Maya astrolojisine göre yeni dönem

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan angeldream
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
A

angeldream

Y E N İ D Ö N E M

Yeni dönemi rakamlarla ya da klişelerle ifade etmeye çalışmanın anlamı yok kanımca. Bu ayrıştırma, zamana endeksli zihinlerimiz açısından bir referans noktası olarak ele alınabilir, olayları karşılaştırma ve bu karşılaştırmayı hayattaki yerimizi kavrama açısından işimize yarayabilir, ancak insan varlığı gerçekte zamansızlık boyutu içinde bulunur ve zamana endekslenen herşey bir kabullenmeyi, yargılamayı getirir beraberinde. Basit kelimelerle ifade etmek gerekir ise, hayatlarımızı zamana endekslemek, dün yaptıklarımızı, bugün yapıyor olduklarımızı ve gelecekte yapacaklarımızı karşılaştırmaya iter bizi ki bu geliştirici bir tavır değildir. Önemli olan zamandan ve olaylardan bağımsız kendimizi "iyi hissedebilme" becerisini gösterebilmektir. Bu durumdayken ne "yeni dönemin" ve "geçişin" bir önemi olacak, ne de herhangi bir hazırlık yapmamız gereken düzey olacaktır. Buna paralel olarak, eğer gelecekte neler olacağını biliyor olsaydık, bu geçişin ne zaman olacağını kesin olarak biliyor olsaydık ve bu geçişe katılabilmek için kendimizi nasıl hazırlamamız gerektiğini biliyor olsaydık dahi, bu bildiklerimiz, sürece bizi hazırlamaya yetmeyecekti, aynen şu an dünya üzerinde birçok insanın bu fenomenden haberdar olmasına karşın yaşamlarına gerekli iç huzuru getiremedikleri gibi. Çünkü genel yanılgı, başında bahsettiğim, kendimizi zamana bağlama-şartlama hatası, arkasından gelen "ya yetişemezsem" endişesidir. Bu bizi zorunluluklara/şartlanmalara, geleceğe endeksli düşünme kalıplarına itecektir ki yerimizde saymamızın esaslarından birisi de geçmiş-şimdi-gelecek karşılaştırması içinde olmamızdır.

Bu girişten sonra, önümüzdeki süreç ile ilgili bazı değerlendirmeler yapabiliriz ki dönemin genel nitelikleri hakkında bir ışık tutabilsin, yaşadıklarımızı yorumlamamıza yardımı dokunsun.

Ayın, dünya çevresindeki hareketinin gece-gündüzü oluşturduğu gibi, dünyanın güneş çevresinde hareketinin mevsimleri oluşturduğu gibi, güneş sisteminin galaktik merkez etrafındaki hareketi de galaktik döngüyü yılı oluşturur. Tüm bu döngüler, ilgili sistemlerin üzerlerindeki yaşam ve bilinç ile / bu yaşamın evrimi ile birebir ilgilidir. Zaten herşeyin temelde bilincin evrimi ile ilgili olduğu gerçeğindeki gibi. Kitlesel değişim-dönüşüm açısından bu döngülerden en önemlisi Galaktik Merkez etrafındaki dönüş ve onun bilinç üzerinde yarattığı etkidir. Kadim uygarlıklar, kayıtlara geçmesi bakımından özellikle Sümerler, bu döngüyü çok iyi biliyorlardı yaşamlarını bu bilgiye göre şekillendirmişlerdi, bu kayıtlar ayrıntıları ile günümüze kadar gelmişlerdir ve Sümerler bu bilginin onlara yıldızlardan gelen ataları tarafından bırakıldığını söylemekteydiler. Bu konuda ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlerin ünlü Sümerolog - Bilimadamı Zecharia Sitchin'in çalışmalarını incelemesini öneririm.

