"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Mutluluğumuz nerede saklı?(Hadi birlikte fark edelim)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan alin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

alin

Kayıtlı Üye
Belki de birlikte, başka yerinden bakacağız, biraz karalama yaptım,doğru ve yanlışlarıyla..Sonuna kadar okuma vaktiniz olur umarım :)

Her insanın farklı, her insanın kendine has oluşu, dünyanın çeşitliliğini, aynı zamanda anlama, anlaşılma zorluğunu beraberinde getirir. Kendimize yalın ve tarafsız bakabilirsek neler gözlemleriz? Beğendiğimiz, beğenmediğimiz nice özellik ve çevremizdekiler için de öyle. Kimilerini daha çok yakın görür, kimilerini ise sevebilmemiz, oldukça zorlamadır ya da sevmemeyi seçer, anlamamayı uygun görürüz. Kişisel onca sebebin dışında, genelde takdir gören kişiler ,insancıl dediklerimiz, egolarından olabildiğince arınmış olanlardır.

Yine de bu yaşamı bir yarış ortamı gibi algılama, egomuzun en baş oyunlarındandır. Daha iyisi olayım, göz yaşım içeri, kahkaham dışarı olsun. Çevremizi farklı, tarafsız gözle inceleyebilirsek, ne malzemeler çıkacaktır aslında. Birisi mutlu iken, saf ve gerçek anlamda, onun mutluluğunu paylaşabiliyor muyuz? Birisi mutsuzken, "benden daha kötüleri var" diye düşünmenin, içten içe sevinci dışında, onun aşağılarda, zaten bitmiş olduğu kanısı dışında, gerçekten acısını paylaşabiliyor muyuz? Hadi hepsini bir yana bırakalım, belki de insancıl olmak, o denli umurumuzda değildir. Peki mutlu olmak??

Hadi bu kerelik, tek ego işini, kendi mutluluğumuza adayıp, kalan her şeyi maksimum egodan arındıralım .Kendimizde ya da başkalarında gördüğümüz şükürsüzlük ve ben daha iyiyim kanıları olmadan, aslında gerçek ve kalıcı mutluluğu yakalayabileceğimizi bilsek, yine de vazgeçemez miyiz yılların kalıntı duygularından? Çevrenize bakın, gözlemleyin, 100 üzerinden 90'lık mutlu olması gereken bir neden varken bile, yakınlarınızın 10luk kısım için, şikayeti öne aldığını gözlemlediniz mi hiç? Peki ya siz.? "Evet x x oldu ama şuna canım çok sıkıldı" diye bahsettiğimiz nice konular vardır. Belki biraz vahlanmalar istiyoruz, çevremizde "ahh ne sıkıntılar çekti yine de ayakta durdu" denilsin diye ,belki de gerçekten hep bardağın boş tarafında gözümüz. Peki gerçek anlamda ne zaman mutlu olacağız??

Şunu aklımıza koyalım önce, hep daha iyisi vardır. Dünyanın en güzel kadını olarak esmer birisi seçilir, ama birisi esmerlerden hiç hoşlanmaz, yine kaybeden olur. Paranın en çok olduğu kişi, mutsuzluktan kıvranıyordur, ikinci kişi hemen ardında onu zorluyordur çünkü. Daha iyi olma hırsı, kompleksleri, bizleri sadece mutsuz yaparken, neden hala o ego oyuncağının, küçücük oyun parçası oluyoruz ki ??? Örnekler kitaplar dolusu, ciltler dolusu verilebilir. Peki, mutsuz olmak için sayısız sebep varken, mutluluk için tek bir şey yeterliyse, nedir onu bizim elimizden alan? Gerçekten mutlu olmaksa amaç, üzümse niyet, bağcıyı dövmeye çalışmakla neden bu uğraş?

Ben, mutluluğu hiç olma uğraşında yakaladım. Kamil insanların hiçlik yolu kadar değil elbet, ömür yetmeyecekti büyük ihtimal, o yolu tamamlamaya ama kendi acizliğimizde hiç olmak. Kayıplar yok, iddia yok, hırslar kıskançlıklar yok, bizi hasta insan yapabilecek herşeyden uzakta, "hiç" olmak. Çok şey olmaya çalışmak, kendi beğenimizi kazanmak dışında neye yarar ki ? Başkalarının beğenisini toplamaya!!Düşünelim biraz daha, biz dünyadaki tüm iddialarda başta olalım,her şeyin en iyisi, en güzeli bizde olsun, karşımızdaki yine egosundan, kendi görmek istediği doluluk kadar, bizi dolu sayacaktır, ne kadar beyhude bir uğraş. Hastalanacak kadar azmettik ama o görmek istediği kadarını gördü. Kaldık yine, kendimize verdiğimiz değerle başbaşa.

