Ben hiçbirşeyi birbirine karıştırmıyorum tam aksine biraz yerli yerine oturtuyorum
bu konuda sana araştırabileceğin çok kaynakta sunabilirim
sen tasavvufun nesi günah dedin bende günah olan kısmını söyledim bu konuda sana binbir çeşit delil çıkartabilirim ama okadar uzun yazıyı okurmusun bilemem
şeyhten yardım istemeyi ilim istemeye bağlamışsın bu çok yanlış çünki ben ilim istemeyi kastetmedim
Kuranda bir çok yerde " alimlerden sorunuz " derken ben bunu kastetmem asla
benim kastettiğim tasavvufta çok yaygın olan Allahtan istenicek şeyleri başkalarından istemek meselesidir
bu başkasından istemek ilim öğrenme meselesi değildir
misal birisi dara düştü bir müslüman burda Allahtan yardım ister ama tasavvufta Allahtan değil insandan yardım isterler
birilerinin ruhlarına seslenirler tasavvufçular genelde abdulkadir geylaninin ruhuna seslenip yardım isterler
mesela birisi anlatıyordu
uçaktaymış uçak düşüyormuş yetiş ya gavs dedim geldi uçağı tuttu diyor
yahu adam cennet nihmetlerinin içinden seni kurtarmayamı gelicek ?
Kuran ortada sünnet ortada şeyh dediğimiz insanları tasavvuf dediğimiz ekolleri bunların süzgecinden geçirmek zorundayız
çünki Allah kuranda " biz bu kitapta herşeyi açıkladık " diyor
şu an ben başka şeyden bahsediyorum sen başka şeyden bahsediyorsun
sanki ben bir mürşitten ilim öğrenilmesini hoş görmüyormuşum muamelesi yapıyorsun
tasavvuf ekolünde öyle şartlar var ki islamın hiçbiryerine sığdıramazsın onları
özellikle tasavvuf konusunda 250 üzeri kaynağı incelemiş birisi olarak bunu söylüyorum
her şeyhten mürşit olmaz gerçek mürşit 10 yılda birtane gelir peygamber efendimiz buyurur ki " Allah her yüzyılda bir bu dini bidatlardan arındıran bir salih zaat gönderir "
ben sana mubarek ilan edilen şeyhlerin öyle birşeylerini sayarım ki bana Kurandan ve sünetten ona uygun olan tek bir yeri göster tüm iddialarımdan vazgeçerim
ayrıca hallacı mansura gelince hallacı mansur müslüman değildir bizim insanlarımız kulaktan dolma bilgilerle hareket ediyorlar
hallacı mansur zerdüşt tapınağında büyümüş zerdüştlük kitabı avestayı kendisine rehber edinmiştir
ayrıca sanıldığı gibi enel hak dediği için öldürülmemiştir siyasi bir sebepten dolayı öldürülmüştür
hallacı mansurun öldürülme emrinin verildiği yazılı devlet belgelerini incelediğimiz zaman bunu görüyoruz
islam topraklarında irani zerdüştlerin siyasi hareketine destek olduğu için öldürülmüştür
bizim kültürde malesef birisi gaza gelip bir efsane anlatıyor bazı arkadaşlarda o gaza benzin döküp onun peşinden gidiyor
ve evet ben tanrıyım demesi islama aykırıdır bunun islama aykırı olduğuna dair ayet bile paylaşmaya gerek duymuyorum
çünki kesin aykırıdır
hallacı mansurun ben tanrıyım demesi ona göre normal çünki yetiştiği ortamda buna inanılıyordu hulul inancında bu var
tanrı insanın bedenine hulul eder ozaman insan tanrı olur
insanın tanrı olamayacağına dair en güçlü delil şudur Kuranda Allah isayı kendi kelimesi ilan etti bu en yüksek vasıftır bir insanın uğlaşabileceği en üst mertebedir
ama devamla diyor ki isa tanrıdır diyenler kafir olmuştur o ancak Allahın kulu ve peygamberidir
burada sorulması gereken soru şu Allahın kelimesi olmuş olan birisi tanrı olamıyor da normal insanlar nasıl ben tanrıyım diyebiliyorlar ?
günümüz islamında kalıplaşmış düşünceler yoktur
birileri bir iddiada bulunuyor bazı insanlarda bunun kurana uymadığını söylüyor
ama kendi doğrularının islama uymadığını kabullenemeyenler sonrada kalıplaşmış düşünce diyor
o saydıklarının arasından hacı bektaş veliyi bırak bence

hacı bektaş veli mevlanayla çağdaştır ve bektaş veliye görede mevlana yanlış yoldadır
3 kere nasihat heyeti göndermiştir mevlanaya ve tövbe etmesini söylemiştir peki neden ?
