Narsistik bir annenin kızı olmak

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
KAPANMASI ZOR YARA

NARSİSİSTİK BİR ANNENİN KIZI OLMAK

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Anne zihnimizde, koşulsuz sevgiyle özdeşleştirebileceğimiz yegâne kişidir.

Kim olursak olalım, ne yaparsak yapalım, yaşamın fırtınalarından bizi koruyacak, ruh üşümelerimizi ısıtacak kucaktır anne.

Bir kız çocuğunun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden birisi, narsisistik yani kendine âşık bir annenin kızı olmaktır.

Maalesef narsisistik annelerin kızları ne koşulsuz sevgiyi, ne de güvenli anne kucağını tanır.

Bir ömür boyu o sevgiyi tadacağını ve o kucağın kendisine açılacağını umarak, pervane gibi döner annesinin etrafında.

Her kötü muameleyi, her dışlanmayı, her ayrımcılığı, her hakareti sineye çeker.

Narsisistik anne benmerkezci, samimiyetsiz, yargılayıcı, çıkarları için yalan söylemeye ve gerçekleri çarpıtmaya eğilimli, inatçı, bencil ve soğuktur.

Dünya onun etrafında döner.

Çocuklarının ihtiyaçlarını, duygularını ve seçimlerini kontrol ve manipüle eder; bunu yapamadığı zamansa cezalandırır.

Çocukları arasında ayrımcılık yapar, evde kamplar, düşmanlıklar yaratır.

Kızının babasıyla güçlü bağlar kurmasını kıskanır.

Eşini ve erkek çocuklarını kızından uzak tutmak, düşman etmek için elinden geleni yapar; çünkü kızıyla rekabet içindedir.

Kız çocuğu böyle bir rekabeti aklına bile getiremediğinden, erkek kardeşinden gördüğü kötü muameleye akıl erdiremez.

Kız çocuklarının anneyle ilişkisi, oğullardan farklıdır.

Kızlar genellikle anneleriyle daha fazla zaman geçirir ve onu rol modeli olarak görürler.

Narsisistik anne kızının eğitim ve fiziksel gereksinimlerine duyarlı ve özverili olabilir ama onu duygusal olarak yalnız bırakır.

Kızının duygularını paylaştığı her durumda, kendi duygularından bahsederek onu susturur; konu dönüp dolaşıp yine anneye gelir.

Kızının başına bir talihsizlik geldiğinde bile, onun için öncelikli mesele kızının ne hissettiği değil, yaşanan olaydan kendisinin nasıl etkilendiğidir.

Narsisistik anne kızına hem bir tehdit hem de kendi egosunun bir uzantısı olarak bakar.

Evin içinde izole ederken bir yandan da ağır eleştiri ve yönlendirmeleriyle kızını, kendi olmak istediği biçime sokmaya çalışır.

“İyiliği için” neyi sevdiğini veya istediğini, anne belirler.

Kızının istediği beden ölçülerine sahip olmaması, beklediği tarzda giyinmemesi, ‘’yanlış’’ erkek arkadaş, eş ya da meslek seçimi gibi durumların cezası, hakaret, lakap takma gibi sözel saldırganlıktan, dışlama, yok sayma ve tüm bağları kesmeye kadar uzanabilir.

Narsisistik annenin etrafa göstermek istediği ''mükemmel aile'' imajı, kızının duygularından daha önemlidir!

Annemin, yaşamımla ilgili yaptığım bir seçimi onaylamayarak bana, ‘’Senin mutluluğun beni ilgilendirmiyor!’’ deyişini, üzerinden geçen on yıllardan sonra bile hala, tüylerim ürpererek hatırlıyorum.

Kız, kendi istek ve beklentilerini feda etmekle, annesinin sevgisini kaybetmek arasında bir seçim yapmak durumunda bırakılır.

Gerçek benliği önce annesi, sonra kendisi tarafından reddedilir.

Sonuç, gerçek benliğinin sevilemez olduğu inancına dayanan içsel utançtır.

Kendi annesi onu sevip kabul etmediğine göre, o nasıl iyi ve sevilebilir bir insan olabilir!

Narsisistik annenin kızına yönelik bencil, soğuk, katı ve saldırgan tutumu, kızının çocuklarına bile uzanabilir.