Şu dünya zamanında, ayakta çarık, üstte aba, yalın gezmek değil elbette bu hiçlik. Elimizden geleni sergilerken, doğamıza uygun adımlar atabilmek. Aslında içinde aktığımız nehirin suyunu, biz ayarlıyoruz. Coştuğunu hayal ettikçe, terse küreklerle başarmak adına, ispatlar adına, kan ter içinde mutsuz ve yorgun bitap düşüyoruz. Kuş ne olduğunu biliyor, açlığını doyuruyor, yuvasını kuruyor, evlatlarını koruyor. Ağaçlar önce köküne, sonra dışarı doğru büyüyor, "ben çam ağacıyım, ama dilersem çınar da olurum" diye kendini mutsuz kılmıyor. Doğa bizden ayrı mutlu, onun saf kabullenişle, şarkılarını duymamak sağırlık olur. Tüm canlılar, tüm maddeler ne ise onun içinde gelişiyor, bütünün parçasını olduğunu bilerek. Hür irademizi, başkalaşmak için kullanıp, düpedüz mutsuz olan sadece bizleriz.

Hiç isek kaybımız nedir? Bize parmağını sallayarak, yağmur gibi eleştri yapan insanlar," sen de kimsin, şu kadar bu kadar kötü yanın var" dediğinde gülümseyerek hiçim diyebilmek...Denesek ve hafiflemenin verdiği müthiş duyguyu tadabilsek... Gerilim yok, itirazlar yok, kavgaya dönüşemez ki...Boş değil hiçim, içimi dolduracak, benim var oluştan aldığımdan başka şey değil. En tombul su damlası olmaya çalışsam ne ki?? Derya da bir su damlasıyım, birisi gelir bakar der ki az sonra buhar olacak kadar hiçsin, evet hiçim, bir başkası bütünden bakabilir, deryayı görür evet deryayım. Hiçlik, küçülerek büyümek gibi görünür, kimin umurunda.

Telaşlar, korkular, mutsuzluklar, bir bir öldürür kendini. Düşünebiliriz, dünyaya iz bırakmış insanlar, hiçim deseydi, bunca icat, buluş, kurtuluş, kahramanlık yaşanamazdı diye, bence tam tersi. Kuşun, kuş olduğunu bildiği anlamda, kendi doğasındayken çaba ,emek var eder kişiyi. Çağlayan nehire, ters kürekle başa dönebilmiş yoktur. Doğasını bilip, enerjisini olağanca gücüyle ancak kendini kan ter içinde bırakmış insan vardır. Emeği aktığı yönde akıtan, egolarından arınmış, idealleri neyse onun için emek verebilenler başarabileceklerini başarırlar...Çok değerli bir dostumun dediği gibi, nehirin içinde su olup akmasını bilenler, ancak verdiği emeği boşa tüketmeyenlerdir.

Ne olmaksa amaç, evrenin içinizde bıraktığı, sizi yanıltmayan sesle gerçekleşebilir. Mutsuzluk mu, artık imkansızdır. Farkında olan kişinin, mutsuz olabilmesi imkansızdır. Gerekçelere bağlı insanlar, ancak mutsuz olabilir.X olursam çok mutlu olacağım dendiği an, mutsuzluk kapısı sonuna kadar açar kendisini. Başlar yine, arpa boyu yol alamayacak, beyhude kürek çekmeler.Anda kalın derken, doğanızda anda olması gerektiği gibi kaldığınızda, mutluluğu kendinizden uzaklaştırmak imkansızdır.

Ne istiyoruz, gerçek mutluluk mu? Belki aylarca yazılır ama özü şudur ki; Mutluluk değil, mutsuzluk özel çaba gerektirir.Gerçekten farkında olmaya başlayana....
 
