Takyon yolcusu
Kayıtlı Üye
Tıp, açıklayamadığı-işin içinden çıkamadığı bazı vakalarda "bilmiyorum, açıklayamıyorum" itirafını etme erdemini göstereceğine, karizmayı çizdirmemek adına literatürde daha önce hiç olmayan ad takarak ya da olayı psikolojik faktörlere bağlayıp işin içinden çıkma eğiliminde. Ör:
- Bir beyin travmasından sonra şahıs o güne kadar hiç bilmediği, eğitim görmediği bir dili şakır şakır konuşması açıklayamayan tıp uzmanları 'kompülsif yabancı dil sendromu' adını koymuş. fakat nedenini, mekanizmasını açıklayamamışlar. Ortaya böyle bir sendrom attıysan tatmin edici bir nöropatolojisini de açıklaman gerek. Burada bir kibir seziyorum.
- Yıllarca kalça ağrısı çeken bir kadın doktor doktor, hastane hastane dolaşmış fakat altta fiziksel bir bozukluk bulunamamış. Tıp bu vakaya "psikosomatik bozukluk' tanısı koymuş. Fakat aynı vaka bir ipnoterapistin yaptığı ipnoz seansında süperbilinç ve bilinçaltı durumunda önceki hayatında çocuk yaşta bir araba kazasında kalça kemiğinin kırıldığı ve ömür boyu ayağa kalkamadan tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu bulgulanmıştır.
(Biseksüel, transseksüel gibi cinsel eğilimlerin de önceki bedenlenmelerde ruha işlemiş bir eğilimden kaynaklandığı düşünmekteyim.)
Demem odur ki; günümüz modern Tıp bilimi psişik parapsikoloji gibi dalları görmezden geldiği için toplumda bu durumlarla ilintili rahatsızlıklarda oldukça yetersiz olduğu ve sorunu psikoterapi, ipnoz gibi yöntemlerle çözeceğine bir kaç kimyasal ajan reçete ederek işin kolaycılığına kaçmakta.
Konuyla ilgili görüşü olanların cevaplarını yazmalarını bekler, şimdiden teşekkür ederim.
- Bir beyin travmasından sonra şahıs o güne kadar hiç bilmediği, eğitim görmediği bir dili şakır şakır konuşması açıklayamayan tıp uzmanları 'kompülsif yabancı dil sendromu' adını koymuş. fakat nedenini, mekanizmasını açıklayamamışlar. Ortaya böyle bir sendrom attıysan tatmin edici bir nöropatolojisini de açıklaman gerek. Burada bir kibir seziyorum.
- Yıllarca kalça ağrısı çeken bir kadın doktor doktor, hastane hastane dolaşmış fakat altta fiziksel bir bozukluk bulunamamış. Tıp bu vakaya "psikosomatik bozukluk' tanısı koymuş. Fakat aynı vaka bir ipnoterapistin yaptığı ipnoz seansında süperbilinç ve bilinçaltı durumunda önceki hayatında çocuk yaşta bir araba kazasında kalça kemiğinin kırıldığı ve ömür boyu ayağa kalkamadan tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu bulgulanmıştır.
(Biseksüel, transseksüel gibi cinsel eğilimlerin de önceki bedenlenmelerde ruha işlemiş bir eğilimden kaynaklandığı düşünmekteyim.)
Demem odur ki; günümüz modern Tıp bilimi psişik parapsikoloji gibi dalları görmezden geldiği için toplumda bu durumlarla ilintili rahatsızlıklarda oldukça yetersiz olduğu ve sorunu psikoterapi, ipnoz gibi yöntemlerle çözeceğine bir kaç kimyasal ajan reçete ederek işin kolaycılığına kaçmakta.
Konuyla ilgili görüşü olanların cevaplarını yazmalarını bekler, şimdiden teşekkür ederim.