Narsisistik anne, oğluna da farklı biçimlerde zarar verir.

Ona, eşiyle sağlıklı bir bağ kurmasını sağlayacak temel değerleri öğretmez; zaten oğlunun eşi, bir başka rakibidir.

Oğluyla duygusal ensest yaşar; onu yüceltir, kimseyle paylaşmak istemez.

Oğlunu kızına karşı bir tehdit aracı olarak kullanır; kışkırtır, biler ve saldırtır.

Baba genellikle iyi niyetli ama pasiftir.

Annenin manipülasyonlarına, saldırılarına ve hasedine karşı kızını koruyamaz.

Sürekli eleştiri, utandırma ve dışlama, kız çocuğunun öz güvenini erken yaşlardan itibaren kemirmeye başlar.

Kendi duygularına ve dürtülerine güvenemez.

Annesinin hiçbir zaman memnun olmamasının, kötü hissetmesinin ve hastalanmasının kendi suçu olduğuna inanır.

Ciddi duygusal, fiziksel istismar veya ihmal durumlarında ise, var olma hakkının olmadığını, annesine yük olduğunu ve asla doğmamış olması gerektiğini düşünebilir.

Narsisistik anneler kızlarının hayatlarını kontrol altına almak için onların tüm mahremiyetini ihlal eder, kendilerine ait özel alan bırakmaz.

Narsisistik annenin kızında açtığı yaraların iyileşmesi çok zordur.

Mizacı güçlü değilse, baba yeterince destek olmuyorsa, kendini savunmayı, kendi gücüne güvenmeyi öğrenmesi hiç kolay olmaz.

Bu tür annelerin, kızları için empati duymadıklarını unutmamak önemlidir.

Annenin acımasız sesi, zamanla kızının içsel eleştirmenine dönüşür.

Annesinin olmadığı yerde bile onu eleştiren, aşağılayan, utandıran, mutlu olmasını engelleyen bir iç ses vardır beyninde…

Ve karmaşık iyileşme yolculuğu da zaten, bu iç sesin farkına varmak ve onu susturmakla başlar.

İkinci adım, kendisini annesinden ayıran sınırları belirlemektir.

Kendisine öncelik vermeyi ve hak ettiği alanı açmayı öğrenmelidir.

Nefes alabilmek ve kendini yeniden inşa edebilmek için bazı durumlarda anneden tamamen uzaklaşması gerekebilir.

Tüm bunlar zor değişimlerdir; acı verir, kanatır; zaman ve emek gerektirir.

Sonuçsa, yaşamda ilk kez narsisistik anneyi gerçek anlamda hayal kırıklığına uğratmak ama hem kendi benliğini ve hem de gelecek kuşakları kurtarmaktır.

( ALINTI - Doç. Dr. Şafak Nakajima )
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Böyle bir annenin evladı olmak zor olsa gerek yazıda ki ifadeleri dehşetle okudum.
 

Sauron

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Mar 2018
Mesajlar
109
Tepkime puanı
132
Konum
Berlin
Tanıdığım bazı Narsisistik kişilikler var çok fazla negatif enerji yayıyorlar. Uzak durmanızı tavsiye ederim resmen pozitif enerji sömürüyorlar. İyi ki ailemden biri bu kişilik bozukluğuna sahip değil, hayatım zehir olurdu.
 

Demre

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2018
Mesajlar
289
Tepkime puanı
580
Annemin ayaklarïnın altïnı õpesim geldi resmen.. Allah hiç bir evladı kötū ebeveynle sınamasın. Bize gösterdikleri şefkat ve merhamet için õzellikle annelerimize ne kadar teşekkūr etsek kafi gelmez?
 