Benim mutluluğum huzurum canımdan çok sevdiğim sevgilimde saklı. Para olmayınca görmeye gidemiyorum o ayrı :)
 
Aslında konu çok güzel, kimse neden yazmamış ilgimi çekti, ben ancak yeni geçebildim bilgisayara.
Kendimce yaşadığım (Herkes zorluk yaşar, farklı farklıdır) zorluklara ve önümde birtakım belirsizliklerin olmasına rağmen, gülmeyi becerebiliyorsam mutluyum. Zaman yaratarak uzun zamandır göremediğim aile büyüklerimi ziyaret edip ellerini öpebiliyorsam mutluyum. Kitap okuyabiliyorsam, müzik dinleyebiliyorsam. gazeteleri takip edip, gündemi izliyor ve fikir geliştirip bunu da çevremdekilerle paylaşabiliyorsam mutluyum. En çok da, dostlar alışverişte görsün hesabı yapmadan, beni hiç tanımayan ve tanıyamıyacak olan insanlara bir nebzede iyiliğim dokunabiliyorsa (çalıştığım işten ötürü) çok mutluyum. Hele birde en zor zamanında ailem ve dostlarım vakitli ve vakitsiz beni arayabiliyorsa ciddi anlamda mutluyum. Mutlu olmak için çok nedenimiz var, yeterki olayları pozitif olarak alalım. Evrene olumlama göndermek ve o enerjiyi almak çok güzeldir. Hiç birşey yapamasamda gördüğüm bir kedi veya köpeğe yiyecek bir şeyler verebiliyor ve onu okşayabiliyorsam değmeyin keyfime.
 
Sayın lost66 aslında yazının tamamını okuduysanız, şartlara bağlı mutluluk başka, her ne olursa olsun mutlu kalabilmek başka diye yorumlanmış.Yine de dilerim sevdiğinizi her daim görürsünüz :)
Sayın Sonol, sanırım farkındalık ve ilgili konularının, henüz hak ettiği ilgiyi görememesinden, ikinci bir tahmin okuma oranımız malumunuz uzun gelmiş olabilir, kısa yazıların rağbetinden, sıkıcı gelmiş olabilir, aynı fikirde olunmayabilir vs vs .Elbette yazı herkesin beğenisini kazanacak diye bir şey yok, hayata bakış açıları farklı farklıdır.
Sizin yorumunuza gelince, aynen anladığınız gibi, bunlar sizin spesifik örnekleriniz. Hepsinde bardağın dolu tarafını görmek, anın tadına varmak, hayattan zevk almak vb. gibi farkında olunduğunda bolca deneyimlenecek misaller var. Belki insanlar mutluluğu bildikleri yollarla arayacaklar. Kimse bir ötekinin gelişimine müdehale edemez, belki sadece bir görüntü olabilir. Her dileyen de dilediğini alır koca hayat tezgahından.İyi forumlar...
 
Kitap da okuyamayız maalesef sayın lost66. Yineliyorum, mesele yazının beğenip beğenilmemesi değil,kişisel birikimimdi. Katılan olur, saçma bulan olur ancak hani herkesin peşinden koştuğu!! "mutluluk"la ilgili bir yazı, deli saçması bile olsa bir kaç dakika ayırmaya değer olsa keşke. İşte bu da kişisel hafif ego kısmım, herkes daha çok okusa, kendisine uyan uymayan her kelimeyi filtrelese, anlasa ya da karşı dursa ama yanlışı da olsa okusa. Eğlenmek, sohbet etmek elbette hepimize gerek. Uzun sözün kısası yine aynı yere geliyoruz. Hayat tezgahından herkes dilediğini alacak :) İyi forumlar..
 
Benim mutluluğum huzurum canımdan çok sevdiğim sevgilimde saklı. Para olmayınca görmeye gidemiyorum o ayrı :)

Sayın alin türklerin huyunu bilirsin :) uzun yazıyı okumazlar :)

Benim mutluluğum huzurum canımdan çok sevdiğim sevgilimde saklı. Para olmayınca görmeye gidemiyorum o ayrı :)

Sayın alin türklerin huyunu bilirsin :) uzun yazıyı okumazlar :)


Sn alin yazınızıı çok beğendiğimi söylemek istiyorum. Emeğinize sağlık.
Sn lostun söylediklerine gelince
Ağaca dayanma kurur insana dayanma ölür
sözünü çok severim. Mutluluğunuzu sevgilinize endekslemeniz sizin için epey üzücü. Sevgiler...
 
