğalmaya başladılar. Sonrasında cinsel istekleri azalmaya başlamıştır, hatta eşcinsellik ortaya çıkmış, Üremeleri neredeyse bitmiştir.

İnsan toplumunda da aynı şeyler gözlemleniyor. Auropa ülkelere bakınca...

Yani cevabınız bilimsel açıdan doğru.

Ama bu yie de anlam kazandırmıyor bireysel bakınca...

Ezoterik açıklamaları var . Reinkarne olup ruhlarımızı geliştiriyoruz diye. Ben gelişme pek gozlemlemiyirum ertrafimda.
Neyse, yazacacak çok şey var da, üşeniyorum.
Din hocaları, ideoloji taraftarlarının yaptığı açıklamalar da pek anlamlı gelmiyor artık çünkü etrafıma bakıyorum memlekette köyde yüzlerce insan var bu insanların yaşamı çalışıp para kazanmak ailesine geçindirip gitmek bunları yaparken ailesine kötü davrananlarda var. Bu insanların dünyadan haberi yok gerçek anlamda yok yani gezegenin dışını bilmiyor dünyada bambaşka kültürler olduğunu bilmiyor. Kısaca kendi basit ve sert kuralları etrafında yaşayıp gidiyorlar akabinde bir hastalıktan,kazadan ölüp gidiyor bu insan neden yaşadı?
 
Evet, mücadele olmayınca malesef hayatın sürekliliği olmuyor. Uzun zaman önce bir deney hakkında okumuştum. Fareler üzerine yapılıyordu. Farelere konforlu bir yaşam sağlamışlar. Baştan çok çoğalmaya başladılar. Sonrasında cinsel istekleri azalmaya başlamıştır, hatta eşcinsellik ortaya çıkmış, Üremeleri neredeyse bitmiştir.

İnsan toplumunda da aynı şeyler gözlemleniyor. Auropa ülkelere bakınca...

Yani cevabınız bilimsel açıdan doğru.

Ama bu yie de anlam kazandırmıyor bireysel bakınca...

Ezoterik açıklamaları var . Reinkarne olup ruhlarımızı geliştiriyoruz diye. Ben gelişme pek gozlemlemiyirum ertrafimda.
Neyse, yazacacak çok şey var da, üşeniyorum.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirtildiği gibi. En tabanda yaşamak için temel fizyolojik ihtiyaçlarımız varken, ancak piramidin en tepesine ulaştığımızda kendini geliştirme aşamasına gelebiliyoruz. Birey bir aşamayı geçmeden diğerine gelemiyor bu yüzden insanlığın büyük kısmı kendini geliştirmekten aciz.
 
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirtildiği gibi. En tabanda yaşamak için temel fizyolojik ihtiyaçlarımız varken, ancak piramidin en tepesine ulaştığımızda kendini geliştirme aşamasına gelebiliyoruz. Birey bir aşamayı geçmeden diğerine gelemiyor bu yüzden insanlığın büyük kısmı kendini geliştirmekten aciz.
Sizce ülkemizle insanların büyük kısmı piramidin hangi basamağında bulunuyor. Ve neden ilerlemiyorlar?
 
Sizce ülkemizle insanların büyük kısmı piramidin hangi basamağında bulunuyor. Ve neden ilerlemiyorlar?
Toplumumuzun dinamiklerine baktığımız zaman çoğunlukta örf,adet ve geleneklere sıkı bir bağlılık görüyoruz. Atalarımızdan kopamadığımız için 3. basamak olan sevgi ve ait olma düzleminde takılmış durumdayız. Bir üst seviye olan birey olmak, bu nedenle toplumumuz için hala erişemediğimiz bir basamak. Birey olmak, özsaygıyı ve diğerlerine saygılı olmayı akabinde başarıyı son olarakta kendini geliştirmeye gidiyor. Birey olmayan ebeveynler birey olan çocuklar yetiştiremiyor adeta tabularla tutsak edilmiş bir toplum ortaya çıkıyor böylece.
 
Mesela bana seni ölümsüz (sağlık açısından değil hiçbir şekilde ölmediğimiz ve yaşlanmadığımız bir durum) yapacaz deseler hemen kabul ederdim :) :)
 
Her insanın belli bir frekans aralığı var. Sadece dünya üzerinde bu frekans yaymış olmak için bile gelmiş olarabiliriz diye düsünüyorum artık. Artı parantez aynı varoluşsal sancılarla.Çünkü kelebek etkisi çok büyük bir düzen ve neyin neyi etkilediğini şuan ki bilinçimizle algılamak çok zor. Ki biz daha birbirimizi anlayamıyoruz yada anlamlandıramıyoruz. Hoşgörüde bile bulunamıyoruz bazen. Sadece deneyimliyoruz ve bir bilgi birikimi yapiyoruz o kadar ortak bir bilinç oluşturmaktan ibaretiz ve aynı konuda farklı bir çok olasılık ve parametrelerce kaç ortak bilinç oluşuyor bunu bilmiyoruz, bir çoğumuz hesaplayamaz bile.

Bu kadar basitse madem ne diye insanları taraflara bölen sistemler var? Benim cevabım şu oluyor içimden geçen , dünya dualiteden ibaret.Işık hem dalgadır hem parçacık.Aslında karanlık yoktur ışıgın yokluğu karanlık.Eğer aynı eşitliği kullanarak iki farklı şeyi/özelliği anlatabiliyorsak, belki de bu iki şey/özellik tek bir bütünün iki farklı evrendeki yansıması olabilir. Burda bir bölünme varsa demek ki farkli bir evrende yok ve oraya gideriz diye umuyorum.😅
 
Yaşamı kompleks hale getiren biziz. İnsanda da diğer canlılar gibi çok temel iki içgüdü var "yaşa" ve ”üre". Diğer canlılar nasıl hayatta kalıp nesillerin devamlılığı açısından ürüyorsa bizde de aynı şekilde işliyor durum. Bu iki süreci kompleks hale getiriyoruz. Taraflara bölme mevzusu da insanların güç arayışından kaynaklanıyor. Belki bu güç arayışını da hayatta kalma içgüdüsüne bağlayabiliriz. Biz modern insanın en büyük sıkıntısı bu modern çağın getirdiği terimleri varoluşumuzdan beri bizimleymiş gibi algılamamız. Uzun uzun anlatırdım ama daha iyi bir şey yapıp bir kitap ismi bırakacağım. İnsanlığa ve hayatımızı şekillendiren birçok kavrama ışık tutan bir kitap. Kitabı okuduktan sonra hayata ve insan olmaya daha farklı bir gözle bakacağınızı düşünüyorum.
*Alaeddin Şenel- İnsanlık Tarihi
 
Geri
Üst