blessedwithlove

Kayıtlı Üye
Katılım
5 May 2020
Mesajlar
108
Tepkime puanı
226
Konum
paradise lost
Ben tanıyorum böyle anneler malesef bazen eşlerden istenilen beklenti karşılamayınca anne ve oğul arasında bu tarz hastalıkli bağlar kurulabilir çünkü kadın tek başına var olamaz toplumda mutlaka bir erkekle var olmalıdır yani neredeyse bütün genç kızlar ileride kocan olur mutlu bir evliliğin olur fikriyle büyür hayatin amacı budur ve mutsuz bir evlilik yaptıklarında hayatının yegane amacını gerçekleştiremediğini düşünür çare çocuk yapmaktır ki çocuk üzerinden beklentiler karşılanabilinsin bu tabi artık orta çağ zihniyeti ama hala böyle kadınlarımız mevcut. Cinsel olarak değil ama duygusal bir bağ kurulur aralarında anne oğlun ve anne oğlunun sadece ona kalmasını ister kadın bir nevi kendine eş yaratır. İleride kız arkadaşlarına çeşitli kusurlar bulur aynı evde yaşamak ister tam bir kabus devamlı arkadan iş çevirir geline karşı oğlunu kışkırtır tipik kayinvalide hatta çoğu evlilik bu nedenle sonlanır bu çok yaygın bir durum. Çocuk her kadın da annesini arar ama hiç bir kadın bu boşluğu dolduramaz. Bütün kararları anne verir ve çocuğun bir kimlik geliştirmesini önler bütün ihtiyacını karşılar ama sex ihtiyacı karşılanmaz çocuk farklı arayışlara girer kendi kimliği de olmadığından çok zorluk çeker böyle bir romanda okumuştum oğullar ve sevgililer diye aklıma o geldi. Kız çocuklarına gelince kuzenim yaşadı bunu hala da yaşıyor annesi erkek kardeşini kışkırtıyor devamlı şimdi bu yazıyı da okuyunca nedenlerini anlayabildim. Teşekkürler güzel paylaşım için. ??
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Kültüre göre değişebiliyor hangi cinsiyetteki ebeveynlerde narsistik bozukluğun yaygın olduğu. Ancak toplumsal sebepler ve belki de doğurganlığın sebep olduğu sebeplerle kadınlarda daha yaygın olabileceğini fark ettim.

Bu ebeveynlerin çocukları için hayat daha zor. Çünkü daima evin içindeki bir düşmana karşı kendilerini korumak zorundalar. Ancak korunmak zorunda olduğunuzu fark edene kadar geçen daha zor bir süreç var.

Çünkü çocukluktan itibaren sizi dünyaya getiren kişinin fiziksel ve ruhsal istismarlarıyla, ihmalleriyle karşılaşıyorsunuz. Bu durum çocuğun kendi varlığını suçlamasına neden oluyor. Görmezden gelinen çocuk intiharlarının bir sebebi de budur. Ve bu çocuklara "anne" için yaşaması gerektiği işlenir.

İyileşmek mümkünse eğer bir canlıyı dünyaya getiren kişinin katıksız iyi olabileceği toplumsal ön kabulünden çıkmak gerekiyor. Bu oldukça zor. Çünkü toplum da bunun aksini dayatıyor. Öte yandan çocuklukta istismar ve ihmal görüp öğretmenlerinden ya da çevresinden yardım isteyenler yok sayılır, hatta küçüçük çocuklar yalancılıkla suçlanır. Bir de niye şikayet ettin diye şiddet görürler. Böyle ebeveynler için acitasyon en önemli silahtır. Acitasyon ile suçlarından kaçarlar ve suçlu hissettirirler. Ki kendilerine göre en iyi, en masum onlardır. Kız çocukları için daha fazladır ihmal ve şiddet.

Böyle evlerden sağ çıkabilenler için ise ömürlerinin yarısı iyileşmeye çalışmak ile geçer. Ki durumun asıl sebebini fark etmeden bu mümkün olmaz.

Ebeveyn zorbalığına, istismarına, ihmaline maruz kalan çok kişi var. Yalnız değilsiniz. Suçlu değilsiniz.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

unbroken

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Eki 2017
Mesajlar
72
Tepkime puanı
18
İyi de bu onun elinde olan bişey değil nasıl şizofren şizofren olduğunu bilmiyorsa bu da öyle bişey. Çok duygusal bakmamak lazım ciddi bir hastalık. Yani annemde bu hastalık olsa ben kendimden ziyade ona üzülürdüm. Yani kastettiğiniz kişi geçek anlamda narsist kişilik bozukluğuna sahip bir bireyse bu yazılanlar çok abzürd.
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Bu bir pedofilinin mağdur ettiği çocukları suçlamakla aynı şey oluyor. Bir insan şiddet görüyor, belki engelli kalıyor, tedavi edilmesi zor olan fiziki ve ruhsal sağlık sorunlarına maruz kalıyor. Hastalıklı olduğunu kabul etmeyen hasta bir insanın tedavisinin sorumlusu onun zarar verdiği mağdur mudur? Mağdurlarla da empati yapın lütfen.
 