Güneş sistemimiz, galaktik güneş etrafındaki yolculuğunu yaklaşık 26.000 yılda tamamlar. Eliptik yörünge üzerinde, merkezi güneşten uzaklaşarak geçen 13.000 yıla "uykuya dalış", ona yaklaşarak geçen 13 bin yıla ise "uyanış" adı verilir. Bu tarif elbette ki bilinçteki uyku ve uyanlıklık anlamına gelmektedir. Bu bilgiye paralel olarak bilim adamları jeolojik katmanlardaki kayıtları inceleyerek 75 bin, 50 bin, 25 bin ve yaklaşık 13 bin yıl önce gezegensel çapta olayların olduğunu tespit etmişlerdir. Büyük tufan-tufanlar olarak bildiğimiz olaylar da bu tarihlere denk gelmektedir. Nihayetinde, günümüzü ilgilendiren kısmı ise, bu 13.000 yıllık "uyanış" yolculuğuna girmiş olduğumuzdur. Şu an, bu yolculuğun en kritik aşamasında bulunuyoruz, güneş sistemimiz, tam da merkezi güneşten gelen tanrısal ışınlara birebir mazur kalmak üzere, kalıyor. Tanrısal inayetin kalbinden fışkıran bu ışınların, ki tamemen fiziksel bir olgudur, en önemli niteliği, dokunduğu herşeyi "dönüşüme" uğratmasıdır. Bu ışınlara ki bunlar yüksek frekansta gama ışımalarıdır, şu an ise foton kuşağı olarak biliniyorlar, maruz kalan her bilinç ya yükselmek ya da düşmek zorundadır. Tarihte bu karşılaşma en son 13.000 yıl önce Atlantis uygarlığının yokoluşu, gezegenin bilinçte düşüşü olarak kendini göstermiştir. Ancak şimdi, gezegen tarihinin en önemli olayı vuku bulmak üzere, insan ırkı, kitlesel olarak ve de özgür iradesiyle "yükseliş" sürecine girmeye hak kazanmıştır. Bu ilk kez gerçekleşecek kutsal deneyim, tüm evrende büyük bir heyecanla beklenmekte ve izlenmektedir.

Şimdi biraz da bu sürecin günümüzdeki etkilerini değerlendirmek önemli olacaktır. Biliyoruz ki evren büyük bir elektromanyetik dalga okyanusudur. Sözü edilen sonsuz sayıdaki boyut, bu dalganın farklı frekansları - dalga boylarıdır. Bizler buna "BİLİNÇ" ya da "FARKINDALIK" diyoruz. Tüm bu bilinç, aynı ANDA aynı yerde bulunmaktadır, ancak titreşim hızlarındaki-dalga boylarındaki farklılık onları birbirinden ayrı kılmaktadır. Boyutlar arası geçiş fenomeni, dalga boyunu değiştirmekten başka birşey değildir. Bu konuyu incelemek isteyenler Drunvalo Melchizedek'in Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı kitaplarına bakabilirler.(OWO Yayınları). Konumuz ile ilgili kısmına dönecek olursak, merkezi güneşten gelen bu dönüşüme uğratıcı dalgalar,bizleri ve tüm sistemi bir üst boyuta-oktava taşıyacaktır, başka bir ifade ile dalga boyumuz değişecektir. Frekansımız artacak, daha hızlı titreşeceğiz, madde boyutundan biraz daha sıyrılacağız ve daha süptil bir hale geleceğiz. Böylelikle, içinde yaşadığımız 3B olarak adlandırılan boyuttan 4B olarak bilinen boyuta geçeceğiz. Madde boyutundan sıyrılıyor olmamız, maddenin kısıtlayıcı-yapışkan doğasından kurtulacağımız, gerçek doğamızı görmemizi engelleyen bu düşük titreşim düzeyinden daha süptil bir titreşim düzeyine geçeceğimiz anlamına gelecektir. Madde ile sınırlı olduğunu düşündüğümüz varlığımızın, çok boyutlu gerçekliğine açılacağız, kendimizi tanıyacağız.