Valla joys çok doğru dedin. Bugün hastahanelik oldum. Sevdiğime deli gibi aşık biri çıktı. Bunu öğrenince sinirden kalbim sıkıştı. Katil olmamak elde değil ne yapacam bilemedim. Katil olsam ben hapiste sevdiğim ellerin olur. Bişey yapmasam bana zarar vermeye çalışacak kız beni ben kızı seviyorum. Ama işte mutluluk bi anda bozuldu. Rüyamda benim formumda bişey vardı benim ikizimdi. Tahminimce bana bi cin musallat oldu. Rüyalarımda artık farklı hissetmeye başladım. Olumsuzluklar arttı.Sevdiğimle arama biri girmek istiyo gidip öldürsem bi dert öldürmesem bi dert. Akıl verirdim ..akıla ihtiyacım var. Kızın ailesi öğrenmesin diye ayrıldık dedik. Oğlan berbat etti herşeyi kızın ailesine söylerse sevgilisi var diye okuldan alırlar adı çıkar hayatı berbat olur. Bi nevi çıkmazdayım. Ya katil olacam yada güzellikle kapanacak bu. Ama bi fikri olan varsa özelden akıl versin yorum yapsın. Kısacası çıkmazdayım kafam çalışmıyo. Katil olma duygusuna şimdiden alıştırdım kendimi.
 
Sayın Lost66, sizin adınıza üzüldüm ancak keşke başka bir konuda başınıza gelenleri anlatsaydınız, böylece açılmış olan konu dağılmamış olurdu.
Allah inancınız varsa, farkındalık konularıyla biraz dahi ilgili olsanız, katil olma düşüncesini dile bile getirmezsiniz. Zaman her şeyin ilacıdır, siz birbirinizi seviyorsanız kimse araya giremez. Kızın ailesine söylese ne olur sanki! Yakın arkadaşız, kıza aşık olduğu ve kıskandığı için böyle bir şey uydurmuş dersiniz olur biter. Bu kadar basit bir çözüm varken öldürme düşüncesi de ne oluyor. sanki o zaman kıza kavuşacak mısınız? Artık hapiste rüyalarınızda buluşursunuz.
Yazınızı isterseniz başka bir başlıkta paylaşın, konuyla ilgisi olmadığı için silinmesi gerekebilir. Yoksa konu size gelecek cevaplarla iyice dağılır!
 
hayırlı geceler dilerken gerçekten önünüzde saygıyla eğiliyorum.Son satırına kadar okudum harika. Mutluluk haritası adeta tabi mutluluğu tarif kişiye göre değişir kanımca. Mutluluk benim için; eşimin dostumun, hatta hiç tanımadığım kişinin yanında olmak, onlara kendimden hiç bişey vermesem bile tebessüm ederek onlarla olduğumu hissettiririm. Karşılığında ne iltifat ne de aferin, çok iyi adam denilsin diye değil sevgimi kabul etmeleri benim için en büyük aferindir. Yalnız kendimle çok çelişkiye düşüyorum hemen hemen herkese gösterdiğim hoşgörüyü kendime gösteremiyorum, bu beni hem rahatsız hem mutsuz kılıyor. Yazdıklarınızı fırsat buldukça okuyup kendime çekidüzen vermeğe çalışıyorum ama nafile. Demek ki benimde mutsuzluğum kendi içimdeki kendim. Ben hayatı sinemaya benzetiyorum; güzel RABBİM cc senaryoyu dünyaya gelirken kolumuza sıkıştırıp vakti geldiğinde bazen baş rolde bazen figüran rolümüzü oynuyoruz yanı insan oğlunun elinde ne selahiyet nede imkan var. O halde hırs ve böbürlenmek, kendini beğenmişlik niye ki. Ama başı sürekli yukarda olduğu için aşağıdaki güzellikleri göremiyor, erişmek istediği hedef çok yüksekte.Belki yazdıklarım konuyla ilgisi yoktur fakat ben böyle algıladım elinize yüreğinize sağlık. ALLAHIMcc cümlemize ona ulaşmak için çaba sarfedenlerden eylesin. inşALLAH saygılarımla
 