hacı bektaş veli de bir tasavvuf erbabıydı ama onun tasavvufu kurana uygundu o tasavvufu kuran süzgecinden geçirdi ve kurana uymayan tasavvuf maddelerini red edip kendine özgü kuran rehberinde bir manevi yol çizdi oluşturduğu 4 kapının birincisine şeriatı koydu tasavvuf ikinci kapıdaydı onun yolunda
ve mevlanaya yaptığı uyarıda " sen kurana uymayan düşünceleri benimsiyorsun bundan tövbe et " dedi
ayrıca bektaş-ı veli şeriatı birinci kapı yapmasıyla diğer 3 kapı buna uygun olmak zorundadır mesajı vermişti
niketim onun ölümünden sonra balkanlara dağılan müritlerinin yazdığı şiirsel eserlerdede bu konu yazılıdır
araştıranlar bilir o hoca ahmet yesevinin ekolünden gelenlerde vaazlar şiir diliyle anlatılır,hacı bektaş velide onun müritleride bu geleneği devam ettirmişlerdir
sen bana hacı bektaş veli gibi bir mürşit gösterde ben onun kölesi bile olurum onun yolunuda kendi yolum bilirim
kendisine gelen bilgileri mutlaka doğrudur diye kabul etmemiş kendisine uğlaşan bilgileri almış inancı gereğince Kuran ve sünnet süzgecinden geçirmiş
ve bunlara uygun bir yol oluşturmuştur
Ayrıca sadece bir iki yorumuma bakarak benim hakkımda bir karar vermişsin "Kalıplaşmış düşünce"
önce bir benim düşüncemi tam anlamıyla sorma zahmetine girseydin kalıplaşmış düşüncem olmadığını görürdün
ben yorumlarımda mistisizmi veya tasavvufu toptan ateşe tutmadım belli konulara atıflar yaptım sadece ama sen bunu anlayamadım
tasavvuf tarihinde benim kabul etmediğim bir çok şeyi kabul etmeyen tasavvuf büyükleride vardır ayrıca o tasavvuf büyükleri bu yola tasavvufta denilmesini istemezlerdi " bu kelime hicretin 4.yüzyılından sonra islama sokuldu ve bidattır " derler tasavvuf kelimesinide red ederlerdi
yani bana kalıplaşmış düşünce ithamında bulunmadan önce neleri bildiğimi düşüncemi tam anlamıyla bi öğrenseydinde ondan sonra bir ithamlarda bulunsaydım
ben çoğu kişinin olduğu gibi anadan doğma müslüman değilim Türküm ve bu toplumda büyüdüm ama anadan doğma müslüman değilim
ben islam dinini gelenekten geldiği için değil aklımla buldum Kuranın " DÜŞÜNMEZMİSİNİZ" dediği fiili hayatımda tatbik ettim
ve ben bu dini aklımla bulurken tasavvuftan tut adını bile bilmediğiniz bir çok ekolü araştırarak bu dini seçtim
950 tane kitapta araştırmalar yaptım aylarca bukadar bilgi insanı kalıplaşmış düşüncelere sokmaz
tasavvufun tarihinden tut islama nasıl sentezlenmeye çalışıldığına sonra günümüz tasavvufunun belirlendiği maddeleri insanlara kabul ettirmek için gerçek tasavvuf büyüklerinin eserlerinde nasıl tahrifler yaptığına dair yüzlerce araştırma yaptım
arapça farsça bir çok eski eseri çevirttim
ortaya çıkmaması için gayret edilen " camiler yıkılmadıkça iman ve küfür bir olmadıkça tasavvuf gerçek amacına uğlaşmaz " yazılı tasavvuf sufilerinin gizli mektuplarınıda çevirttim
yani demem oki benim kalıplaşmış düşüncede olma lüksüm yok istesemde olamam çünki ben gelenek nederse doğrudur diyenlerden değilim
birisi ben tasavvufçuyum derse ona saygı duyarım
birisi ben mistisizm yolundayım derse onada saygı duyarım
ama birisi sırf bir yolda diye o yolu islamda varmış gibi gösterirse ozaman ona orada dur derim
kimse kendi doğrularını kendi inandığı için bir inanca maal edemez
kişinin sadece kendi doğrularını yaşama hakkı vardır.
Hayırlı akşamlar dilerim olurda konu tartışmaya dönmemesi için yazacağınız cevaba karşılık vermeyeceğim ön yargılar konuşmaları hep tartışmaya dönüştürür
benim düşüncelerimi tam bilmeden ön yargılı bir biçimde bana ithamlarda bulunmadığınız bir konuda seve seve sohpet ederim