Bu geçiş ya da "yükseliş" süreci ile ilgili çok net olmasa da birtakım bilgiler mevcuttur, bazı kaynaklar bu geçişi gün be gün açıklamakta, bazıları daha genel sözetmekte, bazıları ise hala belirsiz olduğunu ifade etmektedirler. Ama bir gerçek var ki ona çok yaklaşmış durumdayız, hatta bu sürecin içine girmiş durumdayız. Benim kanaatim bu geçiş senaryolarının doğruluğunu, nasılını irdelemekten öte, onun mesajını kavrayarak, kendimizi buna uyumlamaktır. Deneyimlerim, bu dönemde, tüm kalbimizle kendimizi sevip, herhalimizle kendimizi kabullenip, kendimizi tanımaya cesurca niyet etmekten ve hayatımıza engin bir güven beslemekten başka birşeye ihtiyacımız olmadığını söylüyor. Elbette bu bir anda gerçekleşebilecek bir ruh hali değildir, herkesin içinde bulunduğu kabullenme seviyesine göre farklılıklar gösterecek, kendince zorluklar içerecek. Ama zaten tüm bu evrim yolculuğu "KENDİNİ KUCAKLAMA, KENDİNİ KABUL" yolculuğundan başka birşey değildir, nihai amacımız zaten budur. İşte bu yüzden, canlı olan YAŞAMımıza güvenmekten ve bu duygunun feraflığını hissetmekten öte bir duygu yoktur işimize yarayacak. Şimdiden bu serin ferahlığı kalplerinizde hissetmenizi dilerim. Bu anlayışın ötesinde, açıklanan "yapılması gerekenler listesi" bizleri şartlanmaya ve korkuya iten dogmalardan başka birşey değildir.

Son olarak da yaşadıklarımızı-yaşayacaklarımızı tanımamız açısından ve karşımıza çıkan durumlara uygun tepkiler verebilmemiz adına yeni dalganın nüfuzu altına girdiğimiz bu zamanın genel niteliklerinden sözedeceğim. Bundan kısa bir zaman önce eski farkındalık boyutu 3B ile yeni farkındalık boyutu 4B üstüste geldiler. Bu dönemde hayli kaotik durum içersindeydi dünya ve yaşamlarımız, etkilerini halihazırda hissetmekteyiz. Yine bu dönem bir içsel inşaa dönemiydi, hayatlarımızda önemli değişiklikler meydana geldi, anlık neşe halleri içine girdik, anlık içsel huzursuzluklara sürüklendik, Bunun sebebi, yeni boyutun dalgalarını ve etkilerini henüz göğüsleyebilecek fiziksel ve içsel donanıma sahip değildik. Onu tanımıyorduk ve gündelik bilincimiz ona direnç gösteriyordu. Bir alıştırma, bir uyumlanma süreci de diyebiliriz bu zamana. Hayatlarımıza yeni insanlar girdi, bir anda çıktılar, işlerimiz değişti, alışkanlıklarımızı ve bağlılıklarımızı kökten değiştirmek için baskılar yaşadık. Değişikliğe gösterdeiğimiz bu dirençkorkulara kapılmamıza sebep oldu. Üstadlar bu dönemin şöyle tarif ettiler: Yeni dalganın en önemli niteliği BELİRSİZLİK içermesidir, daha evvel maddi dünyamızda herşeyin belirli oluşuna endeksli yaşamaya alışan bizler için bu ürkütücü bir durumdu. Zaten yaşanacak süreçte, bu belirsiz dalgalar içinde seyahat edebilme becerisini geliştirmekti. İşte burada yine HAYATIMIZA GÜVENme duygusu sığınacağımız en güvenilir limandı, hayatımız bizler için en doğrusunu bilir gerçeğiydi. BU belirsizlik denizi, KUANTAL ALAN içinde, zaman zaman çarşaf gibi bir deniz üstünde yolculuk ettik, zaman zaman en azgın dalgalarla mücadele ettik, zaman zaman dinginleştik neşeye kapıldık, zaman zaman yokolacağımız duygularına kapıldık. Ama gördük ki hala hayattayız ve boğulmadık. İşte YAŞAMIMIZA en içten besleyeceğimiz GÜVEN için bir sebep daha, ölüme en yakın olduğunu düşünenlerimiz bile ölemediler. Zaten tüm amaç bu belirsizliğe alışmak, zaman içinde herşeyin yolunda olduğunu anlamamız içindi.Bunu eğlence parkındaki korku tüneli içindeki yolculuğumuza benzetebiliriz. Tünelin ucundan çıkacağımız bilmemize rağmen, yine de korkmaktan kurtulamayız, ama bu tünele yeterince girenler, zaman içinde daha az kokrmayı öğreneceklerdir. Korkusuzluğu öğrenmek çok önemlidir bilinç açılımımızda, zira büyümemizin önündeki en büyük engel, hücrelerimize kayıtlı korku endeksli düşünce yumaklarıdır. Artık bunları salıvermenin zamanı gelmişti, ve tüm bu antreman bu korkularla yüzleşmek ve asla ölmeyeceğimizi anlamak, sonra da bu cesaretle diğer korkularımızı keşfetmeye gönüllü olmak. Sürecin en önemli parametresi buydu. korkular madde dünyası 3B nin özelliğidir, ve bizler de bu gerçek olmayan duygudan nasibimizi yeterince aldık hayatlarımız boyunca. Yine bu dönemde, içsel katmanlarımızda önemli inşaat çalışmaları yapıldı, DNA yapımız yeni düzey için açılımlara uğradı, hücresel düzeyde değişimler yaşadık, bu tadilat dönemini geçen senenin sonuda geride bıraktık. Herşey sanal korkunun yerini, gerçek sevgiye bırakmak içindi.