unbroken

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Eki 2017
Mesajlar
72
Tepkime puanı
18
Mağdur kişiyi sorumlu tutmaktan bahsetmiyorum, bu anlam çıkarılabilecek tek bir kelime yazmadım.. Ruhsal hastalıkları olanlar bu hastalıklarını farkında olmazlar ve inkar ederler. Yaradılıştan hastalık sahibi birini sorumlu olmadığı davranışlarından dolayı suçlamayı doğru bulmuyorum demek istedim sadece. Kanun bile ceza hükmü giydirmiyor akli dengesi yerinde olmayan bir insana. Narsist kişilik bozukluğu çok ciddi bir hastalıktır. Dediğiniz şekilde karşısındaki insanı her anlamda sömüren ve istismar eden bir yapıdadır hasta. Maalesef ki bu tip hastalıklara aileden birinin sahip olması üst safhada zor bir durumdur elbette. Ama bunların hiçbiri bu hastalığın sahibi olan kişinin iradesi dahilinde değerlendirilip kişi suçlanamaz. Bebar bilim adlı youtube kanalında hastalıkla alakalı bilimsel açıklamar çok iyi işlenmiş, izlemenizi tavsiye eder iyi akşamlar dilerim.
 
Ü

Üye silindi 58480

Bazı insanlar cezalarını kendileri olarak çekerler.

Içgüdüsel olarak en yakınlarını da o azaba ortak etmeye eğilimlidirler.

İşin aslı tüm bunlar şeytani iblislerin bünyeyi ele geçirmiş olmasından kaynaklanır.

Modern bilim ve İsviçre anayasası bize ''cin'' kelimesini söylemeyi yasakladı. Çünkü kendi dinleri tahrif olduğu için isabetli evren okuması yapamıyorlar. Bu yüzden de şizofreni, narsizm vs gibi hastalıklar kalıcı olarak duzeltilemiyor. Halbuki ifrit kendini gizler. Ifritler kendini sana gösterme taraftarı olmazlar pek çünkü senin yaratılışını da aşan ilahi tabakaya göz dikmișlerdir. Seni umursamazlar bile ama seni hersekilde bozmak sureti ile zihnini bozarak nöbetler geçirtirler sana.

Bunun çözümünün olmaması aslında teșhisinin doğru konulamamiș olmasındandır. O ifrit bir huddam ile bünyeden bir anda alınsa, kişi tüm gücünü yitirir ve mazlum bir hale gelir. Pişman olursa hali düzelir. Pişman olmazsa zamanla boşta gezen başka cinlere yeniden bağlanır.

Allah insanın tek düşmanının şeytan olduğunu söylüyor. Şeytanın iblis ve ifritlerden oluşan komutanları, o komutanların kabileleri var. Her insanda en az 10 tane cin var bu devirde.

Allah hayy dır. Yarattıkları da diri enerjili ruhani varlıklardır. Narsist bir kişi de hayy dır. Gözleri capcanlı dipdiri ifrit bilinci ile bakar.

Bazı katli vacip olan vakalar bile Narsist kişiler için caizdir. Çünkü pişman olmayan, suça meyilli ve nerden saldiracagi belli olmayan çok sinsi bir tehlikedir. Tehlike baştan farkedilirse katlı vacip olur. Eskiler böyle vakalara suç işletmek için tuzak (deneme) kurarlardı. Suç işlemeye onu manipule edip onu alikoyarlardı.
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Burada 'kendimden ziyade ona üzülürdüm' demişsiniz. İtiraz bu noktada ortaya çıkıyor. Çocukluktan bu yana şiddet, ihmal, istismar görmüş bir çocuk niye kendisine zarar verene üzülsün? Ki üzülürler de uzun bir süre. Çünkü kendi varlıkları yoktur uzun yıllar istismara maruz kaldıkları için.

İkinci nokta ise 'abzürd' demişsiniz bu yazılanlar için. 'Absürt' saçma demek. Bir mağdurun yaşadıklarını saçma buluyorsunuz kelime ifadenizle.