Sayın dertlipınar, estağfurullah o saygı bizden.Yaşınızı ve yaşanmışlıklarınızı, siteden az çok hatırlıyorum. Alakası yok demişsiniz ama yorumlarınız yazıyı anladığınızın kanıtı. Yalnız şu da var ki, egoistliğin kötü etkilerini üstümüzden attığımızda, mutluluğu yakalarız...Ancak incecik bir çizgi var, egomuzun bizi koruduğu kısmı. Neresidir o? Kendimizi sevmeyi, saymayı bilmek. Nasıl yaradandan ötürü, yaradılanı seviyor ve affedebiliyorsak. Biz de önce kendimize, sonra çevremize bir şeyler katabilmek için var isek, kendimizi sevmeliyiz. Yazıda da bahsettiğim gibi, yeter ki yaratılan tüm güzellikleri de sevmesini, saymasını bilelim. Bu bakış açınızla inanıyorum ki siz de mutluluğu içinizde duyumsuyorsunuz, ya da sadece kapıyı çalmanız kafi. Ne yaşınız, ne yaşanmışlıklarınız, buna gölge düşüremesin çünkü ölümlü olan sadece beden ise, biz yine her an bu özgür, mutlu ruh halini yakalayabiliriz. İyi forumlar..
 
Acaba mutluluğun ne demek olduğunu biliyor muyuz?
İnsanların mutluluktan anladığının sürekli harika hissetmek, gülmek eğlenmek, zevk ve sefa içinde yaşamak gibi tanımladığına inanıyorum.

Evet hiç olmak aynı zamanda da bir olduğuna inanmaktan geçer mutluluk. Tam bir teslimiyettir. Acıdan yıkılmamak, iyi birşey olduğunda da havalara uçmamaktır gerçek mutluluk. Çünkü sizi acıdan öldüren ya da sevinçten uçuran sadece ve sadece egonuzdur. Teslim olmak, herşeye karşı nötr olabilmekten geçer kalıcı mutluluğun yolu.

Bence...
 
Sevgili Sonol,dertlipınar ve MarlaSinger'in mutluluk tanımlarını çok sevdim:) Ne yazıkki mutluluğun tanımını bile geç öğrendim bende..Meğer mutluluk huzuru yakalamakmış sadece..Küçük şeylerle dahi huzurlu olabilmekmiş..Çok geç öğrendim..Belki hala öğrenemedim..

Uzun yazılar hakkında birşey yazabilirmiyim? Ben uzun yazı okumayı seviyorum ama inanınki netteki vaktim bana yetmiyor:( Keşke eve bir gün bilgisayar gelebilse..Kesinlikle mabeddeki tüm uzun ve kısa yazıları okurdum o zaman..
 
Cevabın okadar mantıklıki embriyo tabi yaa yakın arkadaş bunu niye düşünemedim :) Çok sağol teşekkürler :)
 
Dün şunu da yazacaktım unutmuşum.Egoyu sıfırlamak günümüz sevgisizliğinde o kadar zor ki..Bazen tutunacak tek dal o olabiliyor çünkü..Aşılması çok daha zorlaşıyor böylece:(
 
"Ya kendi egonuza ya da bir başka insana tutunmalısınız" diye bir olay yok. Birşeylere tutunmadan var ve mutlu olabilmektir amaç zaten...

Zorluk ve çaresizlik ise kişinin kendisiyle ve nereden beslendiğiyle alakalı...
 
Ama insan yalnız bir varlık olamaz ki..İnsan herşeyi bir diğerinden öğreniyor..En başta sevgiyi..Yoksa yalnızlığı ilk tercih edenlerden olurdum ben..Özetle bir diğeri olmadan var olamayız..
 
Ama insan yalnız bir varlık olamaz ki..İnsan herşeyi bir diğerinden öğreniyor..En başta sevgiyi..Yoksa yalnızlığı ilk tercih edenlerden olurdum ben..Özetle bir diğeri olmadan var olamayız..


Kastettiğim bu değildi.
Böyle düşünüp "yalnızlığı ilk tercih edenlerden biri" olabilmeniz de ilginç :)
 
Kastettiğim bu değildi.
Böyle düşünüp "yalnızlığı ilk tercih edenlerden biri" olabilmeniz de ilginç :)

Evet çoğu zaman ilk tercihim olmuştur..Çünkü çoğu zaman yalnızlık insanın kendini toparlaması adına elzem bir süreçtir..Ne zazıkki benim böyle süreçlere hep ihtiyacım olmuştur..Ne yazık diyorum çünkü insanın bir o kadar da kalabalıklara ihtiyacı varmış ve ben bunu geç öğrendim:)
 
Geri
Üst