Bugünlerde ise daha farklı derinliklere girmek üzereyiz, girdik. Geçen dönemde edindiğimiz deneyimler, artık sadece suyun üstünde değil, altında da yüzebileceğimiz kadar cesaretlendi bizleri. Ve bu dönem artık 3B ile 4B boyutlarını birbirinden tamemen ayırmakta, korku ve sevgi artık ayrışmaya başladı. Bizler yenilenmiş daha dayanıklı tenkelerimizle, daha tecrübeli kaptanlar olarak yolculuğumuz da daha belirgin daha emin adımlarla ilerliyoruz. Bu dönemin de nitelikleri özetlemek gerekir ise: Artık birbirine hitap etmeyen hiçbirşey yanyana duramayacak, birbirine hizmet etmeyen hiçbirşey beraber olamayacak. Ayrılıklar uzaklaşmalar derinleşecek, ama bunları yaşarken içimizde hoş bir güven ve yüzümüzde bilge bir gülümseme olacak. Kapalı bütün kutular açılacak, gizli tüm sırlar açığa çıkacak, insanlıktan gizlenen tüm bigiler deşifre olacak,kendisiyle yüzleşmesi gerekenler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak, bundan kişiler, toplumlar ülkeler nasibini alacak. Bilim dünyasında devrim niteliğinde açıklamalar-keşifler olucak. Dünya yeni ruhsal dilerlerine kavuşacak kademeli olarak, belki de Obama bunlardan birisidir. Toplumlar arasıdnaki duvarlar kalkacak, gerçek anlamda olmasa bile birliğin temelleri atılmaya başlanacak, dünya tek bir duyguya dayanışmaya doğru ilerleyecek. Artık bireysellikten çok birlikte hareket etme duygusuna doğru ilerlenecek, bugüne kadar ihmal edilen yaşamların yaraları sarılmaya başlanacak. Doğaya dönüş tüm hızıyla hareketlenecek ve yeni bir korumacı dünya bilinci ortaya çıkacak. Toplu vedalar olabilir, toplu özürler yüzleşmeler olabilir. Mısırın, Atlantisin gizeminin aralanması yolda, yunuslar ve balinalar ile ilgili keşifler yolda, dünya dışı fenomenler daha etkili bir şekilde ortaya çıkabilir, mucize çocuklar, doğaüstü olarak algılanabilecek durumlar artabilir. Bu ayrışma, eskiyi ve yeniyi çok büyük bir hızla birbirinden uzaklaştıracak. Artık ortalama insan bile birşeylerin olduğu hissine kapılacak, bu heyecana ortak olacak.

Sözlerimi, herkesin her AN, yaşamları tarafından korunduğunu, artık hepberaber korkularımızı geride bırakmak için harika bir zamanda olduğunu, kendimizi zorlamadan herhangib kalıp içine sokmadan herşeyin yolunda olduğu hissine demirlemenin vaktinin geldiğini, sabırla ve bilgece sürece iştirak edersek tüm endişelerimizi bir kenara bırakırsak herşeyin kolayca akacağını müjdeleyerek tamamlamak istiyorum.
 
Üst