Öte yandan yukarıdaki paylaşımlarda ifade edildiği gibi mağdurlar dünyaya geldikleri için bile suçlanır. Ve hayatlarını normal bir şekilde devam ettiremez.

Mağdurların yaşadıklarını anlatan makaleleri okumanızı öneririm. Bu insanların mağdurları için hayata devam edebilmenin ilk aşaması doğduğu ve var olduğu için kendini suçlamamaktan geçer. Hatta bu kişilerin mağdurları kendilerine hep suçlu oldukları aşılandığı için kendilerini ölümcül bir şekilde cezalandırır. Çünkü anneleri bunu yapıyorsa bebekken şiddet uygulamayı bile hak ettiklerini düşünürler.

Yanlış söylemler gerçek mağdurlara daha büyük zarar veriyor.

İyi forumlar dilerim.
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Psikolojik hastalığı olan kişiler birşeyin farkında değildir düşüncesi son derece yanlış.
Emin olun farkında oluyorlar.Ancak görmek istemek mesele burada da farkındalık gerekiyor
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Psikolojik hastalığı olan kişiler birşeyin farkında değildir düşüncesi son derece yanlış.
Emin olun farkında oluyorlar.Ancak görmek istemek mesele burada da farkındalık gerekiyor

Size katılmakla birlikte bir ek yapmak istiyorum. Toplumlarda suça bakış açısında büyük bir yanlış var. Suç işleyenin kişiliğine ve kimliğine göre sorumluluk değişiyor.

Burada pedofili ya da cinayet örneği çok önemli. Bazı rahatsızlıklar kesin olmamakla birlikte suça eğilimde etkili olarak değerlendirilir. Cinayet işlediğinin farkında olmayan birisi akli dengesi yerinde değil diye hemen salıverilmez. Tedavi ve kontrol süreci olur. Doğru uygulanan bölgelerde suça eğilimi olduğu müddetçe toplumdan soyutlanır. Çünkü yaptığının farkında olmamak diye bir şey olmaz, verdiği zarar katidir.

Pedofiller de narsistik eğilimler gösterir. Çocuğun iyiliği için olduğunu savunurlar bu iğrenç suçta.

Ancak işin içine toplumun kutsallık atfettiği kişiler girince suçu gizleme eğilimi başlıyor. Bu sosyolojik olarak tespitleri yapılan bir sorundur. Tek örneği ülkemizde değildir.

Burada forum kullanıcıları affetsin iki yüzlülük olarak değerlendiriyorum suçu işleyene göre değerlendirmeyi.

Öte yandan daha akli melekeleri oluşmamış bir çocuğa karşı işlenen suçu 'annelik ve babalık' gibi kavramlar nedeniyle mazur görmek bana korkunç geliyor.

Ki pek çok mağdur toplumun bu düşünceleri nedeniyle ne mağdur olduğunu biliyor ne de iyileşmesi gereken bir hasta olduğunu. Bu yüzden kullanılan kelimeler çok önemli.
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Size katılmakla birlikte bir ek yapmak istiyorum. Toplumlarda suça bakış açısında büyük bir yanlış var. Suç işleyenin kişiliğine ve kimliğine göre sorumluluk değişiyor.

Burada pedofili ya da cinayet örneği çok önemli. Bazı rahatsızlıklar kesin olmamakla birlikte suça eğilimde etkili olarak değerlendirilir. Cinayet işlediğinin farkında olmayan birisi akli dengesi yerinde değil diye hemen salıverilmez. Tedavi ve kontrol süreci olur. Doğru uygulanan bölgelerde suça eğilimi olduğu müddetçe toplumdan soyutlanır. Çünkü yaptığının farkında olmamak diye bir şey olmaz, verdiği zarar katidir.

Pedofiller de narsistik eğilimler gösterir. Çocuğun iyiliği için olduğunu savunurlar bu iğrenç suçta.

Ancak işin içine toplumun kutsallık atfettiği kişiler girince suçu gizleme eğilimi başlıyor. Bu sosyolojik olarak tespitleri yapılan bir sorundur. Tek örneği ülkemizde değildir.

Burada forum kullanıcıları affetsin iki yüzlülük olarak değerlendiriyorum suçu işleyene göre değerlendirmeyi.

Öte yandan daha akli melekeleri oluşmamış bir çocuğa karşı işlenen suçu 'annelik ve babalık' gibi kavramlar nedeniyle mazur görmek bana korkunç geliyor.

Ki pek çok mağdur toplumun bu düşünceleri nedeniyle ne mağdur olduğunu biliyor ne de iyileşmesi gereken bir hasta olduğunu. Bu yüzden kullanılan kelimeler çok önemli.
İşin içine toplumun kutsallık atfettiği kişiler girince....İşte asıl mesele burada başlıyor çok haklısınız.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Bilim insanın aşırı dikkatsiz ve özensiz bir yazısı. Narsislik kişilik bozukluğu na sahip kişilerde ebeveyn olmak gibi ya da narsislik kişilik bozukluğuna sahip ebeveyn ile yetişmek “ gibi bir araştırma konusu hazırlanması çok mantıklı olurdu. Yaşanılan toplumda Anne kavramını ve kadın olmayı irdelemeden, genel geçer bilgiler ile, annenin ro model davranışlarının çoğunu narsislik kişilik bozukluğu ile ilişkilendirmek oldukça sığ ve vasat bir yaklaşım olmuş. Eğitimli bir bireyin hazırlayacağı bir yazıdan çok, eğitim dili ile yazılmış bağnaz bir yaklaşım sergilenmiş. Psikoloji ve sosyoloji biliminden tamamen uzak bir yaklaşım.


Öncelikle narsislik kişilik bozukluğuna sahip kişiler cinsiyet ayrımı yapmaz. Yani erkek bireye başka kadın bireye başka davranmaz.

Eşi ya da çocukları ile bir rekabet duygusu içine girmez. Kişiler arasında değer ayrımı yapmaz.

En önemli konulardan biri de mağdur edebiyatı yapılmış olması.

Psikolojik rahatsızlıkların bir neden Sonuç ilişkisi vardır ve tedavi edilebilir. Aile danışmanları da aile bireyleri içinde birinin rahatsızlığı olması durumunda diğer kişilere de rehberlik sağlayabilir.


Hasta birey ile yaşamak her sağlıklı ya da sağlıksız birey için zordur ve kendi içinde hastalığın durumuna, süresine, hastalığın yapısına göre farklılık gösterebilir.


Kanser hastası bir anne ile kanser hastası bir babanın yanında büyüyen sağlıklı bir erkek bireyle kadın birey arasında yaşadıkları aynı olmaz. Sosyal be ekonomik yapı, yaşanılan çağ, inançlar gibi yüzlerce etki söz konusudur.

Toplum üzerinde yanlış algılara sebebiyet verebilecek bu tür yazıların ( makale ya da araştırma olamaz) bilim insanlarının elimden çıkmasını doğru bulmuyorum.

Her bir cümlesine tek tek Antitez oluşturabilir. Anne ve anne rolüne yanlış atıflarda bulunabilecek ya da annelerin yetiştiği toplum be öğrendikleri anne rolümü yanlış anlayabilecek ve annesini narsist kişilik bozukluğuna sahip olarak tanımlamasına sebep olacak bir paylaşım olmuş.


Bilimsel çalışmalar tüm şartları hesaplayarak yapılır. Deney ve örneklem ile çalışır. Ulu orta gelişi güzel şekilde yazılar hazırlanmaz.
 

makssenberg

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
384
Tepkime puanı
396
Bilim insanın aşırı dikkatsiz ve özensiz bir yazısı. Narsislik kişilik bozukluğu na sahip kişilerde ebeveyn olmak gibi ya da narsislik kişilik bozukluğuna sahip ebeveyn ile yetişmek “ gibi bir araştırma konusu hazırlanması çok mantıklı olurdu.
Kim hazırladıysa biraz freud biraz psikiyatri literatürünü harmanlamış uydurmuş bir şeyler :D
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Bilim insanın aşırı dikkatsiz ve özensiz bir yazısı. Narsislik kişilik bozukluğu na sahip kişilerde ebeveyn olmak gibi ya da narsislik kişilik bozukluğuna sahip ebeveyn ile yetişmek “ gibi bir araştırma konusu hazırlanması çok mantıklı olurdu. Yaşanılan toplumda Anne kavramını ve kadın olmayı irdelemeden, genel geçer bilgiler ile, annenin ro model davranışlarının çoğunu narsislik kişilik bozukluğu ile ilişkilendirmek oldukça sığ ve vasat bir yaklaşım olmuş. Eğitimli bir bireyin hazırlayacağı bir yazıdan çok, eğitim dili ile yazılmış bağnaz bir yaklaşım sergilenmiş. Psikoloji ve sosyoloji biliminden tamamen uzak bir yaklaşım.


Öncelikle narsislik kişilik bozukluğuna sahip kişiler cinsiyet ayrımı yapmaz. Yani erkek bireye başka kadın bireye başka davranmaz.

Eşi ya da çocukları ile bir rekabet duygusu içine girmez. Kişiler arasında değer ayrımı yapmaz.

En önemli konulardan biri de mağdur edebiyatı yapılmış olması.

Psikolojik rahatsızlıkların bir neden Sonuç ilişkisi vardır ve tedavi edilebilir. Aile danışmanları da aile bireyleri içinde birinin rahatsızlığı olması durumunda diğer kişilere de rehberlik sağlayabilir.


Hasta birey ile yaşamak her sağlıklı ya da sağlıksız birey için zordur ve kendi içinde hastalığın durumuna, süresine, hastalığın yapısına göre farklılık gösterebilir.


Kanser hastası bir anne ile kanser hastası bir babanın yanında büyüyen sağlıklı bir erkek bireyle kadın birey arasında yaşadıkları aynı olmaz. Sosyal be ekonomik yapı, yaşanılan çağ, inançlar gibi yüzlerce etki söz konusudur.

Toplum üzerinde yanlış algılara sebebiyet verebilecek bu tür yazıların ( makale ya da araştırma olamaz) bilim insanlarının elimden çıkmasını doğru bulmuyorum.

Her bir cümlesine tek tek Antitez oluşturabilir. Anne ve anne rolüne yanlış atıflarda bulunabilecek ya da annelerin yetiştiği toplum be öğrendikleri anne rolümü yanlış anlayabilecek ve annesini narsist kişilik bozukluğuna sahip olarak tanımlamasına sebep olacak bir paylaşım olmuş.


Bilimsel çalışmalar tüm şartları hesaplayarak yapılır. Deney ve örneklem ile çalışır. Ulu orta gelişi güzel şekilde yazılar hazırlanmaz.

Bilimsel eleştirilerinizde haklısınız. Nakajima'nın yazıyı kendi yaşantısından ele alarak yazdığını ve bilimsel kaygı gütmediğini, aksine benzer insanların hayatını normal devam ettirmesi için kaleme aldığını düşünüyorum. Tabii ki titrini kullanıyorsa dikkat etmesi gerekirdi.

Ancak bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum. Narsist bireylerdeki statü, güç ve fayda görme isteği cinsiyet ayrımını ortaya çıkartıyor. Burada yine dediğiniz sosyolojik faktörlere geliyor nokta.

Kadınların yetiştirilme tarzı, eşi ve daha sonra erkek çocuğu ile ölçülmesi gibi noktalar karşımıza çıkıyor. Kız çocuklarının anneler için kendileriyle cinsiyet nedeniyle özdeşleştirilmesi, bu nedenle hedef gösterilmesi de mümkün bir durum olarak. 'Rakip' algısını buna bağlamıştım uzun okumalar sonucunda. Pek çok psikolojik durumu da toplumsal gerçeklerden ayırt etmek mümkün değil zaten.

Ben bu durumu taraf olduğum için tarafsız olarak ele alamıyorum. Bir noktadan sonra duygularım ve kendi yaşanmışlıklarım işin içine giriyor. O yüzden konuyu daha fazla irdelemeleye çalışmam tepkisel davranışlar sergilememe neden olacak ve çelişkiye gireceğim. Bahsettiğiniz gibi bir çalışma olsa denek ve örneklem olmak için öne atardım kendimi hemen.

Ancak yine bahsettiğiniz toplumsal sebeplerle toplumda ebeveynin sorunlarından kaynaklanan olaylar görmezden geliniyor. Çocuk özellikle kız çocukları hedef gösteriliyor. Çünkü toplumda bazı kavramların bazı alanlarda ne yaparsa yapsın statü dokunulmazlığı var.

Bu nedenle bu tip ebeveynlerin mağdur ettiği çocuklarının tedavisi benim için esas sorun. Bu konuda fikirlerinizi de öğrenmek isterim.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Asıl nokta bu zaten psikologların bir sözü vardır. Bize hasta insanlar gelmez hasta insanların hasta ettikleri insanlar gelir diye.

Genelde ağır psikolojik vakalarda, kişiler klinik yardım almak istemez. Klinik yardımI kendi İsteği ya da başkasının isteği üzerine alırsa büyük çoğunluk ilaç tedavisi göreceği için çözüm alamayacak, ilaçların yol açtığı yan etkiler yüzünden de tedavi almak istemeyecek ya da artık inancı kalmayacaktır.

Hasta birey yakınlarının nasıl bir travma içimde olduğunu fark etmeyecek ya da fark etse bile büyük bir önem yüklemeyecektir( burada genelleme yapıyorum yüzde yüz gerçekliği yansıtmıyor)

Hasta birey anne ise hamilelik , doğum, doğum sonrası ve yeni doğan, erken çocukluk, çoçukluk, erken ergenlik, ergenlik, erken gençlik, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinin tümünü travma İle geçirecektir.
Özelimle 0-6 kritik dönem travmaları çok daha büyük bir önem arz eder. Hatırlanabilir travmalar çok hızlı bir şekilde çözülür. Hatırlanmayan travmalar ise daha uzun bilinçaltı terapilerine ihtiyaç duyar.

Hiç bir hastalığı ve hastayı, aynı şekilde hiç bir travma yaşayan bireyi genellemeler üzerine değerlendiremeyiz. Bir birey ağır fiziksel şiddete maruz kalır, lakin hiç bir travma belirtisi göstermeye bilir, bir birey bilinen anlamada herhangi bit fiziksel, psikolojik şiddete maruz kalmaz lakin derin travmalar yaşayabilir.

İnanç kalıpları ( dinsel bir inanış anlamında kullanılmamıştır) bu travmaların şiddetini ve yapısını belirler.

Sorunuza bu nokta da gelirsek yorum yapmak mümkün değil. İlk önce bilinçli akıl İLe dinlemem gerekiyor daha sonra bilinçaltını dinlemem gerekiyor ki, inanç kalıplarını belirleyip o kalıplar üzerine çalışma yapabileyim.

Peki kişiler kendi başlarına ne yapabilir bir uzman olmadan. Burada pek çok yöntem var lakin bir mesaja sığması söz konusu değil.

Maruz kalma yöntemi
Bağ kesme yöntemi
Yas yöntemi ( burada yas sadece bir ölümün ardından oluşan duyguyu anlatmak iÇin kullanılmamıştır. Yok olan, ölen biten duygu ve düşünceler anlamındadır)
Aile dizilimi
Bilişsel terapi
Serbest yazma
Duygusal özgürleşme tekniği
Gibi konularda hazırlanmış yazılı ya da görsel anlatımlardan yaralanmalıdır.

Çalışma hayatım boyunca Ben en etkin yöntem olarak grup çalışmalarını gördüm. Tabi ben kadim bilgelik öğretileri işe modern bilimin çalışmalarını harmanlıyorum. Günümüz de benim gibi çalışan pek çok kişi var artık. Ücretli ya da ücretsiz danışma, çalışma grup ya da atölyeleri araştırsanız (bunu sadece size söylemiyorum her birey için faydalı olacaktır) Yapılacak çalışmalara iştirak ederseniz daha iyi sonuçlar alırsınız
 

unbroken

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Eki 2017
Mesajlar
72
Tepkime puanı
18
Anlatmak istediklerimi Urum çok güzel bir şekilde anlatmış, bilimsellikten uzak narsist kişilik bozukluğu olmayan, sadece bağdaştırılmaya çalışılmış bir yazı olduğu için size video önerisinde bulunmuştum. Amacım muhalefet olmak veya hasta insanlar başka insanlara zarar verebilir mantığı değil elbette. Alıp evirip çevirip mağdurları suçladığımı ve yalanladığımı bile söylemişsiniz neredeyse. Bir konu paylaşırken gelecek her yorumu ciddiye alıp size verilen bilgi paylaşımını sert bir şekilde geri çevirmemenizi öneririm. İyi forumlar.
 
Üst